Bilecik Edabali Türbesi’ne giden yol üzerinde küçük bir atölye sahibi olan Ramiye Pehlivan işlediği su kabakları ile hem geçimini sağlıyor hem de bu el sanatını yaşatılması için uğraşıyor. Edindiği Su kabaklarını ince ince işleyen, şekillendiren ve süsleyen Pehlivan, el sanatının her zaman altın bilezik olduğu belirtiyor ve el sanatlarının kaybolmaması, yaşatılması gerektiğini belirtirken sözlerine şu şekilde devam ediyor:
Çok değişik bir ürün
“Su kabağı üzerine çalışıyoruz. Su kabağıyla benim tanışmam Alanya da oldu. Arkadaşlarla bir seyahat için gittiğimiz Alanya’da dolaşırken su kabağı çalışmalarını gördüm. Su kabağından çalışmaları yapan sanatçıyla tanıştım ve 10 gün boyunca takip ettim çalışmalarını. İlginç gelmişti daha sonra araştırdım ne tür ürünler yapılabilir? Nasıl yapılır? Diye. Çok ilgimi çekmişti. Bu geçen 10 günde ben biraz öğrendim ve daha sonrasında uğraşarak, öğrenerek kendimi geliştirdim. Araştırdıkça su kabağına ben gerçekten âşık oldum. Çok değişik bir ürün, yüzyıllardır kullanılan bir ürün.
Doğal olduğu için güvelenmeyi önlüyor
Bu su kabağını daha öncesinde saklama kabı olarak kullanmışlar. Çünkü doğal olduğu için güvelenmeyi önlüyor. Rutubeti de önlediği için tuz, şeker, baharat gibi ürünleri saklamada da kullanılmış. Osmanlı zamanında hamam tası ve matara olarak da kullanılmış.
Bilecik toprağında su kabağı yetiştiriliyor ama..
Su kabaklarını Beykoz Riva’dan alıyorum. Bilecik toprağında su kabağı yetiştiriliyor ama herhangi bir çaba sarf etmeden yetiştirildiği için burada yetişen su kabakları ince ve küçük bu nedenle sanat için çok kullanışlı değil. Türkiye’de 175 tane bilinen su kabağı sanatçısı var. Bu arkadaşların hepsinin kabak bulma sıkıntısı var. Bulamıyoruz, alabileceğimiz yer yok, yetiştiren yok. Benim elinde 30 tane kabak var ki bulması çok zor. Bahçesi tarlası olan isteyenlere kabak tohumları veriyorum. Yetiştirdikleri ve el sanatı olarak kullanılabilir ürünler yetiştirdikleri takdirde ürünü alacağım taahhüdünü de veriyorum.
Düşük maliyetli bir proje hazırladım ve kabul edildi
Bu atölyeyi kendi kendime kurmadım. Atölye kurmak gibi bir düşüncem yoktu. Zaten 4 senedir internetten satışını yapıyordum. Şöyle oldu; buraya taşındığımız zaman bir boşluktaydım. Çocukların çalışması yeterli gelmedi. Hemen iş bulamadılar. Maddi açıdan oldukça sıkıntılı bir dönem geçirdim. Bir arkadaş bana öncülük etti. Sosyal hizmetlerden destek talep ettim. Oradan iki arkadaş geldi. Çalışmalarımı gördükten sonra beğendiler ve proje hazırlamamı istediler. Düşük maliyetli bir proje hazırladım ve kabul edildi. Kabaklar, matkap, havya, boncuk gibi malzemelerimi aldım.
Ücretsiz su kabağı sanatı dersi veriyorum
Atölye faaliyete girdi. Atölyenin bir amacı da dar gelirli ailelerin geçimini sağlamak için el sanatları öğrenmesinin sağlamak. Onun dışında ücretsiz su kabağı sanatı dersi veriyorum. Burada keçeden yapılan ürünler, örgü hırkalar gibi ürünler de bulunmakta. Sadece dar gelirli aileler değil öğrenci arkadaşlar, genç arkadaşlar da su kabağı sanatı öğrenmek için buraya gelebilir. Hem sanat öğrenir, hem hobi edinir, hem de buradan satılan çalışmaları ile haçlıklarını çıkarabilirler.
Benim isteğim insanlar el sanatı edinsin altın bileziktir her zaman. Ne zaman lazım olacağı hiç belli olmaz ben yıllar öncesinde öğrendim 53 yaşında hayata geçirdim. El sanatlarının geliştirilmesi için çaba verilmesi gerekiyor kaybolmaması yaşatılması gerekiyor.”
MEHMET SELİM SAÇTI
olması gereken buu – cok güzl bilecikte sanatla anılması lazım sokaklarda resimler yada böylesine objeler istiyozz üniveristemizin güzl sanatlar bölümü acılsın artıkk belediye baskanım
su kabakları – eskı kaynanacıgım bırakın boyle bos seylerle ugrasmayı da ınsanlara olan borclarınızı odeyın kul hakkıyla bır bok olmaz bu hayatta sız nezaman tutunabıldınız kı sımdı olsun yaptıgın calışmaları en yakından bılıyorum ınsanları alanya dıye kandırmanın bır anlamı yok evde bilgisayarda seyrettıklerını ben bılıyorum okdar da ıyı degılsın kabaklarının hepsi curuk bukadar