KUR’AN-I KERİM KÂİNATI OKUYOR

 

Kâinat: Cenabı Hakkın Kudret kalemiyle yazdığı tekvini ayetleridir. Kâinat; Güneşi, Ayı, Yıldızları, Galaksileri, Gezegenleri, Karası, Suları ile kusursuz bir tasarı, plan ve hikmetle adeta ince ince kaneviceyle tanzim ve tasnif edilmiş kudretin meşheridir. 

          Kainatı bir kitap gibi yazan Allah(cc) adeta yazan kaleminin mürekkebi bir taraftan kainatın fizik kanunlarını, bir taraftan kimya kanunlarını, bir taraftan biyolojinin kanunlarını, bir taraftan astronominin kanunlarını yaratılışı esas olarak maddi aleme ekivermiş.

          Kuranı kerim kainat kitabının fihristi, özeti, kainatta  yaş kuru ne varsa hepsinin yer aldığı ilahi beyân dır.

          Mesela ilk süre bakara inek isminin karşılığı, tin süresi zeytin demektir….v.b. Kuran; ey iman edenler, ey insanlar akletmezmisiniz düşünmezmisiniz deyip nazarları semaya, yere göğe ve denizlere yönlendirip kainat kitabını okumamızı istemektedir.

          Yaratma, hayat verme ve öldürmeyle ilgili beyân ve ifâdeleri; aklı başında hiç bir insan, ilimlerin oldukça ilerlediği günümüzde bile kimsenin kesin konuşmaya cesaret edemediği göklerin, yerin, yıldızların, dağların, ağaçların, hayvanların ve insanların yaratılması ve ilim adamlarının önünde hâlâ başlı başına bir muammâ olarak duran ‘hayat’ hakkında asla yaradan adına konuşamaz. Oysa âlemin kendisi sanatkârını bize haykıran kudret levhalarıdır.

          Bir milyon çeşit canlı ve cansız varlık; gökte uçanlar varlıklar, yerde yürüyen varlıklar ve denizde yüzen balıklar üzerlerinde taşıdığı sanat harikaları ile sanat sahibi olan Allah’ın kudretini gösteren en büyük delillerdir.

          Hayata müsait olan gezegenimiz aziz bir misafir olarak ağırlanan insana hizmet edecek şekilde hazırlanmıştır.

          Yazın yakıcı sıcağında dağın eteğinde çalışan madenci sıcaktan çok bunalınca benden daha güçlü kim var ki beni halsiz bırakıyor der. Başını kaldırınca güneşi görür. Hayalin ben güneş yerine geçeyim der. Güneş olunca gücünü düşünür: Dünyadan bin kat büyüğüm, dünyaya 149,5 milyon mesafede biraz uzaklı ve yakınlığı dünyanın dengesini bozacakken tam isabetli mesafede duruyorum. Dünyaya hem bir lamba hemde soba gibi dünyayı ısıtıp ve ışıklandırıyorum. Yedi rengin kaynağıyım derken bir perde önüne gelir bütün etkisini keser. Daha güçlü ne var ki güneşin bu kadar özelliği bitirir. Bakar ki bir bulut önünü kesmiş. O zaman bulut olayım der. Kendini bulut yerine koyan madenci hayat kaynağı olan suyu taşıyan bulut kurak topraklara çatlamış dudaklara abı-hayatım der. Derken bir güç önüne katıp bulutu sürüklemeye başlar. Daha güçlü ne olabilir ki düşünürken bakar ki bir fırtına önüne ne gelirsi hepsini sürükleyip götürmekte. O zaman fırtına olayım der. Kendindeki kasırga gücüyle önündeki her şeyi alıp götürürken önüne gelen koça bir dağ tüm hükmünü bitirir. Kendini dağ yerine koyan madenci kendi zenginliği düşünmeye başlar; Bütün madenlerin kaynağı benim, yer altı zenginliğim ile tüm nebatat ve hayvanata barınağım, eteğimdeki börtü böcek renk renk cıvıl cıvıl ötmekte, sular şırıl şırıl akmakta, yeşillerimle üful üful etrafa serinlik salmaktayım, üzerimdeki renk renk desen desen çiçeklerimle şenlikler sunmaktayım diye düşünürken kendinden izinsiz biri eteğine girmiş maden çıkarmakta görür. Bu kişi ne kadar yetkili ki bu kadar zenginliğe sınırsız yetkili derken o kişi kendisi olduğunu görür. Bu kainatın halifesi olduğunu fark eder.

Rabbim bizlere kainat kitabını sayfa sayfa satır satır okuma ve anlamayı  nasip eyleyin.

Aydın OSMANOĞLU 



E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir