BİLECİK’İN UNESCO SERÜVENİ

featured

Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi (BŞEÜ) ve Bilecik Ticaret ve Sanayi Odasının ortaklaşa düzenlediği “Bilecik İlimizin Tarihi ve Kültürel Mirasları İçin UNESCO Süreci” adlı konferans Bilecik Ticaret ve Sanayi Odası Konferans Salonu’nda düzenlendi.

Gerçekleştirilen Konferansa Bilecik Valisi Bilal Şentürk, Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Rektörü İbrahim Taş, İl Jandarma Komutanı J.Kd.Alb. Uysal Ağaoğlu, Gölpazarı Belediye Başkanı Hayri Suer, Osmaneli Belediye Başkanı Münür Şahin, İl Kültür ve Turizm Müdürü Mehmet Kocabıçak, Ticaret İl Müdürü Şinasi Balta, PTT Başmüdürü Serhat Bozkurt, Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Şükrü Keskin, Bilecik TSO Meclis Başkanı Erdal Erşan, Bilecik TSO Meclis üyeleri akademisyenler ve öğrenciler katıldı.

“Tarihi mekanları da keşfetme fırsatı buluyoruz”

Konferansta konuşan Bilecik Valisi Bilal Şentürk hafta sonu çıktıları doğa yürüyüşlerinde Bilecik’i tanıma fırsatı bulduklarını ve bu vesile ile tarihi mekanları da keşfettiklerini dile getirdi. Vali Şentürk, “Bilecik’i bilenler var, Bilecik’i kısmen bilenler ve bilmeyenler var ben kendi mi orta noktaya koyuyorum 11ayı bitirmek üzereyim Bilecik’te o yüzden Bilecik’i iyi biliyorum diyecek noktaya kadar gelmediği mi düşünüyorum. Hafta sonları 15-16 km’ye varan dağ, tepe gezileri ile tarihi mekanları da keşfetme fırsatımız oluyor”  ifadelerini kullandı.

“Çok özel bir ildeyiz”

Bilecik’in doğasıyla coğrafi konumu ve tarihi ile çok özel bir il olduğuna değinen Vali Şentürk, bu durum itibari ile Bilecik’te yaşayan Bileciklilerin, Bilecik’i bilmesi ve tanıması gerektiğini ifade etti. Vali Şentürk, “Çok özel bir ildeyiz coğrafyası ile tarihi güzellikleri ile o yüzden bu ili sadece bizim bilmemiz yetmiyor. Bilecik’te ilk ve ortaöğretimde 36 bin öğrenci, üniversitemizde de 18 bin öğrencimiz var. Bunlar Bilecik’i bilecek bir defa ve her Bilecikli bilecek. Medeniyeti inşa eden manevi mimarlar vardır onlar önemlidir ki bu mimarlardan birisi burada Şeyh Edebali. Şeyh Edebali ne diyor geçmişini bileceksinki geleceğini de ona göre bilebilesin, insanı yaşat ki devlet yaşasın  diyor. Bu felsefenin temeli bu topraklarda atıldıysa bunu iyi bilip özümsememiz lazım. Sahip olduğumuz bu zenginliğin farkına varmamız lazım. Bu medeniyetin sahibi bizleriz fakat bu medeniyet insalığa ait bir medeniyettir dolayısıyla bu çalışmaları bu zenginlikleri uluslararası arenaya taşımak adına UNESCO’ya  bir kısmını tescil ettirmek çok önemli. İnsanlar ziyaretlerinde bile bu hususlara dikkat edebiliyor. 738 yıldır Söğüt Şenlikleri düzenleniyor. Bu bile başlı başına önemli bir durum” dedi.

Konferans UNESCO Milli Komisyonu Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. M. Öcal Oğuz’un ‘UNESCO Dünya Mirası Kavramı ve Misyonu Küresel Stratejisi’ konulu sunumu ile başladı. Prof. Dr. Oğuz Konuşmasında UNESCO’nun kurulma sebebinin dünya barışını sağlamak ve devamlılığını getirmek olduğunu söyledi. Prof. Dr. Oğuz konuşmasında ön yargılardan kurtulmak gerektiğini ve bu önyargılardan kurtulmanında eğitimden geçtiğini ifade etti.

“Barışı sabote eden insanlar önyargılı insanlardır”

Barışı sabote eden insanların önyargılı insanlar olduğunu söyleyen Prof. Dr. Oğuz, dünyada okur yazarlığın attırılması gerektiğini ve insanların bu vesile ile önyargılarından kurtulacaklarını ifade etti. Prof. Dr. Oğuz, “Barışı sabote eden insanlar önyargılı insanlardır, cahil insanlardır okur yazarlığı dünyada arttırmalıyız ki insanlar okur yazar oldukça önyargılardan uzaklaşırlar. Onun için UNESCO’da ‘Herkes İçin Eğitim’ adlı bir program var. Bizim meşhur bir sözümüz var biliyorsunuz ‘Varlık barıştırır, yokluk dövüştürür’ o zaman refah toplumları yaratmalıyız bunun için ne yapmalıyız, fen bilimlerinde, sosyal bilimlerde yani bilim alanında insanlığın kalkınmasını sağlamalıyız” ifadelerini kullandı.

“Türkçe’nin bir günü olması ve kutlanması için çalışıyoruz”

Prof. Dr. Oğuz  Birleşmiş Milletler ve UNESCO’da İngilizce, Arapça, Çince, Fransızca, Rusça ve İspanyolca konuşulduğunu dile getirdi. Türkçe’nin ise bu alanda yer almadığını söyleyen Prof. Dr. Oğuz UNESCO’da dünyada uluslararası dillerin 6’dan fazla olduğunu dile getirdiklerini ifade etti. Prof. Dr. Oğuz, “Geleceğin 7’nci dili inşallah Türkçe olur. Türkçe’nin bir günü olması ve kutlanması için UNESCO’da çalışıyoruz ve diğer ülkeler ilede mutabakatımız var” dedi.

“Ad değişikliği hafıza kaybına sebep olur”

Bilecik’in Dünya Miras listesinde her hangi bir unsuru olmadığına değinen Prof. Dr. Oğuz, Söğüt Şenliklerinin 738 yıldır devam ettiğini ve böyle bir mirasın dünyada ve UNESCO’da yetirince tanınmıyor olmasının üzüntü verici olduğunu söyledi. Prof. Dr. Oğuz, “Dünya’da bu tarz güçlü miraslar fazla değil, ancak şunuda söylemek lazım 738’inci yılını kutladığımız mirasın adı ne Ertuğrul Gazi’yi Anma ve Söğüt Şenlikleri. Tarihte böyle bir şenlik yok. Yani neden yok bu şenliğin 738 yıl önce adı neyse o ad ile devam edilseydi şimdi daha güçlü olurdu. Çok sık ad değiştirip modalara uyunca siliniyor. Basit bir örnek vereyim Karadeniz’de ‘Mayıs 7’si’ diye bir şenlik var bu şenlik 20 Mayıs’a denk gelir. Şenlik Giresun odaklıdır ama bütün Karadeniz’de vardır. Giresun’da 70 li yıllarda şenliği Mayıs’ın  20’sinde kutluyoruz  Mayıs 7’si ne ya denilerek adını değiştirdiler. Sonra koydukları yapay ad ile hafıza kaybına sebep oldular” ifadelerini kullandı.

“Bilecik tekrar ipeğine kavuşmak ister mi?”  

Bilecik’in yıllar önce ipek böceği ve ipek kozasına olan ilgisinden bahseden Prof. Dr. Oğuz bu durumun tekrardan hayata geçirilmesinin, Bilecik için önemli olacağını çünkü dünya genelinde doğala olan ilginin son zamanlarda giderek arttığını söyledi. Prof. Dr. Oğuz o yüzden Bilecik’in tekrar ipek kozasına olan ilgisinin artmasının ilin tanıtı mı için de önemli olduğunu dile getirdi.

Konferansın bir diğer konuşmacısı olan  UNESCO Türkiye Milli Komisyonu SOKÜM İhtisas Komitesi Başkan Vekili Prof. Dr. Muhtar Kutlu ‘UNESCO Dünya Miras Alanları Kriterleri’ adlı sunumu gerçekleştirdi. Prof. Dr. Kutlu konuşmasında kültür aktarımının gerçekleştirile bilmesi için eğitimin önemli olduğunu ve eğitim ile aktarımın daha sağlıklı ve daha iyi olacağını dile getirdi. Prof. Dr. Kutlu Eğitimin temel bir kavram olduğunu bu yüzden önemli olduğunu ve değer verilmesi gereken bir alan olduğunu dile getirdi. Prof. Dr. Kutlu, “Türkiye’nin SOKÜM adına attığı ilk adım ‘Halk Kültürü’ dersi. Bu önemli bir adım” dedi. Prof. Dr. Kutlu ders saatinin yetersiz olduğunu ve derse ilişkin yazılı kaynakların yetersizliğinin olumsuz kısımlar olduğunu dersin daha çok okulu hayata, hayatı okula taşıyan bir anlayış ile ilerlediğini söyledi.

Konferans SOKÜM Komite Üyesi Doç. Dr. Selcan Gürçayır Teke’nin  ‘UNESCO Dünya Mirası Listesi Başvuruları Değerlendirme Süreci’ sunumu ile devam etti.



E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir