ERDOĞAN TÜFENKÇİ: “ÖN SEÇİM PARTİ İÇİ DEMOKRASİDE OLMAZLARDAN OLMAZDIR”

 İl Başkanlığı yaptığı dönemlerdeki çalışmalarını, 2009 yerel seçimlerini, referandum seçimlerini, geçtiğimiz 30 Mart yerel seçimlerini, 10 Ağustos Cumhurbaşkanlığı seçimlerini, geçtiğimiz günlerde yapılan CHP Kurultayını, Bilecik Gençlik Kolları Başkanı Didem Gültekin’in Parti Meclisine seçilmesini, 2015 yılında yapılacak genel seçimleri, Türkiye’de yeni bir sol parti kurulup kurulmayacağını, CHP’nin sağa kayıp kaymadığını, 2015 yılında yapılacak genel seçimlerinde Milletvekili adayı olup olmayacağını, hangi şartlarda aday olabileceğini, CHP İl Başkanı Çağatay Karaahmet’e neler tavsiye ettiğini ve 2015 yılında yapılacak genel seçimlerinde CHP’nin Bilecik’te hangi şartlarda Milletvekili çıkartacağını ve daha birçok gündeme dair siyasi açıklamalarını gazetemiz muhabiri Erhan Toka’ya yaptı.

Bilecik eski Milletvekili Yaşar Tüzün’ün, Vezirhan Belediye Başkanı Mehmet Duymuş’un, Bilecik Belediye Başkanvekili Nihat Can’ın, MHP Bilecik eski İl Başkanı Mehmet Erdem’in, CHP eski Merkez İlçe Başkanı İlyas Dirik’in, DSP eski İl Başkanı Yıldırım Çınar’ın, gazetemiz muhabiri Erhan Toka’nın, İtfaiye Müdürü Hulusi Önen’in Ticaret Meslek Lisesi’nden öğretmeni olan CHP eski İl Başkanı Erdoğan Tüfenkçi’nin Bilecik siyasi gündemini sarsacak bu çok önemli açıklamaları:

Erhan Toka:Sayın hocam CHP eski il başkanı Erdoğan Tüfenkçi hocamızla beraberiz. Hocam, 2007-2011 arası CHP Bilecik İl Başkanıydınız. O süreçte bir yerel seçim atlattınız il başkanı sıfatıyla. Ayrıca bir de referandum atlattınız. Daha sonra 2011 yılında Milletvekilliğine aday adayı oldunuz. İstifa ettiniz il başkanlığından. Oradan başlayalım hocam.

Erdoğan Tüfekçi:Öncelikle teşekkür ediyorum. Bu fırsatı verdiniz. Sen eski bir öğrencim olarak özellikle yakın davrandım. Değişim Gazetesi’ne de çok teşekkür ediyorum. Tabi siyaset kolay iş değil, siyaset zor iş. Emek ister. Kahırlı bir iştir. O bakımdan olaylara bakabilmek için ağzına her geleni söylemek olmaz. Düşünerek, değerlendirerek konuşmak lazım. Sorumlu bir siyasetçi olayları süzgecinden geçirir, değerlendirir ve ona göre konuşur.

“Cumhuriyet Halk Partisi’nde il başkanlığı yapmak görevlerin en kutsalı bana göre”

Türkiye’nin gerçekten kurucusu ve Türkiye’ye demokrasiyi getiren, Türkiye’yi çağdaş medeniyetlere taşıyan, taşınması için elinden gelen tüm gayreti sarf eden bir Cumhuriyet Halk Partisi’nde il başkanlığı yapmak görevlerin en kutsalı bana göre. Ben de ne mutlu ki bu görevi yerine getirdim. Bu görev yaptığım süre içerisinde elimizden geldiğince iyi işler yaptığımıza inanıyorum. Kabaca örnekleyecek olursak; Öncelikle parti teşkilatımızın ilçe, belde örgütlerimizin yer sorunları vardı. Konaklama sorunları vardı, hep paraya dayanıyorlardı. Cumhuriyet Halk Partisi zengin bir parti değil. Dolayısıyla mevcudu en iyi kullanmak, ekonomik açıdan değerlendirmek zorundaydık. Nitekim bir çok ilçemizde yer sorununu çözdük. Artık ilçelerimizin kendi parti binaları var. O binalarda hiç kira ödemeden faaliyetlerini devam ettiriyorlar. Bunu başardığımız için de gerçekten çok mutluyuz.

“2015 seçimlerine bakış şeklinde toparlamamız söz konusu”

Bu süreç içerisinde teşkilatla zaten ilişkilerimizin sağlıklı olduğuna inanıyorum. O tepkileri de örgütümden, ilçe başkanlarımdan aldım. Deniz Bey’in istifası ile süreci biraz yayacak olursak. Zaten zamanımıza kadar olan süreci 3 kısımda derleyip toparlamamız lazım. Birincisi, sayın genel başkanımız Kemal Bey’in genel başkan oluşu ve onunla beraber gelen süreç. Son olağan üstü kurultay süreci ve kurultay sürecinin değerlendirilmesi. Daha sonraki süreç önümüze 2015 seçimlerine bakış şeklinde toparlamamız söz konusu.

Deniz Bey’in bir komployla ayrılmasından sonra Kemal Bey genel başkanımız oldu. Kemal Bey’in genel başkan oluşu sürecinde ben il başkanıydım. Onun genel başkan oluşumunda parti genel meclisi nezdinde birinci derecede etkisi olan bir il başkanıydım. Görkemli bir törenle biz de Kemal Bey’i genel başkanımız yaptık.  Daha sonra mevcut iktidar AKP’nin dayattığı bir oldu bittiyle bir referandum sürecini atlattık ve sıcağı sıcağına referandum çalışmalarına başladık. Kemal Bey’i genel başkan yapan kadrolar, kendi genel başkanları etrafında yer alarak Türkiye’yi adım adım gezdiler. Gerçekten de çok ciddi çalışmalar yaptık. Nitekim bu çalışmalar Türkiye genelinde az bir oyla başarısız oldu ama meşhur liberallerin yetmez ama evet diye tavır takındıkları o süreçte biz

“Anadolu’da tek kızaran yer olarak Bilecik’imizde yüz akıyla çıktık”

Bilecik’imizde Anadolu’da tek kızaran yer olarak Bilecik’im”izde yüz akıyla çıktık. Yani referandumda başarıyla çıktık. Bundan da tüm örgütümle beraber çok mutluluk duyduk.

 Bu süreçten sonra referandum bitti ve genel başkanımız Kemal Bey, ne olduğunu bile anlamadan kendisiyle beraber yürüyen kadroları birden bire kenara attı. Kendisi yepyeni bir kadro oluşturdu. Kendisini genel başkan yapan il başkanlarını, genel başkan yardımcılarını, milletvekillerini yok saydı ve yepyeni bir oluşum içerisine girdi. Bu süreci de bu şekilde atlattık. Bununla beraber yerel seçimlere girdik. Yerel seçimlerde ne yazık ki istediğimiz başarıyı alamadık CHP olarak. Bilecik’te de çok büyük mücadeleler verdik. O seçimlerde Bilecik’i de almıştık sayın Faik Bey’in adaylığında. Fakat devletin gücü, iktidarın gücü ve olanakları sonucunda ne yazık ki seçimi kazandığımız halde kağıt üzerinde kaybettik. Meşhur bir laf vardır, sandıktan çıktık ama hükümetten çıkamadık anlamında. O bakımdan, üzüntümüzü de nasıl ifade edeceğimizi bilemiyoruz. Bu şekilde de bir süreç yaşadık.

“Çok cüzi oylarla kaybettik, sonuçta o süreç de bitti ama siyasi yaşam devam ediyor”

Yerel seçimleri 111 oy ile kaybettik. Bu çok acı. Bunun yanında birçok ilçemizde de aynı şekilde seçimleri kaybettik. Çok cüzi oylarla kaybettik. Sonuçta o süreç de bitti. Ama siyasi yaşam devam ediyor. Yani Türkiye geneline girmek istemiyorum. Türkiye genelinde, aday seçimlerinde vesaire gibi birçok konuda çarpıklıklar olmuştur. Onlar da geçti bitti.

Erhan Toka:Hocam daha sonra 2011 seçimlerinde aday oldunuz? 

Erdoğan Tüfekçi:O konuya özellikle girmek istemiyordum ama kısaca bir şekilde bilgi vereyim. 2011 milletvekilliği seçimlerinde aday adayı oldum. Yeterince il başkanlığı yaptık ondan sonra da milletvekilliği olarak kendi kentimize hizmet edelim mantığıyla hareket ettik. Kemal Bey’in genel başkan oluşunda söylediği bir şey vardı, ‘Parti içi demokrasi’. Parti içi demokrasinin olmazsa olmaz koşullarından bir tanesi her kim nereye aday olacaksa bu adaylığın mutlaka ve mutlaka ön seçimle belirleneceğidir. Artı seçimlerde mutlaka ve mutlaka çarşaf listenin oluşacağıdır. Parti içi demokrasinin olmazsa olmazları bunlar takdire şayan bir tavırdır. Nitekim, buna güvenerek ön seçimin olacağına güven vererek aday adayı oldum. İl başkanlarının aday adayı olabilmesi için vaktinden çok önce il başkanlığını bırakması gerekiyor. Genel merkezin talimatı bu, yoksa tüzüğümüzün falan böyle bir talimatı yok. Biz de çok önce il başkanlığını bıraktık ve aday adayı olduğumuzu ilan ettik. Benimle beraber bir iki arkadaşımız daha aday adayı oldu. Sonuçta ben ön seçim beklerken ne yazık ki genel merkez Bilecik’te ön seçim olmayacağını, merkez yoklaması ile adayın sıralamasının yapılacağını belirttiler. Sonuçta da aday sıralaması genel merkezden yapıldı. Tabi biz il başkanı olarak sıralamanın dışında kaldık. Bu süreci böyle geçirdik. Tabi bu bir tasarruftur.

“Ne yazık ki bu markalığımızı yitirdik ve Bilecik’te başarısız olduk”

Genel merkezin bir tasarrufudur. İster kabul edersiniz, ister etmezsiniz. İster demokratik bulursunuz, ister bulmazsınız. Tabi benim demokratik bulmamam söz konusu değil olan olmuştur. Süreç yaşanmıştır. Ne yazık ki AKP fırtınası Türkiye genelinde olduğu gibi bizim ilimizde de esmiştir. Ne yazık ki CHP her zaman, özellikle Bilecik’teki CHP örgütü Türkiye’de bir markadır. Yani örgüt içerisinde Bilecik teşkilatı bir markadır. Ne yazık ki bu markalığımızı yitirdik ve Bilecik’te başarısız olduk. İki defa çıkarttığımız milletvekilliğini maalesef o dönemde çıkartamadık. Bu tabi bizim en büyük üzüntümüz. Kişiler önemli değil, parti önemli. Bilecik için CHP Milletvekilliğinden olması hiç hoş bir şey değil çok üzüntü verici bir şey. Özellikle milletvekilliğine sahip olamamamız bizi yıkmıştı. Ondan sonraki süreçte de milletvekilliğine sahip olamamamızın sıkıntısını örgüt çok yaşamıştır. Çok çekmiştir ve hala daha çekmeye devam etmektedir.

CHP Bilecik örgütü, Bilecik’teki CHP’liler özellikle hiç buna layık değiller. Dolayısıyla en kısa süre içerisinde tekrar bu güçlü günlerimize dönmemiz gerekiyor diye düşünüyorum.

Erhan Toka:Hocam, 2011 seçimlerinde aday oldunuz, ön seçim var denildi. Ön seçim yapılmadı, atama yapıldı. Bu süreçte bilmeyenler için özellikle söylüyorum, Ticaret Meslek Lisesi’nden sizin öğrenciniziz. Eski belediye başkanı ve milletvekili Yaşar Tüzün de sizin talebeniz. Birlikte parti içerisinde abi kardeşlik ilişkileri içerisinde, öğretmen – öğrenci ilişkileri içerisinde çok günleriniz geçti. O süreçte atama oldu. Bir Yaşar Tüzün, iki Dr. Sungur Turan diye atama yapıldı. Daha sonra Dr. Sungur Turan ağabeyimiz 2. Sıralamayı beğenmedi. Duyumlarımıza göre partiden de istifa ettiği söylenildi. Daha sonra Dr. Sungur’un yerine diş hekimi Ali Olcay arkadaşımız 2. sıraya yazıldı. Sonuçta da çalışmalar olsa da başarısız olundu, CHP milletvekili çıkartamadı. Bu yaşanan krizler, ön seçim olmayışı ile alakalı olabilir mi?

Erdoğan Tüfekçi:Tabi yani ön seçimler CHP tarihinde hep ivmeyi yükselten bir özelliğe sahip olmuştur. Her ne zaman ki biz ön seçim yapmışsak, parti hep başarılı çıkmıştır. Çünkü ön seçimde parti içerisinde bir yarış olur. Ama bu parti ilkelerine ve parti adabına uygun bir yarış olur. Bu yarış sonucunda tüm üyeler önündeki seçime motive olur. Dolayısıyla bu ivmeyi yükseltir. Heyecanı yükseltir. Bu heyecanla da seçimlere gireriz. Artı adaylar arasında bireysel anlamda yarış mutlaka olacaktır. Ama bunların içerisinden bir tanesi başarılı olacaktır. Bu başarı da eğer sandıkla belirleniyor ise diğerlerinin buna gönül koyması, tavır alması söz konusu değildir.

“Ön seçim parti içi demokraside olmazlardan olmazdır, mutlaka gereklidir”

Dolayıyla adaylar arasında da bir birlik ve beraberliği pekiştirir, örgüt içerisinde birlik ve beraberliği pekiştirir. Tek yumruk halinde coşkuyla seçime girilir. Bu şekilde olmadığı zaman, kumandayla bir yerlerden atama şeklinde oluyorsa, bu gerçekten başarıyı getirmiyor. Bunu çeşitli dönemlerde de gördük.

Örgütünüze güveneceksiniz. Tabanınıza güveneceksiniz. Mutlaka ve mutlaka örgütün değerlendirmelerine saygı duyacaksınız. Sonuçlarına da katlanacaksınız bu şekilde olduğu zaman başarı gelir. Biz de önemli olan Ahmet’in, Mehmet’in değil partinin başarısı önemli olan. CHP’nin başarısı. O süreçte de olaylara bu şekilde bakmak lazım. Ön seçim olsaydı yine hangi arkadaşımız kazansaydı mutlaka ve mutlaka sonuç daha değişik olurdu gibime geliyor. Çok da detaylara girmek istemiyorum yakışık almaz. Fakat ön seçim parti içi demokraside olmazlardan olmazdır. Mutlaka gereklidir. Bunun acısını da gördük maalesef.

Erhan Toka:Geçtiğimiz 30 Mart yerel seçimlerinde zaman zaman siz de çalışmalara katıldınız. Yine ön seçim denildi 30 Mart seçimlerinde aday belirlenirken yine genel merkezden atama geldi, alınan oy ortada. CHP Bilecik’te 3. Parti oldu. Belediyeyi yine Ak Parti kazandı. İlçelerde durum ortada. Çoğu ilçede de CHP 3. Parti oldu. Sadece Gölpazarı’nda kazanıldı. Vezirhan’da da yine sizin talebeniz olan Mehmet Duymuş başkanımız kazandı. Bunlarla ilgili ne söylemek istersiniz hocam?

Röportajımızın devamını gazetemiz ve internet sitemizden takip edebilirsiniz…



E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

3 Yorum

  1. yeter – bıktım bu chp nin olmayan parti içi demokrasi muhabbetlerinden sıktınız artık yeter,ya yapın yada yapılmasını sağlayın.nasılmı? eeee onu da siz bulun!

    Cevapla
  2. 13 Eylül 2014, 00:00

    atama – sayın hacam yine atama olur bilecik

    Cevapla
  3. sosyal demokrat – sayın eski il başkanını parti suçu işledi diye disipline sevk etmezlerse iyidir.hani parti içi demokrasiyi çok savunan sosyal demokratlar var ya.

    Cevapla