24 Kasım Öğretmenler Günü tüm yurtta olduğu gibi Bilecik’te de düzenlenen tören ve programlarla kutlandı.
Cumhuriyet Meydanı´nda İl Milli Eğitim Müdürü Fazilet Durmuş ve öğretmenlerin Atatürk Anıtına çelenk sunmasının ardından saygı duruşu ve İstiklal Marşı okunarak törenlere başlandı.
Kutlamalar daha sonra Bilecik Belediyesi Şeyh Edebali Kültür ve Kongre Merkezi’nde Milli Eğitim İl Müdürlüğü tarafından organize edilen programla devam etti. Burada düzenlenen programa Bilecik Valisi Süleyman Elban, Bilecik Belediye Başkanı Selim Yağcı, Şeyh Edebali Üniversitesi Rektörü Prof. Dr.İbrahim Taş, Milli Eğitim İl Müdürü Fazilet Durmuş, daire müdürleri, siyasi parti ve sivil toplum örgütleri temsilcileri, okul müdürleri, öğretmenler ve öğrenciler ile vatandaşlar katıldı.
Programın açılış konuşması İl Milli Eğitim Müdürü Fazilet Durmuş tarafından yapıldı. Çok özel ve çok yüce bir mesleğin bedeli hiçbir zaman karşılanmayacak ve fedakarlık gerektiren bir mesleğe sahip olduklarını belirten İl Müdürü Durmuş, “Öğretmenlerimiz dantel dantel öğrencilerimizi işleyerek öğrencilerimizin içinde saklı olan güzel insanları ortaya çıkartıyorlar.”dedi. İl Milli Eğitim Müdürü Durmuş yaptığı konuşmada şunları ifade etti: “Atatürk’ün Millet Mekteplerine Başöğretmenliğinin kabulü 24 Kasım Öğretmenler Günü olarak kutlanmaktadır. Bizler de bu onurlu ve kutlu vazifeyi yerine getirmekten gelen mutlulukla tüm öğretmenlerimizin öğretmenler gününü kutluyor, sizleri sevgi ve selamlıyorum. Öğretmenlik mesleğine yeni başlayan öğretmenlerime meslek hayatları boyunca başarı mutlu huzurlu bir yıl diliyor ve bu zamana kadar bu mesleği icra edebilmek için var gücüyle gece gündüz emek sarf edip emekli olmuş öğretmenlerimize de bundan sonra ki hayatlarında mutluluklar diliyorum. Çok özel ve çok yüce bir mesleğin bedeli hiçbir zaman karşılanmayacak ve fedakarlık gerektiren bir mesleğe sahibiz. Sınırları sadece bahçe duvarları olmayan sadece zille başlayıp zille bitmeyecek kadar ağır bir sorumluluğu taşıyor öğretmenlerimiz üzerinde. Hayat merdivenlerini henüz ilk defa adım adım çıkan öğrencilerimiz okula ilk başladıklarında hayatlarını şekillendirmek adına onlara doğruyu güzeli anlatabilmek adına iki dudağımızın arasından çıkacak sözleri bekleyen minicik öğrencilerimiz var. Ve biz öğretmenlerimiz okulumuzun ilk kapısından içeri girişlerimizde onları minicik sıcacık yüreğimizle karşılayıp minicik elleriyle tutup onlara şu mesajı veriyoruz: “Yavrucuğum korkma her zaman yanında olan seni bu hayata hazırlayacak öğretmenin var yanında.”Ünlü Rodin’e sormuşlar: “Nasıl bu taştan güzel bir heykel çıkartabiliyorsun?” diye. Demiş ki: “Çok zor değil sadece fazla olan taşları kırıp atıyorum ve içinden güzel bir heykel çıkıyor.” Aslında öğrencilerimizin her biri işlenmek üzere karşımıza huzurumuza geliyor. Öğretmenlerimizde dantel dantel öğrencilerimizi işleyerek öğrencilerimizin içinde saklı olan güzel insanları ortaya çıkartıyorlar. Ve toplum içerisinde her ne kadar huzursuzluklar olsa da kurum düzenini bozan tartışmalar olsa da öğretmen camiası olarak biz şunu biliyoruz; meslektaşlarımız bu süreçler içerisinde hiçbir zaman bahçe duvarlarını yükseltme ve kendilerini koruma altına alan değil o bahçe duvarlarını kaldırarak öğrencilerimize öğrencilerimizin akabinde velilerimize ulaşarak onların üzerindeki engelleri aşarak yükselmek için gece gündüz gayret ve emek vererek çalışıyorlar.
Öğretmenlerimizin yapmış olduğu bu fedakârlık sadece 24 Kasım Öğretmenler Günüyle sınırlayabilmemiz çok zor. Biz bunu her konuşmamızda dile getiriyoruz.15 Temmuz gecesi yaşadığımız kalkışma öncesinde hep şunu söylerdik: “Gençlerimiz nereye gidiyor acaba?” Çünkü sokakta ne zaman bir genç görsek ya da otobüste ne zaman bir gençle karşılaşsak elinde telefonlarıyla meşgul olan, etrafıyla çok ilgilenmeyen bir nesilmiş gibi dururdu. Ama biz 15 Temmuz gecesi gördük ki; Bu öğrencilerimiz hiçte böyle boş öğrenciler değillermiş. Sadece vatanı savunmak için vatan dediler millet dediler bayrak dediler ve var olması gereken meydanlarda yerlerini aldılar. Evet değerli öğretmenlerim eğer o öğrenciler o gençlerimiz o gün orada yer almışa bu tamamen sizin ilmek ilmek işlediğiniz vatan sevgisidir. Bayrak sevgisidir. Bu vatan sevgisini ve bayrak sevgisini işlediğiniz için hepinizle gurur duyuyoruz ve kendinizle ne kadar gurur duysanız azdır. Bu münasebetle 15 Temmuz’da şehit olmuş şehitlerimizi de rahmetle anarken yine terör eylemlerinde kendini göstererek Adana Valiliğinde Milli Eğitim binasının olduğu otoparkta patlatılan bir bomba sonucu Milli Eğitim camiamızda şehidimiz vardır. Onları da burada sizlerin huzurunda rahmetle anıyorum. Şehitlerimizin mekânı cennet olsun. Değerli Öğretmenlerim Değerli Okul Yöneticisi Arkadaşlarım biliyorum sıkıntılı süreçlerden geçtik. Emeğimizle gayretimizle uğraşıyoruz. Zaman zaman meşakkatlerle de karşılaşıyoruz. Ama öğlecilerimizin bir tebessümü bunu söküp almaktadır. Öğretmenim sen deniz fenerisin denizde yolunu kaybedene karada rehber arayana yol tut ışık ol aydınlat yolumu sen varsın öğretmenim işte öğretim sen harikalar oluşturursun öğretmenim zafer senindir gelecek senindir. Eserinle ne kadar övünsen azdır. Hiç bir zaman merkeze kendini değil öğrencini koydun öğrencini koymaya da devam et. Bu inanç ve güvenle bütün öğretmenlerimin öğretmenler gününü kutluyorum. Ahrete intikal etmiş öğretmenlerimizin de kabirleri nur olsun mekânları cennet olsun Hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.”
Milli Eğitim İl Müdürü Fazilet Durmuş’un ardından günün anlam ve önemini belirten konuşma yapan Bilecik Valisi Süleyman Elban, millet olarak yüreğimizde, algımızda öğretmenlik mesleği diğer milletlerden diğer ülkelerden çok farklı olduğunu söyleyerek şunları aktardı:“Bugün Ulu Önder Mustafa Kemal’e Başöğretmenlik unvanının verildiği Millet Mektepleri’nin açıldığı okuma seferberlerinin başladığının yılı üzerine 88 yıl olmuş ve 35 yıldan bu yana öğretmenler günü olarak kutlandığı bugünde öğretmenlerimizi öğretmenlik mesleğine 365 günün her gününde anıyoruz ama bugün özellikle anmak için burada toplandık. Bizim millet olarak yüreğimizde algımızda öğretmenlik mesleği diğer milletlerden diğer ülkelerden çok farklıdır. Biz cihan padişahı ün sanmış birçok padişaha hocalarının öğretmenlerinin çocuk azarlar gibi azarladığını biliyoruz.
Bizim dışımızda hiçbir millet öğretmeni annesi babası yerine koyup o saygıyı o sevgiyi gösteriyor değil. Aynı şekilde hiçbir millette de öğretmenler öğrencilerini kendi evlatları çocukları gibi görmüyorlar. Kendi öğretmenim ile birkaç husustan bahsedeyim. Buraya ilk atandığımda bir öğretmenim vardı. Beni çok sevdiğini söyledi. Biliyorum hocam dedim çok sevdiğinizi. Yok, samimi olarak bir şey söyleyeceğim dedi. Dedi ki normal şartlarda iki sınıf insan vardır ki dedi biri birilerinin yükselmesini kıskanmaz. Birisi anne baba yani anne baba çocuğunun kendisinden daha ileri gitmesini asla kıskanmaz onu çok arzu eder. Bir diğeri de öğretmenlerdir. Öğretmenler de kendi yetiştirdiği öğrencileri evlatlarını kendilerinden daha iyi yerlere gelmesini asla kıskanmazlar dedi. Bu bizim millete özgü bir şey. Bizdeki öğretmenlik algısı öyle bir şey.
Ben de buraya gelmeden önce iki tane öğretmenimi aradım. Birisi ilkokul öğretmenim aradığımda Süleyman deyince öyle bir heyecanlanırdı, ki o kadar küçüldüm gittik ilkokul sıralarına o anlattı ben dinledim. Çok duygulandım çok mutlu oldum. Bir diğeri de beni çok duygulandırdı. Lise öğretmenim. Onu aradım o da yeni tedavi olmuş hastaneden yeni çıkmış. Böyle bir günde ancak böyle bir fırsat buluyorsunuz bu işlere vesile oluyor. Arıyorsunuz. Bu özellik bizim milletimizde yani öğretmenle olan bu ilişki anne baba ilişkisi evlat ilişkisi bizim millete has.
O yüzden öğretmenlerimize bu durum inanılmaz derecede sorumluluk yüklüyor.Çünkü öğrenci anne babasından daha ileri yere koyuyor öğretmenini.Birçok şeyi de ilk kez onda görüyor.Onun içinde onu kendisine örnek alıyor.Onun davranışlarından etkileniyor.Onun gibi giyinmeye çalışıyor.Onun gibi konuşmaya çalışıyor.onun gibi düşünmeye çalışıyor.O yüzden de bir öğretmen sınıfa girerken çok heyecanlanıyordur diye düşünüyorum.Çok dikkatli oluyordur diye düşünüyorum.Gerçekten bu anlamda öğretmenlik sorumluluğu çok fazla.Biz bu kadar sorumluluk verdiğimiz öğretmenlerimizi aslında sadece öğretmenlerimizi değil herkes herkesi çok eleştirir.İnsanlar çok eleştirir.Memuru eleştirir.Siyasetçiyi eleştirir.İş adamını eleştirir.Onu eleştirir bunu eleştirir.Öğretmenleri de hakkıyla görevini yapmadığı konusunda eleştirir.Ama herkes memlekete faydalı insanlar yetiştirildiğini hakikaten 15 Temmuz gecesi gördü.Onun için kendilerine teşekkür ediyorum. Başta başöğretmenimiz Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere ebediyete intikal etmiş tüm öğretmenlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Hayatta olup emekli olanlara sağlık ve uzun ömürler diliyorum.Ve görevi başında olan öğretmenlerimize de sağlıklı huzurlu ve başarılı nice öğretim yılları diliyorum.Hepinize saygılar sunuyorum.Tekrar öğretmenler gününüz kutlu olsun.”
Vali Elban’ın konuşmasının ardından Ertuğrulgazi Lisesi öğrencileri tarafından hazırlanan oratoryo gösterisi beğeniyle izlendi. Emekli öğretmenler adına İsmail Işık’ın konuşması, 2016 yılı içinde emekli olan öğretmenlere hizmet şeref belgelerinin verilmesi, genç öğretmenler adına Gülşen Satılmış’ın konuşması, adaylığı kalkan öğretmenlerin yemin etmesinin ardından ise 24 Kasım öğretmenler günü münasebeti ile öğretmenler arasında yapılan resim, şiir, kompozisyon yarışmalarında dereceye giren öğretmenlere ödül verilmesi ile program sona erdi.
