Pırlantaları Kırmayın

 

 Kadın erkeğe verilmiş bir nimet, bir emanettir. Bunu aksiyle de düşünebiliriz. Kadınlar yapıları itibariyle kristale ya da pırlantaya benzerler. Narin yaratılışlarıyla bir taraftan nazlı laleleri hatırlatırken diğer taraftan kır çiçeklerini anımsatırlar.

            Veda haccı sırasında Rasülullah  (s.a.v)’in kafiledeki develerin yürüyüşünü ezgileriyle diri tutan bir hizmetkârı vardı. Adı Ençeşeydi, sesi çok güzeldi. Ençeşe bazı ezgiler okumuş develeri iyice hızlandırmıştı. O günlerde develeri ezgilerin temposuyla götürmek adettendi. Develer ezgiye göre hızlanıp yavaşlıyorlardı. Belki yavruluk dönemlerinden beri bu eğitimi alıyorlardı. Kervanda ki kadınların ve ezvacı tahiratın güç yetirmeyeceği şekilde develerin hızlı gittiğini gören Efendimiz ençeşe’ye seslenir “ ey ençeşe dikkat et ağır ol Pırlantaları, Kristal parçalarını kırma.”Efendimizin bakışıyla kadın bir billur, bir kristal, bir pırlantadır. Asla şiddet gören, ezilen, dövülen bir meta değildir.

            Hz. Peygamber(s.a.v) İlk imamlığı bir kadına yapmıştır. O’na ilk inanan yine bir kadındır. İlk kez vahiy aldığını yine bir kadına söylemiştir. İslam’ın ilk şehidi de bir kadındır. İslam da erkeğin olduğu her yerde kadında var olmuştur. Bazen cenk meydanlarında erkeğinin yanında dövüşmüş, bazen yaralıları tedavi etmiştir.

            Bu gün yeni bir kavramın düşünce dünyamızı biz istemeden işgal ettiğini görmekteyiz. Aile içi şiddet gazetelerde manşetlerden düşmemekte onunla ilgili çirkin haberler vicdanımızı sarsmaktadır.  Hz. Aişe annemiz efendimizin eşlerini ve hizmetçilerini hiçbir zaman dövmediğini söylemektedir. Efendimiz bir nezaket insanıydı, bırakın dövmeyi kırıcı olması muhtemel bir sözü bile asla kullanmazdı.

            Aile müslümanın cennetidir. O cenneti korumak, himaye etmek ise kutsal bir görevdir. Rahmet dininin inananları rahmet ve merhamet eksenli yaşamak zorundadırlar. İslamda en büyük farzlardan biride merhamet insanı olmaktır. Bütün varlığa karşı merhamet, Bütün insanlığa karşı rahmet.

            Bazen durum tersine dönebilir. Hanımına eliyle şiddet uygulayan erkeğin yerini kocasına diliyle şiddet uygulayan kadınlar alabilir. Her ne çeşidiyle olursa olsun aile içi şiddet İslam indinde lanetli, haram bir cinayettir. Sağlıklı nesiller sağlıklı, sevgi dolu ve mutlu yuvalarda yetişir. Her çeşidiyle şiddet aile mahremiyetini ve kutsallığını çiğnemektir. Sebep ne olursa olsun şiddet lanetli bir ameldir. Kalbi nefretle doldurmaktan ibaret olan aile içi şiddettin sonu depresyon tedavisi gören çocuklar, dağılmış aileler, yıkılmış yuvalar, harap olmuş evlerdir.

            Hz. Peygamber hayvanların dahi dövülmesini yasaklamıştır.  Kadın hayvandan daha aşağımıdır ki dövülsün hâşâ yüz bin kere hâşâ. Yine O (s.a.v) şöyle buyuruyordu “Erkeklerin en hayırlısı kadınlarına karşı en iyi davranandır.” Diğer bir mana itibariyle hadisin aksinden istifade edersek “kadınların en hayırlısı da erkeklerine karşı en vefalı olandır.” Aile cennetini elde etmenin yolu hayırhâh olmaktan geçer.

            Annesinin babasından şiddet gördüğünü bilen ve gören bir çocuk nasıl ruh sağlığını koruyabilir? Babasına nasıl saygı duyabilir? İçinde huzursuzluğun hâkim olduğu bir yuvadan nasıl hayırlı evlatlar yetişebilir? Elbette çok zordur. Yapılması gereken şefkate tabi olmak; yıkılmaya yüz tutmuş ailelerimizi merhamet, rahmet ve adalet prensipleriyle kurtarmaktır.

            Sevgililer sevgilisi(s.a.v.)’in  beyanları içerisinde kocası kendinden memnun olduğu halde ölen bir hanım efendi cennetlik olur. Bu hadisi aksi mana itibariyle de değerlendirmek gereklidir. Yani bir erkek hanımı kendinden razı olduğu halde cân emanetini Allah teslim ederse cennetlik olur. Aksi halde cehennem gücüne güvenip şiddet uygulayan zalimleri beklemektedir.

            Aşksız bir hayat susuz bir kâinata benzer. Gerçek ve en sâfiyane aşkın yaşanması gereken yer ailedir. İffetin kalesi ailedir. Şiddet ister kadın ister erkek kaynaklı olsun bu kaleyi yıkmak, şeytanın ordularının taarruzuna kalb şehrini açmak demektir. Bu açıdan aile içi şiddet manevi güzelliklere ihanet derecesinde bir aldanmışlık ve nefisperestlik halidir.

           

 



E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

5 Yorum

  1. 24 Mayıs 2011, 00:00

    teşekkür ederiz – değerli yazınız için teşekkür ederiz.

    Cevapla
  2. sanki böle insan var – tamam güzel şeyler ama böle insan nerde, keşke olsa.

    Cevapla
  3. 21 Ocak 2013, 00:00

    SELAMUN ALEYKUM SACİT KARDEŞİM –

    ALLAH SENİ VE SENİN GİBİ İNSANLARI CENNETİNDE MEKAN EYLESİN, GÜZEL BİR KONUYA DEĞİNMİŞSİN AĞZINA SAĞLIK

    Cevapla
  4. 29 Haziran 2013, 00:00

    Allah razı olsun – yazılarının devamını bekliyorum

    Cevapla
  5. 13 Eylül 2013, 00:00

    allah razı olsun – güzel bir konuya değinmişsin teşekkür ederiz

    Cevapla