“AB Süreci Yerelde Başlar”

 

Avrupa Birliği Bakanlığı Müsteşarı Büyükelçi M. Haluk Ilıcak, “Bizim bu seminerlerdeki temel hedefimiz ülkemizde Avrupa Birliği’ne karşı duyulan önyargıları önlemek, halkımıza doğruları anlatmak.” dedi.

Avrupa Birliği Bakanlığı tarafından yürütülen ve İngiltere Büyükelçiliği tarafından desteklenen “Türk Yerel Medyası AB Yolunda” projesi kapsamındaki bölgesel bilgilendirme seminerlerinden birincisi Ankara, Bilecik, Eskişehir, Kırıkkale, Kırşehir, Kütahya ve Uşak ve Afyonkarahisar illerindeki yerel medya mensuplarının katılımıyla 14-15 Ocak 2013 tarihlerinde Afyonkarahisar’da gerçekleşiyor.

                Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan programda konuşan İngiltere Büyükelçiliği Müsteşarı ve Küresel İşler Daire Başkanı Peter Spoor, “İngiltere’ye göre Avrupa’da iyi bir ekonomik, siyaset ve güvenlik için Türkiye çok önemli bir yere sahiptir.” dedi. Spoor konuşmasında şunları aktardı:

“Güçlü bir Türkiye güçlü bir Avrupa demektir”

“İngiltere Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne nihai üyeliğini güçlü bir şekilde desteklemektedir. İngiltere’ye göre Avrupa’da iyi bir ekonomik, siyaset ve güvenlik için Türkiye çok önemli bir yere sahiptir. Güçlü bir Türkiye güçlü bir Avrupa demektir.

İngiltere hükümeti bu amaçla 2003 yılından beri Türkiye’de çeşitli projelere destek sağlıyor. “Türk Yerel Medyası AB Yolunda” Projesi kapsamında AB Bakanı Egemen Bağış’ın da söylediği gibi AB süreci yerelde başlar anlayışıyla, mantığıyla kamuoyunun gündemini oluşturmada önemli role sahip olan yerel medya kurum-kuruluşlarına yönelik bilgilendirme çalışmaları yapılmaktadır. 

Türk halkının Türkiye’nin AB’ye gerçekten katılıp katılamayacağı konusunda şüpheci yaklaşımının arttığı bu günlerde yerel medyanın bilgilendirilmesi daha da önem kazandı. Özgür ve bilgilendirilmiş bir medya herkesin kabul edeceği gibi zor olan bu süreçte kamuoyunun bilgilendirilmesi açsından etik rol oynamaktadır. Kamuoyunun şu anda ilerlemenin önünde duran siyasi engeller hakkında olduğu kadar Türkiye’ye verilen destek konusunda da bilgilendirilmesi gerekmektedir ve kamuoyunun burada gerçekleştirilen ve Türkiye’nin AB’ye nihai üyeliği için kritik öneme sahip olan iç reformların hızından da haberdar olması gerekmektedir. Türk halkı ancak bu şekilde daha bilgili ve bilinçli olacak ve halkın desteği ile AB’nin önemini anlayacaktır. İngiltere’de AB üyeliği yolunda zorluklarla karşılaşmıştır. Tıpkı Türkiye gibi bizlerde sebat ettik ve üyelik içerisindeki yerimizi kazandık. Dolayısıyla bu proje çok önemli bir proje.

 

‘İngiltere Türkiye’ye destek olmaya devam edecek’

 

Üyelik yolunda son derece emin adımlarla ilerleyen Türkiye’ye İngiltere bu yolda destek olmaya devam edecektir. Aralık ayında Brüksel’de alınan kararlar 2013 için olumlu bir ortama işaret etmektedir. 2013 yılının ilk aylarından itibaren ilerleme kaydetmeyi ve yeni fasıllar açmayı ümit ediyoruz.”

               

“En büyük engel önyargılar”

 

Avrupa Birliği Bakanlığı Müsteşarı Büyükelçi M. Haluk Ilıcak da, Türkiye’nin Avrupa Birliği ilişkilerinde şu anda nerede olduğunu, ne beklediğini ve nereye gittiği hakkında bilgi verdi. Büyükelçi Ilıcak, “Türkiye AB ilişkileri önündeki en önemli engel önyargılar. Bu önyargıları da tek taraflı olarak yargılamamak gerekiyor. Avrupa Birliği ülkelerinde Türkiye’ye karşı bir önyargı varken aynı şekilde Türkiye’de de Avrupa Birliği’ne karşı bir önyargı var. Dolayısıyla bizim bu seminerlerden veya buna benzer diğer seminerlerde temel hedefimiz bu önyargıları, en azından ülkemizde Avrupa Birliği’ne karşı duyulan önyargıları önlemek, halkımıza doğruları anlatmak. Yerel medya ulusal basına göre baktığımızda kendi çevresinde çok daha iyi iletişim kurabilen, o bölgenin, o yörenin insanıyla çok daha yakın temas edebilen bir kurum. Dolayısıyla bizde yerel medyaya büyük önem veriyoruz. Halkımızın Avrupa Birliği ile ilişkilerimizi anlayabilmesi ve Avrupa Birliği’ne üyeliğin veya Avrupa Birliği sürecini tamamlayabilmenin en azından Türkiye’ye getirilerini iyi anlaması gerekiyor. Bu çerçevede biz bu tür etkinliklere devam ediyoruz.

 

‘Bu dönemden ümitliyiz’

 

Türkiye-AB ilişkilerine baktığımızda bizim ne kadar sabırlı ve ne kadar istikrarlı ve kararlı olduğumuzu anlamak mümkün. Çünkü Türkiye ile AB ilişkileri ilk 1959 yılında başladı. AB 1989 kararıyla Türkiye’nin bir Avrupa ülkesi olduğunu tescil etmiştir. Biz bu dönemden ümitliyiz. Türkiye’nin AB ile ilişkileri sadece Türkiye açısından değil Avrupa Birliği açısından da son derece önemli. Çünkü bugün ciddi bir krizden geçen Avrupa Birliği ülkeleri bu krizi ancak Türkiye ile aşabilir. Bu net olarak gözüküyor. Çünkü Avrupa Birliği’ne baktığımızda azalan bir nüfus var. Türkiye’de ise bunun tam tersi genç, dinamik bir nüfus ve giderek gelişen bir ekonomi var. Bu ikisi birbirini tamamlayıcı bir rol üstlenmiş durumda. Bu bütün Avrupa Birliği ülkelerinin görmesine, Avrupa Birliği’nin başına ileriyi görebilen liderlerin gelmesine bağlı. Bu çerçevede baktığımızda biz süreçten umutluyuz.

 

‘Türkiye AB için vazgeçilmez bir ülke haline geliyor’

 

Türkiye’nin AB’ye üyeliği zamanı geldiğince düşünülecek siyasi bir karar. Bizim Avrupa Birliği’ne söylediğimiz ‘Bırakın biz süreci tamamlayalım. Ondan sonra karar verelim. Belki siz hayır diyeceksiniz belki biz hayır diyeceğiz. Ama oraya kadar gitmemize imkan verin.’ Bunun üzerinde çalışıyoruz. Türkiye için üyelikten çok sürecin başarılı götürülmesi ve tamamlanması önemli diyoruz. İyi yoldayız, bu şekliyle de Türkiye AB için hem siyasi hem ekonomik hem de sosyal açılardan vazgeçilmez bir ülke haline geliyor. Türkiye ile AB’nin bütünleşmesi medeniyetler çatışmasını önlemek açısından da son derece önemli. Çünkü bugün Avrupa Birliği kendi üyeleri dışında kendisini çevreleyen ülkeler bir Hıristiyan Birliği olarak biliniyor. Bu yargıyı değiştirmenin en önemli birinci önceliği ise Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üyeliği.” dedi.

 

Afyonkarahisar Valisi İrfan Balkanlıoğlu da, “Bulunduğumuz bölge stratejik bir konuma sahip olduğu için sorunlar yaşamışız, harplerle ömrümüz geçmiş. Bir takım değer yargılarımız oluşmakla beraber zaman içerisinde evrensel değer yargıları bazı değişim süreçleri ve bunlara adaptasyon gereksinimi de kaçınılmaz bir hal almış. AB maceramıza bakıldığı zaman kamuoyunda değişik algılar ve yargılar var. AB üyesi ülkelerin bize sürekli sorun çıkardığı yargısı, çifte standart uyguladığı yargısı da kamuoyunda sık sık dile getiriliyor ve halkın AB sürecinden soğumasına yol açıyor.  Fakat AB ile ilişkimiz başladığından beri Türkiye’de nelerin değiştiğini görmek gerekiyor. Her türlü temizlik, düzen, hastanelerin bakımı, kanun önünde eşitlik prensibine uymayan bir takım ayrıcalıklarının da olduğu bir kurumdu.

 

‘AB’nin iyi taraflarını göstermek lazım’

 

Avrupa’da yaşayan vatandaşlarımız Türkiye’ye geldiğinde oranın daha düzenli olduğu konusunda yakınırlar. Son dönemde Türkiye’den de aynı şeyleri görüyoruz. AB’yi sırf AB’nin bazı ülkelerinin çifte standartları yanlış beyanlarını ön plana çıkartarak halkı AB sürecinden soğutmak yerine iyi yönlerini de göstermek lazım. Vatandaşımız çok daha iyi koşullarda yaşıyorsa bunda AB’nin rolü çok büyük.” dedi.

Seminer AB Bakanlığı Sivil Toplum, İletişim ve Kültür Başkanlığı’nda görevli Zelal Şen’in Avrupa Birliği Bakanlığı’nın çalışmaları ve proje hakkında bilgilendirme sunumu ile devam etti. ZEYNEP KILBAHRİ



E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir