KUR’AN-I KERİM AYI RAMAZAN

 

         Kur'ân -ı Kerim: Hak kelamı (Allahın konuşması), Müslüman’ın başucu kitabı, yol haritası, Anayasa kitabı, Ötelerin habercisi, Geçmişin izahı geleceğin planı, Yaratıcının yarattığı kullara sunduğu hayat tarzıdır.
         Kur'ân -ı Kerim Hayatın kullanma kılavuzudur.
         Bir dede torunuyla oturup kavgaya tutuşmuş siyah ve beyaz renkte iki köpeği seyretmekteler. Torun dedeye sorar; dede hangi köpek yenecek der. Dede ikisi de benim köpeğim hangisini iyi beslersem o diğerini yener. Ve toruna şu nasihatte bulunur.”Beyaz köpek insandaki iyilik yani rahmanı yönünü, siyah köpek kötülük yani şeytanı yönünü temsil eder. Hangi yönü iyi beslenirse gelişecek güçlenecek diğer yönüne galip gelecek.” Der
        Ramazan ayı ruhun bedene, kalbin nefse ve aklin şeytanı isteklere galip geldiği aydır. Yani ruhun geliştiği ve genişlediği fırsat ayı.Tamda bu ayda İyilik yönümüzü besleyip şeytanı yönümüze baskın kılmaya ne dersiniz? 
        İnsanı insan yapan kişilik ve kimlik kazandıran eti kemiği fiziği yada kimyası değil. İnsanı değer ve kıymet; iç güzellik, fazilet, erdem, ruh ve kalp saffetiyle elde edilir.
        Ete kemiğe yatırım yapan bizler herhangi bir rahatsızlıkta 24 saatin herhangi bir saatinde doktora koşarken; ruh dünyasında fırtınalar kopan,  kalbi aç, zihni dağınık insanımız isyanla depresyonla çıkmaza girerken açlığın ve yetersizliğin sebeplerinden uzak yerlerde çare aramaktayız. Maalesef problemler üst üste hayatta sürekli kavgalar yaşamaktayız.
        Çare: Kuran’da.
        Kuran: hem keramettir, hem berekettir. 
        Gönül dünyamıza, şahsi hayatımıza, aile hayatımıza, içtimai hayatımıza berekettir. Kuruyan solan dünyalar kuranla hayat bulur.
        Kur'ân Allah’tan bize mesaj yüklü bir mektuptur. En çok sevdiğimizden yabancı bir dille bize mektup gelse; muhakkak bir tercüman bulur mektubun içeriğine ulaşırız. Sevdiğimizin selamını, bizden isteğini ve bize vaat ettiklerini öğrenir, gereğini yaparız.
       Allah’dan gelen mektubun dili Arapça olsada Türkçe meali, tefsiri yapılmış ilgililerin merakına sunulmuştur. Maalesef muhatabı Müslüman olan bizler; Kur'ân bize ne diyor, bizden ne istiyor, bize ne vaat ediyor. Hakkıyla haberdar değiliz ve de ilgisiziz.!
       Oysa Kur'ân bize; hayatı anlatıyor. Kâinat kitabını anlatıyor. Geçmişi anlatıyor. Allah’ı anlatıyor. Kurtuluş yollarını ve iki dünya saadetini vaat ediyor.
       Kur'ân: akla hitap ediyor, kalbe ve his dünyamıza gıda, ruhumuzun heykelini dikmede bizlere duru ve pak bir kaynaktır.
               Üstat Bediüzzamanın ifadelerinde;
       Dost istersen Allah yeter. Evet, O dost ise her şey dosttur. 
       Yârân istersen Kur'ân yeter. Evet, ondaki enbiya ve melâike ile hayalen görüşür ve vukuatlarını seyredip ünsiyet eder. 
       Mal istersen kanaat yeter. Evet, kanaat eden iktisat eder; iktisat eden bereket bulur. 
       Düşman istersen nefis yeter. Evet, kendini beğenen belâyı bulur, zahmete düşer; kendini beğenmeyen safâyı bulur, rahmete gider. 
       Nasihat istersen ölüm yeter. Evet, ölümü düşünen, geçici dünya sevgisinden kurtulur ve âhiretine ciddî çalışır. 
        Evet, kuran insana tam bir yol arkadaşıdır. Hayatın tüm dönemeçlerinde ve zikzaklarında: peygamberlerle hayalen görüşüp doğru ve isabetli yollara ulaşırız. 
        Kur'ân cemaati maalesef Kur'ân dan habersiz ve uzak yaşıyor. Kur'ân a hürmeti; gelinlerin sandığındaki çeyiz, evlerin duvarlarına kılıfıyla hapsedilmiş aksesuar yada vitrinlerde (vicdanı tatmin etmek için) hürmet gören kitap konumuna sokmuşuz. Yani Kur'ân hayatımızda gurbet yaşıyor. Asrın söz sultanın ifadeleri ile kuran bir vadide cemaati bir vadide. Kur'ân cemaatiyle buluşacağı anı beklemektedir.   
        Hak dostu berberde tıraş olurken berber bir yandan tıraş ediyor aynı anda Müslümanların ne kadar sefil ve çaresiz olduklarını anlatıp eğer bunların inançları gereği Allahları olsa idi Müslümanları izzetli ve üstün kılardı der. Hak dostu berberden ayrılırken yoldan saçı sakalı birbirine karışmış birini görünce berbere seslenmiş; şu adamı görüyor musun eğer berber olsa idi bu kişi saçı sakalı karışık pejmürde gezmezdi der. Berber: Eğer o kişi bana gelse sacını sakalı keser dağınıklıktan kurtarırdım der. Hak dostu taşı gediğine kor: Aynen öylede Müslümanlar Allahlarına gitseler Rableri onları sefaletten ve çaresizlikten kurtaracağını, aziz ve izzetli yapacağını vaat ediyor der.
        Hak yolcusu olan insan rabbiyle buluşması konuşması dertleşmesi içini sahibine dökmesi ancak hakkın konuşması Kur’anı kerimi okuyup anlamasıyla olacaktır.
         Rabbim tüm insanlığa Kur'ân ı nasip eyleyin.
 
Aydın OSMANOĞLU 
 


E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir