RAMAZAN’DA BESLENİRKEN DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER

Delibaş Tez, bol su tüketiminin önemine değinirken,  sahurda protein içeren besinlerin yenmesinin daha iyi olacağını belirtti.

Delibaş Tez, yaptığı açıklamada şunları aktardı:

“Oruç tutulacak süre çok uzun. 17-18 saat gibi bir süreç, iftarla sahur arasındaki zaman dilimi çok kısıtlı. İnsanlar o zaman içerisinde çok az miktarlarda tüketim yapacaklar. Çok uzun süreli açlığa tabi kalacaklar. Vücut vitamin, mineral depoları otomatikman boşalacak. O yüzden vücut vitamin, mineral depolarını alt yapıyı sağlam tutmak için maalesef sahurda iyi beslenmek zorundalar.

Bizim kahvaltımız sahura kayacağı için ki sahurda zaten kahvaltı türü beslenmeye ihtiyacımız var. Ağır yemekler kesinlikle yenilmemeli. Yoksa vücut direncini tamamıyla kaybeder, midesel şikayetler ön planda olur, bağırsak hareketliliği zayıflar. Bu yüzden hafif tüketimler yapıp ama bol bol tüketim yapabilirler sorun değil. Sahurda genelde hararet ya da susuzluğu gidersin diye çay içiliyor. Ama bu tamamıyla yanlış. Çünkü çayın içerisinde sodyum oranı ciddi oranda yüksek. Bu, insanın gün içerisinde tamamıyla susamasına neden olur. Yani susuzluğunu gidermek yerine tam tersine susuzluğa neden olur. Ki birde şöyle bir şey var, vücudumuzun ihtiyacı olan, vücudun sıvısının tutulmasını sağlayan bir hormonumuz var bizim. Bu hormonun baskılanmasına neden oluyor çay. Çay içtiğinizde dikkat edin otomatikman tuvalete gidersiniz. Bunun nedeni budur. Vücudun ihtiyacı olan sıvının atımını arttırırsanız çayla birlikte ne oldu vücudun vitamin, mineral kaybını hızlandırmış oldunuz. Bu yüzden kahvaltıda çay tüketimi tamamıyla yanlış bir şey. O yüzden susuzluğunuzu olabildiğince su tüketmek veya sulu gıdalar tüketmek iyi olur.

Yani insanın yapacağı şey şu, kolesterol problemi olmayanlar yumurtasını tüketecek. Peynir tüketebilirler, süt, yoğurt tüketebilirler. Çünkü ne kadar protein tüketirlerse vücut o kadar açlık hissiyatını baskılayacaktır. Glisemik endeksi düşük besinler olabilir. Kepekli ekmek tüketimini Ramazan ayında tavsiye etmiyorum. Tam buğday ekmeği öneriyorum. Uzun süreli açlığa bağlı olarak vücut vitamin, mineral yetersizliğine düşüyor. Kepekli ekmekte demir eksikliğini tetikler. Bu yüzden tokluk hissiyatını arttırmak için beyaz ekmek ya da kepek ekmek yerine tam buğday ekmeği, tam tahıllı ekmek veya dilimlenmiş, zenginleştirilmiş ekmeklerimiz var onlardan ya da köy ekmeğinden tüketilebilir. Bu tarz ekmekleri seçerlerse hem vücutlarındaki kan şekerinde ani düşüş, ani yükseliş yaşamaz. Bu sıkıntıları gidermiş olur. O yüzden bu tarz ekmekleri seçerlerse daha iyi olur.

 

‘Meyve suyu veya komposto tüketimi ön planda olmalı’

 

Zeytin tüketmek isteyenler zeytin tüketebilir ama meyve suyu ön planda olmalı veya komposto. Çünkü meyve suyu vitamin mineral açısından destekleyicidir. Meyve suyu kullananlar lütfen içerisine 1 kaşık pekmez ilave etmeyi unutmasınlar. Bu demir emilimini hızlandırıcı bir etkendir. Yumurtayı pişirenler, haşlama yumurta sevenler kesinlikle böldükleri zaman yumurtanın sarı kısmının kayısı kıvamında olmasına dikkat etmeliler. Tamamıyla kas katı kesilmiş bir yumurta tüketilmemeli. Demirinden hiçbir şekilde fayda göremezler. Sahurda taze biber, maydanoz, bol yeşillik tüketebilirler. Bu bağırsak hareketliliğini sağlayacağı gibi vitamin, mineral depolarını da destekleyecektir. Artı demir emilimine yardımcı olacaklardır. Sahurda ne kadar çok demirden zengin beslenirlerse gün içerisinde o kadar dinç ve dirayetli olmaları ihtimali yüksek. Yani uykusuzluk, halsizlik, bitkinlik, yorgunluk bu tarz durumları ekarte edebilirler. Daha çok dirençli olabilirler gün içerisinde.

 

‘Su tüketimini abartmamak lazım’

 

17-18 saatlik açlıktan sonra iftara geldiğimizde ilk açılışı çoğumuz, suyla yapıyoruz ama abartmamak lazım. Susuzluk olduğu için 1 bardak, 2 bardak, 3 bardak yüklenenler var. Yapılacak en büyük hatalardan bir tanesi. Tamam, su içsin ama o zaman ya iftara başlamasın gitsin ibadetini yapsın ya da iftara yemeğe oturacaksa o kadar mideye yüklenmesin. Çünkü mide boş kaldığı için yeterince zaten asitle birlikte sıkıntıya giriyor. Yaz sıcakları olduğu için çok soğuk su tüketimi ön planda olacak. Midesel şikayetleri olanlarda bu durum iyice tetikleyecek. O yüzden soğuk su yerine ılık su tüketmeleri midelerini rahatsız etmeyecektir. Olabildiğince su tüketiminde sıcaklığa ve soğukluğa dikkat etmeleri gerekiyor.

 

‘Çorba tüketiminin ön planda tutulmasından yana değilim’

 

Başlangıç olarak çorba diyoruz. Çorba tüketiminden yana değilim. Çünkü zaten uzun süreli bir açlığımız var. Tamam bağırsak hareketliliği için önemli ama midesel şikayetler içinse şöyle bir sıkıntı oluşturabilir. Kişi ne çorbası içiyor? Etli çorba, tavuk suyuna, et suyuna çorba yani bir nevi midesel şikayetleri artıracak türden çorba tüketirlerse sıkıntı olur. O yüzden çorba tüketimini ön planda tutmalarından yana değilim. Onun yerine zeytinyağlı bir sebze yemeğiyle başlangıç yapabilirler. Etli gıda tüketmek isteyenler çok az olmakla birlikte etli sebze, kıymalı sebze şeklinde de yapabilirler. Ama et kullanıyorlarsa yemeklerin içerisinde, sıvı yağ ya da herhangi bir başka tür yağ kullanıyorlarsa kullanmamalarından yanayım. Zaten etin kendi bünyesinde bulundurduğu bir yağ miktarı var. Otomatikman yağ yemeğe geçecek, birde sıvı yağ kullandığınızda kalori bazını yükseltmiş olacaksınız. Sebze yemeğiyle beraber pirinç pilavı ya da makarna demiyorum. Bulgur pilavı belki. Onun da 4 kaşık ötesine geçmemek gerekiyor. Abartmamak gerekiyor bazen. Yanında bol yeşil salata, eğer susuzluğunu gidermek istiyorsa kişi ayran içebilir, cacık yiyebilir. Kişilerin cacığı sarımsaklı tüketmemesinden yanayım. Çünkü sarımsağın tansiyon düşürücü etkisi var. Yani zaten halsizlik, bitkinlik, uzun süreli açlıktan sonra bir de sarımsaklı gıda tüketirlerse tamamıyla tansiyon düşmesi, uyuklama halleri, halsizlik, bitkinlik daha fazla devreye girer. Bu yüzden sarımsaklı gıdalar tüketmemeleri gerekiyor.

Yemeğin yanında özellikle komposto ya da karpuz tarzında hem vücut sıvısını daha çok tedarik edecek veya bağırsakları hareket ettirecek özelliklere sahip yiyecek ve içecekler tüketilebilir.  Bu yüzden kuru kayısı, kuru incir, kuru üzüm, erik bunlardan karma yaptıkları bir komposto tüketilebilir. Şekersiz olmak kaydıyla ama. Çünkü şekere vücudumuzun çokta anormal bir ihtiyacı yok. Olmazsa da olur. Bunların kendi bünyesinde zaten şeker oranı yeterli. Bunlardan yaptıkları kompostoyu rahatlıkla tüketebilirler. Hem bağırsak hareketiyle ilgili destekleyici hem de vitamin, mineral depolarıyla ilgili sıkıntısı varsa bunları da destekleyecek midesel şikayetleri olanları da rahatlatacaktır.

Daha bu şekilde hafif aperatif şekilde beslenme yaparlarsa zaten hastalığı olan insanlar otomatikman normal hale gelecek. O kadar uzun bir süreç ki, bu Ramazan’ı atlatmak için Allah sabır versin. Çünkü cidden zor bir dönem. Bu dönemi en iyi şekilde atlatmanın yoluysa doğru beslenmeden geçiyor. Onu da biliyorum ki halkımız sadece kulaktan dolma bilgilerle hareket ediyor. Maalesef ki. Bizlerin amacı, zaten bu birimi oluşturma nedenimizin bir tanesi de ‘İnsanlara doğru beslenmeyi nasıl öğretebiliriz? Nerede ne hataları varsa bunları gösterebiliriz?’ Elimizden geldiği kadar inşallah bir dahaki Ramazan’a kadar halkımızı daha iyi bilgi sahibi yapacağız.

 

‘Çay tüketimi demir kaybına neden olur aşırı yüklenmemek gerekiyor’

 

İftardan sonra çaya yüklenilecek. Tekrar söylüyorum. Çay tüketimi demir kaybına neden olur bu yüzden aşırı derecede çaya yüklenmemek gerek. İftardan iki saat sonra en az 40 ya da 45 dakika arasında ufak tempolu da olsa çıkıp bir yürüyüş yapılması gerekiyor. Yine vücut sağlığı için, kas kaybı oluşmaması adına. Çünkü uzun süreli açlıklarda vücut haliyle kas kaybediyor. Kaslarımızı dinç ve dirayetli tutmanın tek yolu da hareketlilikten geçer.

Beslenmeyi tam anlamıyla yapmanız gerekiyor. Almanız gereken enerjiyi almanız gerekiyor ki vücut kaslarınızı yürüdüğünüz zaman destekleyebilin. 30-45 dakikalık yürüyüşler yaptıktan sonra o yarım saatlik yürüyüşün üstüne 1 bardak süt içmeleri yeterli olacaktır. Bu hem tokluk hissini arttıracaktır. Süt içemeyenler 1 kase yoğurtta yiyebilir.

 

‘Tatlı tüketiminde sütlü tatlılar tercih edilirse daha iyi olur’

 

Gün içerisindeki kayıplarını olabildiğince iki grupta toplamak zorunda kalacaklar. Bu anlattıklarımızı en azından bir şekilde uyarlarlarsa kendileri için de sıkıntı olmayacak. Yani öğünlerde kesinlikle glisemik endeksi yüksek gruplu olanlardan,  hamur işi tatlılardan, şekerli-şerbetli tatlılardan çok fazla tüketmesinler. Bizim Ramazan’da en çok sevdiğimiz şeylerdir tatlılar. Abartmamak lazım. Tamam biliyoruz. İnsan Ramazan’da daha böyle dolu dolu bir sofraya oturmak istiyor. Bizim böyle şenlik gibidir Ramazan sofralarımız. Bu yüzden herkes bu şekilde yükleniyor ama olabildiğince dikkat etmek gerekiyor. Çünkü kronik rahatsızlıkları olan insanlar daha çok sıkıntıya girecektir. O yüzden 1 dilim ya da 2 dilimin ötesine gitmemek lazım ve her akşam tatlı türü gıdaları tüketmemek lazım. Yani ‘Her akşam rutin yemek sonrası tatlı yiyeyim.’ düşüncesi olmaması gerekiyor. O yüzden yani haftanın 2 günü ya da en azından 3 günü 1 dilim olmak kaydıyla küçük bir tatlı o da sütlü tatlı tüketirlerse daha iyi olur kendileri açısından.

 

‘Düzenli ilaç kullanması gereken hastaların oruç tutmamasından yanayız’

 

Kronik rahatsızlığı olanlar, tip 1 diyabet, tip 2 diyabet, karaciğer rahatsızlığı, ciddi anlamda mide rahatsızlıkları çekenler ülserdir gastrittir, kronik kabızlığı olanların biz sağlıkçı olarak oruç tutmamalarından yanayız. Yani çünkü onlarda oluşabilecek bir sağlık sorunu yine sağlıkçıların toparlaması gereken bir durum. Onlar kendilerini bu şekilde koruyabilirler. Çünkü düzenli ilaç kullanmaları gerekiyor. O ilaçların tüketimini belli saatlerde aldıklarında belki faydalarını göremeyebilirler. O yüzden düzenli ilaç kullanması gereken kişiler ramazanda oruç tutmasa kendi sağlıkları açısından iyi olur.” ZEYNEP KILBAHRİ

 



E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir