“30 Eylül günü demokratikleşme paketinin Başbakan tarafından açıklanmasıyla milletimiz büyük bir şaşkınlık ve burukluk yaşadı.
Milletimizi şaşkınlığa hatta kızgınlığa sevk eden maddelerden biri de, öğrencilerimizin her gün büyük bir coşkuyla söylediği, içeriğinde Türk milletinin bireyi olmanın, doğruluğun, çalışkan olmanın, büyükleri saymanın, küçükleri sevmenin, yurdumuzu ve milletimizi sevmenin anlatıldığı, son cümlesinin “Ne mutlu Türk’üm diyene!” olduğu Andımız’ın kaldırılmasıdır.
Milletleşme, uygarlaşma sürecimize önemli katkılar yapan, öğrencilerimize ulusal bilinç aşılayan Andımız’ın kaldırılması kime ve neye hizmet etmektedir?…
“Ne mutlu Türk’üm diyene!” demek, yurttaşlarımız arasında biz duygusunu kuvvetlendirmekte, yurttaşlık ve hukuk temelinde eşit yurttaşlık temelinde gelişen Türk milletine katkı yapmaktadır. Türk milleti kavramı ırkçı bir kavram değildir. Etnik kökenleri farklı da olsa, Türkiye Cumhuriyeti’ne vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkes Türk’tür. Bu kavramları sorgulamak, üzerinde yaşadığımız vatanımızı ve Cumhuriyet’imizi parçalanma sürecine, yurttaşlarımızı da çatışmaya sürükler.
Diğer olumsuz madde de özel okullarda anadilde eğitim yapılmasıdır. Ülkemizin ortak eğitim dili Türkçedir. Eğitim dilinin değiştirilmesi de hem Anayasa’mıza aykırıdır; hem de milletimizi ve ulus-üniter devletimizi parçalanma sürecine sokar.
Küresel güçler ülkemizin temel değerlerinin yok edilmesini isterler; hatta dayatırlar. Ancak, milletimizin oylarıyla iktidar olanların küresel güçlerin dayatmalarına karşı duruş gösterme, ettiği yemine bağlı olma görevleri vardır.
Bu duygu ve düşüncelerle iktidar sahiplerini, milletimizin içine sinmeyen paket maddelerini çöpe atmaya çağırıyoruz.
Saygılarımızla…”
