“İNSAN HAKKINI İHLAL, KUL HAKKI’DIR”

Müftü Akkuş mesajında, “İnsanlık onuru çağımızda fazlasıyla rencide edilmiştir ve edilmeye de devam etmektedir.” dedi.

Müftü Akkuş mesajında şunları aktardı:

“Tarih boyunca insanın sahip olduğu temel hak ve hürriyetler hep tartışma konusu olmuştur. Devlet adamları, düşünürler, hukukçular ve filozoflar bu konuda ortaya koydukları değerli fikirleriyle bu önemli konunun olgunlaşmasına katkıda bulunmuşlardır. Şüphesiz insan hakları konusu düşünüldüğünün ötesinde bir kıymeti haiz olması sebebiyle sadece tartışılmakla kalmamış, yayınlanan çeşitli deklarasyon ve hukuki metinlerle de kayıt altına alınmıştır.

 

Tarihi seyir içerisinde 1215 tarihli "Magna Karta" deklarasyonundan 10 Aralık 1948 Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'ne kadar bu yönde atılmış birçok adım söz konusudur. Bu tarihten itibaren de insan haklarına yönelik olarak milli ya da milletlerarası seviyede çalışmalar devam etmiştir. Ancak şu hususu belirtmek gerekir ki; geçmişten günümüze yapılan bu çalışmalara ve düzenlemelere rağmen; dünyanın değişik coğrafyalarında insanlar bu haklarından hala mağdur edilmekte, dini, ırkı hatta düşünceleri sebebiyle zulümlere ve kıyımlara maruz bırakılmakta, bu hakların en önemlilerinden sayılabilecek hürriyet ve eşitlik, tarihin derinliklerinde kalması gereken Ortaçağ kalıntısı husumetlerle, ya da bir takım ideolojik yaklaşımlarla insanlara çok görülebilmektedir.

Meselenin en acıklı ve üzücü yönü ise geçmiş tarihlerde olduğu gibi asrımızda da; bu ihlal ve istismarların hür dünyanın ve bu konudaki hukuki düzenlemelere öncülük eden devletlerin gözleri önünde sergilenmesi ve bu insanlık ayıbı uygulamalara sessiz kalınmasıdır. Temelde iyi niyetli olduğuna inanmak istediğimiz insan hakları kuruluşlarının ortaya koydukları çaresizlik ve acziyet, zaman zaman takınılan çifte standart, bu kurumların güvenilirliğini ve meşruiyetlerinin sorgulanmasına yol açmaktadır.

 

İNSAN EŞREF-İ MAHLÛKATTIR

 

Bununla beraber her ne kadar batılılar insan hakları konusunda öncülüğünü sahiplenseler de gerçekte onların bu konudaki ilk teşebbüslerinden yüzyıllar önce gönderilen İslam insanın onurlu bir şekilde yaşamasının temel kriterleri olan bugünkü temel insan hak ve hürriyetlerini daha geniş anlamda garanti ve koruma altına almıştır. Esasen insan hakları onu en güzel şekilde Kur'an’ın ifadesiyle "eşref-i mahlukat" olarak yaratan Cenab-ı Hakk tarafından verilen ve garanti altına alınan haklardır. Bu hakkı veren Allah'tır ve hiç kimse Yüce Mevla'mız tarafından verilen hakkı alma ya da kısıtlama yetki ve salahiyetine sahip değildir. Bir başka ifadeyle İslam'ın belirlediği haklar bu inancın vazgeçilmez bir parçası durumundadır. Dolayısıyla her Müslüman bu hakları kabul etmeyi ve uygulamaya koymayı beşeri bir anlayış çerçevesinde değil, dini bir sorumluluk gereği anlar ve algılar. Zira Kur'an’ın belirlediği bu hüküm gereği yerine getirilmedi takdirde zulmü beraberinde getiri ki, zulümde haramdır ve yasaktır.

 

İNSAN ONURU MUKADDES'TİR

 

İslam bir yandan insan onurunun kutsal olduğunu ortaya koyarken, diğer yandan da bu onuru zedeleyecek her türlü davranışı da şiddetle yasaklar. Hürriyet, eşitlik, yaşama hakkı, din ve vicdan özgürlüğü hakkı, yargılanma hakkı, ırz, namus ve özel hayatın masuniyeti, şeref ve haysiyetin korunması, İslam'ın bin dört yüz küsur sene önce garanti altına aldığı haklardan sadece bazılarıdır. Mevla'mız Kur'an-ı Mübininde;  “And olsun biz insanoğullarını şerefli kıldık. Onların karada ve denizde gezmesini sağladık. Temiz şeylerle onları rızıklandırdık. Yarattıklarımızın pek çoğundan üstün kıldık.” beyanıyla insanın mükerrem bir varlık olduğunu insanlığa hatırlatıyor.

 

İNSAN KAİNATIN ÖZÜDÜR

 

İnsan kainatın özüdür, hülasasıdır. Kur'an’ın beyanıyla yeryüzünü imar etmek üzere Hakk Teala'nın"kainattaki halifesi"dir. İnsan varlıkların gözbebeği yani Adem’dir. Şeyh Galip bunu şu veciz beytinde şöyle dile getirir: "Hoşça bak zatına kim zübde-i alemsin sen / Merdüm-i dide-i ekvân olan ademsin sen" Yani; "Kendine güzelce bak ki, alemin özü sensin. Sen varlığın gözünün bebeği olan ademsin."  Bunun içindir ki; İslam güneşi insanlara doğduğu andan itibaren söz konusu hak ve hürriyetleri ferde sunmakla, onun kanını dökülmekten, ırzını çiğnenmekten, malını gasp edilmekten, meskenini tecavüzden, nesebini bozulmaktan ve vicdanını tahakkümden muhafaza etmiştir.

 

VEDA HUTBESİ İNSAN HAKLARI MANZUMESİDİR

Üzülerek belirteyim ki; geçtiğimiz yüzyılda insan hakları konusunda insanlık hiç de iç açıcı bir imtihan vermemiştir. Yaşadığımız çağda da devam eden olumsuzlukların bertaraf edilebilmesi ve insanoğlunun yeniden onurlu bir varlık olarak hayatiyetini idame ettirebilmesi için Nebiler Nebisi'nin asırlar önce veda hutbesinde i'rad buyurduğu evrensel insan hakları mesajlarına ve bu mesajların ruhuna kulak vermekten başka çaremiz bulunmamaktadır. Kainatın Efendisi (A.S.) on binlerce insana hitaben yaptığı o tarihî konuşmasında insanların canlarının, mallarının ve ırzlarının dokunulmaz olduğunu bildirmiş; İslam’ın, bütün haklarını aynı ölçüde güvence altına aldığını orada bulunan sahabe-i kiram aracılığı ile tüm dünyaya deklere etmiştir.

 

İNSANLIK KUTLU NEBİ'NİN MESALARINA MUHTAÇ

 

İnsanlık onuru çağımızda fazlasıyla rencide edilmiştir ve edilmeye de devam etmektedir. Ayrımcılık, tecrit, şiddet, işkence, terör ve tedhiş hareketleri, kardeşkanı dökme, gelir adaletsizliği, zulüm, sömürgecilik, eğitimde fırsat eşitsizliği, emeğe saygısızlık özel hayat saldırı, iftira, şantaj, tehdit açlık ve kıtlık gibi insan haklarını ihlal eden gelişmeler maalesef dünyada korkutucu boyutlara ulaşmış durumdadır. Umuyor ve ümit ediyoruz ki; insanlık bu konuda; bir Yahudi’nin cenazesi geçerken ayağa kalkan Hz. peygamber'e, o bir Yahudi’dir, neden kalktınız diye soran sahabeye; "o da bir insan değil mi" diye cevap veren Rahmet Peygamberinin kutlu mesajlarından ders alır ve yeniden insanlığını hatırlar…

 

İNSAN HAKKINI İHLAL, KUL HAKKIDIR

 

Hz. Peygamber (A.S)'in "hepiniz tarağın dişleri gibi eşitsiniz…." mesajındaki ruhun kavrandığı, insan temel hak ve hürriyetlerinin ihlal edilmediği bir dünya temennisiyle; hakların ihlalinin Hakk huzurunda "kul hakkıyla" değerlendirileceğini bir kez daha hatırlatmak isterim.” (İl Müftülüğü)

                                                                                                 

 

 

 

 



E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir