AVRUPA BİRLİĞİ UYUM, DANIŞMA VE YÖNLENDİRME TOPLANTISI

27 Haziran Cuma günü gerçeklerleştirilen toplantıda Türkiye – AB İlişkileri, Üyelik süreci ve AB Mali Destekleri, müzakere sürecinde Türkiye – AB İlişkileri, geri kabul anlaşmasının getirdikleri, vize muafiyeti süreci, AB Mali Fonları, Proje hazırlama ve Yönetimi konuları vardı.

 İlk olarak programda konuşan Bilecik Valisi Ahmet Hamdi Nayir, “Avrupa Birliğine (AB) katılım süreci, temel hak ve özgürlükleri kapsamını genişleten demokrasi, hukukun üstünlüğü, düşünce, ifade özgürlüğü ve insan hakları gibi alanlarda mevcut düzenlemeleri güçlendiren ve güvence altına alan bir süreç olduğunu kaydetti.

Nayir: “Ülkemizin AB katılım süreci toplumun tüm kesimlerini içine alan çok kapsamlı bir süreçtir”

 Nayir, “ Ülkemizin AB katılım süreci toplumun tüm kesimlerini içine alan çok kapsamlı bir süreçtir. Bu süreç ciddi bir gayret ve koordinasyon gerektirmektedir. Avrupa Birliği ve İçişleri Bakanlığımızca yerelin Avrupa Birliğine katılım sürecini daha etkin katkı sağlamasının gerekli olduğunu değerlendirmiş ve bir dizi çalışmalar yapılmıştır. Bu çalışmalarla kamuoyu nezdinde Avrupa Birliğine üyelik sürecinin daha sağlıklı anlaşılabilmesi, gerçekleştirilen yasal ve idari reformlarının tam olarak hayata geçirilmesi, AB mali kaynaklarının kamu kurumları, sivil toplum örgütleri ve özel kuruluşlar tarafından verimli kullanılması amaçlanmıştır.

Avrupa Birliğine uyum sürecinde yerelin etkinliğinin artırılması amacıyla getirilen tedbirlerden biri içişleri Bakanlığımızın 2010/6 sayılı genelgesiyle illerimizde Avrupa Birliğine Uyum, Danışma ve Yönlendirme Kurallarının oluşturulmasıdır. Yılda 4 defa toplanması öngörülen bu kurulun en önemli işlevlerinden biri, Avrupa Birliğine üyelik sürecimizle ilgili olarak sağlıklı bir kamuoyu oluşumuna katkı sağlamaktır. Bu katkının sağlanabilmesi için kamu ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinden oluşan Kurulun bilgilendirme toplantıları olabildiğince geniş katılımla yapılmaktadır. Bu kurulun sekretaryasını yapmak ve AB hibe programlarının tanıtımı ve duyurusunun yapılmasını sağlamak ve bu kapsamda proje hazırlanmasına yönelik kapasitenin arttırılması için kamu kurumları ve sivil toplum kuruluşlarına yönelik eğitim programlarını düzenlemek amacıyla Valiliğim bünyesinde Avrupa Birliği Projeler Koordinasyon Merkezi oluşturulmuştur.

“Avrupa Birliği hibelerinden yararlanma noktasında istenilen düzeyde değiliz”

İlk olarak Avrupa Birliği hibelerinden yararlanma noktasında istenilen düzeyde değiliz. Kamu kurumlarımız, yerel yönetimlerimiz ve sivil toplum örgütlerimiz nitelikli proje üretme konusunda daha çok gayretli ve hevesli olmak durumundadır. Kurum ve kuruluşlarımız bünyelerinde,  Avrupa Birliği hibe duyurularını takip edecek ve gerektiğinde proje hazırlayacak, nitelikleri uygun en az bir personeli görevlendirmeleri, mümkün olduğu ölçüde bu işle ilgili büro oluşturmaları veya mevcut bir büronun bu işle görevlendirilmesi önem taşımaktadır. Proje hazırlama aşamasında kurumlarımız arasında yardımlaşma, dayanışma ve işbirliği son derece önemlidir. Bu amaçla görevlendirilen personelin ya da büronun çalışmalarını kolaylaştıracak tedbirler mutlaka alınmalıdır.

Günümüzde Avrupa Birliği ve bölgesel bir fon niteliğinde olan kalkınma ajansları başta olmak üzere ulusal ve uluslar arası çok sayıda kuruluş ve vakıfların hibelerinden yararlanma imkanı bulunmaktadır. Bu hibelerden azami ölçüde yararlanmanın yolu, hibe desteği verecek kuruluşların belirlediği kriterlere uygun proje hazırlamaktır. Bütün kurum ve kuruluşlarımız rutin çalışmalarla yetinmeden proje üretme konusunda da çaba göstermelerinde yarar vardır.

Davetimize icabet ederek toplantımıza sunum yapmak üzere katılan AB Türkiye Delegasyonu AB Takımından Sayın Derya Sevinç’e  ve Sayın Can Baydarol’a ve bütün katılımcılara teşekkür ediyor, toplantının verimli geçmesini temenni ediyorum” dedi.

Daha sonra Kültür Üniversitesi İstanbul İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi ve AB-TR Delegasyonu AB Takımı Üyesi Can Baydarol ile Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü AB Programı Öğretim Üyesi  ve AB-TR Delegasyonu AB Takımı Üyesi Derya Sevinç  AB katılım süreci hakkında sunumlarını gerçekleştirdiler.

Kültür Üniversitesi İstanbul İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi ve AB-TR Delegasyonu AB Takımı Üyesi Can Baydarol yaptığı konuşmasında, Avrupa’nın geleceği, Avrupa nereye gidiyor, Türkiye’nin Avrupa ilişkilerinde şu andaki durum neyi gösteriyor, gümrük birliği değiştirilmesi mevzusu, geri kabul anlaşması konularında bilgiler verdi. Baydarol, “Biz Türkiye – AB ilişkilerini tartışmaya yaklaşık 55 yıl oldu. Türkiye’nin Avrupa macerası yaklaşık 55 yıl önce Yunanistan’ın sıcak takip politikası olarak Batı’yla ilişkilerde başlıyor.

Baydarol: “Türkiye’nin yönü her zaman için batılılaşmak ve çağdaşlaşmaktır”

Batı her zaman için Türklerin yönünü belirlemiş. Orta Asya’dan çıkıp Batı’ya buralara gelmişiz, ondan sonra da buradan İstanbul’dan önce daha Batılara gitmişiz, ondan sonra da dönmüşüz ama gözümüz hiçbir zaman için oradan geri kalmamış. Ulu Önder Atatürk’ün yaptığı dış politikayı da çok kısa bir değerlendirmek gerekirse Batı’yla savaşmış, kavga etmiş ama Batı’ya rağmen Batılılaşmadan vazgeçmemiş. Dolayısıyla Türkiye’nin yönü nedir? sorusunu bazen abest bir şekilde soruyoruz. Türkiye’nin yönü her zaman için batılılaşmak ve çağdaşlaşmaktır. Bu konuda benim hiçbir zaman endişem olmadı.

Eskiden bin yıllı çağdan öteki çağa geçilirdi, bizim hayatımıza 3 tane çağ girmiş oldu. Dolayısıyla da kafalar karmakarışık hale geldi. Eylül 2001 sonrasında şöyle bir betimle yaparsak yanlış olmaz. Küreselleşme olgusu dünyadaki bizim çocukluğumuz havuz problemlerini çözmede okyanus problemi haline dönüştürdü. Eskiden Türkiye’de kriz yönetmek diye bir şey yaptığımız zaman Başbakan’ın sağlık durumu, yatağından sağdan mı soldan mı kalktı, merkez bankası başkanı ne dedi? derken bu dönemde Amerikan ekonomik göstergelerinin işsizlik verilerinin ne olacağı. Çünkü o işsizlik verileri negatif çıkarsa Amerikalılar piyasada daha fazla para vermeye devam etmek zorunda kalacaklar, Amerika için kötü bizim için iyi haber. Tabi bir anda Türkiye’nin büyüme beklentisini revize edildiği bir duruma geçti. Çünkü biz okyanusta yaşıyoruz artık. Eski içine kapalı dönem bitmiş oldu. Burada şunu da söylemek lazım.

Gümrük birliğinin nemasını biz 2000’e kadar göremedik. Çünkü Türkiye Gümrük Birliği aracılığıyla bir tarafta dünyayı koruma yönünde adım atmışlar ama diğer kurallar itibariyle içe kapalılık devam ediyordu. 2000’de biz çok ciddi bir ekonomik kriz yaşadık. 2002’ye kadar geçen periyotta bir 4. koalisyon ortağı gibi Türkiye’ye gelen Kemal Derviş’in ortaya koyduğu reformlar, dönüşümler vs. sonrasında  2002’den sonra adeta bu dönüşümle beraber farklı bir Türkiye karşımıza çıktı.

“Bugün baktığımız zaman Türkiye’de yerleşik 15 bin tane Avrupa Birliği şirketi var”

1923’den 2000’e kadar Türkiye’nin genel toplam yabancı yatırım 20 milyar dolar mertebesindeydi. 2002’den sonra, özellikle 2005 – 2006’ya doğru yılda 20 milyar dolar nerdeyse gelmeye başladı ve buraya kadar kapalı devre bir Türkiye ekonomisi varken bu andan itibaren Türkiye’deki ekonomiye geçtik aslında. Bugün baktığımız zaman Türkiye’de yerleşik 15 bin tane Avrupa Birliği şirketi var. Bu adamlar Türkiye’ye güvenip gelip yatırım yapmışlar. Bilemiyorum Bilecik’te de herhalde bir miktarı buradadır. Şu anda Avrupa’da yapılan %50’sini bu şirketler gerçekleştiriyor. Türkiye’deki bankaların %60’dan fazlası şu anda yabancı sermayeli hale gelmiş vaziyette. Sermaye piyasasının yaklaşık % 75-80’i yabancıların girip çıkış yaptıkları, sıcak paranın döndüğü alanı oluşturuyor. Artık kapalı türde bir Türkiye ekonomisi değil biz Türkiye’deki dünya ekonomiyle bütünleşmiş bir ekonomiden bahsediyoruz. Dolayısıyla oyunun kuralları değişti ama 11 Eylül 2011 ile beraber sorunun küreselleştiğinden bahsettik. Şu anda yaşadığımız periyot biraz daha farklı bir periyot. Şu ada küresel kaotik bir süreci başlattı. Bu yeni dönem içerisinde biraz sonra ne olacağı konusunda hiçbirimizin hiçbir fikri olmuyor. Şu anda dünyada yaşayan insanların %15’i dünya zengininin %85’ine hükmediyor. Dolayısıyla dünyada çok zengin ve çok fakir dağılımı olmuş vaziyette ve bu çok zenginlerin bir başka sorunu var, çok yaşlanıyorlar. Çok fakirlerin ciddi sorunu da çok genç olmaları ve ikisinin de beraber yol açtığı tek ortak birleştikleri nokta talep yaratamıyorlar.

“Kurumsal yapıda çok dikkatli olmak gerekir ve bu işin asla ve asla tam üyeliğin yerine geçmemesi gerekir”

Şu sıralarda benimde danışmanlığını yaptığım ve mücadelesini verdiğim iç dolaşımla ilgili nakliyecilerin taşıma kotaları ve şoförlerin uğradığı vize sorunları var. Nedir taşıma kotaları dediğim zaman? Bir Türk kamyonu Türkiye’den çıkıp Almanya’ya gidene kadar rakip bir ülkenin kamyonu karşısında 800 Euro daha fazla maliyetle yola çıkmaktadır. Diyelim ki bir Bulgar kamyonu geldi İstanbul’dan mal aldı. Türk kamyonu aldı ikisi beraber Edirne Kapıkule’den yola çıktılar. Bulgar kamyonu 800 Euro daha ucuza gider, artı 4 günde gider. Türk kamyoncusu 8 günde oraya ulaşabilir.  Bu aslında gümrük birliğinin yasakladığı bir işlemdir. Çünkü malların taşımacılığı pahalaşmaktadır, gümrük vergisi yasaktır.

Avrupa Birliği’ndeki hizmet kavramı sadece bankacılığı, sigortacılığı kapsamaz. Doktoru, hemşireyi, avukatı ve daha da hoşuma giden futbolcuları da kapsar. Bu da bize yeni bir dönemi başlatacaktır ama burada çok dikkatli olmamız gereken 2 husus var. Kurumsal yapıda çok dikkatli olmak gerekir ve bu işin asla ve asla tam üyeliğin yerine geçmemesi gerekir” dedi ve sözü Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü AB Programı Öğretim Üyesi ve AB-TR Delegasyonu AB Takımı Üyesi Derya Sevinç  aldı. Sevinç gerçekleştirdiği sunum ve konuşmasında “Son dönemde çok önemli müzakere başlıklarıyla ilgili önemli tartışmalar oldu ve Türkiye’ye önemli şahıslar gidip geldi Avrupa Birliği açısından. Özellikle de birkaç başlıkla ilgili bir sürü söylemi, şikayeti, kabulü dile getirdiler. Bunlardan ön plana çıkanlar adalet ve içişleri ile ilgiliydi. Bir başka önemli  bizi yakından ilgilendiren gelişme kamu alanında da bir sürü tartışmaya yol açan Avrupa Parlamentosu seçimleriydi, 52. ortaklık konseyi gerçekleşti ve karşılıklı olarak mesajların gidip geldiği bir konsey oldu.

İş bilinmeze paraları vermek olunca biz birazcık tutucu olabiliyoruz. Biz sonunda müzakere, müzakere ederek Avrupa Birliği yetkililerini bize sağladıkları hibeden bu katkıyı vermelerini ikna ettik. Dolayısıyla aslında alamadığımız para da Avrupa’nın bize verdiği paradır” dedi. 

Sunum ve konuşmaların ardından program sona erdi.

Toplantıya Vali Ahmet Hamdi Nayir, İl Emniyet Müdürü Eyüp Özüdoğru, İl Sağlık Müdürü Dr. Yasin Yılmaz, İl Halk Sağlığı Müdürü Dr. Ömer Balcı, kaymakamlar, daire müdürleri, sivil toplum temsilcileri ve çok sayıda vatandaş katıldı.

CANER ALKAN



E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

1 Yorum

  1. Büyük Türkiye – Boşverin avrupayı biz bize yeteriz.

    Cevapla