DR. JOHN HORNE BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI’NI ANLATTI

Üniversitede ilk kez simultene tercümeyle panel yapıldı

Uluslar arası ölçekteki projelerine bir yenisini daha ekleyen üniversitede ilk kez simultene tercümeyle bir panel gerçekleştirildi.  Dublin Trinity College öğretim üyesi Prof. Dr. John Horne tarafından yapılan panelde Horne, Birinci Dünya Savaşı’nda yaşanan olaylar hakkında bilgilendirmelerde bulundu.

“Tarih bize geçmiş için değil, gelecek için lazımdır”

Panelin açılış konuşmasını yapan Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Azmi Özcan, panelin üniversite ve tarih açısından son derece büyük bir önemi olduğunu belirtti. Tarihin geçmiş için değil, gelecek için önemli olduğuna dikkat çeken Özcan şöyle konuştu:

“Uluslar arası bir işbirliğinin bir ürünü olarak karşınızdayız. Çok sevgili Alman Orient Enstitüsü’nün yöneticileri, Thyssen Vakfı’nın çok değerli temsilcileri, çok kıymetli bir tarihçiyi burada ağırlamak için burada gerekli organizasyonları yaptılar. Tarihçimiz de adeta 1. Dünya Savaşı’nın kombinasyonu gibi. Bir yönüyle Avustralyalı. Bir yönüyle İrlandalı. Burada bize 1. Dünya Savaşı’ndaki Fransızları anlatacak. O da 1. Dünya Savaşı’nın özeti gibi.

Çok yanlış bilinen bir tespitle devam edeyim. Bu salonda da tarih öğrencileri çoğunlukta. Tarih geçmiş olayların envanteri diye bizlere adlandırılır. Eksiktir. Tarih bize geçmiş için değil, gelecek için lazımdır. O yüzden yaşanan insanlık tecrübelerinden bilimsel ders alabilirsek, insanlığın yaşadığı acıları gelecekte tekrar yaşamamak için bizim en çok istifade edeceğimiz alan bir bilim olarak tarihtir.

“Birinci Dünya savaşı tarihi üzerine konuşmak hem çok kolay hem çok zor”

Sakarya Üniversitesi’nden Prof. Dr. Haluk Selvi ise yaptığı sunumda Birinci Dünya Savaşı hakkında bilgilendirmelerde bulundu. Birinci Dünya Savaşı’nın hem Osmanlı hem de Türk tarihi açısında büyük öneme sahip olduğunu belirten Selvi “Birinci Dünya savaşı tarihi üzerine konuşmak hem çok kolay hem çok zor.

Çok kolay çünkü sebepleri itibariyle Fransa ihtilalına kadar giden, 789’dan başlayan ve sonuçlar itibariyle de bugüne kadar uzanan bir perspektiften, tarih aralığından bahsediyoruz” dedi .Konuşmasına Orient enstitüsünde ve Bilecik Üniversitesine bu nazik ziyaretlerinden dolayı teşekkür ederek başlayan Selvi şöyle konuştu:

“ Birçok Avrupalı tarihçi 1. dünya savaşını 1914-18 olarak değil 1914-1945 yılları arasında cereyan eden bir savaş olarak nitelendirir ve iki halli bir olarak ele alır. Birinci dünya savaşında konuşmak çok kolay çünkü seferber edilen 65 milyon insandan bahsediyoruz. Coğrafya olarak da bütün Avrupa’yı içerisine alan, bütün Orta Doğuyu ve Orta Asya’yı geniş bir alan içerisine alan savaştan bahsediyoruz. Bütün milletler bu savaşa dahil olmuşlar.

“Savaşta etkileyen tarafın daha çok Almanya olduğunu görüyoruz”

Tabi ki savaşın sebepleri itibariyle kimi devletler bu savaşta tarih gerçekleştiren, planlayan, organize edenler, kimi devletlerde meşgul. Yani bu savaşlardan etkilenen ve kendisi üzerinden planlar, hesaplar, stratejiler geliştiren bir durumda. Osmanlı Devletiyle Almanya arasındaki ilişkileri göz önünde bulundurduğumuzda, açıkçası savaşta fail olan devletin uygulayan, stratejileri geliştiren Almanya olduğunu görüyoruz ama bundan etkilenen devletlerin ise biraz daha Avusturya, Macaristan ve Osmanlı devletiyle Bulgaristan olduğunu görüyoruz. Tabi ki her devletin bu savaşa girerken bir amacı, bir gayesi vardır. Bütün devletler savaşa girerken “kendi milletlerine yok edileceğiz, bunun için savaşmak zorundayız” anlayışını göstermişlerdir ve uygulamışlardır.

“Neden Osmanlı cepheleri hep ikinci planda kaldı?”

 Osmanlı devleti içinde 1914 yılında Almanya ile bizi ittifaka sürükleyen şey daha çok 1907’deki İngiliz, Rus görüşmelerinden kaynaklanan ama gündeminde Osmanlı devleti olmadığı bir bakıma içeride bir propaganda olarak kamuoyuna sevk edilen Rusya, İngiltere ve Osmanlı Devletini parçalayacaklar düşüncesinin neticesiydi. 1914-2 Ağustos’unda Osmanlı Devleti anlaşmayı imzalarken dışişleri bakanlığında görevli Mortgeçh öyle diyordu. Bütün İslam alemi artık “bizim propagandalarımız için uygun bir vaziyettedir” Yani Almanya için esas hareket noktası biraz daha İngiltere ve Fransa’nın hakim olduğu, sömürgelerdeki İslam alemini bir bakıma harekete geçirebilmek düşüncesine dayanıyordu. 65 milyon insan seferber oldu dedik ama Avrupa tarihi içerisinde bugün halen Osmanlı cephelerinden bir tarihi bakış ve araştırma alanı olarak çok bahsedilmez. Bu yüzden bugün, burada Fransa’nın Dardanel- Çanakkale tecrübesi önemli bir veri. Yani Osmanlı Devleti acaba Avrupalılar nasıl bir tecrübe yaşadılar, neleri gördüler? Bunu ele almak gerekiyor.  Bunun birçok sebebi var. Neden Osmanlı cepheleri hep ikinci planda kaldı? Avrupalılar bunun üzerine yazmadılar ve araştırmadılar. Bunun üzerine durmak gerekiyor."

Açılış konuşmalarının ardından Horne, katılımcılara Birinci Dünya Savaşı Bize “Kolonyal bir sefer mi? Çanakkale’de Fransız askerlerinin deneyimleri” konusu hakkında bilgilendirmelerde bulundu.Panel sonunda Vali Ahmet Hamdi Nayir, Vali Yardımcısı Mustafa Güney, 9. Jandarma Eğitim Alay Komutanı Albay Mehmet Yiğit ve Rektör Özcan, panelistlere üniversitenin ambleminin bulunduğu tabak hediye etti



E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir