“Önemli Olan Başına Gelmeden Anlamak”

Bilecik İli Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliği tarafından düzenlenen “Organ Bağışı ve Önemi” konulu panelde konuşan Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü Genel Müdür Yardımcısı Uzm. Dr. Arif Kapuağası “Türkiye’de Organ Nakli” konulu sunumu yaptı. Kapuağası şunları aktardı:

“Bir kişinin bile hayatını kurtarabilmek için çaba göstermek bizim için çok önemli. Her gün kapımıza birileri geliyor diyor ki, ‘Bana organ bulun.’ Çaresizlik içindeyiz. Ben bir organ üreticisi değilim ama sizlerin bağışları sonucunda ben ancak organ temin edebiliyorum. Biz de Türkiye’yi adım adım dolaşarak herkese bunu anlatacağız. Bakın 3 yıldır yaklaşık 6 bin kişiye eğitim verdik. Bu bizim müdürlüklerimizin, sekreterliklerimizin verdiklerini saymıyorum. Onlar devamlı okullara gidiyorlar.

‘23 bin kişi organ bekliyor’

23 bin tane bekleyen organ bekleyen hastamız var, her yıl da bunlara nereden baksanız yaklaşık 4 bin nakil yapıyoruz bir o kadar da isteniyor. Şu anda nakil sayımız eklenen kadar, başa baş gidiyoruz. Bundan sonra yapacağımız her çalışma da bu bekleyenleri azaltmaya yönelik olacaktır.

‘Organ nakli ekip işi’

Organ nakli bir ekip işi. Biz alt yapı olarak maksimum destek veriyoruz. Türkiye’de öyle bir nakil sistemi ve koordinasyon sistemi var ki gerçekten uluslararası camiaya baktığınız zaman bizim benzerimiz çok az ülkede var. Çok nadir görürsünüz. Şu anda ulusal koordinasyon merkezimiz bakanlık bünyesinde, bölge koordinasyon merkezlerimiz de 9 bölgede, bir de her hastanede de koordinatörlerimiz var. Böyle bir bağışçı çıktığı zaman bunlar seferber oluyor. Çok büyük bir organizasyon bu. Kalbin 4 saat içerisinde nakil için hastaya ulaştırılması lazım, karaciğerin öyle. Bunlara çok hızlı bir şekilde jetlerle gidiliyor jetten indiğin anda ambulans kapıda bekliyor. Çark çalışıyor.

‘Organları kimsenin adına, rengine bakmadan dağıtıyoruz’

Çok adil bir dağıtım sistemimiz var. Kimsenin adına, rengine, hiçbir şeyine bakmıyoruz. TC numaraları kayıtlıdır, böbrekte, karaciğerde her şeyde bir puanlama sistemi vardır. ‘Altta yatan hastalıkları nedir, doku uyumu nedir kaç yıldır diyalize giriyor, hangi bölgede, bölgesi yakın mı?’ bunlarla ilgili puanlama kriterimiz var ve bu tamamen elektronik bir sistem, kimse manuel karışmıyor. Bu sisteme göre de en uygun hasta kimse o merkez aranıyor. Bizim için nakil merkezinde bekleyen hasta önemli.

‘Amacımız zarar vermek değil bir canı kurtarmak’

Dini olarak söylenen her şey mevzuatımızda da işlenmiş durumda hem kanunumuzda hem de alt mevzuatlarımızda o dini tereddütlerin hepsi giderilmiş durumda. En son aile bağış sistemini tamamen vasiyet formatına çevirdik. O halde bile yine de yakınlarına diyoruz ki,’Vasiyet etmiş bakın belgesi bu. İki kişi huzurunda vasiyet etmiş ama yine de sizin olurunuzu da almak istiyoruz.’ Biz bu kadar hassas davranıyoruz. Amacımız kimseye zarar vermek değil, bir canı kurtarmak. Böyle bir sistemimiz var, böyle işliyor.

‘İyi bakım yapılmamış bir hastanın organını kullanamayız’

Bu yeniden hayata dönüş programı. Çok iyi hizmet veren yoğun bakım. Bakın yoğun bakımda bana şu soruldu, ‘Ben bağışçı oldum ama ben hastaneye geldim acil servise. Yoğun bakıma sokacaklar bana iyi bakım yapmazlar organlarımı alacakları için’ Bu mümkün değil. Ne kadar mükemmel bakım yapılırsa o organlar ancak o kadar kullanılabilir. Size bakım yapmayan kişi organ naklini bilmiyordur. Çünkü iyi bakım yapılmamış bir hastanın organını kullanamayız. Ne kadar iyi bakım yapılırsa o organlar o kadar çok yaşatıldığı için o kadar hastanın kurtulma şansı artar. O yüzden tam tersi, bağışçı olan bir kişinin organlarını kurtarabilmek için maksimum iyi bakım yapılır ona. Öyle ‘Beni kenara atarlar, organlarımı alacak.’, mümkün değil.  Biz her ölenin organını alamıyoruz zaten. Ancak yoğun bakım şartlarında çok iyi bakım yapılan kişinin organlarını alabiliyoruz. O yüzden bakın 3 yıldır yoğun bakımcıları, o alanda hizmet veren herkesi eğitime tabi tuttuk.

‘Bilinçli topluma ihtiyacımız var’

Medya, sivil toplum desteği, bilinçli toplum. Medya son yıllarda gerçekten bize bu konuda hassas davranıyor. Biz de onlara elimizden gelen her desteği veriyoruz, her bilgiyi paylaşıyoruz. Bizim burada sivil toplum desteği de gerçekten artarak devam ediyor. Bilinçli topluma ihtiyacımız var. Bilinçli toplumda gerçekten sıkıntımız var. Ama bunu da yakın zamanda devam eden projelerimiz var bu tür toplantılarla da aşacağız diye düşünüyorum. Burada herkesin katkısı olacak, sokaktaki Mehmet Bey’in de en üst düzeydeki yöneticinin de. Özellikle sağlıkçılar eğer bunu bilmiyorsa diğerlerinin olumsuz bakmasını anormal karşılayamazsınız. O yüzden toplumu hep beraber oluşturacağız.

‘Organ bağış oranımız arttı’

Benim ülkemde milyon nüfus başına bağış oranı 2,7 idi. Şu anda 5,5’e çıkarttık. Peki, Avrupa ülkelerinde kaç? Bunun 10 katı. Ben onlardan biri değilim, benim halkım onlardan daha duyarlı. Benim halkım canlı böbreğini veriyor, canlı organını veriyor. Avrupa’da da tam tersi. Ama ölümüzün organlarını vermiyoruz. Burada bazı soru işaretlerini gidermemiz lazım. Bazı kişiler şahsi şeylerini söyleyerek toplumda insanların kafası karışabiliyor. Fakat burada dünya çapındaki İslam örgütlerinin hepsi bırakın İslam dışındaki dinlerde de bunların hepsinin caiz olduğunu zaten belirtmiş.

‘Bağışçı kişiye yaklaşım çok önemli’

Koordinatörlerimizi devamlı eğitiyoruz şimdi de gereklilik itibariyle de koordinatörlerimizi profesyonel bir eğitime tabi tutacağız. Çünkü bir koordinatörün bağışçı kişiye yaklaşmayı çok iyi bilmesi lazım. O anda çok acılı bir aileye yaklaşıyorsunuz. Yakını vefat etmiş, ondan bir organ isteme nasıl olur, hangi aşamalarda olur? Küt diye isterseniz olmaz. Yoğun bakımcıyla koordinatörlerin çok iyi bir ekip oluşturması lazım. Hatta hasta yoğun bakıma girdikten sonra mutlak suretle hasta yakınlarının devamlı bilgilendirilmesi lazım. Yani hasta yakını hastasının zaten iyiye veya kötüye gittiğini az çok bilecek. ‘Zaten hocam kötüye gidiyordu biliyorduk.’ Diyerek kendisi teklif ediyor organ bağışlamayı.

‘23 bin kişi arasında bizlerde olabiliriz’

Beyin ölümünün gerçekleştiğini anlamak için bir tutanak altında ilgili doktorlarımız gerekli tetkikleri yapıyor. Kriterleri çok ağırdır. Dünyanın hiçbir yerinde de böyle kriterlerde bizimki kadar ağır değildir. Her şeyimiz var helva yapacağız ama bir irmik eksiğimiz var. O irmiği bulduğumuz zaman her şey hazır. O 23 bin içerisine belki yakında bizlerinde girmeyeceğini nereden biliyoruz?

‘Önemli olan başına gelmeden anlamak’

Toplumda herkes başıma gelince anladım diyor. Başına gelmeden anlayın ki başına geldiğinde organ bulayım. Bizim bütün derdimiz bu. 23 bin kişi, her sene de ekleniyor. Bu sayı her sene artarak gidiyordu çok şükür 22 bin 23 bin civarında nakil sayımız gerçekten 4 binlere çıktı. Bu dünyada takdir edilecek bir şey. Bölgelere göre de baktığımız zaman geçen yılın şampiyonu Bursa’ydı. Bursa gerçekten çok güzel çalışan bir bölgeydi ve hala öyle bir bölge. Çok aktif çalışıyorlar. Bazı bölgelerimizde çok düşük ama o bölgelere ısrarla gidiyoruz.”

“Bizim bu işten çıkarımız yok”

Uzm. Dr. Kapuağası, hastaların organ bağışı yapılmadan önce ve sonraki görüntülerini paylaştığı sunumu esnasında iyileşmiş hastaları işaret ederek, “Biz bunun için çalışıyoruz yoksa kimseye bir çıkar ilişkimiz yok. Benim burada çıkarım yok ama bir insana eğer ki vesile oluyorsam kurtarılmasına, oluyorsanız kurtarılmasına işte ne mutlu size. İnşallah bunun öbür tarafta karşılığını da alırsınız.” dedi. ZEYNEP KILBAHRİ



E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir