KALBİM BİLECİK’TE KALDI

 

İnsan kaderine hükmedemiyor ve bilemiyor neler yaşayacağını. O zaman sorsalardı asla tercih etmezdim hatta ilk bir yıl da aynı şekilde düşündüm ama şimdi seçme şansım olsa geçen dört yılı yeniden yaşamak isterdim. Şarkıdaki gibi “Şimdi bana kaybolan yıllarımı verseler “demediğim için şanslı addediyorum kendimi. Kaybolmadığını düşünüyorum buradaki zamanımın. Güzellikler yaşadık, güzel dostluklar kurduk bu şehirde. Gün geldi ıslandık yağmurunda, gün oldu güneşinde ısındık kış günü ve gün geldi güzel hülyalara daldık göleti seyrederek. Ve fakat gün geldi “her nesnenin bir bitimi “ olduğu gibi ayrılığın da vakti geldi.

   İlkin Şeyh Edebalı Hazretlerinin Türbesini gördüm ve ilk onu sevdim bu şehirde. Saniyen Kent Ormanı’nı ardından şadırvanda bir temmuz sıcağında oturup yediğim dondurmayı. Sonra gezdim çarşının eski sokaklarını bir mehter eşliğinde. Benim gibi nostalji meraklılarına güzel bir esintiydi Bilecik. Hep söyledi bilenler Osmaneli evleri tam sana göre, görsen sıla hasretin diner,diye ama kısmet olmadı belki başka bahara…Pelitözü Göleti’yle tanışmam geldikten yaklaşık bir yıl sonraya rastladı.Niçin daha önce haberim olmadı bu güzellikten, diye hayıflandım ve bunaldıkça kaçtım ara sıra.Son bir yıldır ise güzelliğine güzellik kattı göl.Bir genç kız gibi serpildi,güzelleşti ve tabi görücüleri de arttı.Neredeyse oturacak yer bulunmuyor.Ve artık o Gölpark, şehrin nefes aldığı yer.Bu kadar değil tabi: ayvasını,narını, cevizini,kirazını da sevdim Bilecik’in.

    Bir mübarek rüyanın hayata geçtiği bir yüce milletin doğduğu  “Kuruluşun ve kurtuluşun başkenti”  olan bu topraklarda nasibimiz bu kadarmış. Hepi topu dört yıl… Pek de düşünmediğimiz bir vakitte geldi çattı ayrılık. “İnsanların birbirini tanıması için en iyi zaman, ayrılmalarına en yakın zamandır” der Dostoyevski. Bazı dostlarımızı geldiğimiz an tanıdık, bazılarıyla ise yeni hemhal olduk. Geç bulduk ama inşallah çabuk kaybetmeyiz dostlarımızı. Kırlangıçların ömrü gibi altı ay değil ahiret kardeşliği olur dostluklarımız.

    Bu küçük ve sıcak Anadolu şehrine bağlanmamak için çok çabaladım. Mecbur kalmadıkça çarşısına bile inmedim. Tecrübelerimle sabitti bağlanınca ruhum çok acı çekiyordu, canım yanıyordu. Kayseri ve Bartın ve ebedi hasretim Ankara böyleydi benim için. Aynı duyguları tekrar yaşamamak için belki hep “alışamadım, sevemedim, sıkılıyorum “ diye kendimi avutmuşum meğer. Ama bilememişim dilin kemiği yokmuş ama kalp yalan söylemezmiş. İnsan istemese de bedenen bağlanmasa da kalbe söz geçirmek elde değilmiş. Can Yücel’e ait olan aşağıdaki şiir hiçbir şeye bağlanılmaması gerektiğini çok güzel ifade ediyor.

Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne.
“O olmazsa yaşayamam.” demeyeceksin.
Demeyeceksin işte.
Yaşarsın çünkü.
Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.
Çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın.

Ve zaten genellikle o daha az sever seni,
Senin onu sevdiğinden.
Çok sevmezsen, çok acımazsın.
Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem.
Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin.
Senin değillermiş gibi davranacaksın.
Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de
korkmazsın.
Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın.
Çok eşyan olmayacak mesela evinde.
Paldır küldür yürüyebileceksin.
İlle de bir şeyleri sahipleneceksen,
Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin.
Gökyüzünü sahipleneceksin,
Güneşi, ayı, yıldızları…
Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak.
“O benim.” diyeceksin.
Mutlaka sana ait olmasın istiyorsan birşeylerin…
Mesela gökkuşağı senin olacak.
İlle de bir şeye ait olacaksan, renklere ait
olacaksın.
Mesela turuncuya, ya da pembeye.
Ya da cennete ait olacaksın.
Çok sahiplenmeden, Çok ait olmadan yaşayacaksın.
Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi, Hem
de hep senin kalacakmış gibi hayat.
İlişik yaşayacaksın. Ucundan tutarak…

    Kalbim Bilecik’te kaldı, diyerek ayrılıyorum buradan ama biliyorum ki gönül bağı ebedidir.

  NOT: Yazma hayalimi gerçekleştiren Mehmet Bey ve Bilgen Hanım’a teşekkür ediyorum, yazılarıma devam edeceğim inşaallah.

Fazilet Bozkurt

 



E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir