• İmsak 00:00
  • Güneş 00:00
  • Öğle 00:00
  • İkindi 00:00
  • Akşam 00:00
  • Yatsı 00:00
  • İFTARA KALAN SÜRE 00:00:00
İMSAKİYE 2024 - Bilecik

AK PARTİ İL BAŞKANI KARABIYIK’TAN REFERANDUM HAKKINDA ÇOK ÖNEMLİ DEĞERLENDİRMELER

featured

Ak Parti Bilecik teşkilatı, 16 Nisan’da yapılacak olan referandum için saha çalışmalarına başlıyor.

Ak Parti İl Başkanı Fikret Karabıyık, Türkiye’nin en önemli gündem maddesi olan anayasa değişikliği için 16 Nisan’da yapılacak olan referandum hakkında, gazetemize çok önemli değerlendirmelerde bulundu. Anayasa değişikliği ile ilgili olarak özellikle muhalif kanattan gelen tek adamcılık, rejim değişikliği şeklindeki değerlendirmelerin tamamen asılsız olduğunun altını çizen Karabıyık, “Söylenilenlerin aksine bu sistem ile beraber daha demokratik ve hızlı yürüyen bir hükümet düzeni olacak.” dedi.

Ak Parti teşkilatı olarak bu hafta içerisinde saha çalışmalarına başlayacaklarını belirten Karabıyık, referandum sonucu ile ilgili olarak, “ Bu zamana kadar Ak Parti olarak biz ne söylediysek, halkımız bizi destekledi. Sadece sandıkta da değil; 15 Temmuz sürecinde “Bir hareket var, meydanlara inin” çağrımız ile canları pahasına meydanları doldurdular. Partimize duyulan bu güven ile beraber, halkımızın bu sefer de bizden desteklerini esirgemeyeceğini düşünüyorum.” ifadelerinde bulundu.

Açıklamalarında anayasa değişikliğinin getirdiği yenilikleri ve muhalefetin yaptığı eleştirileri değerlendiren Karabıyık, ilk olarak geçtiğimiz Pazar günü büyük bir coşkuyla yapılan Ak Parti İl Danışma Kurulu hakkında değerlendirmelerde bulundu. Büyük bir katılımın sağlandığı toplantı ile ilgili olarak Karabıyık şöyle konuştu:

dsc_0118_resized

“Bilecik’teki startı Genel Başkan Yarımcımız verdi”

İl Danışma Toplantısı bizim normalde her ay yaptığımız bir toplantı ama iki ayda bir parti içi basına kapalı, ayda bir de basına açık şekilde herkesin davet edildiği bir formatta yapılıyor. Biz birinci bölge il başkanları olarak Genel Başkan Yardımcımızın gelip burada bir start vermesini istedik. Sağ olsunlar bizleri kırmadılar. Bizden önce Sakarya’ya, ondan önce Düzce’ye, ondan da önce Bolu’ya gittiler. Sonra bize geldiler bizden de Yalova’ya geçtiler. Toplantıyı da ona göre planladık,  biz de her ayın ilk haftası danışma toplantısı yapıyoruz. O da böyle bir danışma toplantısıydı.

dsc_0072_resized

“Parti içerisinde bir kırgınlık olmasına karşıyım”

Biz büyük ve güçlü bir partiyiz. Şu an Bilecik’te 24 bine yakın üyesi olan bir partiyiz. Sonuçta salon 850 kişilik ve bu salonu doldurmak çok zor bir şey değil. Sadece partide kırgınlık, kuskunluk oluşması taraftarı değiliz. En azından ben bu mantıkta bir insanım sebebi de şu benim ismin Fikret Karabıyık ama benim buradaki önce bir takım var: Ak Parti Bilecik İl Başkanı. Burada toplandığımız bir çatı var. Temsil ettiğimiz bir makam var; bu makam da Ak Parti Bilecik il yapılanması makamı. İnsanlarla diyalog kurarken bu pencereden bakmak lazım kişisel problemleri, kişisel anlaşmazlıkları, kırgınlıkları bu tür arenalara taşımanın özellikle iktidar partisi olarak ilin yatırımlarını olumsuz etkileri olacağı kanaatindeyim. Bu pencereden baktığım için, bir de gençlik kollarından beri bu sistemin içerisinde olduğum için herkesi davet ettik.

dsc_0965_resized

“Oluşan kalabalığın sandığa yansıyacağına eminim”

Milletvekili aday adaylarımızın, Belediye Başkanları aday adaylarımızı, eski il başkanlarımızı hepsini tek tek aradım ben özellikle. Davet ettim katılmalarından kıvanç duyacağımızı söyledik. Onlar da bizi kırmadılar İlçe Teşkilatlarımız da bu noktada kendi ilçe teşkilatlarını buraya getirdiler. Salonu doldurduk ve bu güzel de bir heyecan oldu. Ben bunu sandığa yansıyacağı kanaatindeyim. Teşkilattaki heyecan her zaman seçmene de yansıyor. Bunu biz 10 Ağustos 2014 ‘te Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de gördük. O zaman ben Merkez İlçe Başkanıydım. O zaman teşkilatta bir heyecan vardı. Bu heyecan sahaya yansıdı. İlk defa Bilecik’te Ak Parti olarak Türkiye ortalamasına çok yakın bir oy aldık. O yüzden bu heyecanında sandığa yansıyacağı kanaatindeyiz. İnşallah güzel sonuçlar çıkartırız diye umut ediyorum.

Ak Parti Bilecik Teşkilatı referandum süreci boyunca nasıl bir yöntem izleyecek?

Önceki seçimlerdeki gibi bir program izleyeceğiz. Ama tabi burada bir aday yok. Bir siyasi bir propaganda da yok. Burada bir sistem değişikliği talebi var. Talep de MHP’nin geçen yılki bir grup toplantısında yaptığı açıklamayla Milliyetçi Hareket Partisi’nden geldi. Biz de bu açıklamayla eskiden beri isteyen bir siyasi görüş olarak kabul ettik ve meclis çalışmalarını sonlandırdı. Bugünde Cumhurbaşkanı’nın onayından çıktı. İnşallah 16 Nisan’da da referandumu yapacağız. Burada izleyeceğimiz yok; ulaşılmadık ev ve insan bırakmamak. Amacımız burada; yaptığımız işin doğruluğunu, inandığımız fikirlerin doğruluğunu, yapmaya çalıştığımız sistem değişikliğinin doğruluğunu herkese anlatmak.

“Muhalefetin eleştirileri karşılık bulmadı”

Birincisi tabi bunu Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanı daha ziyade ve Bilecik’te yerelde Milletvekilleri bu şekilde dillendirdi ama halkta bir karşılık bulmayan cümleydi. “İşte rejim değişikliğine gidiyorlar. Atatürk ilke ve İnkılâplarını değiştirecekler.” gibi bir takım söylemlerde bulundular ama bizim böyle bir derdimiz olmadığını, böyle bir gündemimiz olmadığını, böyle bir şey yapmayacağımızı, bizim sadece bir sistem değişikliği talep ettiğimizi ve burada bu sistemde bürokratik oligarşiyi yenecek bir sistem oluşturmaya çalıştığımızı anlattık. İşin gerçeği zaten halkta muhalefetin bu eleştirisi karşılık bulmadı.

 

“Yeni anayasa ile diktatör değil, daha sorgulanabilir bir Cumhurbaşkanı olacak”

Şu an söylenen “Recep Tayyip Erdoğan kendisi için çıkarttı, tek adam olacak, büyütün güçleri kendi elinin altında toplayacak.” dediler. Burada bir eleştiri var ki bu da insanların mevcut sistemi bilmediğinden. Bir kere çok basit bir doğru var. Sayın Cumhurbaşkanımız seçimle gelmiş bir Cumhurbaşkanı 2014 yılında seçildi. Görev süresinin bitmesine daha çok uzun zaman var. 2019’a kadar görev süresi devam ediyor. Ve şu an sorgulanamaz, sınırsız yetkide. Anayasanın verdiği yetkiler çok ileri düzeyde, bakanlar kurulunu toplayabiliyor. Bugün bir il müdürünün atamasında Bakan, Başbakan ve Cumhurbaşkanı’nın onayı gerekiyor. Bugünkü mevcut sistemde üçlü kararname ile il müdürlerinin ataması oluyor. Bunu Recep Tayyip Erdoğan’ın kendisi için çıkartmadığını göstermek adına bunu söylüyorum. Yeni süreçte daha demokratik bir yönetim sistemi aslında sorgulanabilir, hesap verebilir bir Cumhurbaşkanlığı makamı oluşturmaya çalışıyoruz. Temsil makamı olmaktan ziyade yürütme erkinin başı bir Cumhurbaşkanı olmasını planlıyoruz. Dediğim gibi bugün bir Cumhurbaşkanı’nın yetkileri sınırsız, bakanlar kurulunu toplayıp her türlü icraata, her türlü çalışmaya doğrudan etki edebilecek güçte.

2

“Çatışan Cumhurbaşkanı-Başbakan olmayacak”

Arada bir de Başbakan var. Onun yetkilerinin yarsına sahip, onun profili artık bir Başbakan. Bugün ikisi de Ak Parti geleneğinden gelen kişiler olduğu için bir uyum problemi yaşanmıyor. Ama yarın farklı bir siyasi gelenekten gelen, farklı bir felsefeye sahip iki kişi olsaydı. Bunu biz işte Sayın Ahmet Necdet Sezer döneminde kendimiz bizzat yaşadık. Öncesinde Turgut Özal kendi geleneğinden gelen Mesut Yılmaz’la bile anlaşamamışken bu tehlikeleri ortadan kaldırmak amacıyla kurulan bir sistem.

“Cumhurbaşkanı’nın yetkileri azalacak”

Cumhurbaşkanı’nın şu anki yetkileri çok fazla, biz burada yetkilerini azaltıyoruz. İnsanları eleştirdikleri konu burada “Tek adamlığa gidilecek.”diyorlar aksine yetkileri azalıyor. Bunu samimiyetimle söylüyorum. Buradaki sistem değişikliği talebi zaten istikrar sağlayamayacak siyasi partilerin olduğu zeminde daha ziyade sorun yaşanmaması için yapılan daha az sandığa gidilen bir sistem oluşturmak adına talep edildi. Burada insanların olumsuz eleştirisi vardı. Bu da dediğim gibi yanlış bilmelerinden kaynaklı.

“Bu sistem, Ak Parti sonrası için bir kurtarış”

Bugün Ak Parti iktidarı güçlü bir iktidar olduğu için yüzde 50 ve üzeri oy alan bir iktidar olduğu için insanlar bugün anayasa değişikliği gündemine Ak Parti üzerinden yorum yapıyorlar. Yani Ak Parti bin yıl daha bu şekilde bir sitemi yönetecek gibi bu bunun için yapılmış bir şey değil. Aksine Ak Parti’den sonra oluşabilecek yüzde 50’nin altında oy alan partilerin oluşturabilecekleri hükümet sistemini kurtarma amaçlı yapılmış bir sistem değişikliği. Biz koalisyon istemiyoruz. Koalisyonu gördük, yaşadık.  Ak Parti iktidarı kurulana kadar Cumhuriyet tarihinde hükümetlerin ömrü 1.5 yıl. Düşünün 3 yıl 4 ay öncesinde seçim çalışmasını. Seçim bitti 4 ay hükümet kuruldu, kurulamadı. Güvenoyu aldı, alamadı. 8 ay, 9 ay gibi bir süreç geçiyor. 9 Ay sadece seçimle uğraşıyorsunuz. Ortalama ömrü 15 ay kalıyor size 6 ay. 6 ayda ihalemi yapacaksınız, projemi yapacaksınız, sahaya mı ineceksiniz? Biz aslında bu sisteme karşıyız. Bugün nasıl belediyelerin yönetim sisteminde belediyeler erken yerel seçime gitmiyorsa, seçilen belediye başkanı görev süresini tamamlamadan yeni bir seçim olmuyorsa aynı şekilde Cumhurbaşkanlığı sisteminde de bu şekilde bir sistem oluşacak. Gelen siyasi parti her kim olursa olsun. Halkın seçtiği siyasi parti ve şahıs her kim olursa olsun İstikrar oluşacak. Halkın verdiği karara saygı duyacağız. Demokrasinin gereği budur. Bu Ak Parti gibi güçlü bir hükümetin olduğu dönemin dışındaki dönemler için bir sigorta görevi görecek. O yüzden biz talebimizin sonuna kadar arkasındayız. Ondan yana herhangi bir problemimiz yok. Bugün bir seçim de yok. Konuşulan şey bir sistem değişikliği talebi ve dediğim gibi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Binali Yıldırım, Hükümet Ak Parti’de, meclis çoğunluğu Ak Parti’de, Ak Parti’nin anayasa talebinde böyle bir koltuk gibi herhangi bir derdi yok.

“Anayasa Mahkemesi üyelerini halk seçmeli”

Bir de Anayasa Mahkemesi Üyelerinin seçimiyle alakalı bir eleştiri var. Burada sayı 13’e düşüyor. Bunun da yine çoğunluğunu halk seçiyor.4 Tanesini Cumhurbaşkanı seçiyor. Bir tanesi Adalet Bakanı veya Adalet Bakanı Müsteşarı doğal üye toplam 6 kişi yapıyor. Kalan 7 kişiyi de hâkim ve savcılar yüksek kurulu aralarından seçiliyordu. Ancak orda da bu kişilerden gelen talep doğrultusunda “Ya biz seçim mi yapacağız? Yargı mensubu görevimizi mi yapacağız? Bunu bizce halk seçmeli” dediler. Biz de bunun halkın temsil ettiği organ meclis tarafından seçilsin istedik ve anayasa değişikliği teklifini Milliyetçi Hareket Partisi’yle görüşerek bunu koyduk. Burada çoğunluk sayıyı yine meclis seçecek.

“Cumhurbaşkanı ve meclis için iki ayrı seçim yapılacak”

Yarın bir seçime girdiğimizde siyasi partide Cumhurbaşkanı adayını ayrı, Meclis’’i ayrı oy verebileceksiniz. İki tane oy kullanacaksınız. Cumhurbaşkanı adayları içerisinden eğer ilk turda yüzde 50’yi geçen olmazsa ikinci turda en yüksek oy alan iki kişi arasında tekrar seçim yapılacak. Ama tabi o seçime kadar zaten meclis kurulmuş olacak. Alınan oylara göre meclisteki sandalye dağılımı sağlanmış olacak. Yarın yüzde 50’yi cumhurbaşkanı adayı geçemedi. Meclis tekrar seçime girmeyecek sadece Cumhurbaşkanı adayları seçime girecek ve doğal olarak birisi yüzde 50’yi geçecek meclis de onun aritmetiğinden daha farklı bir dağılımda oluşabilecek. Bugün Cumhurbaşkanı adayı Ak Partili’nin adayı seçilip meclis Cumhuriyet Halk Partisi’nin kurduğu bir meclis olabilir, Milliyetçi Hareket Partisi’nin kurduğu bir meclis olabilir. Ya da Cumhurbaşkanı adayı dediğim muhalif partilerden birinin adayı meclis Ak Parti’nin olabilir. Demokrasiyi bir ileriye taşıma düşüncesi ve planı. Lidere güvenip ekibine güvenmiyorsanız, lidere ayrı ekibe ayrı oy verebilirsiniz.

5

“Temsiliyet sayısının çoğalması için milletvekili sayısı yükseltilmeli”

Bir de eleştirdikleri bir nokta 550 Milletvekili’nden 600 Milletvekili’ne çıkıyoruz. Neden 600 vekil, 50 tane vekil daha çok masraf olacak? 550 Milletvekili sayısına karar verildiği dönemde Türkiye Cumhuriyeti’nin nüfusu 55 milyondu, bugün geldiğimiz noktada 80 milyon nüfusa ulaştık. Bu temsiliyet noktasında daha kalabalık bir kesimi daha az vekilin temsil ettiği anlamına geliyordu. Bugün eski sistemde İstanbul’da bir milletvekilinin seçilebilmesi için en az alması gereken oy 130 bin. Bilecik 148 bin seçmeni olan bir il. Bu İstanbul’daki gibi büyüyen ülkenin nüfusu arttıkça Bilecik’teki milletvekili sayısı teke düşebilir. Bir kere bunun önüne geçecek. Tek milletvekili bir ili yönetemez. En az iki milletvekili olmalı ve tek adamlıktan kurtarmalı ilin yönetimini. O yüzden milletvekili sayısının artması gerekiyordu. Buna binaen arttırıldı.

Kılıçdaroğlu’nun “Vekillere baskı uygulanıyor” eleştirisine Karabıyık’tan yanıt

Bu CHP Genel Başkanının rüyalarında gördüğü şeyler. Ben bugün Ak Parti’de İl Başkanlığı görevi yürütüyorum. Türkiye’nin en genç il başkanıyım. Beni il başkanı yaparken kimse zorlamadı. Kimse kafamız silah dayamadı. “Sen bu görevi yapacaksın ve korkarak burada oturacaksın.” demedi. “İşte korkuyorlar, korktukları için hayır diyecekler bile hayır diyemiyor” algısı çok doğru bir algı değil. Bir kere Ak Parti Milletvekillerini tepeden inme olduğunu düşünüyorsa oluşturacağımız mevcut sistemde zaten vekiller ayrı, Cumhurbaşkanı ayrı seçime girecek. Madem tepeden inme geldiler çıkartsın vekil adaylarını önümüzdeki dönemdeki seçimde görelim. Kim oy alacak, kimin vekilleri halk tarafından daha çok teveccüh görecek? Bunu hep birlikte göreceğiz. Kendisinin milletvekillerini sürekli halka soruyormuş algısı yaratıyor. Bizde Belediye Başkanı, Milletvekilleri adayları belirlenirken veya partinin hangi kademesinde olursa olsun görevliler belirlenirken teşkilat içi temayül yoklamaları, istihbarat araştırması, kamuoyu yoklamaları gibi bir sürü araştırma yapılıyor. Acaba muhalefet partisinin genel başkanı bu milletvekili adaylarını belirlerken kaç tane kritere bakıyor. Buna bir cevap versin ondan önce. Tabi baraj konusu da önümüzdeki dönemde gündeme getirilebilir.

“MHP’nin tutumu yine kendisi belirleyecek”

MHP’nin mevcut kadroları evet diyen taraf oldukları için kendilerinin cevap vermesi daha doğru olur. Biz diğer partilerin iç işlerine karışmanın çok şık olacağını düşünmüyorum. Ben bu işin Ak Parti kanadındayım. Ak Partili seçmenin içerisinde tamamının hatta arttırarak daha fazla kişiden nasıl oy alabileceğimizin planını ve stratejisini yapmamız daha doğru olur.

Referandum sonucu hakkında bir tahmininiz var mı?

Herkes kendince Ak Parti son seçimlerde şu kadar oy aldı. MHP bu kadar oya aldı. Bunları toplayalım, ikiye bölelim, üçle çarpalım gibi kendilerince matematikler yapıyor ama her seçim, her sandık kendine has özellik taşıyan, algı taşıyan bir seçim türü. O yüzden bunu tahmin etmek çok kolay bir şey değil. Bugün henüz biz sahaya inmedik. Teşkilatlar olarak İnsanların daha oturup bunun ne demek olduğunu anlatmaya başlamadık. Etrafımızdaki insanlarla yaptığımız mülakatlarda vatandaşın bu konuda henüz bilgilenmediğini görüyoruz. O yüzden bugünden bir tahmin yapmak çok doğru olmaz. Ama halkımız biz ne zaman bir şey söylesek bizi ölümüne destekledi. Hatta 15 Temmuz’da bile bırakın oy vermeyi “Bakın bir hareket, bir cunta var meydanlara inin.” dendi ve bütün halkımız o gece meydanlara indi. Bizden desteğini hiçbir zaman esirgemedi. Yine esirgemeyecektir diye tahmin ediyoruz.

3

Ak Parti Bilecik  teşkilatı çalışmalara sahaya iniyor

Aslında bir tarih verilmişti ama o tarihte herhalde Anayasa Referandum tarihi açıklandığı dönem beklendi. Şuan tahminen önümüzdeki hafta seçim çalışmalarına, bilgilendirme çalışmalarına başlayacağız.

“ ‘Hayır’ diyeceklerin üzerinde bir baskı var” şeklinde algı kampanyası yapıyorlar

Türkiye’de muhafazakar kesim, muhafazakar demokrat kesim hep sabrına, söylem ve ses tonuna hakim olmuş bir kesim olarak biliniyor. Bugün rahmetli Adnan Menderes’in döneminde yaşadığı meclis tutanaklarındaki konuşmalarını Sayın Harun Karaca Bey orada okudu. Söylemler, eleştiriler bugün de aslında çok farklı değil. Burada algıyı bu şekilde yönetmek istiyorlar. Sürekli insanların üzerinde bir baskı olduğunu, sürekli baskı ile oy vermek zorunda kalındığını, baskıyla oy alındığını falan düşünüyorlar. Sonuçta bugün İnönü Dönemi gibi açık oy gizli tasnif gibi bir durum söz konusu değil. Herkes gidiyor sandıkta hür iradesini gösteriyor. Oyunu kullanıyor.

“Kimseye korkuyla bir şey yaptıramazsınız”

Bugün baskı diyorlarsa insanların üzerinde korku ve tehdit diyorlarsa bunu HDP’nin 7 Haziran ve 1 Kasım Seçimlerinde PKK propagandalarında gördük. Köyünüzden eğer ki başka bir partiye oy çıkarsa neler başınıza gelir dendiğini hep beraber yaşadık ve gördük. Bugün geldiğimiz noktada dediğim gibi baskıyla korkuyla hiç kimseye bir şey yaptıramazsınız. 15 Temmuz’da bunu hep birlikte gördük. İnsanlar Recep Tayyip Erdoğan korktuğu için mi sahaya indiler? Ak Parti Teşkilatlarından korktukları için mi sahaya indiler? Kendi yaptıkları şeyleri insanlara yapıyormuş gibi göstermek için kendi suçlarını bastırmak için bu şekilde söylemler içerisinde bulunuyorlar. Ben siyasetin algısında eskiden gelen alışkanlıklardan artık kurtulmak gerektiği kanaatindeyim. Tabi bunu yapmak da AK Parti olarak bizim görevimiz. Çünkü şuan güçlü bir partiyiz. Sandıklarda gördüğümüz kadarıyla yüzde 50 civarlarında bir oy oranımız var. Bu da yüzde 50 civarında en az teşkilatlar olarak temsiliyet kabiliyetinde olduğumuzu gösteriyor. Bugün siyaset algısı artık söylemden ziyade daha az konuşulup daha çok çalışıldığı daha çok proje üretildiği bir argüman olarak görülmesi kanaatindeyim. İnsanların görüşlerinden dolayı, siyasi görüşlerinden dolayı, siyasi söylemlerinden dolayı hakaret edilebilir bir pozisyon oluşturulmasından rahatsızım.

“Hiçbir siyasi temsilci hakareti, küfrü hak etmez”

Şahsen ben kendi özelimde de bazı sosyal medyada çıkan haberlerde, yaptığımız siyasi konuşmaların ardından hakaretvari cümleler kurabiliyorlar. Bunu hiç bir siyasi partinin, siyasi temsilcisinin, siyaseti bir demokrasi kültürü olarak kabul etmiş olan hiç bir kesimin hak etmediği kanaatindeyim. Bu algıyı değiştirmek zorundayız. Dediğim gibi kavga ile küfür ile baskı ile hiçbir şey elde edilemez. İnsanların fikirlerine, söylemlerine saygı duymak zorundayız. Bizler de bu söylemleri kullanırken kendimizde buna dikkat etmek zorundayız. Eğer bunu başarabilirsek daha çok biriyle kavga eden değil de konuşabilen toplumlar olabilirsek zaten o zaman demokrasiyi gerçek manada, tam olarak yakalamış sayılırız.

4

“Türkiye, demokrasisine saygı gösteren bir ülkedir”

Bugün Türkiye Cumhuriyeti Devleti dünya ülkeleri içerisinde demokrasiyi en hızlı benimsemiş, en iyi uygulayan ülkelerden bir tanesi aslında sebebi de şu; İşte bugün yüzde 60 küsurluk bir katılımla Trump seçildi. Bugün Türkiye’de katılım hiçbir seçim yüzde 80’in altına düşmüyor. Katılım yüzde 80 yüzde 90 bandında geziyor. Bu da insanların kendini yönetecek kişileri seçimi konusunda ne kadar demokrasisine saygı gösterdiğinin bir delilidir diye düşünüyorum.

“Koalisyonsuz, istikrar garantili, daha demokratik bir sistem oluşturma hayalindeyiz”

Önümüzdeki süreçte bu bir seçimden ziyade bu bir sistem değişikliği talebi. Biz bu günleri yaşayacağımızı biliyorduk. Cumhurbaşkanımız dedi ki, “367 ‘yi geçse dahi biz bunu halk oylamasına sunacağız. Halkımıza rağmen hiçbir şey yapmayacağız.” Çıkarttık maddeler ortada, konular ortada tabi içerisinde çok teknik tabir de var. Halka kafasını karıştırır, teknik tabirle anlatmaya gerek yok fakat daha ziyadesiyle koalisyonsuz, istikrar garantili, daha az seçimin yaşandığı, daha demokratik bir sistem oluşturma hayalindeyiz. Ak Parti olarak da bunu başaracağız inşallah.”


Reklam
Mustafa Cilali


E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir