Sandıktan çıktık ama adliyeden çıkamadık

“Sandıktan çıktık ama adliyeden çıkamadık”

                “Bildiğiniz üzere 11 Haziran 2012 günü Cumhuriyet Halk Partisi Bilecik İl Kongresi’ni gerçekleştirdik. Bu kongre seçimli bir kongreydi, iki aday olarak yarıştık. Sayın Baba ile ben ve yönetim kurullarımız iki ayrı liste halinde oylandı. Bu oylama neticesinde de 83 oyla ben il başkanı seçildim ve listemde seçildi. Ancak bildiğiniz üzere 2 günlük askı süresi ve itiraz süresi var. Dün(13 Haziran 2012 Çarşamba) saat 16.45’te seçim kuruluna, Merkez İlçe Seçim Kuruluna başvurmak suretiyle Cengiz Özer imzalı bir dilekçe ile seçim kuruluna itirazlarını sunmuş. Seçim kurulunun 13 Haziran 2012 tarih ve 2012/28 sayılı kararı ile CHP’nin 11 Haziran 2012 tarihinde yapılan olağan kongresindeki seçimler iptal edilmiştir. Seçim kurulu yargıcı itirazın kabulüne karar vermiş ve ilgili kanunun 21. maddesi 11. fıkrası uyarınca seçimlerin yenilenmesine, seçim gününün de yine yasa gereği 14 Temmuz 2012 olarak tespitine karar vermiştir. Bu gelişmeden ötürü, Bilecik kamuoyunu bilgilendirmek istedim. Zira kimsenin aklında soru işaretine, bir şüpheye yer vermemek gerekiyor. Bilecik halkının bu konuda ve CHP’lilerin bu konuda aydınlatılması gerekiyor. Bunun ilk ağızdan açıklamasını yapacak insanda, CHP’de sandıktan çıkan ama adliyeden çıkamayan İl Başkanı olarak benim.

                Kongremiz esnasında Divan Başkanlığı’na adaylık ve yönetim kurulu listelerimizi sunduk. Divan Başkanı, beni ve diğer aday olan Baba’yı divana davet ederek, tüzüğümüzün 48. maddesini gösterdi ve bir adayın birden çok listede yer alamayacağını söyledi. Bizde listelerimizi yeniledik. Benim disiplin kuruluma bir üye gerekiyordu ve boş liste vermemek için Serkan Ergal arkadaşımızı yazdık. Kendisi bizim eski gençlik kolları başkanımızdır. Bu arkadaşımız, daha önce Merkez İlçe seçimlerinde sandık kurulunda görev almış. Sandık başkanı da arkadaşımızı yardıma çağırmış. Bizim görevlendirme konusunda bir yazımız bulunmuyor. Siyasi partiler kanununun 2820 sayılı kanununun seçimlerin yapılmasına ilişkin 21. Maddesinde aynen şöyle diyor, ‘Sandık kurulu başkanı ile bir üyesi memurlar, diğer üyesi de aday olmayan parti üyeleri arasından seçilir.’ Verilen bu karar doğrudur, hukuka, yargıcın bu kararına saygımız sonsuzdur. Ancak spekülasyona izin vermemek için şunu bir daha zikrediyorum, CHP Bilecik İl Örgütü tarafından sandığa bir isim görevlendirilmesi yapılmamıştır. Arkadaşımız da gerekli kanunun bilmediğinden dolayı görevini yapmaya devam etmiştir.            

‘Siyaset üretemeyenler dedikodu üretir’

                Biz kimseyi suçlamıyoruz. Herkes iyi niyetli hareket etti fakat neticesi kötü oldu. Biz hakkımızla, bileğimizin hakkıyla bir seçim kazandık. Ancak bu seçimde, partimizin delegesi değil fakat üyesi Cengiz Özer beyin verdiği dilekçe ile sandıktan çıktık ama adliyeden çıkamadık. Seçim Kurulu yargıcı yasanın gerektirdiği gibi bir ay sonraya bize bir daha kongre yapmak için 14 Temmuz 2012 gününü verdi. O tarihte biz yine CHP olarak sandığa gideceğiz. Ben ve yönetim kurulundaki hiçbir arkadaşım kimseye kırgın değiliz. Bu siyasettir, olacaktır. Siyaset üretemeyenler dedikodu üretir. Dolayısıyla biz tavrımızı net bir şekilde koyduk. Biz Bilecik’te siyaset üreteceğiz, CHP’yi üreteceğiz. Meydana gelen olay, bir yanlış anlaşılma, bir bilgisizlik sonucu gerçekleşmiştir.   ‘Sen hukukçusun, niye görmedin?’ diyeceksiniz. O kongre telaşesinde Serkan Ergal kardeşimizin orada oturduğunu, hizmet ettiğini görmedim. Zaten kapalı oylama açık sayım esasına göre yapıldı. Sayım sırasında herkes oradaydı. Bu itirazı yapan arkadaşım, sayım esnasında sandık kurulunun başında bunu görmedi mi? Madem o kadar iyi biliyordu, ‘Oradan kalk. Böyle olursa seçimlere şaibe karışır.’ diyebilirdi.

                ‘Yapılacak kongrede tekrar adayım’

                Kanun karşısında ve yargıcın kararı karşısında boynumuz kıldan incedir. Bize düşen aynı etik değerlerle aynı saygınlığımızla umudun adı olmaya devam etmektir. Biz bu yolda devam edeceğiz. Geleceği ben bu partililerle beraber kuracağım. Biz bu partililerle yola çıktık ve bu iddiamızın doğrultusunda 14 Temmuz’da yapılacak olan seçimde tekrardan arkadaşlarımla beraber bu partide bir bütün olarak ve güçlenerek tekrardan adayım. Yolumuza devam edeceğiz.

‘Biz umudun adı olmaya söz verdik’               

                Sonuç olarak şunu da zikretmek istiyorum, küçük insanlar kişilerle, vasat insanlar olaylarla, büyük insanlar fikirlerle uğraşır. Biz fikirlerle uğraşıyoruz. Netice bu olmuştur. Ama bizim fikrimizde, zikrimizde aynıdır. Biz yönetim kurulunda olan arkadaşlarımla beraber bu partide ve Bilecik’te geleceği kurmaya, umudun adı olmaya söz verdik. Bu değişimi bu partide gerçekleştireceğiz. Bu partinin yeni yüzü, gülen yüzü olacağız. 14 Temmuz’da çok güzel ve coşkulu bir kongre ile partimizin yeni başkanını ve yönetimini seçeceğiz ve partinin yolunu açacağız.

                ‘Bizi üzen, partimizden Kurultay’a delege gidemeyecek olması’

                Burada bizi üzen şey seçimimizin iptal olmuş olması değil. 17-18 Temmuz tarihinde yapılacak olan Kurultay’a Bilecik’ten delege gönderemeyecek olmamız. Yaptığımız kongre sonrasında takvim olarak Kurultay’a yetişemiyoruz. Beni üzen nokta budur çünkü büyük kurultaylar, Türkiye’nin tartışıldığı, diğer illerden gelen temsilcilerin fikirlerini ileri sürdüğü, ciddi anlamda bir programın oluşturulduğu toplantılardır.

Biz CHP İl Örgütü olarak bu toplantılarda yerimizi alamayacağız.

‘Bizler koltuk sevdalılsı insalar değiliz’

                Kongre toplantısında da söylediğim gibi bizler koltuk sevdalısı insanlar değiliz. Biz, il başkanlığı koltuğunu işgal etmek, iki yıl sonra belediye başkanlığına aday olmak için zemin hazırlamak, üçüncü yıl sonunda milletvekilliğine aday olmak için zemin hazırlamak üzere yola çıkmadık. Bizim hedefimiz CHP’nin Bilecik’te oylarını arttırmak, belediyeleri almak, milletvekilliğini almaktı. Bu düşünceden ödün vermedik.

                ‘Biz, 700-800 delegeye sahip olup 180 delege ile kongre yapmıyoruz’

                Ben, 11 Haziran günü iradesini, insiyatifini ortaya koyan bana oy versin vermesin, delege arkadaşlarıma, gelip katıldığı için teşekkür ediyorum. CHP etiği ve terbiyesi içinde 14 Temmuz günü de gelip kongremize destek vereceklerinden adım gibi eminim. Geçer sefer 151 delegemiz katılmıştı, bu sefer 155 delege ile gerçekleştireceğiz. Bazıları gibi 700-800 delegesi olupta 180 delege ile kongre yapmıyoruz. Tek adaylı kongre yapmıyoruz. Atanmışlarla kongre yapmıyoruz. Bizler büyük bir çoğunluğun destek verdiği ve geniş katılımın olduğu özellikle delegelerin ilgi gösterdiği kongreler yapıyoruz. Hiç şüpheniz olmasın, 14 Temmuz tarihinde yapılacak olan kongremizde aynı yoğunlukta aynı coşkuyla ve delegelerin katılımıyla gerçekleşecektir. Bizler o kongrede tekrardan adayız. Karşımıza aday çıkar mı çıkmaz mı, bir yarış halinde olur mu, olmaz mı bilmiyorum. Ama kim aday olursa olsun, tekrarlanacak bu kongrede diğer aday arkadaşlarıma da başarılar diliyorum.               

‘Bu Çağatay Karaahmet’e değil, CHP’ye verilmiş bir zarardır’

                Ben kendi ayağıma kurşun sıkmam. Biz bu partiyi hileden hurdadan, ayak oyunundan uzaklaştırmaya çalışıyoruz. Partinin en güzel organlarından biri olan kongrede böyle bir ayak oyunu yapmak veya bunu düşünmek partiye ihanettir. Bizim gözümüzden kaçtı Sinan Bey’in gözünden kaçtı. Bu dilekçeyi veren, madem bunu biliyordun, en azından uyarsaydın. Bu Çağatay Karaahmet’e verilmiş bir zarar değildir, bu CHP’ye verilmiş bir zarardır.” ZEYNEP KILBAHRİ

 

 

 

 

 



E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir