REKTÖR ÖZCAN:“YENİ BİR İSLAM DÖNÜŞÜMÜNE İHTİYAÇ VAR”

İlahiyat alanında başarılı ilim insanlarının konuk olduğu sempozumun açılışında Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof.Dr. İsmail Hakkı Ünal, Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Azmi Özcan ve Bilecik Valisi Ahmet Hamdi Nayir konuşma gerçekleştirdi. Sempozyumun 1.oturumuna konuşmacı olarak Prof. Dr. Mehmet Said Hatiboğlu, Prof. Dr. Süleyman Ateş, Prof. Dr. Hüseyin Atay, Prof. Dr. Sönmez Kutlu ve Doç.Dr.Remziye Ege katılırken katılımcılara, Türkiye'de İlahiyat Tecrübelerini aktardılar.

"Türkiye'de İlahiyat Tecrübesi: Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Örneği" sempozyumunun açılışında konuşan Rektör Azmi Özcan, İslam dünyasına eleştirilerde bulundu. ‘Hazreti Ömer'in yaşadığı dönüşümü yaşatacak bir din ihtiyacımız var.’ diyen rektör hoca, konuşmasında şu ifadelere yer verdi:

“İnsanlık adın demek ki İslam âleminin kaderi buymuş, İslam’ın da macerası bu kadarmış dendiği zaman diliminde bu yükü omuzlamak adına Türkistan coğrafyasından dünyaya yayılan Türkler, kendilerine bahşedilen bu lütfi bu kerameti bugüne kadar taşıdırlar. Ama bu son 300 yılı bir hicran, hüzün, acı, gözyaşı hikâyesidir. Belli ki bu 300 sene içerisinde bu girdaptan kurtulmak adına üretilen her ne varsa kifayet etmemiş ki bugün bu haldeyiz. Bir bakış açısına göre 300 sene çok kısa olabilir. Zira batı 1000 sene beklemiş ama bir bakış açısına göre de 300 sene ziyadesi ile yetecek bir zaman dilimi. Şairin ifade ettiği üzere; 'Âlemde ziyâ kalmasa, halk etmelisin, halk! Ey elleri böğründe yatan, şaşkın adam, kalkma zamanı artık gelmiştir' demek lazım. 

Cüretimi maruz görün yeni bir iman tarifine, yeni bir İslam, idrakine ihtiyaç olduğu hep söylene gelir. Ama bu 300 senelik hikâyeyi az çok kenarından takip edebilmiş bir öğrenciniz olarak hicap duyarak ifade ediyorum ki biz büyük emanetin bizden istediği dönüşümü maalesef gerçekleştirememiş bir kültür temsilcileri olarak karşınızdayız. İman ve İslam, Kur'an ve sünnetin bizden beklediği dönüşümü çok net bir şekilde ifade etmesine rağmen, biz bu dönüşümü hep başkaları için ifade etmek gibi talihsizlik girdabındayız.

Öyle ki insanlık adına vahşet temsilcisi olarak gösterilen IŞİD dahi bizim kaynaklarımızdan beslendiğini iddia edebiliyorsa ve birbirleri ile son derece zıt din müteahhitleri, din tüccarları, din tiyatrocuları hep bizim kutsal kaynaklarımız referans olarak gösterebiliyorsa belli ki bunun idrakinde ve temsilinde bizim zaaflarımız var. O yüzden yeni bir iman tarifine ve yeni bir İslam dönüşümüne ihtiyaç var. Söylemek belli haddi aşmak olacak ama İslam dünyasının yeniden Müslüman olmak gibi bir ihtiyacını da dillendirmek lazım.

Hazreti Ömer'in yaşadığı dönüşümü yaşatacak bir din ihtiyacımız var. Dün çocuğunu kuma gömen Ömer, nasıl ertesi gün bütün insanlık boyunca adaletin sembolü olabiliyorsa bizde de bu dönüşümü gerçekleştirebilecek yeni bir ruha yeni bir nefese ihtiyaç var. Bu ruhu üfleyecek olan da bu nefesi üfleyecek olan da işte bu salonda bulunan hocalarımız ve onların öğrencileri olacak. Yani ilim erbabı olacak. Sadece kuru bir sözden ibaret değil, ilim bütün kararlarımızın merkezine oturmak ve ona göre maslahatı tayin etmek gibi bir mecburiyetimiz var. Dünyaya karşı duruşumuzu, tavrımızı, kararlarımızı bir din gibi birbirimizle yarıştırırcasına en küçük günlük bir ihtiyacımızda dahi araç olarak kullanma gayreti bizi bugün buraya getirdi. Ne yazık ki diyarı İslam'ı gezme imkanı olan birisi olarak söyleyebilirim ki ben ve minim ki pek çok kişi de aynı şeyi söyleyecektir, 'alem-i İslam'ın bu görüntüsüne bakarak kesinlikle Müslüman olmayı düşünmezdim' diyebilirsiniz. Bu çok büyük bir emanet, çok büyük bir yük.”

 

 

 



E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir