“GELDİĞİMİZ NOKTA EN ÜST SEVİYE”

Türkiye’den kongreye dört hekim katıldıklarını,her birisinin ayrı günlerde sunum yaptıklarını kaydeden Dr.Rodoplu dünyanın dört bir yanından bilim adamlarının katıldıklarını vurguladı.

Rodoplu insanların yaşam kalitesini önemli ölçüde etkileyen bu rahatsızlığı 5 dakikada kapalı ameliyat sistemi ile giderdiklerini ifade ederek geçtiğimiz günlerde 83 yaşında iki baston ile gezen yaşlı bir hastaya uyguladıkları tedavi ile artık yaşamına bastonsuz devam ettiğini anlatarak ilerlemiş hastalık ve yaşların bu ameliyattan hiç çekinmemelerini belirtti.

 

Daha önceleri bu tür hastalara Varis çorabı ve ilaç tedavileri uygulayarak hastalığın ilerlemesini önlediklerini anlatan Dr.Orhan Rodoplu bu sistem ile hastalığa kesin çözüm bulduklarını deyim yerindeyse bataklığı kuruttuklarını ifade etti.

 

Bilecik Devlet Hastanesi Kalp Damar Cerrahisi Op. Dr. Orhan Rodoplu’nun bu çok önemli hastalık ve ameliyatla ilgili geçtiğimiz Cuma günü (11 Aralık 2015) gazetemizde yayınladığımız “Varis Hastalığına 5 Dakikada Çözüm” başlıklı röportajımızın devamı:

 

"Bir böbrek, şeker hastalığı olan, tansiyon hastalığı olan, kalp hastalığı, baypas geçirmiş olabilir. Çeşitli müdahaleler, anjiyo olmuş olabilir gibi hastalarımız yüksek riskte görünüyor. Önceki yıllarda hasta diyelim ki böyle hastalıkları var, geçirdiği böyle öyküler var yaşantısında ama günün birinde karşımızda bu toplardamar yetmezliği, rahatsızlığı ve bunun oluşturduğu şikayetlerle, sıkıntılarla geldi. Ne yapacağız?

“Yüksek riskli hastalarda çok rahatlıkla çözüm bulabiliyoruz. Neden?”

Açık ameliyata çok sıcak bakamıyorduk, yüksek riskli hastaların anestezi alması sıkıntılı, uyutulması sıkıntılı, belden uyuşturulması ve aynı derecede hemen hemen sıkıntılı ve hastaya ameliyat esnasında da önemli bir komplikasyon örneğin bizim damar ameliyatlarımızın en önemli komplikasyonu kanamadır. Kanamayla, tabi ki bir ameliyat olduğu için bunun stresiyle birlikte hastada oluşabilecek, hastanın tansiyonun düşmesine neden olacak, kalp ile oluşabilecek kalp krizi dahil yapamıyorduk, öneremiyorduk. Mecburen yine başlangıç ya da orta evredeki hastalara yapabildiğimiz tedavileri uygulamak zorunda kalıyorduk. Kapalı operasyonların geliştirilmesinin ve bu denli teknolojik alanda ilerleme sağlanmasının en önemli nedenlerinden biri aslında bu hastalık. Çünkü biz bu hastalara artık kapalı operasyonlarla çok rahatlıkla çözüm bulabiliyoruz. Neden?

 

“En başta gelen avantajlarından birisi…”

Çünkü bu en ileri teknoloji kapalı operasyonlarımızın en önemli avantajlarından, en başta gelen avantajlarından birisi hastaya anestezi verilmemesi. Biz lokal oluşturmayla damar içine sadece iğneyle girdiğimizde ultrason yapıyoruz hastanın damarına. Ultrason yaparken bir a noktasından girip yukarıdaki bir a noktasından çıkıyoruz. Biz buraya çok ince bir damar iğnesiyle damarın içine giriş yapıyoruz. Öyle olduğu için hastanın belden uyuşturmasına gerek yok, hastanın uyutulmasına da gerek yok ve işlem esnasında hasta biz operasyonu gerçekleştirirken herhangi bir ağrı, acı, sızı hissetmiyor. En önemli nokta bu. Hasta herhangi bir ağrı, acı, sızı hissetmediği için damarın içine fonksiyonla girdiğimiz iğnenin giriş yerine bir uyuşturma yaparak hastanın operasyonunu yaklaşık 5-10 dakika kadar çok kısa bir süre içerisinde rahatlıkla bitirebiliyoruz. Bizim ortalama verilerimiz bu operasyonun 5-6 dakika civarında. Biz onu 5 dakika olarak kabul ediyoruz çünkü teknolojide hepsi kendini geliştiriyor, kendini yeniledikçe süre biraz daha kısalıyor. Sürenin kısa olması çok önemli. Çünkü hastanın operasyon stresini yaşamaması açısından çok önemli.

 

 “Normal bir şekilde günlük yaşantısına devam edebiliyor”

Hastanın anestezi almaması açısından çok önemli ve çok daha büyük bir avantaj. İlk avantajım anestezi vermiyoruz hastaya. Hastayı belden uyuşturmamız ve hastayı uyutmamamız. İkinci büyük avantaj operasyonun kısa sürmesi ve operasyon hemen bittikten sonra hasta ayağa kaldırılarak yürüyebilir duruma gelmesi. Hasta bacağı uyuşturulmadığı için, belden uyuşturulmadığı için sinirsel olarak bir uyuşturma olmadığı için sadece iğne giren yere uyuşturmanın yapıldığı için hasta bacağını rahatlıkla hareket ettirebiliyor, hemen ayağa kalkıyor, yürüyor ve normal bir şekilde günlük yaşantısına devam edebiliyor.

 

Avrupa’da, Amerika’da şöyle yapılıyor;Ameliyathaneye dahi gerek duymadan, bunun için özel lokal tasarlanmış odalarda, lokal müdahale odalarında insanlar sabah işlerine gidiyorlar, eğer bu operasyon için randevu aldılarsa öğle arası gidiyorlar kliniklerde veya hastanelerde. O özel müdahale odalarında hangi güne, hangi saate randevu aldılarsa işlerinden çıkıyorlar, müdahalelerini oluyorlar ve işlerine devam ediyorlar. Çünkü Avrupa’da ve Amerika’da işgücü kaybı çok önemli. Amerika’da 3-5 gün işine gitmediğin zaman o işten kesinlikle çıkartılırsın. O yüzden yeni teknolojik tedavi hastanın, insanın böyle bir problemi varsa bunu olup normal yaşantısına da hemen dönü teşvik ediyor. İşgücü kaybını da azaltıyor, önlüyor. Aslında bu çok önemli bir şey. Neden? Biz mesela bir açıklama yaptıktan sonra hasta 15-20 gün rapor, istirahat veriyoruz. Bu hastalık hepimiz için öyle. Hep işe tekrar dönüşünde sıkıntı yaratıyor sosyal olarak, ekonomik olarak, psikolojik olarak hem de birçok insanın işini kaybetmesine yol açabiliyor. İnsanlar da ya iyileşeyim de işimi kaybedeyim başka bir iş bulurum düşüncesinde olabiliyor, oluyorlar da ama tabi ki hem insanların sağlığı, hem de yaşamlarına bozulmadan devam ettirmesi. Aile yaşantısına, iş yaşantısına, sosyal yaşantısına hemen dönebilmesi. Artıları sayılamayacak kadar çok.

 

“Sivrisinekleri öldürmekle uğraşmadık biz bataklığı kuruttuk”

Bir; Hastanın işlemde anestezi almaması, iki; hastanın operasyon olduktan sonra yürüyerek normal yaşantısına devam etmesi, operasyondan yürüyerek çıkması, üçüncüsü; hastanın aile yaşantısına, normal yaşantısına, sosyal yaşantısına sanki bu bir hastalık değilmiş gibi, hiçbir şey olmamış gibi, ameliyat olmamış gibi devam edebilmesi; dört: varis çorabı veya diğer bandaj gibi tedavi yöntemlerinin uygulanmasına gereksiniminin olmaması. Daha bir avantajı hastanın ilaç kullanma yükünden kurtarılması. Çünkü biz ana problemi çözdük, biz bataklığı kuruttuk. Sivrisinekleri öldürmekle uğraşmadık biz bataklığı kuruttuk.

“%90 civarımızdaki hastalarımızda bu şekilde oluyor”

 Ana problemi yok ettikten sonra o ana problemin oluşturacağı sıkıntılar. Yani adamın bacağında ana toplar damarında, yüzeyel toplar damarında kaçak problemi devam ediyor. Varis çorabı veriyorduk ama kapanmadı, devam ediyor, hastalığın ilerlemesi durdurulmaya çalışılıyor. Burada ben müdahale yapıyorum, kaçağı kapatıyorum hastalığı zaten durduruyorum ve ana problemi çözüyorum. O yüzden ondan sonra gereksinim olan her şey ortadan kalkmaya başlıyor. Bu %90 civarımızdaki hastalarımızda bu şekilde oluyor. %5-10 hastamızda hastalığın o an geldiği evresi olarak bir takım destekler verebiliyoruz ama hastalarımızın çoğunda hiçbir şey gerek kalmadan sadece operasyon ve müdahale olarak bütün problemi çözmüş oluyoruz.

 

“Baston kullanıyordu bize geldiğinde ama şu an….”

Önemli avantajlarından biri bizim de ilk operasyonu yapmaya başladığımız hasta grupları yüksek riskli gruptaki hastalarımızdı. Örneğin benim ilk operasyonu gerçekleştirdiğim hasta iki defa kalp kapak operasyonu olmuş, en kuvvetli kan sulandırıcı ilaç kullanmak zorunda olan ama bacaklarında da ciddi anlamda yürüyememe problemi olan yaklaşık 67-68 yaşında bir hastamızdı. Ciddi anlamda kendi ihtiyaçlarını gidermede zorluk yaşayan ve bacaklarında bahsettiğimiz kronik toplar damar yetmezliği, venöz yetmezliği ağrılarının, şişliğinin, karıncalanma, kramplar, yorgunluk, ağrı hissi gibi birçok şikayetini yaşayan hastamızdı. Operasyonlarını gerçekleştirdikten sonra baston kullanıyordu bize geldiğinde, belli bir süre her iki bacağının operasyonunu gerçekleştirdikten, yaklaşık bir hafta, on gün sonra bastonu tamamen bıraktı, normal yürümesine devam edebildi, eski şikayetlerinin çoğu azaldı. Şu anki durumunu sorarsak yaklaşık 1,5 yılı geçmiştir operasyonunu gerçekleştireli. Şu andaki durumu hiç kimseye muhtaç olmadan eşine rahatlıkla bakabiliyor.

 

“%99.6 bir yılın üstünde takip ettiğimiz hastalarda başarı oranlarımız var”

Bizim de ilk operasyona başladığımız grup yüksek risk taşıyan hastalarımızın olduğu gruptu. Çünkü onlar çözümsüzler aslında. Onlara biz tam bir çözüm üretemiyorduk ama geliştikçe teknoloji onlara çözüm sunmaya başladık ve kesin bir çözüm sunmaya başladık. Hastalar nereden nereye geldi. %99.6 bir yılın üstünde takip ettiğimiz hastalarda başarı oranlarımız var. Türkiye’de yapılan genel çok merkezde çalışmalarda da %98 oranlarında başarılarımız var. 8-10 civarında geliyor hasta bize, hastaların bu şikayet skorları bu altı ay sonra 1,3-1 düzeyine düşüyor. 1 yıllık oranlarda bu 0 ile 1 arasında düşüyor.

 

“Geldiğimiz nokta en üst seviye”

 Çoğu hastamızda 0 kimi hastamızda 1 gibi oran çıkıyor. Bu, bu hastalığın tedavi metotları için şu anda geldiğimiz noktada en üst seviye. Bundan daha üstü tabi ki olabilir. Çok farklı yöntemler var lazer, buhar tedavisi gibi ama şu anda sunduğumuz günümüzdeki en kati, problemi net olarak kökünden halleden bu gözüküyor. Özellikle işgücü kaybını önlemesi önemli bir şey. Bundan muzdarip bütün hastalar için özellikle bilgilenmesini istediğimiz bir durum, hastalık. Bizim uyguladığımız tedavi yönteminde de kendileri hem bilgilensinler, biz de bilgilendirmek isteriz. Toplumun çoğunu ilgilendiren bir mevzu. Eminim insanlar okuduklarında kendilerinden bir şeyler mutlaka bulacaklardır. Kendileri hakkında acabamı diye mutlaka düşüneceklerdir. Bence öyle olması çok iyi olur. Çünkü kişi bazen kendi doktoru olmalıdır. Kendini dinlemekte her zaman iyi bir şey değildir ama kendi doktorun olmakta iyi bir şeydir. O yüzden size çok teşekkür ediyorum insanların bilgilenmesi açısından.

 

“Orada kimse kimseye kanıtlanmamış bir bilgiyi anlatamaz”

Bizim buluştuğumuz platformlarda örneğin Asya Damar Cerrahisi Kongresi kıtalar arası bir buluşma noktası oldu. Amerika’dan doktorlar, profesörler geliyor, Avustralya’dan, Japonya’dan, Kore’den, Yunanistan’dan da geliyor. Orası bir buluşma noktası, bir fikir, bilgi alışverişi ve orada kimse kimseye kanıtlanmamış bir bilgiyi anlatamaz. Kimse benim portakalım iyi arkadaş diye bir şey söyleyemez. Öyle bir şey yok. Herkes çok ince noktaları soruyor, herkes işinin ehli ve herkes bilimi bilimle sorguluyor. O yüzden sizinle yaptığımız çok değerli bir şey. Biz de buna bir şeyler söyleyerek, kendi bilgimizi anlatmaya çalışarak insanlarımızı da bilgilendirmeye çalışıyoruz. Biz ilim Çin’de de olsa almaya geldik ama kendi ilmimizi de anlatmaya geldik. Çünkü hakikatken ilim Çin’de de olsa almaya gideceksin. Asırlar önce söylenmiş bir söz ama günümüzde geldiğimiz nokta Amerika’dan adamlarda oraya geliyor, biz de gidiyoruz, onlar da buraya geliyorlar. Okyanus ötesini aşıyoruz. Onlarca kilometre aşıp geliyoruz, onlar da aynı. Kimse bulunduğu yerde durmuyor. Herkes birbirinden bir şey öğreniyor. Ben şu anda akademisyen unvanım yok Op. Doktorum ama ben orada profesörlere sunum yaptım.

“Birçok kişinin geldiği büyük bir platform”

Asya Damar Cerrahisi Kongresi Bangkok’taydı, iki yıl önce İstanbul’daydı. Hemen her yıl farklı bir kıtada, ülkede oluyor. Gelecek yıl Singapur’da olacak. Allah kısmet ederse kongrelere gitmek istiyoruz, davet de edildik. Gelecek aylar içerisinde Hollanda’da bir de Londra’da düzenlenecek kongrelere de davet edildik. İnşallah oraya katılacağız. Birçok kişinin geldiği büyük bir platform. Aralarında gerçekten doğa yen ve uzmanların olduğu bir platform ama bilim adamının en önemli vasfı alçak gönüllü olmak, bilgiye açık olmak. Her ne aşamada olursan ol herkes birbirinden bir şey öğrenebilir. Bir usta çırağından bir şey öğrenebilir, çırak ustasından öğrendiği gibi. Biz de kendi ilmimizi anlatmaya gittik, kendi tecrübelerimizi anlattık ve çok olumlu, iyi karşılandı. Çok büyük beğeni aldık. Ülkemizi şu an yapabildiğimiz en iyi ölçülerde temsil etmenin mutluluğuyla ülkemize döndük. O yüzden çok koşturduk, çok içim rahat bir şekilde döndük. Ülkemizi şu anda bazı düşüncelerle karalamaya çalışan  birçok düşüncenin en azından oradaki insanlar nezdinde “bu ülkede böyle şeyler de yapılıyor, onları da uyguluyorlar. Aslında bilimde de geri değil. Bizim düzeyimizde milletler, insanlar” dedirttiğimizi düşünüyorum. Onun hoşnutluğuyla geldik.

“Dörtlü bir ekip olarak oradaydık, Türkiye’yi temsil ettik”

Ekibimizde Cerrahpaşa’dan Kalp Damar Cerrahisi Prof. Ana Bilimdalı Başkanı Kürşat Bozkurt vardı, Ege Üniversitesi Ana Bilim Dalı Başkanı Fatih İslamoğlu vardı, Celal Bayar Üniversitesi Ana Bilim Dalı Başkanı Ömer Tetik vardı. Dörtlü bir ekip olarak oradaydık Türkiye’yi temsil eden. Kürşat beyle ben sunumlar gerçekleştirdik. Fatih bey ve Ömer hocada ülkemizi temsilen oradaydı, onların da poster sunumları vardı ama Kürşat Bozkurt ile ikimiz sözlü sunumlar gerçekleştirdik. Bir gün boyunca ben gerçekleştirdim bu konu hakkında diğer günde Kürşat bey gerçekleştirdi. Hepimizin için iyi, olumlu geçti. Benim kendi adıma çok olumlu ve güzel geçti. Böyle bir platformda bulunmak ve ülkemizi temsilen orada olmak bir ayrıcalıktı, güzellikti ve en iyi şekilde şu anda yapabildiğimiz ölçüde laikiyle gerçekleştirip dönebildiğimizi düşünüyorum. Oradan da aldığımız reaksiyon oydu. Zaten gelecek dönemde de aldığımız davetlerde bizi çok memnun etti. İnşallah daha iyi günlerde birlikte olacağız.

 

“En önemli hedefimiz o”

Ben her vatandaşımızın aslında yapmasını istiyorum. Mesela ben Almanya’ya da gittiğim de, Hollanda’ya da gittiğimde Türk dendiğinde insanların aklında Türklerle, Türk Milletiyle alakalı güzel bir düşünce oluşmasını arzuluyoruz, temenni ediyoruz. En önemli hedefimiz o. Oraya gittiğimizle konuşmamızla, oturmamızla, kalkmamızla, diyalogumuzla çünkü yaşıyorsunuz insanlarla. Nasıl bir kültüre sahip olduğumuzu gösterebilmek için de gayret sarf ediyoruz. İyi bir imaj bırakmaya çalışıyoruz. Onlar da buraya geldiklerinde biz de onları aynı şekilde ağırlamayı, misafir etmeyi, kendi kültürümüzü  göstermek için çabalarımız oluyor. Bu ilişkilerimizi bu şekilde devam ettiriyoruz. O yüzden ben kendi adıma hepimizi için bu ülkenin bir doktoru olarak, bilim üretmeye çalışan bir insanı olarak önemsiyorum. Orada bu gayede ülkemizi en iyi şekilde temsil etmek, en iyi imajı yaratabilmek istiyoruz. Üstümüze düşen misyon neyse yerine getirmek için en iyi şekilde gayret ettik. İyi, olumlu döndük. Gelecek dönemlere bakıyoruz artık." 

 

Röportajımızın ilk bölümüne https://www.bilecik11.com/haber/9361-ameliyatsiz-tedavi-ettigimiz-bir-yontem#.Vmw0P0qLSUk  adresinden ulaşabilirsiniz.



E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir