Hakikaten de öyle. Bu zenginlik bazen lükse kaçıyor, bazen de ısrafa… Israf, savurganlık yaşamın her alanında almış başını gidiyor da, ancak kamu kurumlarında olunca iş farklı bir boyuta varıyor. Bir zamanlar hükümetler tasarruf tedbirleri alır, kamu kurumlarının da bu alınan bu tedbirlere uyulması hususunun yerine getirilmesini rica ederlerdi. Resmi dairelerde şehir içi telefon görüşmeleri üç dakika ile sınırlandırılmıştı örneğin. Makam araçlarının kullanılmasından tutun da, resmi yazışmalardaki kullanılan dosya kağıdına kadar tasarruf tedbirleri vardı o yıllarda. Bu dediğim yıllar çok da eski değil 15-20 sene önceki malum konular. Benim dikkatimi çeken bir olaya tanık oldum geçtiğimiz günlerde. Bir etkinliğe katılmıştım, katıldığım bu etkinlikte bürokratlar ve Belediye başkanları vardı. Bürokratlar ve Belediye Başkanları neyle gelirler bu tür yerlere? Herhalde makam araçlarıyla!…
Makam araçları hepsi yan yana dizilmiş ve sanki makam şoförleri anlaşmışlar gibi bütün araçlar çalışır vaziyette üstelik klimaları da sonuna kadar açık…Aynı arabalar kışın da böyle, ama kışın durum farklı.Kışın arabanın içi ısınsın diye, yazın ise serinlesin diye!…
Aman ha, makam aracının sağ arkasında oturan büyüğümüz kışın üşümesin,yazın da terlemesin!…Sözde bir çoğu yönetici olan bu büyüklerimizden Hazreti Ömer adaleti falan da beklediğimiz yok hani!Devlet işlerinde devletin mumunu, kendi işinde kendi mumunu kullanan Hz.Ömer’i de örnek almalarını falan da istemiyoruz.Sadece el insaf sayın yöneticimiz…
Bu arada makam şoförlerine de iki çift lafım var; yapmayın ağabeyler yapmayın. Saçı bitmedik yetimin hakkı var kullandığınız o makam araçlarında, sarfettiğiniz o benzinlerde. Ramazan mübarek günde fazla da ayrıntıya girmek istemiyorum, sanırım mektup adrese ulaşır tez zamanda. Anlayan anlamıştır ne demek istediğimi…
HOŞÇAKALIN
ince ince – Anlayana sivrisinek saz anlamayana davul zurna az