• İmsak 00:00
  • Güneş 00:00
  • Öğle 00:00
  • İkindi 00:00
  • Akşam 00:00
  • Yatsı 00:00
  • İFTARA KALAN SÜRE 00:00:00
İMSAKİYE 2024 - Bilecik

“İnsanın Engelli Olması Kesinlikle Bir Kusur Sayılamaz”

Müftü Akkuş mesajında, son istatistiksel verilere göre 9 milyon insanın yani nüfusun %12sinin engelli olduğunu belirtti. Müftü Akkuş mesajında şunları aktardı:

“Öncelikle şunu ifade edeyim ki; Cenab-ı Hakk’ın mahlukat içerisinde en mükemmel ve müşerref olarak yarattığı varlık insandır. Öyle şereflidir ki; insanı yeryüzünde kendisinin halifesi olarak nitelendirmiş ve bütün mevcudatı onun istifadesine vermiştir. Dolayısıyla statüsü, sağlık durumu, ekonomik seviyesi ve benzeri kriterler bazında durumu ne olursa olsun her insan Yaratandan ötürü mükerremdir ve saygıya layıktır. Çünkü insan Mevlayı Mütealin eseridir, onun mutlak sanatkarı Cenab-ı Zülcelaldir. İnsanın bu özelliği dışındaki sair özellikleri üstünlüğün refransı değildir.

Din-i Mübin-i İslamın bu konudaki yaklaşımı “Her insanın, insaniyeti noktasında tarağın dişleri gibi olmasıdır” Yani birbirine eşit, garanti altına alınan haklarını kullanma noktasında aynı fırsatlara sahiptir. Yegane üstünlüğün ölçüsü ise Kur’an’ın ifadesiyle anacak “takva” dır. Yani Hak Tela’nın emir ve yasaklarına samimi olarak bağlıluktır. Nitekim gönüllerimizin yegane Sultanı Efendimiz (A.S.) yüzbinlere hitaben i'rad buyurduğu Veda Hutbesinde bu hakikati tüm insanlığa bir “insan hakları evrensel beyannamesi” statüsünde deklere etmiştir. İnsanların dış görünüşlerine, mal, mülk, makam, mevki, fiziki yapılarına değil, kalplerde ve gönüllerde olanlar ile, buralardan dışa yansıyan ameller Kadir-i Mutlak’ın nazarında makbul olandır. Bu hakikati “Marifetname” isimli eserin müellifi, gönül eri büyük mütefekkir İbrahim Hakkı Hazretleri şu veciz beyitle ne güzel dile getiriyor:

Harabat ehline hor bakma şakir / Defineye malik viraneler var

Yani insanları dış görünüşleri veya imtihan kapısı olan fiziki eksiklikleri yüzünden sakın hor ve hakir görme. Çünkü nice itibar edilmeyen, değer verilmeyen virane görünümlü harabe yapılar vardır ki; içinde çok kıymetli hazineler barındırır veya bizatihi kendisi değer biçilmeyen bir asar-ı antikadır da bunu sen bilemezsin. Hem öyle değerlidir ki, yaşadığı toplumun rahmetin tecellisine vesile oldukları gibi, bela ve musibetlerin de definin sebebidir.

Nitekim Kainatın Efendisi (A.S.); “Şayet Allah'tan korkan gençleriniz, can taşıyan hayvanlarınız ve beli bükülmüş ihtiyarlarınız olmasaydı belâlar üzerinize sel gibi yağacaktı" hadis-i şerifleriyle bize bu konuda derin bir mesaj vermektedir.

Esasen insanın bedenin bazı fonksiyonlarını kaybetmesi veya tam kapasite kullanmaması, genel ifadesiyle engelli olması kesinlikle bir kusur sayılamaz. Hadisenin bu şekilde değerlendirilmesi şiddetle yasaklanmış, insanların fiziki yapılarına göre katagorize edilerek, aşağılanması, tahkir ve tezyif edilmesi günah-ı kebairden sayılmıştır. Bu meyanda Müslim’in sahihinde yer alan şu hadis-i şerif çok manidar ve uyarıcıdır.

“Bir kimsenin mümin kardeşini (herhangi bir kusur veya fiziki engeli sebebiyle) küçümsemesi günah olarak ona yeter”  “Ama’nın yolunu şaşırtana Allah lanet etsin” nebevi mesajı da engelli insanlarımıza karşı davranışlarımızda insani olmayan tavır ve yaklaşımlarımızın hangi sonuçları beraberinde getireceğini anlatması açısından hiç şüphesiz çok dikkat çekicidir. Diğer yandan takdir-i Hüda olarak kendisine fiziki anlamda bazı sıkıntılar verilen insanlarımızın bunun karşılığında sabır göstermeleri ve bunun karşılığı olarak ta büyük mükafatlara erişecekleri müjdesi verilmiştir. Bu hakikati bizlere mesaj olarak ileten kudsi mesajlardan ikisini burada paylaşmak isterim: Buhari’de yer alan bir Hadis-i Kudsi’de Yüce Allah; “Herhangi bir kulumu gözlerinden mahrum bırakmak suretiyle imtihana tabi tuttuğumda sabrederse, gözlerine karşılık ona cenneti veririm” buyurmuşlardır. Nebiler Nebisi (A.S.) da; Ahmed b. Hanbel’in Müsnedinde yer alan mubarek hadislerinde;  “Amaya rehberlik etmen, sağır ve dilsize anlayacakları bir şekilde anlatman, muhtaç bir kimseyi ihtiyacını tedarik etmesi için gerekli yere götürmen, derman arayan dertlinin imdadına koşman, koluna girip güçsüze yardım etmen, konuşmakta güçlük çekenin meramını ifade edivermen, bütün bunlar sadaka çeşitlerindendir…" buyurarak bir anlamda dini, insani, vicdani, ahlaki ve sosyal hayatın sorumluluğu gereği ifa etme zorunluluğu bulunan bu amelle aynı zamanda bir sevap kapısının da bizlere açıldığını müjdelemişlerdir.

Şüphesiz sağlık ve sıhhat en önemli nimetlerdendir. Dünya ahretin tarlası ve imtihan yeri olarak aynı zamanda tabiri caizse bir er meydanıdır.  Hasta veya engelli olmak bir imtihan vesilesi olduğu gibi, bir hastaya veya engelliye gereken itinayı göstermek de bir imtihan vesilesidir. Dolayısıyla burada öncelikli olarak engelli vatandaşlarımızın ailelerine ciddi sorumlulukların düştüğünü ve bu konudaki fedakarlıklarının Cenab-ı Hakk katında büyük ecirlerin kendilerine dönmesine vesile olacağını bir kez daha hatırlatmak isterim. Elbette bu sorumluluğun sadece aile fertlerine yüklenmesi en hafif ifadesiyle insafsızlık olur. Toplumdaki her ferdin bir engelli adayı olduğu bilinç ve anlayışı içerisinde davranması ve üzerine düşen görev ve sorumlulukların gereğini yerine getirmesi, kurumsal bazda kamu kurum ve kuruluşlarının engelli vatandaşlarımızın sorunlarını çözecek projeler geliştirmesi, kısacası “Yaratılanın Yaratandan Ötürü Sevildiği” bir ortam hazırlanması da önemli hususlar olarak karşımızda durmaktadır.

Bir mütefekkirin deyişiyle; ezansız namazla, namazsız ezan arasında geçen kısacık dünya hayatında çeşitli engelleri olan kardeşlerimiz Hz. Eyyub misali bir sabırla Allah’a isyan etmeden gönülden ve samimi olarak O’na yönelmeleri gerektiğini, yaşadıkları mahrumiyetlerin ebedi saadet adına Mevla’mız tarafından takdir edilecek ciddi bir sermaye olduğunu unutmamalıdırlar. Bu vesileyle 3 Aralık “Dünya Engelliler Günü” vesilesiyle tüm engelli vatandaşlarımızın gününü kutluyor, bu kardeşlerimizin sadece yılda bir veya birkaç gün değil, her gün toplumun eşit ve değerli birer bireyler olarak hatırlanmaları dileklerimle vefat edenlere Cenab-ı Hakk’tan rahmet ve mağfiret, hayatta olanlara huzur ve saadetler temenni ediyorum.” (İl Müftülüğü)

 


Reklam
Mustafa Cilali


E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir