Azalan Dostlukların Hazin Sonu

Umutla güneşe başını dönüp, rüzgârlara ve böceklere göğüs gerecekti. Hevesle toprağa sımsıkı tutunup, her sarsıntıda arkasındakileri hissedecekti. Tomurcukları su damlalarıyla birleşip ahenkle esintiye karşı koymadan dans edecekti. Yaprakları onun her güzellikte yanında olan arkadaşları oldu. O kadar çok güzel olaylar zincirinde yanında oldular ki, üzüntülerine göğüs germesini engellediler. Gövdesi her şeyi taşıyan, başını dimdik tutan şerefi oldu. Hayat ona ne yaparsa yapsın dik durmayı hedefledi. Hayalleri engin yelkenlerde yüzerken kendinin kim olduğunu hatırlatmak istedi. Ama hayallerini unutturmaya çalışan birçok engelle karşılaştı. Çiçeğine konan her kelebek ondan bir parça alıp gitti. Çıkarcıydılar ama bunu biliyor ve iyilik için çabalıyordu. Herkes saf sandı ama yaşama karşı onu safkan yaptılar. Kötü gün dostları o kadar azdı ki iyi gün dostları her şeye boyun eğdirdi. Bir noktadan sonra boynu bükülmeye başladı. Gövdesi güçlüklere göğüs geremez oldu ve taşıyamayacağı ağırlıkların altında ezildi. Tomurcuğu güzelimsi taç yapraklardan oluşan rengarenk çiçeklerden oluşuyordu. Çiçeğinin yaprakları o kadar renk barındırıyordu ki, farklı kişilikten karakterleri kendi bünyesinde toplayan iyiliksever olup çıktı. Taç yaprakları dostlarından oluşmaktaydı. Zaten en büyük vurgunları da onlardan gelmedi mi? Gövdesi eğildikçe papatyanın göğe yükselişi engellendi, yere yakınlaştıkça yakınlaştı… Yaşam ona toprak altından bakmakta ve tüm heveslerini kurutmaktaydı. Yapraklar bir bir döküldü, dostluklar bir bir kurudu. Dökülen, kuruyan her yaprak karanlıktı ki ışığı arayışa geçirdi. Yani eksilen bir dost oldukça kaybolan güzellik, yaşanılan anılar tarif edilemez acılar yaşatmaktaydı. Papatyanın beyaz yaprakları bir bir döküldü, gövde yeşilliğini yitirip boynunu büktü, yeşil yapraklar iyi günlerde kalmayı yeğledi ama onlarsız da olmaktaydı. İyi gün dostları da gitti… Geriye ne kaldı peki tutunduğu tek şey olan toprak… İşte o onun tek umuduydu. Umut asla bitemezdi. Elbet bu hayatta güvenilecek bir dost bulunurdu. Zamanı biz belirleyemeyiz ya da bilemeyiz, er ya da geç bulacağız. İnsanları tanıyamayız ama geçirilen vakitlerle kişiliklerini ifşa edebiliriz. Bu hayatta dostlar her zaman az kalacak belki de, ama arkadaşlıklar hiç sonlanmayacak. Kesinlikle bir gün sırdaşımız, dostumuz karşınıza çıkacak umutla o günü beklemeliyiz. Hepimiz hiçliklerimizle kaybolmaktansa dostluklarla yürümeyi isteyeceğiz.

Menderes TASNAK 



E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir