“ASR SURESİ” KURTULUŞA ERENLERİ HABER VERİYOR

Her geçen gün, ömür sayfalarından akıp giden bir zaman dilimidir. İnsan bu süreçte dört şeyi yapmıyorsa ömrünü boşa geçiyor demektir. Bunlardan habersiz yaşayanların hayatlarının hüsran olması da kaçınılmazdır.

Bu vakıayı bize Kur’anı Azimüşşan’ın en kısa ve özlü surelerinden ve bir anlamda adeta Kur’anın hulasası olan  “Asr Suresi” anlatıyor. Bu sure; ilahi beyanın çok kapsamlı hakikatlerinin bir hülasası, üç kısa ayetiyle her asrın hastalığına çare olan bir suredir. Geliniz bu surenin verdiği mesajlara hep beraber kulak verelim: Nitekim bu surede; insanı dünya ve ahirette hüsran olmaktan kurtaracak ve onu huzur ve mutluluğa kavuşturacak dört temel prensip bizlere bildirilmektedir. “Andolsun zamana ki; insan gerçekten ziyan içindedir. Ancak îman edip sâlih ameller işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve sabrı tavsiye edenler müstesna” Kurtuluşun şifresi olan Asr Suresinde Cenab-ı Hakk; asra yemin ettikten sonra insanı ziyandan kurtaracak ve hüsrana uğrayanlardan istisna tutacak amelleri; 
1- İman Etmek ( iman sahibi olmak)
2-Allahın rızasına matuf sâlih (iyi ve güzel) ameller işlemek
3-Başkalarına “Hakkı” tavsiye etmek
4-Sabrı tavsiye etmek, olarak ferman buyurmaktadır. 
Şüphesiz bu dört amel dinin temeli ve faziletli, olgun bir mümin olmanın esaslarıdır. İmam-ı Şafi bu sure için şöyle diyor: “Yüce Allah bu sureden başka bir şey indirmemiş olsaydı, bu sûre insanlara yeterdi" Öncelikle ve özellikle insanın dünya ve ahiret saadetini elde edebilmesi için “iman” şarttır. Cennetin kapısını açacak olan iman ve salih ameldir. Yüce Mevlamız bu hakikatlere dikkat çekerken asr’a, zaman’a yemin ediyor. Önemli bir nimete dikkat çekiyor. Kurtuluşa ermenin yolu iman ve bunun gereği olarak salih amellerdir. Çünkü iman ve amel sahipleri değerli olana karşılık değersizi satmışlar, geçici arzular yerine kalıcı iyi ameller işlemişlerdir. Dolayısıyla kurtuluş onların hakkıdır. 
Hüsrandan beri olmak için tavsiye edilen bir başka amelde; “hakkı ve sabrı tavsiye etmek”tir. Cenab-ı Hakk; “birbirlerine hakkı yani iman, tasdik ve Allah'a ibadet gibi bütün hayırları tavsiye edenlerin ve sıkıntı, musibet, ibadet etme ve haramları terketme hususunda birbirlerine sabrı tavsiye edenlerin de” hüsran halkası dışında kalacağını ve kurtuluşa erenler zümresinde olacaklarını ferman buyurmuştur. Çünkü onların bütün azimleri Hakk'a yönelik; imanları da, amelleri de, sözleri de hep Hakk'a sarfedilmiştir. Şüphesiz Hakk'a sarfedilmeyen her şey batıldır, hasardır. Ziyan olmayacak iman ve amel de ancak Hakk'a iman ve Hakk yolunda olmak, HAKK’ı ve hakkaniyeti tavsiye etmek ve bu uğurda çalışmakla muhafaza edilebilir.  Yine onlar hak ve hayır yolunda sabra vasiyetleşmişlerdir. Nitekim fani dünyanın aldatması, nefislerin temayülleri ve yönlendirmesi ile ziyana gidenlerin çokluğu karşısında hayır yapmak, doğru söylemek, Hakk’ın yolunda gitmek birçok acılara katlanmak, bela ve musibetleri bertaraf edebilmek, her türlü zorluğa ve meşakkate katlanmak, ancak sabırla olabilir. Yunus Emre diliyle de "Gelse celalinden cefa yahut cemalinden vefa, her ikisi de cana safa, lütfun da hoş kahrın da hoş” diyebilenlerdir onlar.
Milli Şairimiz Merhum Mehmet Akif Ersoy’un Asr suresi hakkındaki şu veciz dizeleri Hakk ve halk adına çok manidardır: 
“Halikın nâmütenahi adı var en başı Hakk
Ne büyük şey kul için Hakk’ı tutup kaldırmak
Hani ashâb-ı kirâm ayrılalım derlerken
Mutlaka sure-i ve’l-Asr’ı okurmuş bu neden ?
Çünkü meknun o büyük sûrede esrârı felâh
Başta iman-ı hakikî geliyor sonra salâh
Sonra Hak, sonra sebat, işte kuzum insanlık
Dördü birleşti mi yoktur sana hüsran artık”
İnsan için yegâne kurtuluş reçetesi; Halk içinde HAKK’IN yanında yer almak, HAKK için yaşamak, HAKK’la beraber olmak’tır. 
Cum’anız mubarek olsun.
 
Nihat KAYA | İl Müftü Yardımcısı


E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir