KIYAMET GÜNÜ ARŞIN GÖLGESİNDEKİ 7 SINIF İNSAN (II)

 

4-Allah İçin Birbirini Seven İki Kimse: Birbirini herhangi bir menfaat ve beklenti için değil, sırf Allah için seven ve bu ortak payda bir araya gelen müminler için Efendimiz (S.A.V.) mubarek ifadeleriyle şu hadis-i kudsi’deki müjdesine kulak verelim:  "Allahu Teâlâ buyuruyor : Benim hoşnutluğum uğrunda birbirini sevenler için, Peygamberlerin ve şehitlerin bile imrenecekleri derecede nurdan kürsüler vardırnokta" Yunusumuz; “Gelin tanış olalım, sevelim sevilelim. Dünya kimseye kalmaz” diyor, Şüphesiz insanlık bu erdemliliği gerçek anlamda kavrayıp, Allahın rızasını esas alan bir sevgi halesi oluşturmadıkça huzuru, mutluluğu, kardeşliği, dünya ve ahiret saadetini yakalayamaz. Hz. Mevlana sevginin aşamayacağı hiçbir engelin olmadığı şu veciz ifadelerle anlatır: “Sevgi; acıyı tatlıya, toprağı altına, hastalığı şifaya, zindanı saraya, belayı nimete ve kahrı rahmete dönüştürür. Demiri yumuşatan, taşı eriten, ölüyü dirilten sevgidir.”

5- Allah Korkusundan Dolayı Nefsine Hakim Olan İnsan:İnsan yaratılışında var olan temayüller doğrultusunda hep nefsinin arzu ettiği şeyleri yapmak ister. İnsanın dünya hayatındaki imtihanındaki en büyük düşmanlarından biri hiç şüphesiz nefsidir. Dünya hayatının sonuna kadar en çetin mücadeleyi vermesi gereken varlıklardan biri, uzakta bir yerlerde değil, tam olarak "ben" dediği varlığın içindedir; yani "benliğinin bir parçası"dır. Nitekim Kur’an-ı Kerimde; "(Yine de) Ben nefsimi temize çıkaramam. Çünkü gerçekten nefis, -Rabbim'in kendisini esirgediği dışında- var gücüyle kötülüğü emredendir…" buyrularak nefsin insanı sürekli kötülüğe, şerre ve yasak olan şeylere yönlendirdiğine dikkat çekmektedir. Diğer yandan nefsine kulak vermeyenlerin kurtuluşa erenler olacağını da şu ayet-i kerimeler bizlere haber vermektedir. .

"… Kim nefsinin bencil-tutkularından (ya da cimri tutumundan) korunursa; işte onlar, felah (kurtuluş) bulanlardır." "Kim Rabbinin makamından korkar ve nefsi heva (istek ve tutkular) dan sakındırırsa, artık şüphesiz cennet, (onun için) bir barınma yeridir."  Merhum Akif ne güzel söylemiş: Ne irfandır veren ahlâka yükseklik ne vicdandırvirgulFazilet hissi insanlarda Allah korkusundandırvirgul/ Yüreklerden çekilmiş farzedilsin havf-ı Yezdanın,/ Ne irfanın kalır tesiri katiyyen ne vicdanınnokta

6-Sağ Elinin Verdiğini, Sol Eli Bilmeyecek Şekilde Sadaka Veren Kişi: Kur’an-ı Kerimde Cenab-ı Hakk; "Sadakaları açıkca verirsenizvirgulne iyi olur; yok eğer onları gizler de öyle fakirlere verirseniz bu sizin için daha hayırlıdır ve günahlarınızın bir çoğunun bağışlanmasına sebep olurnoktaBilin ki Allah her ne yaparsanız hepsinden haberdardırnokta" mealindeki ayet-i kerimesiyle Rabbimiz verilen sadakanın açıkta gizli de verilebileceğini beyan ederken; gizli vermenin daha hayırlı olduğuna dikkat çekiyor. Çünkü gizlice verilen sadakavirgulhem riyadan uzak olurvirgulhem de ihtiyaç sahibinin onuru korunmuş olur. Şüphesiz açıkça vermek riya ve gösterişe matuf değil de, teşvik etmeye yönelikse bu durum ayrı bir anlam taşır.

7-Tenha Yerde Allah'ı Anarak Gözleri Yaşaran Kişi: Mevlid-i şerifin müellifi Süleyman Çelebi; Bir kez Allah dese aşk ile lisan, / Dökülür cümle günah misli hazan, diyor. Evet gönül bir kez aşk ile, şevk ile Allah derse Rabbi ona mukabele etmez mi hiç. Allah her zaman ve her yerde anılırnoktaO zamandan ve mekandan münezzehtir. Ancak tenha yerde Allah''ın anılması gösterişten uzak ve samimi bir davranıştırnoktaHz. Peygamber (S.A.V)  hadis-i şeriflerinde; “ İki göz vardır ki; cehennem ateşi onlara dokunmaz. Allah korkusundan ağlayan göz, gecesini Allah yolunda nöbet tutarak geçiren göz.” buyurarak bu bahtiyar insanları müjdelemektedir. Cenab-ı Hakk’ın bizleri de bu yedi sınıf insana dahil etmesi dua ve niyazıyla, cum’anız mubarek olsun. 



E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir