“19 – 29 MAYIS TARİHLERİNİ ‘GENÇLİK VE FETİH HAFTASI’ OLARAK KUTLAMAKTAYIZ”

featured

Saadet Partisi Bilecik Gençlik kolları, Bilecik Belediyesi Sosyal Tesisleri Aile Çay Bahçesi önünde basın açıklaması düzenledi.

Saadet Partisi Bilecik Gençlik Kolları Başkanı Ömer Taşçı tarafından okunan basın açıklamasında şu ifadelere yer verildi:”İstanbul’un Fethinin 563.yıldönümünü idrak ettiğimiz şu günlerde hem “Fetih Ruhu”nu hem de bu ruhu taşıyan “Gençliğimizin” yeniden canlanmasını, heyecanlanmasını ve önce kendisinden, ailesinden, çevresinden ve ülkesinden başlayarak yeni fetihler gerçekleştirmesi arzusunu taşıyarak bu vizyonla birlikte 19 – 29 Mayıs tarihlerini “Gençlik ve Fetih Haftası” olarak kutlamaktayız. Gençlerin; sosyal, kültürel, zihinsel ve sanatsal gelişimlerine katkıda bulunmak, kendisini ifade edebilen bireylerin ortaya çıkmasına yardımcı olmak; milli ve manevi değerlere saygılı, sorumluluk bilinci gelişmiş ve toplumla bütünleşmiş sağlıklı nesiller yetiştirilmesini sağlamak amacıyla yapılan bu çalışmalarımız, aynı zamanda; ülkemiz üzerinden kirli hesaplar yapıp, hem içeriden hem de dışarından birlik ve bütünlüğümüzü bozmaya çalışanlara ve onlarla işbirliği yapanlara karşı da bir dik duruşu temsil etmektedir.

Fetih ruhunu yeniden keşfetmek için¸ yeni bir ruhî dirilişe ihtiyaç vardır. Fetih ruhunu özümüzde yeniden şekillendirmek ve bu kutlu fethin ruh dünyasındaki inkişafa sebep olacak yolları iyi bilinmelidir. Bir çağın kapatılıp¸ yeni bir çağın açıldığı; o yüce hakan¸ Fatih Sultan Mehmed Han’ın fetih ruhu gönül diyarlarına taşınmalıdır. Özünü İslâm’ın fetih anlayışından¸ müjdesini Sevgili Peygamberimizin mübarek ağzından alan¸ bütün beşeriyete huzuru getirecek bu ulvî gaye için¸ İstanbul fethedilmiştir.

İstanbul kapılarının açılmasının yanında gönüllerin fethi¸ gam ve kederin ortadan kaldırılması gibi manevî fetihlerde bulunulmuştur. İstanbul’un alınmasıyla¸ maddî fethin arkasından¸ insanların kalplerinin huzura açılmasına vesile olan bu fetih hareketi; bir anda bütün dünyada akis bularak; hak ve hürriyetlerin¸ dinî inançların¸ hür bir şekilde ifa edilebilme imkânları¸ bu sayede çağdışı Avrupa’ya öğretilmiştir.

İstanbul’u fethederek Peygamberimizin övgüsünü hak eden büyük hükümdar¸ çıkardığı bir fermanla Bizans halkının hasret kaldığı can¸ mal¸ ırz ve namus güvenliğini teminat altına alarak¸ idaresi altındakilere¸ günümüze örnek olacak şekilde¸ sevgi¸ saygı ve hoşgörüye dayanan inanç ve ibadet hürriyeti tanımıştır. İstanbul’un fethini gönüllerin fethiyle taçlandırmıştır.

Tüm İstanbul’a hatta tüm insanlığa sevgi ve özgürlük ilkelerini o gün göstermiştir. İşte bugün bize düşen ise; “Fetih ruhu”nu genç nesle taşımak ve yaşanmaya değer hayatın ne olduğunu göstermektir. Zaferlerimizi yeniden hatırlayarak¸ “gençlerimize kutsal değerlerimiz uğrunda fedakârlık yapabilme” zevkini tattırmaktır. Fatih Sultan Muhammed gibi¸ ömür sermayesini fetihlere vakfetmenin sırrını anlamak ve anlatmaktır. Cenab-ı Hakk’ın yoluna¸ dinimize¸ vatanımıza milletimize hizmet etmenin önemini¸ fetih ruhunun manevî yönünü anlatmaktır.

Kâinatta Allahü Teala tarafından yaratılan  en mükemmel, en seçkin varlık insandır. İnsan hayatının en verimli olduğu devre ise gençlik çağıdır. Bu çağ Yüce Allah’ın biz kullarına bahşettiği nimetlerden biri olup, kıymeti bilinmesi gereken bulunmaz bir fırsattır. Sevgili Peygamberimiz yaşlılık gelmeden önce gençliğin kıymetini bilmemizi bizlere tavsiye etmiştir.

Topluma hayat veren kan damarları mesabesindeki en büyük milli hazinelerimizden biri de gençliktir. Gençler, toplumumuzun geleceğidir. Bu yüzden ruh ve beden yönünden sağlıklı, inançlı ve sorumluluk duygusuna sahip gençlerin yetiştirilmesi en önemli görevlerimizdendir.

Böylesine önemli bir hazineye fazlasıyla sahip ülkemizde ne yazık ki; gençlerimizin ciddi anlamda sorunları ve bu sorunlara dair çözümsüzlükleri bulunmaktadır. Bir devlet politikasından ötede bir sisteme kurban edilen gençlerimiz ister laik olsun, ister dindar, isterse milliyetçi olsun fark etmez bütün yönetimlerde bir değer olarak değil bir yük olarak görülmüş, çözülmesi gereken bir problem olarak algılanmıştır ve halen algılanmaya devam etmektedir.

Buradan Saadet Partisi Gençlik Kolları olarak altını çizerek bir kez daha ifade ediyoruz ki; Gençlerimiz yükümüz değil hazinemizdir, değerimizdir. Gençlik bir sorun değildir bilakis gençlerin bir an evvel çözülmesi gereken sorunları vardır.

Gençliğimizin birçok sorunu olmakla beraber birazdan sayacağımız üç unsur üzerinden kronikleşmiş ve doğurgan sorunları vardır:

Birincisi; Eğitim Sisteminin Tahakkümüdür: Gençler zorunlu eğitimin dayatması içerisinde hayata geç katılmaktadırlar. Eğitim sistemi gençlerin hayatından çalmaktadır. Devletin zorunlu 12 yılı ve psikolojik zorunluluk olan üniversite ile bu 17 yıla çıkmaktadır. Böylece gençler hayata hazırlanamamaktadır. 17 yıllık eğitimi tamamlayanların %80’ni vasıfsız olarak mezun olmaktadır. Üstelik eğitimdeki seviyenin düşük olması, dini eğitimin yetersiz ve şuurdan yoksun olması yeni nesli amaçsızlaştırmıştır.

İkincisi; Gelecek Kaygısıdır: Gençlerin yaşam gayesi iyi bir iş ve konformist yaşam koşulları olmuştur. Bu sadece yeni yetişen neslin değil, bu nesli yetiştiren ebeveynlerinde temel sorunudur. Ebeveynler dini ve ahlaki yönden yetişmiş bir evlattan daha çok; iyi bir iş ve kariyer sahibi evlat arzulamaktadırlar. Bu da gençlerin manevi dünyasını zayıflatmakta ve dünya ile olan münasebetlerini dünyevi arzular noktasında artırmaktadır.

Üçüncüsü; Aileden bağımsız özgür alandır: Gençler hem eğitim dönemlerinde hem de evlilik sonrası hayatlarında ebeveynlerinden bağımsız bir yaşam alanı beklentisi içerisindedirler. Çünkü modern dünya geniş aileyi tukaka olarak göstermektedir. Geleneksel toplum yapısının çözülmesiyle birlikte bireyselleşme ön plana çıkmıştır. Netice itibariyle yeni yetişen nesiller ile tecrübeli kuşak arasındaki irtibat kaybolmaktadır. Hayatı tanıma noktasında yetişen nesli eğiten tecrübe kuşağı yeni neslin zihinlerinde nostaljiye dönüşmüş durumdadır.

Sonuç olarak gençliğimiz; eğitim sistemi ile cehalete sürüklenmiş, medya ve sosyal medya ile zihinleri iğdiş edilmiş, müstehcenlik ile ahlakı ifsat edilmiş ve seküler düşünce ile de fırsatçılığın ve amaçsızlığın içine düşürülmüştür.

Böyle bir profile sahip olan ülkemiz gençliğinin “Fetih Ruhu”nu kuşanması beklenebilir mi? 2023 ve 2071 vaatleri ile milleti oyalayan hükümet yetkilileri 14 yıldır niçin gerçekten “Milli” olan bir eğitim sistemi kuramadı? 14 yıldır bu ülkede sözde dindar ve manevi değerleri hakim kılmaya çalışan bir iktidar varsa eğer neden AMATEM’lerdeki hasta sayısı 2007’de yılında 38.061 kişi iken şu anda 300 bin kişi civarına ulaştı? Neden hala televizyonlarda gençliğe rol model olabilecek yayın ve program sayısı bir elin parmağını geçmezken 14 yıl boyunca bırakın Türkiye’yi bütün bir dünyada popüler olan aile ve toplum değerlerini hiçe sayan dizilerin sayısı gün geçtikçe artıyor? Bu soruları arttırmak mümkün!

Kutül Amare Zaferi gibi unutulan şanlı zaferlerimizi hatırlamak ve yad etmek elbette mühimdir. Ancak bunları geçmişe öykünmek ve sadece bir hikaye olarak anlatmaktansa artık yeni destanları, yeni zaferleri yazarken bu şanlı tarihimizi de vizyonumuz olarak belirmeliyiz. Hem Kutül Amare Zaferi’nden bahsedeceğiz hem de Avrupa Birliğine girmek için can atacağız. Bu nasıl bir çelişkidir?

2023 ve 2071 hedefleriyle gençliğe ufuk vermek de oldukça kıymetlidir. Fakat bir yandan ufuk verirken diğer yandan “error” vermek de ne demektir? 2023 ve 2071 hedefleri gerçekten iyi niyetli ise gençliğimizin bu hali ve bu gençlik politikaları da neyin nesidir? Şüphesiz ki bu içi boş vaatler ancak ve ancak gençliği ve gençleri ertelemekten başka bir şey değildir. Gençliği erteleyenlerin bugünleri bereketsiz, yarınları ise ümitsizdir.

Bundan dolayıdır ki, kutladığımız bu “Gençlik ve Fetih Haftası”nda biz Saadet Partili Gençler olarak, “Genç Bugündür! ERTLEME.” diyoruz ve bu ufukla bugünlerimizi geleceğimizi inşa etmenin gayretiyle yaşıyoruz.

Biliyoruz ki, “Gençliğini ihmal eden toplum helak olur fakat gençliğine sahip çıkan toplum da geleceğine sahip olur.”

Tarihe yön veren bütün ıslah ve hatta ifsad hareketlerinin itici gücü hep gençler olmuştur. Gençliğe kim sahip çıkmışsa genç onun olmuştur. Gençlerimizi sahipsiz bırakarak ülkemizin geleceğini de yabana atmayalım. Bunun için; “Genç Hazinedir. SAHİP ÇIK.” diyoruz ve bu inançla gençlerimize sesleniyoruz: “Sahipsiz değilsiniz, Milli Görüş Var, Saadet Partisi Var.”

Parti programımızda belirttiğimiz gibi, Tıpkı Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra, istiklalini kaybetme tehlikesini gören milletimizin, Müdafaa-i Hukuk hareketi ile ayağa kalkarak “Ben ölmedim!” deyip mukaddesatına sahip çıkmak için başlattığı İstiklal Savaşı’ndaki şevk ve heyecanı taşıyan, 21. Yüzyılda “Ben de varım!” diye ayağa kalkan Anadolu’nun azmini tüm dünyaya ilan eden, bunu gerçekleştirmek için kendi gücüne ve kaynaklarına güvenen Aziz Milletimizin özgüveninin ifadesi bir gençlik yetiştirmenin gayretindeyiz.

19 – 29 Mayıs Gençlik ve Fetih Haftasının, insanımızın beklediği, özlediği yeni fetihlere ve saadete bir an evvel kavuşmasına vesile olmasını Cenab-ı Hak’tan dileriz.”



E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir