NEBİLER VE SAHABELER KENTİ DİYARBAKIR GEZİSİ

 

 
Üçüncü durağımız; Hz. Muhammed (sav): “Allahın bereketi, güneşi ve nuru ''Şehri Amid” (Diyarbakır) üzerine olsun” diye dua buyurduğu Diyarbakır oldu.   
Diyarbakır denince ilk algının; ön yargı oluşturulan terör, anarşı, fakirlik ve cehalet olduğuna hak vereceksiniz zannediyorum. Aksine hiçte öyle olmadığını; bizi hep şişirme sanal haberler ve görüntülerle aldatmışlar. 1,5 milyon nüfusu ile modern yeni yerleşimleri zengin tarım alanları ile kendinden emin batı kentlerinden farksız bir şehir gördük. Diyarbakır'ı 1Mayıs'da gezmemize rağmen olumsuz hiçbir görüntüye rastlamadık. Bu ülkenin maddi ve manevi zenginliğini ve güçünü istemeyenler oyunlarını kırsallarda oynamaktadırlar. Diyarbakır ve çevresi tarih öncesi dönemlerden itibaren her devirde önemini korumuş Anadolu ile Mezopotamya Avrupa ile Asya arasında doğal bir geçiş yolu bir köprü görevi yapmış bu nedenle de çeşitli uygarlıkların tarihi ve kültürel mirasını günümüze kadar taşımıştır.
Diyarbakır gezimize Peygamberlerin; insanları yaradılış gayesine uygun yaşamaya davet ettikleri Eğil'den başladık. Zülküfl, Elyesa, Harun-u Esefi, Yunus, Melak, Harut peygamberlerin kabirlerinin Eğil'de olduğunu türbedardan dinledik.
Olayı yaşayanlardan Türbedar şunları anlattı:  Kuran-ı Kerim'de ismi geçen Peygamberlerden Zülküfl ve Elyesa peygamberler Eğil nehrinin kenarında metfun iken baraj için su tutulunca kabirlerin yerleri değişmesi zorunluluğu hâsıl olmuştur. Şehrin yöneticileri ve kanaat önderlerinin kararı ile Zülküfl ve Elyesa peygamberlerin kabirlerinin yer değişikliği sağlanır. Ancak nakil sırasında Peygamberlerin mezarlarına vurulan kazmada ateş çıkınca işçiler kaçar. Kanaat önderi hak dostu dua niyaz ve müsaade almasıyla tabutlara ulaşılır. Tabutun birinde peygamberin yüzü kendiliğinden açılır. Bakan zat şöyle ifade eder: Uykuda olan insan gibi cesedi hiç bozulmamış, hatta kefenin sadece bir noktasında ıslaklık vardı. Zülküfl ve Elyesa peygamberler yaklaşık üç bin yıl önce defnedilmişlerdi. Boyları 2 metre 20 santim'di. İnsanlık Hakka delil mi ister işte size delil acaba üç bin yıl cesetleri toprağın altında çürütmeden ibret vesilesi yapan kim?      
Eğilde nebi olduğu söylenen Hürmüz ve Ruveym, Ömer ibni perican hazretleri de yatmaktadır. Danyal peygamberle ilgili güçlü veriler mevcuttur Ergani Otluca köyü: Enuş peygamber, Diyarbakır'da makamı olan Peygamberler Hz. Yunus, Zülküfl, İlyas ve büyük ihtimalle Süleyman peygamber Diyarbakır la ilişkisi olan Peygamberlerdir.
Diyarbakır'ın ikinci önemli değerlerinden Surları gezdik. Çin Seddi'nden sonra en uzun sur olması ile ünlenen Diyarbakır Surları 5.5 km uzunluğunda ve 7-8m yüksekliğindedir.16 kalesi ve 5 çıkış kapısı olan siyah bazalt surlar, kentin en ilgi çekici yeridir. Ortaçağ askeri mimarisinin muhteşem örneğini oluşturan bu surlar yazıtlar ve kabartmalarla dekore edilmiştir. M.Ö. 349 yılında Bizans İmparatoru Costantinus tarafından yenilenen surların yapılış tarihi tam olarak bilinmemektedir. 
Sahabelerin toplam sayısı hakkında kesin bir rakam söylenmemekle beraber çoğu kaynaklar, Hz. Peygamber (s.a.v)'in vefatında yüz binin üzerinde sahabînin hazır bulunduğunu ifade etmişlerdir.  Sahabeler, İslâm'ı yaymak ve fetihler vesilesiyle yurtlarını terk edip birçok bölgeye ulaşmışlardır. Hz. Ömer döneminde; Şam'dan bu bölgeye gönderilen İyâz b. Ganm (r.a.) komutasındaki sekiz bin kişilik ordu içinde bin sahabe de bulunmaktaydı.
O dönemde Bizans, İmparator Heraklius tarafından şehir de Meryem-i Dârâ isminde bir kadın tarafından yönetiliyordu. İyâz (r.a), Melike Meryem'e bir mektup yazarak şehri kendilerine teslim etmesini istedi. Meryem-i Dârâ ise verdiği cevapta şehri teslim etmeyi reddetti ve yaptığı hazırlıklarla savaşmayı tercih ettiğini gösterdi. Kuşatması beş aya ulaşmasına rağmen şehir hâlâ alınamamıştı. Kuşatmanın beşinci ayında iken Hâlid b. Velid (r.a.) kendisine ekmek getirmekle görevli Hummâm'a “Azık mı tükendi! Neden üç akşamdır ekmek yok” diye sordu. Her akşam ekmeği bıraktığını söyleyen Hummâm, dördüncü akşam, o günün azığı olan ekmeği Hz. Halid'in çadırına bıraktıktan sonra gizlice çadırı gözetlemeye koyuldu. O anda kale duvarının dibinden bir köpeğin gelerek Hz. Halid'in çadırına girdiğini ve azığını kaçırdığını gördü. Bunu üzerine köpeği takibe koyuldu. Köpeğin kale duvarı dibindeki sur içinden dışarıya su akan bir suyolundan/oyuğundan şehre girdiğini tespit etti. Hz. Halid (r.a) suyolunu gördükten sonra “Allahu Ekber” diyerek kendilerine yol gösteren Allah'a şükretti. Derhal askerlerine durum hakkında bilgi verip “Ben bu suyolundan içeri girmeye karar verdim. Sizden canlarını Allah ve Resulü için feda etmeye hazır yüz adam istiyorum.” dedi. Gönüllü askerleri seçtikten sonra durumu ordu komutanı İyâz b. Ganm'e bildirdi ve yanındaki askerler ile birlikte o suyoluna gitti. Hz. Hâlid (r.a.) önden girerek, tünelin dar olması sebebiyle gönüllü askerlerden yalnız 80 askerle birlikte tünelden şehre girebildi.
Hz. İyâz (r.a.) komutasındaki ordu da açılan kapıdan şehre girdi. İçkala'de, bugünkü Hz. Süleyman Camii'nin bulunduğu yerde sabaha kadar yaşanan çatışmalar sonucu Hz. Hâlid'in oğlu Süleyman (r.a.) ile birlikte yirmi kadar sahabe orada şehit oldu. Sonunda Hz. İyâz (r.a.)'ın yönetimindeki ordu Diyarbakır'ı 18/27 Mayıs 639 tarihinde fethetti.
Bugünkü şeklini Osmanlı dönemindeki ekleme ve onarımlarla alan Hz. Süleyman Camii haziresinde 20'den fazla şehit sahabe metfundur. Fetih sonrası Diyarbakır'ın ilk camisinin inşa edildiğini kaynaklarda aktarılmaktadır.
Evliya Çelebi Seyahatnamesi'nde; "Malabadi Köprüsü'nün altına Ayasofya'nın kubbesi girer" dediği on gözlü muhteşem görünüşlü Malabadi Köprüsü Silvan ilçesine ait bir köprüdür.Artuklu Beyliği tarafından 1147 yılında yapılmıştır. 7 m eninde ve 150 m uzunluğunda bir köprüdür. Yüksekliği, su seviyesinden kilit taşına değin 19 m'dir. Renkli taşlarla inşa edilmiş, onarımlarla günümüze kadar ulaşmıştır.
Diyarbakır'da pek çok camilerin en önemlisi Ulu Camii İslam dünyasında beşinci Harem-i Şerif olarak bilinmektedir. Meryem Ana Kilisesi v.b.  Kiliseleri, Diyarbakır, Tarihi İpek Yolu'nun merkezlerinden olması sebebi ile önemli hanlara ve Kervansaraylara sahiptir.  
Diyarbakır Eğil'de Peygamberlerin ziyaretini yapmadan, Surlarını gezmeden, Malabadi Köprüsünü görmeden, Cahit Sıtkı Tarancı ve Arkeoloji Müzelerine uğramadan, Selim Amca'da kaburga yemeden, meyankökü içmeden Diyarbakır'dan dönmemeli. 
Aydın OSMANOĞLU


E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir