REKTÖR ÖZCAN SÖĞÜT’TE TARİH DERSİ VERDİ

Vali Nayir, etkinliğin açılışında yaptığı konuşmada, hangi ülkenin ve milletin 734'ncüsünü kutlayabileceği tarihi, kültürü ve geçmişinin bulunduğunu, bunun onurun yanında aynı zamanda bir sorumluluğu da beraberinde getirdiğini söyledi.

            Zor bir coğrafyada yaşandığını, günü anlayabilmek ve yarına yön verebilmek için mutlaka geçmişin çok iyi anlaşılması ve bilinmesi gerektiğinin altını çizen Vali Nayir, şöyle konuştu:

            "Herkes dün ne olduğunu çok iyi anlayacak ki bugünü de anlayabilsin ve geleceği de tekrar bir planlama içinde yön verecek duruma getirebilsin. Yaşadıklarımızın hiçbirisi ilk değil. Tarihte bunların benzerlerini mutlaka yaşadık ve gördük. 734'ncüsünü kutladığımız bu programda başta Ertuğrul Gazi ve onun soyundan gelen Osmanlı'yı bir hakkaniyet ve adalet timsali olarak yöneten büyüklerimizi, Cumhuriyetimizi, Cumhuriyetimizi kuranları, Cumhuriyetimize ve ülkemize, bugünkü huzurumuza musallat olanlara karşı verdikleri mücadelede şehit olanları ve gazilerimizi, minnetle rahmetle anıyorum."

            Bilecik Şeyh EdebaliÜniversitesi Rektörü Azmi Özcan da milletçe acılı ve yaralı günlerden geçtiklerini ve tarihin önemli sorumluluklar yüklediğini ifade ederek, "Anadolu'nun bir ana kucağı gibi dünyanın neresinde olursa olsun baskı ve zulme uğrayan her inanç, kültür ve kimlikten insanların sığınacağı yer olmuşuz. Coğrafyada akla gelebilecek neresi varsa, nerede zulüm, baskı, insanlık suçu işlenmişse, hiç ayrım gözetmeksizin herkesi kucaklamışız" diye konuştu.

            Tarihin aynı zamanda bir ders verdiğini anlatan Özcan, şunları kaydetti:

            "Tam 500 yıl sonra Balkanlar vatan olarak kaybedildikten sonra yine son çare olarak Anadolu'ya sığınmışız. Tam 800 yıl sonra Ahıska ve Türkistan coğrafyası kaybedilince yine buraya sığınmışız. Tam 1000 yıl sonra Kırım düşünce yine insanlar buraya sığınmışlar. Bu imtihanların çok ciddi ve ağır bedellerle ödenen acıların bir kez daha hatırlanma zamanı olmalı. Bu coğrafyayı da kaybedersek bizim gidebilecek hiçbir yerimiz yok. İşte Irak düştü, buraya sığındılar. Suriye düştü, kucağımızı açtık, 2 milyondan fazla kardeşimize. Ama Allah korusun eğer burası karışırsa ne bizim çalabileceğimiz bir kapı var, ne de bize kucağını açacak bir coğrafya var. O yüzden herkesin aklını başına alma zamanı. Söğüt ve Söğüt kültürü esas itibari ile bizim gelecekte geçmişteki acıları yaşamamamız için sürekli bir hatırlatıcı olarak karşımızda durmalı. O yüzden tarihe sık sık müracaat etmeli ve gelecek nesillerin benzer acıları yaşamaması için bunlardan dersler almalıyız. Söğüt, baş maya ve en önemli mayadır. Eğer bu maya hayatiyetini korur ise gelecekte de yine muhteşem hikayeler yazılabilme ihtimali her zaman mevcut olacaktır. Bize düşen bu mayayı bir arkeolojik değer olarak korumak yerine canlı bir miras olarak korumak ve onu bu tür vesilelerle yaşatmak."

            Söğüt Kaymakamı Berkan Sönmezay ise genç nesillerin tarih ve milli değerlere saygılı bir şekilde yetiştirilmeleri için Ertuğrul Gazi'yi Anma ve Yörük Şenlikleri etkiliklerinde, geleneksel hale gelmiş olan sempozyumların öneminin bir kez daha ortaya çıktığını ifade etti.

            Belediye Başkanı Halil Aydoğdu da Söğüt'ün Türk tarihinin önemli kırılma noktaları ve dönüm noktalarından biri olduğunu vurgulayarak, "Burası bizim değil, burası Türk milletinin ortak mirasıdır. Mirasımıza ev sahipliği, bekçilik ve türbedarlık yapmaya çalışıyoruz" dedi.

            Sempozyumun ilk gününde, Yrd. Doç. Dr. Halim Demiryürek "II. Meşrutiyet döneminde Söğüt", Prof. Dr. İbrahim Taş "Bilecik ve çevresi ağızlar", Doç. Dr. Nurfeddin Kahraman, "İpek ve hac yolu üzerinde bir merkez: Söğüt", Yrd. Doç. Dr. Ömer Faruk Bölükbaşı, "Bir cihan devleti olarak Osmanlı imparatorluğu", Doç. Dr. İlhami Yurdakul, "Osmanlıda yetimler ve Söğüt Dar'ül Eytam", Şeyh Edebali Kültür ve Araştırma Dernek Başkanı Arif Durmuş, "Şeyh Edebali Kültür ve Araştırma Derneğinin faaliyetleri", Okutman Zeliha Koca, "Söğüt Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti ve Mehmet Nuri Efendi", Dr. Selma Çetinkaya ve Okutman Sinem Arslan, "Cephedeki Söğütlüler", Yrd. Doç. Dr. Vedat turgut, "16. yüzyıl tahrir defterlerinde Söğüt" ve Yrd. Doç. Dr. Ahmet Önal, "16. yüzyılın ikinci yarısında Bilecik'te top güllesi üretimi" konu başlıklarında birer konuşma yaptı. 

 



E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir