MHP Osmaneli Seçim Bürosu Açılışını Yaptı

İlk açılış konuşmasını Osmaneli MHP Belediye Başkan Adayı Mustafa Kürek yaptı. Kürek yaptığı konuşmada şunları söyledi:

“İlçemiz kuruluşundan bu yana ilk Belediye Başkanımız Ahmet Hulusi Ünver’den bu zamana kadar görev yapan ve taş üstüne taş koyan ve hizmet için İlçemize gecesini gündüzünü katan evini barkını unutan ağabeylerimiz, Belediye Başkanlarımıza buradan sonsuz teşekkür ediyorum. Allah razı olsun diyorum. Yakın zamanda yine görevinin başında olan, bizler ve Osmaneli için aşk ve şevk ile çalışan değerli ağabeyimiz ve yakın zamanda hakkın rahmetine kavuşan Selahattin Çetintaş ağabeyimize Allahtan rahmet diliyorum, mekanı cennet olsun diyorum. İlçemizde Milliyetçi Hareket Partisiyle özdeşleşen 1999-2004 yılları arasında İlçemize hizmette öcülük eden ve Partimizin çıtasını yükselten Belediye Başkanımız Bahattin Bulut ağabeyimize buradan teşekkür edemeden geçemeyeceğim, kendisine şükranlarımı sunuyorum.

“Bilecik’in çeşitli köylerinde imamlık yaptım”

Ben malumunuz 1992-1997 yılları arasında Bilecik’in çeşitli köylerinde imamlık yaptım. Daha sonra 1997 yılında Osmaneli Kaymakamlığında yazı işlerinde göreve başladım. Değişik kademelerde görev yaptım. Yaklaşık 16 yıldır sizlere Kaymakamlık binasında hizmet ediyorum. Bundan sonra ki yaşamımda Allah nasip ederse, sizler takdir ederseniz Osmaneli Belediye Başkanı olarak hizmet etmek istiyorum. Osmanelili hemşerilerim sizlerle birlikte yürüyeceğimiz bu yol kutsal bir yoldur. Bu yolda insana hizmet vardır.

Belediye Başkan Adayı olarak çıkmış olduğum bu yolda İlçemizi yaşatılabilir ve yaşanılabilir hale getirmek hedefimiz olacaktır. Tabi ki bu yolda sevgiye, saygıya dayalı karşılıklı duygular essah olacaktır. İlçemizi beraber kalkındıracağız, ilçemizi layık olduğu çıtaya hakkımızla sizlerle beraber getireceğiz. Allah yar ve yardımcımız olsun”

 

Daha sonra söz alan MHP Bilecik Milletvekili Bahattin Şeker, “Siyaset insana hizmettir. Memleketini, vatanını, milletini seven, ben doğdum, büyüdüm ama yaşadığım müddetçe bulunduğu yere hizmet eden insanlar muhtarlığa, İl Genel Meclisine, Belediye Başkanlığına aday olur. Ben başta Mustafa Kürek ile yola çıkan İl Genel Meclisi adaylarımıza Belediye Meclis Adaylarımıza ve diğer Partilerde ki Belediye Başkan adaylarına başarılar diliyorum. Çünkü bu hükümet yarışıdır. Biz güler yüzle bu memlekete hizmet etmek için ayrım yapmadan çıkanların hepsine teşekkür ediyoruz. Şimdi ben yüreği küt küt atıp bu memlekete hizmet için yola çıkan Mustafa Kürek çok kibar konuştu ama ben bu memleketin haline çok kibar konuşamayacağım.

 Suriye, Mısır, Libya ve Irak’taki gelişmeleri okumaktan aciz duruma düşen bu hükümet; bu bölgede bir çok yanlış işler yapmıştır. Bu yanlışlar, Türkiye’ye ağır bedel olarak ödetilmektedir. Bugün ülkemizde, 700.000’den fazla Suriyeli mülteci vardır. Üstelik, Suriye’de olan gelişmeler neticesinde, El-Kaide ve PKK gibi örgütler, bölgeleri ele geçirmekte, komşumuz olmaktadır. Hükümetin göz göre göre akan kana seyirci kalmak bir yana, elleri kana bulanmıştır. Göz göre göre ateşe benzin dökmüşlerdir.

“Bu yazıktır, günahtır, gaflettir.”

Bu yazıktır, günahtır, gaflettir. Ülkemiz, olağanüstü günlerden geçmektedir. Tarihin en büyük rüşvet ve yolsuzluk operasyonunun başladığı, 17 Aralık’tan itibaren; bu operasyondan çok daha önce de belirttiğimiz gibi, bu hükümetin nasıl çürümüş, kokuşmuş ve bataklığa saplanmış olduğu aşikar olmuştur. Müslüman’ız dediler, Dindarız dediler, yaşam biçimimize karışıyorlar dediler, mağduruz dediler iktidar oldular. Görüldü ki bunlar; Allah’ın yüce adı ile kandırmışlar, Allah korkusu taşımadan kul hakkı, yetim hakkı, garip hakkı yemişler. Hiç utanmadan, sıkılmadan, haya etmeden paraları götürmüşler.

Görüldü ki bunlar, 30 yaşında Rıza Sarraf üzerinden ülkemize gelen kara paraları aklamışlar; O paralar da meğer hayır parasıymış. Sormazlar mı adama; ayakkabı kutusunda 4,5 milyon doları, baskıyla imara açılan ve kırıştırılan rant alanlarını, yatak odalarında çelik kasaları, para sayma makinelerini, bakanın 780.000 liralık kol saatini, Rıza’nın özel uçağıyla gidilen umreleri, villaları.

Sormazlar mı adama, Habertürk kanalının yönetim kurulu üyelerinden olan Fatih Saraç’ı taa Fas’tan arayıp; “Bahçeli’nin konuşmalarını neden yayınlıyorsunuz, kaldırın” diye verilen talimatları. Fatih Altaylı’ya “anketlerde MHP’nin puanlarını, BDP’ye vererek gösterin, Ak Parti’ye de ekleyin” diyenleri. Korkak, satılmış, iktidar adına yalanlar üreten yandaş medyayı. Sormazlar mı?

“Milyonlar havada uçuşmuş”

4 tane Bakan istifa etmiş, onca Bakan değişmiş, her yerden çamur akıyor, hala darbe, faiz lobisi, dış mihraklar, 3. köprü, Amerika, çeteler, küresel örgütler, paraleller, haşhaşiler diye milleti uyutmaya, gündemi kaydırmaya, kafaları bulandırmaya çalışıyorlar… Sormazlar mı adama; İşte ABD büyükelçisi hala yerinde duruyor. İşte daha geçen önce Brüksel’e ardından Almanya’ya gittin 3. köprüyü mü konuştun oralarda? İşte İran’a gittin. İşte Putin’le görüştün. İşte İsrail’le ticari anlaşmalar devam ediyor, yenileniyor, yakında elçilikler açılacakmış, Filistin konusunu da, mavi Marmara’yı da rafa kaldırdın. O halde ne dış mihrak diye sayıklıyorsunuz. Kimse inanmıyor zaten de, göz göre göre bu yaşanılanları da hafızalarda tazelemek gerekiyor.

Sapır sapır dökülen bir iktidar bu ülkenin başındadır. Bakanlar, Bakan çocukları, çocukların yürüttüğü para trafiği ve bu trafik için kurdukları paravan vakıflar, enişteler, kayınçolar, kayınpederler, bacanaklar, amcaoğlu, emmioğlu; mübarek memleketi çiftlik etmişler, sülalece malı götürmüşler…

Milyonlar havada uçuşmuş, hakimler, savcılar, bürokratlar, müdürler, polisler ya görevden alınmış ya tayin edilmiş… HSYK kanunlarını kendileri çıkardılar, şimdi kanun tanımaz kabile devletleri gibi, devletimizi yönetiyorlar. Tabi işlerine gelince yargı bağımsız, işlerine gelmeyince yargı taraflı..hadi oradan be, hadi oradan..

“Böyle bir U dönüşünü en usta şoförler bile yapamaz”

Bunlar çıkıp demişlerdi ki, “Ergenekon davaları Cumhuriyet tarihin en büyük hesaplaşmasıdır.” Şimdi bu olayların ardından diyorlar ki, “bu davalar milli orduya kumpastır.” Bunlar demişlerdi ki; “savcılar kozmik odalara da girer, istediği her yere de girer. Yargı bağımsızdır. Hakikati bulmakta hiçbir güç baskı kuramaz.” Şimdi bu olaylardan sonra diyorlar ki; “senin savcı olarak böyle Bakan çocuğuna soruşturma açmak, tırları durdurmak gibi bir yetkin yok. Sen kim oluyorsun? Hesaplaşırız.” Diyorlar. Hadi oradan be, hadi oradan… Utanmıyorlar, dün söylediklerini bugün işlerine gelmeyince nasıl unutuyorlar? Böyle bir u dönüşünü en usta şoförler bile yapamaz.

Tıpkı deniz feneri olayında olduğu gibi, bu olayda da “cambaza bak” diyerek; “bizi Millet seçti, biz yargıya hesap vermeyiz, sandıkta Millet oy vermezse olur o iş…” diyerek; pişkin pişkin, sırıta sırıta, kaynata kaynata konuşuyorlar. Böylesine utanmazlık olur mu? Hırsızlık, milletin iradesiyle, teveccühüyle, güveniyle oynayıp; milleti istismar ederek mi kapatılacak? Peki ya oy veren vatandaşlarımız; onlar “aferin, iyi çaldınız, daha iyi çalın diye yine oy veriyorum size” mi diyecekler? Eğer öyle düşünülüyorsa yanılırlar, bu millet sizi gömer, gömer…

“Başbakana dokunmak ibadettir” diyeceksin, Başbakan için tövbe haşa “Allah’ın bütün vasıflarını üzerinde toplamış lider” diyeceksin; alenen şirke düşeceksin, millet susacak öyle mi? Utanmazlar, yüzsüzler, terbiyesizler…

“İşte İlker Başbuğ, İşte Engin Alan…”

Bunların iktidarında, rüşvetçiler hayırsever oldu. Yolsuzluk soruşturması komplo oldu. Utanmazlığın adı iktidara darbe oldu. Sapla saman karıştı. Teröristle pazarlık edildi, bebek katilleri sokaklara bırakıldı, silahlı, bombalı, roketli pkk’lılar şehirlere indi, düğünlere, cenazelere katıldı, terörle mücadele edenler de hapse tıkıldı. İşte İlker Başbuğ, İşte Engin Alan… Bunların iktidarında; yolsuzluk ve rüşvetle, milyon dolarlarla safahat ve saltanat yaşadılar, villalar diktiler, malı götürdüler. Ama vatandaş zamlarla bedeller ödedi, çocuğunu okutma derdiyle, iş bulma derdiyle beli büküldü, hayat pahalılığı karşısında, geçim derdiyle bıktı, usandı.

“Utanmıyor musunuz? Utanmayacak mısınız? Ey millet uyanmayacak mısınız?”

Peki bunlar… İşte dosyalar tek tek çıkıyor meydana… Sabah gazetesini ve Atv adlı kanalı almak için, Ak Parti’nin zenginleri ortak havuz oluşturmuş, 650 milyon dolarlık havuz… Bunun adı soygundur soygun, vurgun bu, hırsızlık bu… Biri hap aldım diyor, biri ben 5 senedir avanta veriyorum bunlara diyor. Biri yeni ihaleler alacağım diyor. Biri kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez diyor. Biri ziraat bankasından ballı krediler, milyonlar çekmiş biri uyuyamıyorum diyor… Biri bu verdiğimiz avantaların karşılığını fazlasıyla alacağız diyor… Biri de bu milletin bilmem neresine koyacağız diyor… Utanmaz, ahlaksız, arsız, şerefsizler…

Bu millete reva mıdır? Bu millete küfür ede ede, bu milletin paralarını, haklarını gasp edenler hala cevapsız mı kalacak? Bu milletin çocukları, vakıf kuramadığı için, ayakkabı kutusu bilmediği için, harama el sürmediği için mi kıymetsiz de Bilal oğlan kıymetlidir? Utanmıyor musunuz? Utanmayacak mısınız? Ey millet uyanmayacak mısınız?

30 Mart tarihi, işte bu yaşananların hesabının sorulacağı tarihtir. Yepyeni bir uyanıştır. 30 Mart birliğin, beraberliğin, bütünlüğün, bağımsızlığın, temiz bir toplumun, temiz bir devletin, milli şuurun başlangıcıdır. 30 Mart vatana, bayrağa, devlete, millete, tarihe, Cumhuriyete, Demokrasiye, Adalete, Şehitlerimizin ve yetimlerimizin haklarına sahip çıkmamız gereken tarihtir. Bu çok önemli bir dönemeçtir.

“İnsanı insanla buluşturmaya geldik”

Gelin canlar bir olalım diyoruz. Bir gönüllü kırdınsa kıldığın namaz değil diyoruz. İkilik kinini içimizden attık, özümüzde buluşmaya geldik, insanı insanla buluşturmaya geldik, “İnsan yaşat ki devlet yaşasın” diyoruz. Siyasette millete teklifi olmayanın iddiası da olmaz. Bizim kıymetli hemşehrilerimize bir teklifimiz var; iddiamız da bu teklifin içindedir. Dürüst, ilkeli, hedefler üreten ve hedeflere ulaşan bir siyaset istiyor musun? istiyor musun?

Milli şuura kıymet veren, gençlerin gelecek kaygılarına kulak veren, evinin, yuvasının direği olan kadına fırsatlar sunan, komşusu açken tok yatmaktan ar eden, mazlumu gözeten bir belediye istiyor musun?

Çalmayan, çaldırmayan, zıkkımlanmayan, zıkkımlandırmayan, dertlere deva, dillere dua olan bir kadronun iş başına gelmesini istiyor musun? Samimiyeti ciddiyetle, hizmet sevdasını sorumluluk bilinciyle buluşturmayı bilen, heyecanlı ve tecrübeli, enerji dolu ve gümbür gümbür ayakları yere sağlam basan bir üretkenlik istiyor musunuz?

O halde, MHP saflarında buluşmaya, bize güç vermeye, destek olmaya, ele ele, gönül gönüle, omuz omuza yürümeye davet ediyoruz. İnançlı ve iddialıyız. Güçlüyüz ve göreve hazırız. Güler yüzlüyüz ve sözümüzün eriyiz” dedi.

Daha sonra Şeker Andımızı okuyarak orada bulunanlara da tekrar ettirdi. Seçim bürosunun dualarla açılmasının ve konuşmaların ardından MHP heyeti topluca Osmaneli pazarını gezerek vatandaşlarla ve satıcılarla sohbet ettiler. ERHAN TOKA – CANER ALKAN – CUMALİ ONUR AYDIN



E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir