• İmsak 00:00
  • Güneş 00:00
  • Öğle 00:00
  • İkindi 00:00
  • Akşam 00:00
  • Yatsı 00:00
  • İFTARA KALAN SÜRE 00:00:00
İMSAKİYE 2024 - Bilecik

“NE ALDATAN NE DE ALDANAN OLACAĞIZ”

Programda konuşan AK Parti Bilecik Milletvekili Fahrettin Poyraz,  muhalefeti sert bir şekilde eleştirdi. Poyraz ayrıca 17 Aralık operasyonuyla ilgili de konuştu. Poyraz konuyla ilgili yaptığı açıklamada o paraların yardım parası olduğunu ifade etti.

 

“Ne aldatan ne de aldanan olacağız”

 

AK Parti olarak yaptıkları icraatlardanbahseden Poyraz, yolsuzluk ve rüşvet operasyonları ile ilgili açıklamalarda da bulundu. Fahrettin Poyraz’ın açıklaması şu şekilde oldu:

“AK Parti olarak ilk kurulduğumuz andan itibaren, hep söyleyegeldik, dedik ki iktidara gelen bu parti, milletin ta kendisi. Kuruluşumuzdan çok kısa bir süre sonra, bir yıl sonra iktidara geldik.  2004 yılından itibaren de yerel yönetimlerde Belediye Meclisi üyesi arkadaşlarımız, il genel meclisi üyesi arkadaşlarımız ile birlikte sorumluluklar üstlendik. Ama her zaman, hangi makamda, hangi konumda olursak olalım, temel ilkemizi asla ve asla unutmadık. Milletimiz için, halkımız halkımızla birlikte siyaset yapmaktır. Zaman zaman milletimizle dertleştik, sorunlarımızı paylaştık. Ne dedik? 'Asla ne aldatan ne de aldanan olacağız' dedik. Yapamadığımız şeylerin neden olduğunu anlattık. Yaptıklarımızı milletimizle beraber yaptık, o mutluluğu, o sevinci, o hazzı milletimizle beraber paylaştık. Hep birlikte gücümüz yettiği kadar da milletimizin mutlu anlarını ve kederli anlarını paylaşma gayreti içinde olduk.  Ankara'da köşesine çekilmiş, yetkisiz, etkisiz bir hükümet, asla ama asla olmadık. Nerede bir vatandaşımızın canı yansa ister Türkiye sınırları içinde olsun ister dünyanın neresinde olursa olsun, onun yanında olma gayreti içinde olduk. AK Parti olarak hep ilklerin partisi olduk, Türkiye'de yapılamayanları yaptık.

Bizim yaptıklarımıza onların hayalleri bile erişemez dedik. Türkiye’de hayal olanı yaptık. Cumhuriyet tarihi boyunca 6 bin kilometre bölünmüş yol yapılmışken, biz bunun üzerine yaklaşık 16 bin kilometre daha yol yaptık. Hastane kapılarında bekleyen, ilaçlarını alamayan insanları ne çabuk unuttuk. Bütün hastanelerimizi, işçi, memur, esnaf ayrımı yapmadan bütün vatandaşlarımızın emrine AK Parti kadroları olarak sunduk. Bütün eczanelerden ilaç alınır olmadı mı? Her eğitim dönemi, eğitimin ilk günü çocuklarımızın kitapları masalarında hazır hale getirtilmedi mi?

 

“Son olayları saymazsak faizler %4,6’lara kadar düştü”

 

 Bilecik’te birileri 15-20 sene önce deseydi ki  ‘Bu vadiye bir bakın, bu daracık vadiden bölünmüş yol geçecek bir gün, ama tren hattının yanından da saate 250 kilometre hızla hızlı tren geçecek’ Kim inanırdı? Şimdi Allah’a şükür 1 ayımız kaldı. 1 ay içinde onu da bitiriyoruz. Bu ülkede 30 milyar dolar toplam ihracat varken aldık 150 milyar dolarlara çıkarttık. %60-70 enflasyonları %5’lere çektik. % 35-40’lardaki faiz oranları, şu son olayları saymazsak % 4,6’lara kadar düştü. 2002 yılında sadece Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak 6 katrilyon lira yatırım bütçemiz vardı. Onun da gerçekleşme oranı % 56. Nasıl gerçekleşsin ki? Her koalisyon hükümetlerinin zaten ömürleri 2,5 yıl. Bakanların biri geliyor, biri gidiyor. Türkiye’nin problemleri 4 aylık bakanlık döneminde çözülecek kadar basit problemler miydi? 6 katrilyon lira yatırım bütçesine sahipken sadece 3 katrilyon lirasını kullanabiliyorlardı. Şu anda engellenmeye çalışılan bizim dünyanın en büyük alanı denilen havaalanı 45 milyar dolar. Sadece bizim Marmaray Projemiz 5 milyar lira, 3.Köprü yaklaşık 5 milyar lira, bunları biz yaptık.

Poyraz, yapılan icraatları anlatırken Söğüt muhtarı ile ilgili yaşadığı bir anıyı da paylaştı:

“Söğüt’e gittiğimiz zaman bir muhtar arkadaş ile karşılaştık, elinde bir tane kola şişesi, ‘Pikniğe mi gidiyorsun muhtar?’ dedim. Canı sıkkın bir şekilde ‘Ne pikniği sayın vekilim, Kaymakama gidiyorum’ dedi. Belediye Başkanı’ndan umudu kesmiş o zaman Kaymakama gidiyormuş. Neden diye sorduğumda ‘3 gündür sular akmıyor, dün akşam bir su geldi azıcık bu da musluktan akan su’ dedi. Kola gibi simsiyah.

“Birkaç tane salıncakla belediyecilik yaptığınızı zannetmişsiniz” Biz ne yaptık Bilecik başta olmak üzere Söğüt, Pazaryeri, Osmaneli, Küre, Bayırköy, bütün bu beldelerimizin en az 50 yıllık suyunu garanti altına aldık. Bu dönemde 65 Trilyon liranın üzerinde bir yatırımla Karasuyu dağları delerek, dümdüz ederek bu ilçelerimize ve beldelerimize getirdik. Bilecik Belediyeler Birliği olarak, o dönemde hep birlikte gayretli çalışmalarımızla, İller Bankası’nın desteğiyle bu çalışmalar yapıldı. Siz daha vatandaşın en temel sorunu olan su problemini çözememişsiniz, yıllarca gelip burada birkaç tane bankla, birkaç tane salıncakla belediyecilik yaptığınızı zannetmişsiniz ondan sonra da çıkıp vatandaşın karşısına utanmadan, sıkılmadan bizim partimiz döneminde Bilecik’e yapılan hizmet kadar hiçbir dönemde hizmet yapılmadı diye bir belediye başkanı açıklama yaptı. Ben bir şey göremedim yaptıklarında. Bir başkası da çıktı dün ‘Bizim heybemiz dolu, söyleyeceğiz’ diyor. Ben merak ediyorum neyi söyleyeceksiniz? İktidara geldiğiniz dönemde 3,5 yıl iktidarda zoraki kalabildiniz, heybenin içine ne tıkıştırdınız? Hortumlanan 22 tane bankayı mı, tıkıştırdınız heybenin içine? Hortumlanan 55 milyar doları mı tıkıştırdınız? Yüce Divanda yargılanarak ancak Rahşan affıyla kurtulabilen vatandaşlarınızı mı tıkıştırdınız? % 7 bin faizden bir gecede ikiye katlanan dövizi mi tıkıştırdınız?  Neyi söyleyeceksiniz? Millet size yetkiyi verdi, ancak 3,5 yıl durabildiniz. Durdunuz da ne yaptınız. Peki, biz ne yaptık, hiçbir mazeretimiz yok, belki mazeret olarak çok şey söyleyebiliriz Türkiye'de iş yapanı hep aşağı çekerler diye bir tabir vardır. Birileri kollarımızdan, bacaklarımızdan tuttu. Sarıkızlar'dan, Ayışığı'na, muhtıralarına, kapatma davalarına kadar bir sürü engellerle karşılaşmamıza rağmen, Türkiye’yi 230 milyar dolarlardan, 850 milyar dolar gibi gayrisafi milli hâsılasını, yaklaşık üç buçuk kat büyütmedik mi? Bu dönemde oldu bunlar. Şimdi çıkmışlar, utanmadan, sıkılmadan, Ak Parti'yi yolsuzluğa, bulaşmış, batmış bir parti imajı vermeye çalışıyorlar. Hangi arkadaşımız yanlış yaparsa kesinlikle o yanlışın hesabı sorulacaktır. Ama şimdi AK Partiye hizmetleriyle, herhangi bir şey söyleyemeyenler, yarışamayanlar, iktidarda oldukları dönemlerle kıyaslayıp da ortaya herhangi bir eser koyamayanlar, 'Çamur at izi kalsın' mantığıyla uluslararası destekleri de arkasına alarak, bir 'kumpas siyaseti' dizayn etme çabası içindeler. Biz bunların hepsinin farkındayız.

 

“Rezaletin daniskası”

 

İnternete düşen bir takım ses kayıtlarını dinliyorsunuz, kimlerin kiminle irtibatta olduğunun farkındasınız.  Önde gelen birisi çıkıp, "Güneyde sevdiğim bir ülkeyle üç buçuk yıldır irtibatı ben sağlıyorum" diyor. Güney de sevdiğim ülke, kim? Suriye mi? Olamaz. Öbür taraftan, daha ortada hiçbir şey yok, "İşte falanca falanca vekil şöyle bir çıkış yaptı. İstifa etse olur mu?" "İyi olur" diyor. Hadi bunları bir yere kadar kabul ettik ama yahu arkadaş inanın, bir gün birisi çıksın bu partide şunu söylesin, desin ki "Dün akşam, sizi rüyamda Peygamber Efendimiz'le birlikte gördüm. Peygamber Efendimiz, şöyle şöyle talimat verdi, üye sayısını, oy sayısını ikiye katlayacaksınız" desin. Vallahi billahi, bugün bu partiden istifa ederim. Müslüman, feraset sahibi olacak. Müslüman’ın özelliği, casusluk yapmaz, başkasının, ayıbını, kusurunu, hatasını araştırmaz. Şimdi, rezaletin daniskası, bakın şantajlarla, tehditlerle siyaseti dizayn etmeye çalışan insanların, hele hele gayrimeşru yollarla, yöntemlerle birtakım belgeleroluşturan insanların İslami ahlak anlamında kendilerini bir kere daha sorgulamaları lazım. Sözümüz bir avuç, kendisine yetki, makam emanet edilip de milletin iradesini gasp etmeye kalkanlaradır.

 

“17 ve 25 Aralık’ta yapılanlar El Hak doğru değil”

 

Birileri çıkacak diyecek ki 17 Aralık’ta 25 Aralık’ta yapılanlar doğru değil mi? El Hak doğru değil. Yanlışlar varsa bile yanlışların düzeltilme yöntemi bu hiç değil. Siz bir savcı olarak tek başınıza 2 yıl bekleyeceksiniz bir Fatih Belediyesi, bir Emlak Konut bir taraftan da Halk Bankası ondan sonra da seçimlere çeyrek kala da bunları ortaya dökeceksiniz. Özellikle savunmalar bitmeden de 300 küsur sayfalık da bu arkadaşların tutuklanması hakkında da fezleke düzenleyeceksiniz. 41 tane iş adamı hakkında tutuklama kararı çıkartacaksınız. Kim bunlar? En büyük havaalanını yapan firmaların müteahhitleri, 3.Boğaz Köprüsünü yapan firmanın müteahhidi, Körfez Geçişini yapan, İzmir Otoyolunu yapan firmanın müteahhitleri, hızlı tren inşaatlarını yapan firmaların müteahhitleri.

Gezi olayları olduktan sonra birileri Bülent Arınç Bey’e ‘3. Havaalanını istemiyoruz’ demişlerdi. Bu da aynı şey. Sen müteahhitlerin malına el koyacaksın, içeri atacaksın. Yaptığın şey aynı işte, hizmeti engelliyorsun. Sarıgül çıkmış bir açıklama yapıyor, Kanal İstanbul ile ilgili tereddütleri varmış, yapılmaması gerekiyormuş, zaten çevre açısından da 3. havaalanının tartışılması gerekiyormuş. Sanki birileri, bir yerde senaryoyu kuruyor, bir taraftan da birisi sağcı gözüküyor, birisi solcu gözüküyor, birisi İslamcı Müslüman gözüküyor aynı şeyi söylüyor. Nasıl olabilir ya. Ulusal Kanala bakıyorsunuz yaptığı yayın belli, diğer paralel kanala bakıyorsunuz yaptığı yayın belli. Nasıl oluyor bu iş? Dolayısı ile uyanık olmamız lazım.

 

“Siz ya dayak yemediniz ya da hesap kitap bilmiyorsunuz”

 

Cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluk operasyonu dediler. Ne kadar? 85 milyar dolar. Bir şeyin rüşveti 85 milyar dolar ise bunun anaparası ne kadar? Siz ya dayak yemediniz ya da hesap kitap bilmiyorsunuz. Biz Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ihracat rekoru kırdık diyoruz. 150 milyon dolar ihracat yaptık. Halk Bankası deyip duruyorlar. Halk Bankası’nın kasasından kaç lira para gitmiş? Kim kaç para hortumlanmış? Sıfır. Peki, bu para ne? İran Devleti’nin parası. İran Devleti’nin bizim onlardan aldığımız doğalgaza karşılık olarak Botaş’ın Euro cinsinden Halk Bankası hesaplarına yatırdığı para. Bu para ambargodan dolayı İran’ın kendi hesaplarına aktarılamadığı için, Temmuz ayına kadar altın ticareti serbestti. Rıza denilen arkadaş İran Devleti’nin altınlarını alıp, ödemeler Halk Bankası’ndan yapılıyordu, İran’a veya Dubai’ye altınlar gidiyordu. 2 binin üzerinde kurulan şirket vasıtasıyla da temel ihtiyaç maddeleri Türkiye pazarından alınıyordu ve bunların paraları da Halk Bankası’na ödeniyordu. Peki, bu bakanların oğullarının ne işi var orada? Zaten eski İçişleri Bakanı’nın oğlu, dış ticaret danışmanlığı işi yapıyor. Hukuken bir şey çıkmayacak göreceksiniz.  Bir Allah’ın kulu da çıkıp şunu söylemiyor, ‘Burada kamu adına, millet adına, kaybolmuş olan bir bedel var mı?

Ayakkabı kutusu, para sayma makinesi, seçim döneminde çok duyacaksınız. Ben Halk Bankası Genel Müdürü olsam yılda 30 milyar dolara hükmediyor olsam niyeti de bozuk olsam gider -4’e basarım. Kapı açıldığı zaman karşımda binlerce gizli kasa var koyarım oraya hiçbirinizin ruhu duymaz. Onu geçin hazine bonosu diye bir şey var üzerinde yazar Türkiye Cumhuriyeti devleti hazinesi. Kupürler vardır üzerinde pul gibi her biri 1 milyon lira. Bir A-4 kâğıdına 100 milyon liralık bir değer yükleyebilirsiniz hamiline. Ne işi vardı da bu arkadaş 4,5 milyon doları evinde tutuyor. Halk Bankası Genel Müdürü’nün o 4,5 milyon doları niye evinde tuttuğunu en iyi hizmetteki arkadaşlar bilir. Biz de defaatle katıldık, geceler düzenlendi, yardımlar toplandı hangimiz dedik sen bana bir makbuz ver bakalım diyen oldu mu hiç. O yardım gecelerinde toplanan paralar diğer ülkelerdeki okullara transfer edilirken nasıl gitti bu paralar. Çantayla mı gitti, havaleyle mi gitti şimdi çıkmış birileri o para bizim Balkan Üniversitesi’nin diyor. Biz transferlerden dolayı zorluk çektiğimizden Halk Bankası Müdürü’ne teslim ettik o da rakamları küçük küçük gönderiyor dedi. Ama takip edilmiş tabi para gelir gelmez basıyorlar. İnsanların algılarını yönetmeye çalışıyorlar. Bir yerlere %10, %15 komisyon vermemek için bütün bu yardım paraları, kurban paraları emin olun hep böyle emin kişiler vasıtasıyla götürüldü. Bunu en iyi bilen arkadaşlarımızda bu arkadaşlarımız. Netice itibariyle biz arkadaşlarımızın tepe yönetimindeki arkadaşlarımızın aklıselimle hareket etmelerini bekliyoruz.

Bizim değerlerimiz belli, duruşumuz belli, birileri çıkıp istedikleri kadar ayakkabı kutularından bahsetsin,  Ak Parti döneminde bu ülke 3,5 kat büyüdü mü? Bu ülkede başkalarının karşısında süklüm püklüm duran bir Başbakan yerine, yeri geldiği zaman ‘one minute’ diyerek İsrail’in burnunu sürten bir Başbakan oldu mu?

 

3.Organize geliyor

 

10 gün önce 3. Organize Sanayi Bölgesi’nin de kuruluş dilekçesini Sanayi Bakanlığı’na verdik. Öyle bezle falan Bilecik ekonomisi kalkınmaz. Esaslı yatırımlar inşallah Bilecik’e gelecek. Biz dersimizi iyi çalışıyoruz, 1 yıllık, 10 yıllık olanlarımız var.

 

“Tren Bilecik’te duracak”

 

‘Bu Tren Bilecik’te duracak mı durmayacak mı?’ polemiklerine cevap veren Poyraz, “Biz siyasetçiyiz hukukçu değiliz. Siz idare olarak ihaleyi yapıyorsunuz bazı müteahhitler itiraz ediyor, yargı iptal ediyor. Ben şimdi Genel Müdür olsam, Bakan olsam iptal edilen bir ihaleyle ilgili hayır kardeşim ben bunu yapacağım demek gibi bir yetkim var mı? Bozüyük ve Bilecik istasyonları ihalesi yapıldı. Bilecik’te itiraz oldu ve iptal edildi.  Neymiş, vekil Bozüyüklüymüş tren Bozüyük’te duracakmış. Sonuçta adaleti sağlamaya çalışıyoruz. Ten Bozüyük’te de duracak Bilecik’te de duracak. Yolu da yapacağız, hastaneyi de yapacağız.  BETÜL SÖNMEZER

 

 

 


Reklam
Mustafa Cilali


E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir