“ÇIKAR ARTIK ŞU DİLİNİN ALTINDAKİ BAKLAYI”

featured

Bu kez yazıma bir hikaye ile başlamak istiyorum. Hikaye bu ya işte! Adamın biri varmış ve bu adamın hiç de beğenmediği kötü bir alışkanlığı varmış. Her ne kadar istemese de ağzından küfür hiç eksik olmazmış bu adamın. Bu adam aynı zamanda dini bütün de bir insanmış. Bu kötü huyundan dolayı kendisi de çok muzdarip ancak ne yapsa da bir türlü bu alışkanlığından vazgeçemiyormuş. Günün birinde bir arkadaşına bu alışkanlığından bahsetmiş ve arkadaşı da; ” bundan kolay ne var, dilinin altına bakla koy, öyle dolaş. Velev ki ağzından kötü bir söz, küfür falan çıksa dahi kimse anlamaz” demiş. Arkadaşının bu tavsiyesine uyan adamcağız dilinin altına bakla koyarak yaşamaya başlamış o günden sonra hep…. Ağzından kötü söz çıksa dahi anlaşılmıyormuş artık kimse tarafından…

“YUMURTADAN ÇIKACAK CİVCİVLER DE TEPELİ OLURLAR”

Bu iki arkadaş yağmurlu bir günde yolda yürürlerken evin birinden camdan bir çocuk seslenmiş: “amca, amca 2 dakika bekler misiniz size bir şey göstereceğim” demiş. Hava yağmurlu, adeta bardaktan boşalırcasına yağmur yağıyor. İki dakika, beş dakika, on beş dakika, yarım saat derken bizimkiler olmuşlar sırılsıklam. Nihayet çocuk elinde bir canlı tavukla çıkmış cama ve; “tamam amcalar gidebilirsiniz artık “demiş. Sucuk gibi ıslanan adam; “oğlum iki dakika dedin yarım saat oldu. Yağmurlu bu havada bizi bunun için mi beklettin yani?” diyerek çocuğa kızmışlar. Çocuk bu ya aynı pişkinlikle; “amca bizim kümeste gorkta yatan bir tavuk var. Annem dedi;” oğlum yoldan sarıklı, şapkalı birileri geçerse kümesteki gorkta yatan tavuğu al, o adamlara göster. Yumurtadan çıkacak civcivler de tepeli olurlar” bu yüzden sizleri beklettim amca” der. Bizimkiler birbirine bakarlar ve arkadaşına; “ÇIKAR ARTIK  ŞU DİLİNİN ALTINDAKİ BAKLAYI” der.

“SABRETMESİNİ BİL VAKTİNDEN ÖNCE ÇİÇEK AÇMAZ”

Şimdi bu hikayeyi niye anlattım? Şunun için anlattım. Herkesin dilinin altında bir bakla var bu hayatta. Kimileri zaman zaman çıkarır bu baklayı, kimileri de sabreder, çıkarmaz. Ya da zamanını bekler çıkarmak için. Herkes gibi benim de var tabi dilimin altında bakla. Her bildiğin, veya her doğru bildiğin şey her yerde her zaman söylenmiyor maalesef. Her şeyin yeri ve zamanı vardır elbette. Ne güzel de söylemiş Şeyh Edebali; “Ey Oğul Sabretmesini Bil Vaktinden Önce Çiçek Açmaz. Atın İyisine DORU, Yiğidin İyisine DELİ derler”

Arif’e tarif gerekmez. Arif olan anlar bu yazıdan ne demek istediğimi…

HOŞÇAKALIN



E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

2 Yorum

  1. 11 Mart 2016, 02:30

    Pazardan,manavdan taze bakla alırsan yanına bir ot alırsın( dereotu)fakat argosunu sorup,baklayı da ağzımdan çıkarttırma, beni işimden de kovdurtma)kuru baklayı ,ıslatmak ve haşlamak gerekir dersem (meze olur,işimden edersin)YA BAKLAYI AĞZINDAN SEN ÇIKAR KURTUL,YADA BEN ÇIKARTAYIM,CÜMLE ALEME DUYUR.Selamlar.

    Cevapla
  2. 14 Mart 2016, 11:57

    1. yorum zehir zemberek, bu ne ya… Bizim bilmediğimiz neler oluyor Bilecik’te ?

    Cevapla