REGAİB’E RAĞBET EDELİM

 

“Müminlerin; büyük bir manevi haz ve heyecanla icra ettikleriRegaib Kandili’ni bu gece bir kere daha idrak edeceğiz.

Üç Aylar olarak bilinen Recep, Şaban ve Ramazan aylarının başlangıcı olan Recep ayının ilk perşembe gününü cumaya bağlayan bu akşam Regaib Kandili’dir. Bu gece, tüm İslam Alemi'nde, Ramazan ayının, diğer kutsal günlerin ve özellikle de Kadir Gecesi'nin habercisidir. Regaib, kelime anlamı olarak 'çokça rağbet edilen, nefis, kıymetli, değerli ve ihsan' manasına gelen 'regaibe' kelimesinin çoğuludur. Regaib Gecesi, 'çok lütuf ve ihsanla dolu, kıymeti büyük, çok iyi değerlendirilmesi gereken gece' demektir. Dualarla bezenen Regaib Kandili'nin, müslümanların yalvarış ve yakarışlarını Allah'a sunacağı ve O'nun sonsuz affından, merhametinden, iyiliğinden bol bol yararlanacağı, umut, huzur ve müjde gecesidir.

 Bu müstesna gece; çözmekte zorluk çektiğimiz problemlerimizi Yüce Mevlamızadua ve niyazla arz edeceğimiz mubarek bir gecedir. Bu gece insanın kendi aczini hissedeceği, günahkarların çıkış kapısı, ümidi ve Rabbimize daha çok yaklaşmamızın en uygun zaman dilimidir. Bu gece; her türlü kötülüğü, çirkinliği, ahlak ve edep dışı davranışları terk edip, iyiye, doğruya, güzele, kardeşliğe, hakka, sevgiye, saygıya ve hoşgörüye yöneleceğimiz bir gecedir. Bu gece; insanlığı karanlıklara sürükleyen cehalet ve atalet zincirlerinin kırılmasına; fert ve cemiyeti sarsan fitne, fesat, ve ayrılıkların ortadan kaldırılmasına vesile ve başlangıç olarak kabul edilmesi gereken bir gece olmalıdır.

Şüphesiz beşer için ideal olan hatasız bir hayat yaşamaktır. Ama bu asla mümkün olmayacak bir durumdur. Nitekim Yüce Dinimiz İslam; her ferdin yanılabileceğini ve günah işleyebileceğini kabul eder. İnsan fıtratı buna müsaittir. Bundan sadece ilahi murakabe altında tutulan peygamberler müstesna tutulmuştur. İslam insanda var olan bu fıtrı yapı sebebiyle onu zulmet içinde ve günah bataklığında kalmaya mahkum etmemiş, çıkış yolu da göstermiş, pişmanlık duyan herkese “tevbe” kapısını ardına kadar açık bırakmıştır. Nitekim hatasını müdrik olan bir kul, günahlarını i’tiraf eden her insan tevbe kapısından içeri girip; günahkar iken bir anda tertemiz bir mü’min olabilir. Tevbe konusunda Allahla kul arasında hiçbir engel ve vasıta da yoktur. Bu gece Rabbmizin;“ Ey Mü’minler! Nasuh bir tevbe ile (bir daha günaha dönmeyecek şekilde) Allaha tevbe ediniz. Umulurki Rabbiniz, kötülüklerinizi örter ve sizi altından ırmaklar akan cennetine koyar…..” (Tahrim-8) mesajına kulak vererek nasuh bir tevbe ile O’na yönelmek, af ve mağfiretimiz için yalvarıp dua ve niyazda bulunmak, kurtuluşumuza vesile olacaktır.

Bu vesileyle şu hakikati de göz ardı etmemeliyiz: Yüce Dinimize göre Allaha karşı işlemiş olduğumuz hata, günah ve kusurlar samimi bir tevbe ile affedilmektedir. Ancak insanların ve topyekün cemiyetin hak ve hukukuna terettüp eden cürümlerin, olumsuz söz ve davranışların affı için Allaha tevbe etmek yeterli değildir. Aynı zamanda hak sahiplerinin haklarını ödemek ve helalleşmek de gerekir.

İnsanlık aleminin huzur ve sükuna ermesi;  insanların hak ve fazilet ölçülerine içtenlikle riayet etmelerine, iyilik ve güzellikler konusunda birbirlerine karşı yardımlaşma halinde olmalarına bağlıdır. Başkalarının felaketinde kendi saadetlerini arayanlar, farkında olmadan kendi felaketlerini hazırlamış olmaktadırlar. Nitekim Yüce Allah: “İyiliklerde ve takvada birbirinizle yardımlaşın. Günah işlerde ve düşmanlıkta yardımlaşmayın.” (Maide-2) buyurarak bu hakikate dikkatlerimizi çekmektedir.

Bu duygu ve düşüncelerle gecenin hayırların celbi, şerlerin def’ine ve tüm insanlığın hidayet, kurtuluş ve saadetine, birlik ve beraberliğimizin ikamesine, ümmet-i Muhammed’in de sıhhat-ü selametine vesile olmasını diliyorum. Geceniz mübarek olsun.”

 



E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir