SANAT ve TOPLUM

 

Gerçi bizde meddah, halk oyunları, gölge oyunu vardı ama Batılı anlamda tiyatro eserleri Tanzimat ile birlikte sahnelenmiştir. İstanbul’a Ecnebi kumpanyalar gelmiş ve kendi dilleriyle temsiller vermişlerdir. Batı hayranı birtakım Müslüman halk da bu temsilleri izlemeye gitmiştir. Ecnebi dilleriyle oynanan bu oyundan yirmi iki sene sonra ilk Türkçe oyun sahneye konulmuştur. Tanzimatçılara göre tiyatro “Mekteb_i edebtir, cahil halkı eğitmeye yarar. En güzel kıyafetler giyilir ve sessizce izlenir, beğenmeme lüksü yoktur izleyicilerin. Bitince alkışlayarak ayrılınır tiyatrodan. Bu dönemde tartışmalar da başlamış:“Sanat, sanat için midir; yoksa toplum için mi?” 
                                     “Anladım işi sanat Allah’ı aramakmış
                                     Marifet bu, gerisi yalnız çelik çomakmış”
der, merhum Necip Fazıl Kısakürek. Sahi nedir sanat, toplumu eğitmeye mi yarar, eğlendirmeye mi, iç güzellikleri aksettirmeye mi, yoksa değerlerinden uzaklaştırmaya mı? Ruhu eğitmekse sanat, gencecik ruhları sanat adına tahrip eden, sahnede yatak odası hayatını, aldatmaları normal gösteren hatta daha ileri giderek bir tiyatro oyununda (Tiyatro İstanbul, Yaklaştıkça)striptiz yapmanın da ruhları eğittiğini kimse iddia edemez herhalde. 
Peki kimdir sanatçı? Bir tiyatro oyununda oynayıp, bir iki reklamda boy gösteren, bir de film çekti mi işte sana sanatçı. Tabi bir de alay edeceksin toplumun değerleriyle, küçümseyeceksin dindar insanları. Şimdilerde twitter’dan eleştireceksin muhafazakârları ve alkış tutacaksın onlara taş atanlara. Sonra eksik olmayacaksın magazin programlarından biraz kibarsan “Arkadaşlar, çekmeyin lütfen!” yok eğer egon diğerlerinden daha fazlaysa bir gece kulübü çıkışı içkili bir halde tekme tokat girişeceksin seni çekmeye çalışan gazetecilere.(Bkz. Levent Kırca, Cem Yılmaz… magazin programları) Oyuna çıkmayacaksın, dizilerden para kazanırken bir taraftan da belediyeden maaş alacaksın, böyle olur bu ülkede sanatçı dediğin. Başbakanın Maraş’taki konuşmasında belirttiğine göre geçen yıl tiyatrolara 140 milyon lira devletten para verilmiş ama kazanç sadece dört milyon liraymış. Olsun onlar mutlu olsun da devlet zarara uğramış ne gam.
Bazı sanatçılara(!) göre dindar insanlar bu ülkede fazlalık. Onlar olmasa ne güzel sanat yapar onlar. Bu ülkede başörtülü olduğu için tiyatrodan, konserden kovulan genç kızlar oldu geçmiş yıllarda. Madem tiyatrolar halkı eğitmek için işte eğitin. O genç kızların eğitilmek, eğlenmek neyine, diye düşünüyorlar herhalde. Ha, sanat belli bir kesime hitap ediyorsa o başka. Onu kabullensinler o zaman “eğitmek, ama bizden olanı “deyip açıkça belli etsinler niyetlerini. Gün geldi “Ayakkabılarını kapının önüne çıkaranlar”,gün geldi “Göbeğini kaşıyan adamlar” oldu dindar kesim. Hatta bir manken , ,tarihçi kızımız çıkıp “Dağdaki çobanla benim oyum aynı mı olacak?”diye belli etti küçümsediğini kendinden olmayanı.
Siz farkında değilsiniz ama artık çok değişti muhafazakâr insanlar. Öyle sizin zannettiğiniz gibi duble paça takım elbise altına beyaz çorap devri geçti çoktan. Badem bıyık da yerini gençlerde uzun saça bırakmak üzere haberiniz olsun. Kızlarımız da öyle çarşaf ya da yerlerde sürünen bol kesimli zevksiz pardösüler giymiyor artık, daha şık ve uyumlu giyiniyoruz sizler görmek istemeseniz de. Hepsinden önemlisi okuyoruz ve dünyayı en az sizin kadar biz de takip ediyoruz. Sanattan anlayan, estetik zevki olan, ecdadının sanat anlayışına da sahip çıkan bir muhafazakâr gençlik geliyor. Kim bilir belki gelecekte onların da sahneledikleri dini değerlerine uygun, öz değerlerimize bağlı, ecdadımızın kahramanlıklarını anlatan tiyatro oyunlarını, çektikleri filmleri bütün dünya izler. Yıllarca üçkağıtçı cami imamı, paragöz, faizci hacı bakkal tiplemeleri yerini gerçek Müslüman’ın tanıtıldığı filmlere bırakır.  
Kısaca Sanat toplum için olmalı ve gerçek işlevini yerine getirmeli, herkese hitap etmelidir özerk bir şekilde.
Tabi işini hakkıyla yapıp bu işe gerçekten gönül verenlere bir sözümüz yok, onlar zaten olur olmaz yerde eylem yapıp birtakım ödül törenlerinde kendilerinden olmayanlarla dalga geçmez, her fırsatta icraatları eleştirmezler, sadece sanatlarını icra ederler.
 
 FAZİLET BOZKURT


E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir