İNANILMASI GÜÇ HEDEF

 

Benim için ulaşılması çoook zor hedef, onun ufkunu daraltmıştı. Dilimizi, dinimizi yedi kıtaya yaymalıydık, bunu yaptık mı uzaya açılmalıydık. Ancak böyle hakkını verebilirdik iyi bir kul olmanın ve böyle övünülesi bir ecdada sahip olmanın.

       “Gün gelecek stadyumlara sığmayacak bu davaya omuz verenler demişti bir başka sefer de. Yine inşaallah demiştik pek de inanamadan. İşte gün geldi stadyumlar almıyor coşkulu kalabalığı. Dünyanın hemen her bölgesinden, Türkiye’nin konsolosluğu bile olmayan birçok ülkeden her renk ve ırktan 135 ülkeden 1500 Türk okulu öğrencisi geldi ülkemize. Kara tenlisi, sarışını, çekik gözlüsü, Müslüman, Hıristiyan, Hindu ve başka dinlere mensup 1500 güzel çocuk ülkemize hoş geldiniz ve onları yetiştiren fedakar öğretmenler, sizler de sılaya hoş geldiniz, gönlümüze sürur getirdiniz.

     Çok zordur eminim, dilini, dinini, kültürünü bilmediğiniz, yemeklerine aşina olmadığınız, ikliminin dört mevsimi yaşayan şanslı ülkemizden farklı olduğu, bazısı eksi otuzlarda soğuğun şiddetli yaşandığı bazısı sıfırın üstünde kırklarda, ellilerde olan yerlerde yaşamak. Okulunu kendinizin yaptığı, bir arsa bulmak için çalmadık kapı bırakmadığınız, bulunca da dünyaları almış kadar mutlu olduğunuz zamanlar. Bazılarınız gittiğiniz ülkelerde bir Türk varsa akrabanızı görmüş kadar mutlu oldunuz. Kiminiz Nahçıvan’da, kiminiz Tuna boyunda, kiminiz Sibirya’da, kiminiz Başkırdistan’da,kiminiz Amerika’da,kiminiz Zencibar’da “Önden giden Atlılar” oldunuz.Bir gaye ki anadan, yardan, serden geçerek koştunuz. “Bir hilal uğruna Ya Rab, ne güneşler batıyor.” demişti Mehmet Akif, Çanakkale şehitlerini anarken. Sizler de bir hilal uğruna feda ettiniz dünyalığınızı, gençliğinizi. Takas ettiniz ahirette kazanacağınız ebedi güzelliklerle. Biliyordunuz ki “Bir insanın imanını kurtarmak, üzerinde güneşin doğup battığı her şeyden hayırlı idi.”Bu inançla çıktınız yola. Gidip de dönmeyenleriniz oldu. Biliyoruz zaten dönme umuduyla gitmemiştiniz ama inanın bize çok zor geldi sizi oralarda uğurlamak ötelere yoksa siz “ Şehit olursam ağlama” diyerek vedalaşmıştınız zaten sevdiklerinizle. Aşk, tevekkül ve teslimiyet vardı sizin lugatinizde. Bilal, Ali, Latif, Adem, Hakan, Celal, Murat, Kadri Beyler ve daha adını bilmediğim nice Anadolu ereni Rabbim sa’yinizi kabul, mekanınızı cennet eylesin.

    Evet, 30 Mayıs ‘ta 10. Türkçe Olimpiyatları başlıyor. Ruhumuzu titreten, içimizi coşkuyla dolduran, vücudumuzun tüm zerreleriyle desteklediğimiz bir dil ve kültür şöleni daha ülkemizde 45 ilde sahnelenecek. Her dilden ve dinden öğrenciler, Aşık Veysel’den Nazım Hikmet’e, Yunus Emre’den Ahmet Kaya’ya, Halk müziğinden popüler müziğe, arabeskten rap müziğe şarkılarımızı okuyacak ve şiirlerimizi söyleyecek; harman dalından horona, bardan Silifke’ye halk oyunlarımızı oynayacaklar. Allah (cc.) emeği geçenlerden razı olsun. Bu büyük hedefi gösteren büyük insana sağlık versin ki hedefler bitmesin. Her yerde bayrağımız dalgalansın ve marşımız dünyanın dört bir tarafında duyulsun.

Fazilet BOZKURT



E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir