“Eski Türkiye’nin Ne Olduğunu Anlatmakta Fayda Var”

Bilecik Şeyh Edebali Kültür ve Kongre Merkezi'nde gerçekleşen kongrede konuşan Bakan Avcı, "Eski Türkiye’nin ne olduğunu, nereden geldiğimizi, nasıl bir Türkiye devraldığımızı ve ne yapmaya çalıştığımızı uygun bir üslup ile tekrar tekrar hatırlatmakta ve anlatmakta fayda var." dedi.

 

"Eski Türkiye'nin ne olduğunu anlatmakta fayda var"

 

Bakan Avcı şöyle konuştu:

"Yeni Türkiye diyoruz. Türkiye, genç bir ülke, nüfus ortalamamız genç nüfustan oluşuyor. Öyle kalması için de başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere bütün yetkililerimiz gerekli uyarıları yapıyorlar. Türkiye’nin genç nüfusu aynı zamanda genç bir hafızası olduğunu da gösteriyor. Dolayısıyla yeni Türkiye dediğimiz zaman eski Türkiye’nin ne olduğunu bilmeyen çok büyük bir kitle ile konuşuyoruz demektir. O yüzden daha önce söylediğim gibi gençlerimizi kırmadan, incitmeden, onların başına kakmadan eski Türkiye’nin ne olduğunu, nereden geldiğimizi, nasıl bir Türkiye devraldığımızı ve ne yapmaya çalıştığımızı uygun bir üslup ile tekrar tekrar hatırlatmakta ve anlatmakta fayda var. Bugün bunun eğitim ile kısmını hatırlatmak istiyorum. Yoksa siz Bilecikliler olarak eski Türkiye’nin ne olduğunu Gülümbe rampalarından her çıkışta hatırlıyorsunuz. Oralarda çektiklerimizi hatırlıyorsunuz. Şimdi orada iki tane tünel var. Her biri Bolu tüneli gibi, Bolu tüneli bizim gençliğimizde efsaneydi. Onu da biz bitirdik. İki Bolu tüneli eski Türkiye ile yeni Türkiye arasındaki farkı her gün hatırlatıyor.

 

'Meslek liseleri budandı'

 

Eski Türkiye eğitimde nasıldı? Aramızda yaşı bana yakın olanlar eski Türkiye’nin eğitim durumunu çok iyi hatırlayacaklardır. Eski Türkiye’de katsayı diye bir şey vardı. Katsayı, aynı üniversite imtihanına giren çocuklardan aynı puanı alanlar sonra ayrıca bir değerlendirmeye daha tabi tutuluyorlardı. Neye göre ayrıca değerlendiriyorlardı? Mezun oldukları okullara göre değerlendiriliyorlardı. Dolayısıyla kazandıkları puan Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne girmesine yeterken size diyorlardı ki, ‘Senin mezun olduğun okulun katsayısı şu kadar, onları katsayı ile ekliyoruz. Sen siyasal Bilgiler Fakültesine giremiyorsun.’İşte katsayı buydu.  Bu katsayı kime yönelikti? Özellikle İmam Hatip okullarına ve bütün meslek okullarına yönelikti. Bu uygulama yüzünden Türkiye’de meslek liseleri budandı. Sektör gerekli yetişmiş eleman bulamadığı için hala şikayet ediyor. Sırf bu uygulamalarla budanan meslek liselerimiz nedeni ile sektör bugün bile yetişmiş eleman sıkıntısı çekiyor.

 

'13 yılda atanan öğretmen sayısı, cumhuriyet tarihinde atanan sayısı kadar'

 

Kılığından, kıyafetinden ötürü okullara alınmayanlar vardı. Sadece öğrenciler değil kamu hizmetleri verenler ve öğretmenler olarak da alınmayanlar vardı. Eski Türkiye’de öğrencilerin bursları neye yetiyordu? Bir öğrencinin bir aylık giderinin sadece 10’da 1’ini karşılamaya yetiyordu. Pansiyon yoktu, derslikler sıkıntılıydı. Fatih Projesi diye bir projenin adı bile yoktu. Bilgisayarın, taşımalı eğitimin adı bile yoktu. Bu 13 sene zarfında atanan öğretmenlerin sayısı bütün Cumhuriyet tarihinde atanan öğretmenlerin sayısı kadardır. Bugün görev yapan iki öğretmenden birisi bu dönemde atandı. Bu atamaların hiçbiriyle de ilgili en küçük bir şaibe imasında bile bulunulamadı.

Sene başında okullar açılırken velileri nereden kitap alacağız diye bir telaş alırdı. Kırtasiyecilerden önceden yer ayırttırmaya çalışan veliler görürdünüz. 10 yıldan beri her öğrenci okulların açıldığı gün masasının üzerinde kitaplarını hazır buluyor. Dolayısıyla emekli dedelerimiz artık torunları için sabahın köründe kırtasiyecilerin önünde kuyruğa girmiyorlar.

Emeklilerimiz artık sabah saatlerinde, sabah 4’te kuyruğa girip aylar sonrasına randevu almıyorlar. Eğer evde bakıma muhtaç bir engelli varsa onu bir ayıp gibi saklamak gereğini duymuyorlar. Çünkü her bir engelli yurttaşımız için ayrıca bir bakım ücretimiz var.

 

'Okula gelemeyen öğrencilerimizi evlerinde eğitiyoruz'

 

Sadece onlar için değil öğrencilerimiz içinde okula erişemeyen her öğrencimizin bir öğrenci bile olsa evinde eğitiyoruz, evine öğretmen gönderiyoruz. Okula gelemeyen öğrencilerimizi evlerinde eğitiyoruz. Bilecik’in nüfusunun 5 katını hergün Türkiye genelinde okullara taşıyoruz. 1 milyon 300 bin öğrenciyi okullara taşıyoruz. Bunun için 104 bin araç kullanıyoruz. Bunlarla ilgili olarak eğitimlerimizi tekrar gözden geçiriyoruz, kontrollerimizi yapıyoruz, bu yarıyıl tatilini bu taşımalı servis şoförlerimizin eğitimi için değerlendiriyoruz. Bugüne kadar yüzbinlerce tablet okullarımıza dağıttık. 675 bin bilgisayar alımı için ihaleyi sonuçlandırmak üzereyiz. Önümüzdeki aylarda da onları 9. Sınıf öğrencilerimize dağıtacağız.

 

'Birilerinin tekeline çomak soktuk'

 

Bugünlerde sizinde dikkatinizi çekmiştir özellikle Milli Eğitim ile ilgili çok yoğun bir dezenformasyon kampanyası başlatıldığını göreceksiniz. Belli bir kesimden özellikle sistematik şekilde yürütülen bir dezenformasyon. En küçük bir olumsuzluğun abartılarak Milli Eğitim çöktü, şöyle oldu, böyle oldu propagandası için malzeme olarak kullanıldığını görüyorsunuz. Bununda arkasında birilerinin tekeline çomak sokmuş olmamız yatıyor. 1 Eylül 2015 tarihinden itibaren dersane adı altında faaliyet gösteremeyecek kurumlar, ne yapacaklar sağladığımız teşviklerle gerek arsa, gerek vergi kolaylığı, gerek kredi kolaylıkları ile 1 Eylül 2015'e kadar özel okula, özel eğitim kurumlarına dönüşecekler. İster anaokul, ister ilkokul, ister ortaokul, ister lise, ister bir meslek kuruluşu, ister bir yabancı dil ama başarılı çocukları okullardan seçip onları özel sınıflara alıp zaten sınavda nasıl puan alacağı belli olan çocukları birde ayrıca özel sınıflarda eğitmiş gibi yaptıktan sonra üzerlerine tişörtler giydirip sanki bütün başarı bu kurumlarınmış gibi reklam malzemesi olarak kullanamayacaksınız. Yani okullarımızda verilen eğitimi, o eğitimi veren öğretmenlerimizin emeğini inkar edemeyeceksiniz, görmezlikten gelemeyeceksiniz, o emeğin üzerine otup reklamınızı yapamayacaksınız. Bu düzenden, bu tezgahtan nemalananların medya organlarında Milli Eğitim ile ilgili sistematik bir kampanya yürüttüklerini sizde görüyorsunuz, bizde görüyoruz ama çoğu gitti azı kaldı.

Eğitim ile ilgili yatırımlar ancak çok uzun vadede sonuçları görülebilecek yatırımlardır. Ertuğrulgazi ve Osmangazi tünellerini açtığımız zaman hemen sonuçlarını görmeye başlarsınız, dolayısıyla çok kısa bir sürede Gülümbe rampalarında yaşadıklarınızı unutursunuz. Sağlıkta da çok şükür benzer bir durumdayız. Orada da hastaneyi kurduğunuz andan itibaren üzerinede altyapısını yerleştirdiğiniz andan itibaren vatandaş sonuçlarını görmeye başlar üstelik gençler bu hep böylemiymiş gibi düşünürler, öteden beri bu işler hep böyleymiş gibi zanneder. Eğitimde biraz daha uzun vadelidir alacağınız sonuçlar. Biz zorunlu eğitimi 12 yıla çıkardık. Bu ne demektir, bugün okula başlayan çocuklarımıza uygulamaya başladığımız programların sonuçlarını, projelerimizin sonuçlarını bu çocuklarımız üniversiteye geldikleri zaman hatta o zaman bile değil birçoğu üniversiteye geldiklerinde görecekler. Aileleri de yaptıklarımızın gerçekten kendilerine neler kazandırdığını yıllar sonra görecekler inşallah o zamanda hayırla hatırlanacağımızı ümit ediyoruz. Öğretmenlerimizin, eğitimcilerimizin, yöneticilerimizin bu gayretlerinin hayırla hatırlanacağını biliyoruz. Eğitimle ilgili bu sistematik dezanformasyon kampanyaları ile ilgili sizleri bir kere daha uyarmak için 17 milyonu aşkın öğrenci kitlesinde, 1 milyonu aşkın öğretmen kitlesinden ve bunlara ilişkin yüzlerce projeden söz ettiğimizi, eğitimimizinde tıpkı ulaşım gibi, adalet gibi, sağlık gibi istikrara bağlı olarak çok olumlu bir çizgide gelişmekte olduğunu bunuda bir fiil yaşayan öğrencilerimizin, öğretmenlerimizin ve velilerimizin çok yakından bildiklerini bir kere daha hatırlatmak istiyorum.

'Bilecik Türkiye ortalamasının çok ilerisinde'

 

Bilecik’teki eğitim ile ilgili çok fazla söylenecek bir söz yok. Çok şükür Bilecik eğitim göstergeleri bakımından Türkiye ortalamasının ilerisinde. Özellikle üniversiteye girişte hangi ilin nekadar başarılı olduğu konusunda illerin durumunu açıklamıyoruz çünkü iller arasında gereksiz bir kıskançlık demeyelimde imrenmeye yol açacağını biz biliyoruz. Hangi ilin hangi alanda nekadar başarılı olduğunu, ne kadar başarısız olduğunu bu başarısızlık varsa eğer herhangi bir konuda onun sebeplerini, nereden kaynaklandığını da biliyor ve tedbirlerimizi ona göre alıyoruz. Bilecik çok şükür eğitimin bütün göstergeleri bakımından Türkiye ortalamasının çok ilerisinde. Ama kafimi hayır değil daha yapacak çok işimiz var, onlarla ilgili yürüyen projelerimiz var. Onlarıda sizler yakından bildiğiniz için burada zikretmiyorum.

 

'2-0'ı hep birlikte kutlayacağız'

 

Ben kongremizin tekrar hayırlara vesile olmasını diliyorum, yeni seçilecek il başkanımıza başarılar diliyorum. Haziran seçimlerinde seçim sürecinde de inşallah yine birlikte olacağız. Bu sefer 2-0’ı hep birlikte kutlayacağız. Bugüne kadar emeği geçen tüm arkadaşlarımıza  teşekkür ediyorum, bundan sonrada hep birlikte Bilecik’e, insanlarımıza hizmet etmeye devam edeceğiz."

Bakan Avcı'nın konuşması sırasında belediyeden emekli Yaşar Özdemir, emekliye verilen zammı protesto etti. Özdemir, güvenlik güçlerince dışarıya çıkarıldı.

Ayrıca Bilecik Amatör Ligde mücadele eden Bilecikspor Kulüp Başkanı İsmail Cinoğlu, Avcı'ya Bilecikspor'un formasını ve atkısını hediye etti.

Seçimin ardından Avcı ve Bostancı, İl Özel İdaresi'nde verilen yemeğe katıldı. Vali Ahmet Hamdi Nayir ve diğer yetkililer tarafından karşılanan Avcı, buradan karayoluyla İstanbul'a gitti. Vali Nayir, Avcı'ya kendi resminin bulunduğu mermerden yapılmış tabloyu hediye etti.

 

 

 



Bir Cevap Yaz kabakalem İptal

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

1 Yorum

  1. cumhuriyet – eski türkiye derken neyi kastettin artık türkiye yenilendimi patişahlıkmı başladı şeriatmı geldi türkçenin yerini osmanlıcamı aldı kadınlar artık çalışmayıp evlerinde çocukmu yapacaklar o gururlu türk milleti bittide kendini menfaate satan yeni nesilmi geldi size hayırlı olsun ben onlardan değilim ben bir cumhuriyet çocuğuyum…..

    Cevapla