KUR’AN VE HADİSLERDE MÜ’MİNLERİN ÖZELLİKLERİ

 

Onlar ki, zekatı öderler. Onlar ki, ırzlarını korurlar. Ancak eşleri ve ellerinin altıda bulunan cariyeleri bunun dışındadır. Onlarla ilişkilerinden dolayı kınanmazlar. Kim bunun ötesine geçmek isterse onlar haddi aşanlardır. Yine onlar ki, emanetlerine ve verdikleri sözlere riayet ederler. Onlar ki namazlarını kılmaya devam ederler. İşte bunlar varis olanların ta kendileridir. Onlar Firdevs cennetlerine varis olurlar. Onlar orada ebedi kalacaklardır.”(Mü’min 1-11)

Rahmanın kulları, yeryüzünde vakar ve tevazu ile yürüyen kimselerdir. Cahiller onlara laf attıkları zaman,  “selam” der geçerler. Onlar Rablerine secde ederek ve kıyamda durarak geceleyenlerdir. Onlar, şöyle diyenlerdir  (Ey Rabbimiz bizden cehennem azabını uzaklaştır, gerçekten onun azabı sürekli bir helaktir. Şüphesiz, ne kötü bir durak ve ne kötü bir konaktır.) Orası onlar harcadıklarında ne israf ne de cimrilik edenlerdir. Onların harcamaları bu ikisi arası dengeli bir harcamadır. Onlar, Allah ile beraber başka bir ilaha kulluk etmeyen, haksız yere, Allahın haram kıldığı cana kıymayan ve zina etmeyen kimselerdir. Kim bunları yaparsa ağır azaba uğrar. Kıyamet günü onun azabı kat kat artırılır ve horlanmış olarak orada ebedi kalır. Ancak tövbe edip de inanan ve salih amel işleyenler başka. Allah işte onların kötülüklerini iyiliklere çevirir. Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. Kim tövbe eder ve salih amel işlerse işte o, Allaha, tövbesi kabul edilmiş olarak döner. Onlar yalan şahitlik etmeyen, faydasız boş bir şeyle karşılaştıkları zaman vakar ve hoşgörü ile geçip gidenlerdir. Onlar, kendilerine rablerinin ayetleri hatırlatıldığı zaman, onlara kör ve sağır kesilmezler. Onlar, “Ey Rabbimiz eşlerimiz ve çocuklarımızı bize göz aydınlığı kıl ve bizi Allaha karşı gelmekten sakınanlara önder eyle” diyenlerdir. İşte onlar sabretmelerine karşılık cennetin yüksek makamlarıyla mükâfatlandırılacaklar ve orada esenlik dileği ve selamla karşılanacaklardır. Orada ebedi kalırlar. Orası ne güzel bir durak ve ne güzel bir konaktır. “Ey Muhammed” De ki. Duanız olmasa, Rabbim size ne diye değer versin Siz yalanladınız. Öyle ise azap yakanızı bırakmayacak” (Furkan 63-77)

Şüphesiz insan çok hırslı ve sabırsız olarak yaratılmıştır. Kendisine kötülük dokunduğu zaman sızlanır. Ona bir hayır dokunduğunda da eli sıkıdır. Ancak namaz kılanlar başka. Onlar namazlarına devam eden kimselerdir. Onlar, mallarında, isteyenler ve   (istemeyip) mahrum kalanlar için belli bir hak bulunan kimselerdir. Onlar, ceza gününü tasdik eden kimselerdir. Onlar, Rablerinin azabından korkan kimselerdir. Çünkü Rablerinin azabından emin olunmaz. Onlar mahrem yerlerini koruyan kimselerdir…. (Mearic 19-35)

Mümin, insanlarla iyi geçinen, kendisiyle de iyi geçinilen, güzel münasebetler kurabilen kimsedir, münasebeti iyi olmayan geçimsiz kimsede hayır yoktur. Mümin, saftır “temiz kalplidir” kerimdir  “cömerttir” facir ise hilekârdır, leimdir alçaktır. Mü’min mü’minin aynasıdır, mümin müminin kardeşidir. Gıyabında malını ve canını müdafaa eder. Bir insan iyilik yaptığında sevinç, kötülük yaptığında üzüntü duyabiliyorsa artık o gerçek mü’mindir. Mü’min diğer mümin kardeşi için binanın taşları bibidir. Nasıl ki taşlar birbirini destekliyor ve tutuyorsa müminlerin de birbirlerini desteklemesi ve tutması gerekir.

Müminin kalbi kin ve hasetten arındırılmış bir vaziyette tertemizdir. Orada parlayan bir ışık vardır. Kâfirin kalbi ise simsiyah ve ters çevrilmiştir. İman ve takva birbirine terstir. İnsanlara karışıp ezalarına sabreden mümin, insanlara karışmayıp da ezalarına sabretmeyen müminden daha faziletlidir. Müminin misali vücudun organları gibidir. Bir organ hasta olursa diğer organlar da rahatsız olur. Müminin misali yaprağını hiç dökmeyen yeşil ağaç gibidir. Bu ise hurma ağacıdır. Mümin alın teriyle ölür. (Kütüb-ü Sitte’den Seçme Hadisler)

 

 

Özdemir TAŞ

İl Müftü Yardımcısı



E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir