• İmsak 00:00
  • Güneş 00:00
  • Öğle 00:00
  • İkindi 00:00
  • Akşam 00:00
  • Yatsı 00:00
  • İFTARA KALAN SÜRE 00:00:00
İMSAKİYE 2024 - Bilecik

SAADET PARTİSİ İL BAŞKANI SEYDETTİN TIKIZ’DAN REFERANDUM HAKKINDA ÇOK ÖNEMLİ DEĞERLENDİRMELER

featured

Saadet Partisi Bilecik İl Başkanı Seyfettin Tıkız, Türkiye’nin en önemli gündem maddesi olan anayasa değişikliği için 16 Nisan’da yapılacak olan referandum hakkında, gazetemize çok önemli değerlendirmelerde bulundu.

“Biz hayır değil evet diyemiyoruz.” diyen İl Başkanı Tıkız konuşmasında sık sık birlik ve beraberlik vurgusu yaptı.

Ayrıca evet çıktığında; “Ekonomik sorunlar çözülecek mi? Terör bitecek mi? Terör bitecekse 16 yıldır niye bitmedi? Kim engel oldu? Parlamenter sistem mi engel oldu? Ekonomiyi parlamenter sistem mi bu hale getirdi?” gibi sorular soran İl Başkanı Tıkız “Evet verdiğimizde bütün bunlar düzelecekse hepimiz evet verelim. O zamanda şunu sormak gerekiyor madem bu kadar basit bu zamana kadar neden düzeltmediniz?” diye sordu.

Saadet partisi olarak sahaya inip bir çalışma yapmayı düşünmediklerini ifade eden Tıkız, “Biz daha çok salon toplantıları ve ev sohbetleri gibi çalışmalar la, insanları bir yöne yöneltmek için değil neden ‘evet’ ya da neden ‘hayır’ hakkında bilinçlendirmek istiyoruz. Önümüzdeki süreci bu şekilde planlıyoruz” dedi.

Daha birçok konuda açıklama yapan İl Başkanı Seyfettin Tıkız ile yaptığımız röportaj şu şekilde:

“Daha öncelikli sonunlar var

Önümüzde malum 16 Nisan’da bir referandum yapılacak. Her şeyden önce bu referandum hepimize hayırlı olsun. Bu ülke bizim, bu memleket hepimizin dolayısıyla Allah muhafaza etsin hangi manada olursa olsun olumsuz bir şey çıksın istemeyiz. Bir kere bunun altını çizelim. Sonra bu referandum bu kadar sorunlar içerisinde, bu kadar ekonomik sıkıntılar içerisinde neden aniden önümüze getirildi? 2016 yılının ekonomi sonuçları açıklandı. 101 bin küsur esnafımız kepenk kapatmış. Ama on tane banka 25 milyar TL kar etmiş. Bu bankalar ne üretmiş. Ne ürettiği belli iflas üretmişler. Ekonomik anlamda, siyasi anlamda ve terör anlamında büyük sıkıntılarımız var. Ülkemizin şu anda bize göre en önemli sorunu kamplaşmadır. Şu anda en çok ortak dile, ortak akıla ihtiyacımız var. Kamplaşma en son yapacağımız şey. Tam bu ortamda böyle bir referandumun gelmesi sanki kamplaşmayı adeta körükledi. Sanki evet dersen şusun, hayır dersen busun kampanyasına dönüştü. Bir kere biz buna kesinlikle karşıyız.

“Biz hayır değil evet diyemiyoruz”

Biz prensip olarak neden hayır diyorsunuz sorusuna aslında şöyle cevap vermek isteriz. Biz hayır değil evet diyemiyoruz. Böyle bir farkımız var. Biz duruşumuzu filana falana göre,  falan kuruluşu göre belirlemeyiz.  Elhamdülillah  47 yıldır devam eden bir harekettir milli görüş. Dolayısıyla duruşu referans noktaları bellidir.

 En büyük çekincemiz kuvvetler ayrığı ilkesi

Mademki böyle bir referandum var. Önümüze konuldu. O zaman şunları söyleyebiliriz. Birincisi: En çok çekincemiz olan nokta kuvvetler ayrılığı ilkesi. Nedir bunlar? Meclisin, cumhurbaşkanının,yasamanın, yürütmenin yargının net olarak yerlerine oturmuyor olması. Diyelim ki; Cumhurbaşkanı %50 – %55 oy aldı seçildi. Aynı anda seçilen birde meclis var. %55 oy alan bir Cumhurbaşkanı, %100 oy ile seçilen bu meclisi fes edebiliyor. Böyle bir irade ipoteği olamaz. Böyle bir meclis nasıl iş yapacak ben merak ediyorum. Yani idealist, vatanperver milletvekilleri dışında,  Cumhurbaşkanının istemediği hiçbir icraatı bu meclis yapamaz. Türkçesi meclis vesayet altındadır. Biz böyle düşünüyoruz. Filanca “evet” dedi, falanca “hayır “dedi diye evet ya da hayır demiyoruz. Partimizin hukukçuları tarafından incelenen bu metinler bizlere de gönderildi. Gerçekten incelediğimiz zaman sıkıntı duyduğuz şeyler bunlar.

 “Bu çocuk oyuncağı değil”

Bir diğer konu cumhurbaşkanına OHAL ilan etme yetkisi veriliyor. İlk bakışta problem yokmuş gibi görünüyor. Ancak maddenin aralarına bir fener tutuğunuz zaman gerçekleri rahatlıkla fark edebiliyorsunuz.  OHAL dönemlerinde çıkarılan kanun hükmünde kararnameler her türlü yargıya kapalıdır.  Tam burada şu soru sorulmalıdır. Bir insana olağanüstü hal ilan edebilecek bir yetki verilmeli midir?  Diyelim ki, tam o anda cumhurbaşkanın başına bir şey geldi. Mesela hastalandı. Olamaz mı? Olabilir.  Yerine sıfatları cumhurbaşkanı yardımcısı vekâlet edecek. Cumhurbaşkanı yardımcılığına seçilecek kişilerde aranan özellik milletvekili seçilme şartıdır. Yani, cumhurbaşkanı seçilme şansı olamayan bir insan cumhurbaşkanı yardımcısı olabiliyor. Yani 18 yaşında bir delikanlı cumhurbaşkanı olabilir. Düşünsenize OHAL döneminde 18 yaşında bir gencin cumhurbaşkanı olduğunu. Gençleri küçümsediğimizden hor gördüğümüzden değil. Biz bir devletiz 80 milyonluk bir ülkeden bahsediyoruz. Bu çocuk oyuncağı değil. Kaldı ki biz insanız. Zayıf, eksik yanlarımız var.

“Bu bir sorumluluk 80 milyonun hakkı var”

Bir insana bu kadar yetki vermek inanın amiyane tabiriyle o insana yapılacak en büyük kötülüktür. Gerçekten bir kötülük yapmış olursunuz. Samimi söylüyorum bana deseler ki bu şartlarda seni ülkenin başına cumhurbaşkanı yapalım, asla kabul etmem. Bu büyük bir sorumluluk. 80 milyonun hakkı var. Allah göstermesin bir şeyden etkilendik mesela evde hanımla kavga ettik. Geldik bu sinirle karar verdik. Bir sürü insanın hakkı var nasıl kalkacaklar, o vebalin altından. Olabilir mi böyle bir şey?  Mutlaka denetlenmeli. Hem meclis hem cumhurbaşkanı denetlenmeli. Yani denetim meselesi, otokontrol meselesi,  muhakkak olmalıdır. Bunun altını kalın çizgilerle çiziyoruz.

“600 olsa ne olur 6000 olsa ne olur?”

Efendim işte milletvekili sayısını 550 den 600 e çıkarıyoruz. Be kardeşim zaten milletvekillerinin yetkilerini almışsın ellerinden. 600 olsa ne olur 6000 olsa ne olur. Kaldı ki şuandaki sayı bile fazla.

18 yaşında seçilme hakkına gelirsek. 18 yaşında bir insan seçebiliyorsa seçilmelide. Doğrudur. Peki, 18 yaşındaki gençler cumhurbaşkanı seçiminde oy kullanmıyorlar mı? Seçme hakkı olan her insanın seçilme hakkı olacaksa eğer, 18 yaşındaki bir insanın cumhurbaşkanı da seçilebiliyor olması gerekmez miydi? O zaman cumhurbaşkanı seçilme yaşını neden 40 yaptınız? Niye üniversite mezunu şartını koydunuz? 18 yaşında bir gencin üniversite bitirme şansı var mı? Bu bir çelişki değil mi?

 

“Benim vatan sevgimi sorgulamaya kimsenin hakkı değil”

Bir kampanya yapılıyor Büyük Türkiye için Evet, Yeni Türkiye için evet deniyor. Fakat net bir şekilde anlatılmıyor bu nasıl olacak? Bizim önceki genel başkanımız anayasa hukuku Profesörüdür. Bu konulara hâkim, Türkiye de birkaç kişiden biridir. Onun özel bir konferansında bulundum.  Bu konferanstan temin ettiğimiz notlar var.  Bunları en yakın zamanda basınla da paylaşmak isterim. İstiyoruz ki insanlarımız istifade etsin. Evet diyecekse de bilinçli desin. Hayır diyecekse de bilinçli desin. Biz insanlarımızı düşünmeye akl-ı selime davet ediyoruz. Biraz düşünelim. Allah için düşünelim. Düşününce bir şey kaybetmeyiz.

Biz diyoruz ki; Bu süreçte ne olursa olsun kamplaştırmaya, ötekileştirmeye meydan vermeyelim.  Evet diyenler vatan haini olmayacağı gibi, hayır diyenlerde bölücü olamaz. Bizim vatan sevgimizi sorgulamak kimsenin hakkı da, haddi de değildir. İnancımızın gereği, biz vatanperver bir insanlarız.  Allah korusun bu vatanın başına bir şey gelse (15 Temmuzda olduğu gibi)  biz yine sokaklara çıkarız.  Bu bedenimizi siper ederiz. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın. Buna Allah şahittir.

İnsanları kutuplaştırmak fikri olmayan insanların yapacağı bir şeydir. Hayır diyorsanız bilmem kimle berabersiniz.  Bu millet kimlerin, kimlerle beraber olduğunu biliyor. Çözüm süreçlerini, açılımları, Dolmabahçe’yi, Oslo’yu unutmadık.  Sınır kapılarında alkışlarla yapılan karşılamaları unutmadık. Kimseyi ötekileştirmeye niyetimiz yok.

Rahmetli hocamızın bir lafı vardı bunlar at yarışı spikeri derdi. Yani bir terör olayı oluyor şu kadar şehit verdik.  Allah muhafaza içimiz yanıyor. Şu kadarda onlardan öldürdük. Sizin görevimiz bu mu? Çetele tutmak mı? Tabi ki terörle mücadele edilecek. Ama terörle mücadele esas olarak sosyolojik alanda yapılması gerekiyor. Terörist diye dağa çıkan insanların birçoğu 16-17 yaşında gençler. Bu ülkenin evladı. O zaman sormazlar mı adama,  15 yıldır bu ülkede iktidar kim? Bu gençler dağa çıkarken siz neredeydiniz?  O insanlar bizim insanımız, uzaydan gelmediler. Evet,  içlerinde dışarıdan birçok yabancı ülke vatandaşları var. Ne işleri var burada?  Terörist unsurları kimler destekliyor? Kimin çıkarına hizmet ediyor bunlar? Kuklaları bırakıp kuklacıya tutmalıyız feneri. Ve sobelemeliyiz. Büyük ve lider ülke olmanın gereğidir bu.

“Madem bu kadar basit bu zamana kadar neden düzeltmediniz?”

16 Nisandaki referandum da ne sonuç çıkar bilemeyiz. Bizim genel merkezimizin yaptığı bir çalışma var. Bu konuyla alakalı en son il başkanları toplantısında genel başkan yardımcılarımızdan biri bu çalışmayı açıkladı. Yani evet hayır oyları aynı oranda gidiyor gibi. Hayır, biraz daha yukarda gibi. O yüzden iktidar partisindeki arkadaşlarımız hırçınlaşıyor. Hesapladıkları gibi gitmiyor. Çantada keklik değil bu sefer.  İnanın ne hayır çıkması, ne evet çıkması bizi memnun edecek gibi değil. O kadar çok sorunumuz var ki. Diyelim ki hayır çıktı. Birden uçuruma mı düşeceğiz? Hayır öyle bir şey olmayacak. Ya da evet çıktı. Ekonomik sorunlar çözülecek mi? Terör bitecek mi? Terör bitecekse 16 yıldır niye bitmedi? Kim engel oldu? Parlamenter sistem mi engel oldu? Ekonomiyi parlamenter sistem mi bu hale getirdi? Hazine geçtiğimiz Şubat ayında ocak ayı borç stokunu açıkladı. 800 milyar TL. bunun 400 milyarı TL cinsinden, kalanı ise dolar cinsinden. Şunun için bu tabloyu çiziyorum. Evet verdiğimizde bütün bunlar düzelecekse, hepimiz evet verelim. O zamanda şunu sormak hakkımız. Madem bu kadar basit bu zamana kadar neden düzeltmediniz?

“Sahaya inip bir çalışma yapmayı düşünmüyoruz”

Saadet partisi olarak sahaya inip bir çalışma yapmayı düşünmüyoruz. Biz daha çok salon toplantıları ve ev sohbetleri gibi programlar yapacağız. İnsanları bir yöne yönlendirmek için değil, bilgilendirmek için. Neden evet ya da neden hayır demesi gerektiğini bilsin yeter.  İnanıyoruz ki o zaman sağduyu galip gelecektir.

“Fakat o arkadaşlarımız çok fazla fanatik”

Biz olaya çok fanatik bakmıyoruz. Sonuçta Ak Parti tabanında yıllarca beraber olduğumuz insanlar var. Fakat o arkadaşlarımızın bir kısmı çok fazla fanatik. Çok kötü tavırlar sergiliyorlar. Yani bizi gerçekten üzüyorlar, kırıyorlar. Hakaretlere varan laflar ediliyor genel başkanımıza, bize. Biz kimseye kötülük yapmadık. %0,7 yiz sonuçta.  Ancak şu var ki;  AKP seçmeni içinde bizim duruşumuza bakan insanlar var. Biz o insanlarla zaman zaman konuşuyoruz. Çok net bir şekilde, dile getirdiğimiz endişelerimizi söylüyoruz.  Neticede evet diyorsanız deyin, siz bilirsiniz, diyoruz.  Kimsenin düşüncesine ipotek koyamayız elbette. Birçok arkadaştan şöyle tepkiler aldık. Ya biz,  bu kadar bilmiyorduk diyen arkadaşlarda var. Sıkıntı buradan kaynaklanıyor zaten. Bilinmiyor ve kimsenin bunu anlatmak gibi bir derdi de yok. Biz isteriz ki Bilecik’te halka açık bir panel yapılsın. Büyük bir salonda. Yani il başkanları düzeyinde olabilir. Genel başkan yardımcıları düzeyinde olabilir. Çıksak oraya hiçbir şekilde müdahale olmadan, herhangi bir sataşma olmadan, herkes görüşlerini ortaya koysa millette alacağını alsa.

“İl başkanlarıyla kol kola gezmeyi isterdim”

Gönül rahatlığıyla ifade etmek isterim ki; Vatan Partisi, CHP, AKP, MHP il başkanlarıyla kol kola gezmeyi isterdim. Hiçte sıkıntı duymam. Evet bir takım metot farklılıkları var. Anlayış farklılıkları olabilir. Kaldı ki biz insanız tornadan çıkmadık.  Allah c.c. “Biz sizi kavimler olarak yarattık. Bir birinizle tanışansınız, istifade edesiniz” diye buyuruyor. Tüm insanlar tek tip olsa, bu dünya çekilir miydi? Ne kadar insan varsa o kadar çok düşünce var. O kadar çok fikir var. O kadar çok anlayış var. Bakış açısı var. Bu fikir ayrılıklarını bir çatışma sebebi değil, zenginliğe dönüştürmek lazım. Biz Chp ile koalisyon yaptık. O zamanda bize yeşil komünistler dediler. Şu andaki Cumhurbaşkanımız ve iktidar partisinde görev yapmış birçok bakan ve milletvekillerimiz imam hatip lisesi mezunudur. İmam hatip liselilere üniversitenin yolu kapalıydı. O hükümet döneminde açıldı. Ondan İ.H.L. mezunları üniversiteye gidebildi.  1974’te Kıbrıs barış harekâtı yapıldı. Erbakan hocam Başbakan yardımcısı olarak çıkartma emrini verendir. Elhamdülillah. Ağır sanayi hamlesi başlatıldı. 200 küsür tesisin temeli atıldı. 70 küsür tanesi bitirildi. Ama tamamını bitirmeye hükümetin ömrü vefa etmedi. Demek ki istedikten sonra koalisyonlarda da hizmetler yapılabiliyor.

Evet yollar yapıyoruz, Hava Alanları yapıyoruz. Bunlar güzel bunları yapalım. Bütün bunlar ekonomik bir büyüklüktür.  Fakat obez bir büyüklüktür. Bildiğiniz karın yağları gibi.  Bize kol kası lazım.  Bacak kasları lazım. Bu da üretimdir. Üretim olmadan kalkınma olmaz.  Saman ithal eder duruma geldik. Bu bize ayıp olarak yeter. Sanayi, tarım, hayvancılık ne olursa, üretmek lazım. Çiftçilere tapu başına para veriliyor. O kadar yanlış bir şey ki. İlk çıktığında biz buna karşı çıktık. Bize dediler ki siz köylü düşmanı mısınız?  Bu gün geldiğimiz noktada, bu türlü yardımlar insanlarımızı çalışmamaya teşvik etti.  Ben Ordu’luyum.  Ordu’da dikenler fındıkların tepelerini aştı. Çünkü ürün para etmiyor.  Nasıl olsa devlet yardım yapıyor. Ne olursa bahtımıza deniliyor. Maalesef. Teşvik verelim çiftçiye. Ama nasıl verelim? Örneğin, 1 ton ürün oldu 1 tl den alalım. 1.50 ton oldu 1.25 tl den alalım. İşte teşvik böyle olur. Türkiye de ekonomik bir büyüklük var. Fakat tamamen tüketime yönelik. Yollar yaptık ama,  üzerinde yürüyen bir arabamız yok. Ne zaman yapacağız bunu?  Geçenlerde bir harita gördüm Samsundan Hataya kadar bir çizgi çekilmiş. Çizginin sağ tarafı sarı,  sol tarafı yeşil. Bu haritada da sarı tarafta şap hastalığı varmış. Yeşil bölgeye ayvan geçişi yasakmış. Ama insan geçişi serbest.  Ve bunu bizim resmi kurumlarımız yapıyor. Şap hastalığı tedavi edilen bir hastalık. Mesele yasak koymak değil ki. Mesele sorunu yerinde çözmek. Yani doğan insanı, doğduğu yerde doyurmadıktan sonra Türkiye’nin sorunları çözülmez.  Bizim bakış açımız budur.

“Niyet kötüyse gücü eline alan kişi zalim olur”

Her şeyden önce niyet önemli. Refah partisi döneminde 54. Refah yol hükümetini kurduk. Bunun son 4 ayı fırtınalarla geçti. Ama bu gün insaf sahibi ekonomistlere sorun. Türkiye’mizin ekonomik anlamda en iyi dönem o dönem derler.  Denk bütçe yaptık.  1997’nin Ocak ve Şubat aylarında bütçe fazla verdi. Havuz sistemi ile faiz lobisinin hortumları kesil. Kaynaklar asıl sahibine yani millete aktarıldı. Biz bunu koalisyonla yaptık.

O kadar kısa sürede dernek bile kurulamazken, nüfusu 60 milyonun üzerinde sekiz adet İslam ülkesi bir araya getirilerek adına D8 dediğimiz birliktelik oluşturuldu.  İran ile Mısır aralarında diplomatik sorunlar olmasına rağmen aynı masada oturdu imza attı. Devlet adamlığı liderlik budur. Yönetimde istikrar önemli bir konu.  Aşağı yukarı 15 yıldır tek başına bir iktidar var ülkemizde. İstikrarlı bir zaman dilimi. Gelinen nokta ortada.

Geçtiğimiz Pazar akşam Erbakan hocamızı andık. Bilecik’te bulunan siyasi partilerimizin tamamına davetiye gönderdik.  Ayrıca İl Başkanlarımızı telefonla aradım.  AKP il başkanına ulaşamadım. CHP İl Başkanı gelemeyeceğini bildirdi. Ancak Sayın Milletvekilimiz Yaşar Tüzün Bey mesaj gönderme nezaketinde bulundular. Vatan Partisi İl Başkanı ve Demokrat Parti İl Başkanı bizzat katılarak bizleri memnun ettiler. Bu vesile ile kendilerine bir kez daha teşekkür ediyorum. Ve tüm siyasi parti yöneticilerimize sesleniyorum; Allah için şu kutuplaşmaları bırakalım, ötekileştirmeyi bırakalım . 17 Nisan sabahı biz yine bu ülkede birlikte yaşayacağız. Allah için sükunet, Allah için feraset, Allah için iyi niyet.   Bir olma ve kol kola girme zamanıdır.  Bu imkanı verdiğiniz için teşekkür ediyorum.


Reklam
Mustafa Cilali


E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

5 Yorum

  1. 9 Mart 2017, 16:31

    Allah razı olsun başkanım

    Cevapla
  2. Neden Evet Neden Hayır
    Fanatik olmaya gerek yok biraz düşünüp öyle karar verelim. Müslüman olmanın gerektirdiği gibi akıletmezmisiniz düşünmezmisiniz.
    Güzel noktalara deginmişsin Seyfettin bey teşekkür ederiz.

    Cevapla
  3. 9 Mart 2017, 20:13

    Milli selamet Refah partisi fazilet ve ak parti dahil genclik kolları ve tüm yönetimlerinde görev almış birisi olarak erbakan hoca ve tayyip erdoganin tüm milli mucadelelerinde yanlarında olmuş biri olarak bugün devletinin yanindadurarak EVET demeyi boynuma borç olarak görüyorum chp millet vekili kilcdarogluna diyor ki temel karamollaoğlu madimakta babamın katilidirsen onunla beraber duramazsin

    Cevapla
  4. 9 Mart 2017, 20:21

    Erbakanhocayi tahtan2indir

    Erbakan hocayı tahtan indirenler 28 şubatta bu millete zulüm desenlerle nasıl oldu da evet te birlestiniz Temel karamolaoglundan ve Seyfettin abi sizden bu aziz millet 16 nisanda ve sonrasında hesabını soracaktır bekleyin görun en kısa zamanda yanlıştan dönün selamlar

    Cevapla
  5. bari hayır dediniz arkasında durun ne demek saaya inip çalışma yapmamak, yeni sistem zaralı olacaksa ülkemiz için çıkıp çalışma yapmanız gerekmezmi ya adam gibi arkasında durun kararınızın yada evet verin

    Cevapla