SEMPOZYUMUN 4. GÜNÜN DE BİLECİK TARIM FAALİYETLERİ KONUŞULDU

featured

“BİLECİK AYNI TÜRKİYE GİBİ KONUMU ÇOK İYİ
Bilecik Belediyesi ve BEBKA tarafından organize edilen, Bilecik Belediyesinin ev sahipliğinde gerçekleştirilen Uluslararası Marka Değerleri ile Bilecik Sempozyumu 4. Gününde de misafirlerini ağırladı.
Şeyh Edebali Kültür ve Kongre Merkezinde gerçekleştirilen ve 4 gün boyunca bir birinden değerli, alanında uzman kişilerin katılttığı sempozyumun 4. Günnde 2 oturumdan 1.sinde Oturumunda Bilecik’te ki gıda, tarım ve hayvancılık faaliyetleri konuşuldu.
Sempozyuma konuşmacı olarak Hollanda Türkiye Ticaret Odası Eski Başkan Vekili, Ukrayna Türkiye Ticari İş birliği Derneği Başkanı, Uluslararası Gıda Tarım Konfederasyonu Doğu Avrupa Bölge Başkanı Oktay Kurtay, Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Tevfik Gültaş, Tarım ve Hayvancılık Bilecik İl Müdür Hacı Dursun Yıldız ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı ve Hayvancılık Genel Müdürü Dr. Durali Koçak, katılırken moderatörlüğü de Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Tevfik Gültaş yaptı.


“ÜRETİCİNİN ALIN TERİNİ HAKKINI VERİLMESİ LAZIM”
Türkiye ve Bilecik tarımı hakkında katılımcılara bilgiler aktaran Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı ve Hayvancılık Genel Müdürü Dr. Durali Koçak açıklamalarında; “Tarım bizler için çok önemli. Geçmişten de önemliydi, bu gün de önemli gelecekte de önemli olacak. Halkımızın yeterli ve güvenli beslenmesi bakımından, istidam bakımından, ülke ekonomisine sağladığı bakımından ve sanayi kollarının hammadde sağlanması bakımından çok önemlidir. En önemlisi de kültür. Tarımsal üretim şekli yaşam faaliyetlerini oluşturuyor yani kültürümüzü oluşturuyor. Aynı zaman da tarımı strateji olarak kabul etmek zorundayız. Genelecekte enerji, su ve gıda çok önemli bir şekilde stratejilendirdiler. Bu üçünün de modası geçmeyecek. Tarım yönünden biz çok şanslıyız. Öyle güzel bir yerde toprak edinmişiz ki çok fazla ekolojik farklılık, mevsim farklılığı mevcut. Stratejik olarak da çok özel bir konuma sahibiz. Bizim ülkemiz de mayısta hasat başlar ta ki kasıma kadar devam eder. Bazı sektörlerden vazgeçe biliriz ancak tarımdan hiçbir zaman vazgeçemeyiz. İyi bir insan kaynağımız var bunu es geçmeyelim. Ülkemiz de 150 bin ürünün üzerin de ticari olarak üretilmekte ve 180 ülkeye ihracat yapıyoruz. Dünyada herkesin birbirine ihtiyacı var. Kimse kendine yetemiyor. Dünyanın her yeri böyle.
Ülkemizde tarım yapılan alanlarda bir azalma var. Toplam tahıl üretimimiz 35,2 milyon ton, meyve 18,9 milyon ton, sebze 30,2 milyon ton civarlarında.
Büyükbaş 14,2 milyon, küçükbaş 41,3 milyon, hayvansal ürün üretimi 18,4 milyar ton,  et üretimi 1,1 milyar tan, yumurta üretimi 18 milyar ton, su ürünleri üretimi 250 milyon ton civarında.
Tarım yapmak öyle kendi başına yapılacak bir şey değil. Tarım bilgi ister, tecrübe ister. Tarım öyle küçümsenecek, herkesin yapabileceği şeyler değil. Tarım aynı zamanda biyoloji, ekoloji, kimya ve ekonomiden birebir ilişkilidir. Yetiştirdiğiniz ürünün biyolojisini bileniz gerek. Bulunduğunuz bölge de bu ürün yetişir mi? Yetişse bile ekonomik olur mu? Bunları bilmek gerek.
Tarım büyük bir ekonomik faaliyettir.
Tarımın bir özelliği daha var. Sürdürüle bilirlik için özel projelere açıktır. Tarım öyle bir şey ki yağmur çok olsa sıkıntı az olsa sıkıntı. Sıcaklık çok olsa sıkıntı az olsa sıkındı. Yani risklere açık bir sektör. Bir diğeri de pazarlamaya geçiş ve finansal sorunlar. Bunlarda problemler yaşıyoruz. Tarımda genç iş nüfusu artık azalıyor. Eğer bu bilgileri aktaramazsak bir daha ki nesile bilgiler yok olacak. Genç çiftçiler için birçok proje gerçekleştirdik bu sorunu çözmek için.
Bir diğer sıkıntı da arz talebi öngörülemiyor. Aynı ürün bir sonraki sene para etmiyor. Bir diğeri de yatırımların geri dönüşü çok uzun. Meyve bahçeleri çok uzun sürede ürün veriyor 3 yıl gibi. Hayvancılık da öyle 1 yıl hayvana bakıyorsunuz. Tarım sabır gerektiren bir iştir.
Özel politikalar geliştirilmeli ve uygulanmalıdır. Tarım desteklenmelidir. Hiç kimse buna “banane” diyemez hereksin sofrasına bu ürünler gidiyor. Buradan herkese sesleniyorum; tarımla uğraşan insanların ürünlerine bir şey demeyin. Üreticinin alın terini hakkını verilmesi lazım. Şehirli diyor ki bu ürünün maliyetini üretici üstlensin.
Bilecik küçük bir toprak gibi görünüyor ama aynı Türkiye gibi konumu çok iyi. İklim bakımından da tıpkı Türkiye gibi bir çok iklime sahip. Bunu iyi değerlendirmek lazım. Zaten değerlendiriyorlar. Sakarya vadisinde seraların durumu çok iyi. Tarıma sahip çıkalım. Çünkü tarım hiçbir zaman önem yitirmeyecek. Bulunduğumuz bölgelerde iş birliği yapalım. Her zaman destekleme yapmalıyız.
Bakanlığımız her ilde her ilçe teşkilat olan bir bakanlık. Sizlere destek olabilmek için buradayız. Kapımıza her zaman gelin.
Biz tohum meselesinde biraz geç kaldık. Biz o sabrı zamanında göstermemişiz ve çok eskilerden patent alanında düzenleme yapmadık bu da geciktirtir. Şu an da yerli tohum %60 civarında. İthal ettiğimiz kadar ihraç da ediyoruz. Bu konu çok su istimal ediliyor. Düşünüldüğü gibi bir durum değil bu.” İfadelerini kullandı.
Ayrıca Kocak, Eski Bilecik Milletvekili ve Tarım Kredi Kooperatifleri Genel Müdürü Fahrettin Poyraz’ın selamlarını getirerek; “Böyle bir konumda hemşeriniz var bunu fırsata çevirin.” dedi.

“12 ÜLKEYE BİLECİK’TEN İHRACAT YAPIYORUZ”
Bilecik’teki tarım arazileri ve üretim çeşitliliğinden bahseden Bilecik Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürü Hacı Dursun Yıldız tarım da makro düzeyde Bilecik tarımı konusunda yaptığı açıklamalarda; “İlimizde bir çiftçi 56 dekar kullanıyor bunda da parsel sayısı çok. Neredeyse Şanlıurfa’ya eşit sayıda. Bu da tarımı zorlaştırıyor. Arıcılık ve hayvancılık ilimizde de daha da geliştirilmeli.
bu sene 1,065 ara kovanı ve yem bitkisi dağıttık destek olabilmek için.
5 yıldır kıvırcık koyununu ıslah etme projesi yapıyorduk. Bunları halkımıza dağıttık.
Meyve fidanı dağıtıyoruz, bunları yaparken de çiftçimizin de elini taşı altına koymasını istiyoruz. %70’i biz %30’u onlar karşılıyor.
İlimizde 80 çeşit ürün üretiliyor. Narenciye hariç her şeyi ürete biliyoruz. 150 bin ton domates, 70 bin ton karpuz, 6 bin ton nar, 8 bin ton ayva, 10 bin ton kiraz civarı üretimimiz mevcut. Çevrecimizde ki illeri besleyebiliyoruz. Bu illerin sanayi bakımından gelişmiş olması bizde dezavantaj. Çünkü bizim ürettiğimiz ürünler oralarda paketleniyor. Bu da ekonomik kayıp oluşturuyor. İlimiz de böyle tesisler olsa rantı düşürür.
İlmimizde ki kanatlı varlığı 1,5 milyondan 5,5 milyona çıktı. İhracatımıza da etki etti. Küçükbaş varlığı 116 bin 518, Büyükbaş varlığı 33 bin 505 civarında. Bunlar güncel rakamlar.
Kültür ırkı ve melez oranı %90’ın üzerin de bu verimin artmasına neden olan bir şey. Yumurta ve et üretimi artmış durumda.
6 tane mezbaha hizmette
ilimiz de 3 yılda hayvan hastalıklarıyla son derece mücadele ettik. İyi bir gelişme kat ettik.
Bakanlığımız 2018 yılını buza ölümünün son yılını ilan etti. Biz de bu oran %1. Bursa %6,2, Eskişehir %5,1 oranında.
İlimizde 5 tane su ürünleri üretim tesisi var.12 ülkeye Bilecik’ten ihracat yapıyoruz. Buğday ithal ediyoruz ama ithalimizden daha çok makarna ihraç ediyoruz.
2017 yılında 136 tane genç çiftçi projesi uygulandı. Güzel bir çalışma yaptık. Bilecik olarak en büyük sorunumuz ürettiğimiz ürünleri paketleme ve satma. Bunu yapabilirsek iyi bir yol kat edeceğiz.  315 alanda Gölpazarı’nda kara buğday üretimi yaptık.
Bilecik’in eni 2 bin tonla şerbetçi otudur. Çünkü sadece Bilecik’te üretiliyor. Tıp, kozmetik alanında kullanılan şerbetçi otu imkansızlık nedeniyle bira sanayinde kullanılmakta sadece.” İfadelerine yer verdi.

“TEŞKİLATLANMAYI YAPMALIYIZ”
Türk tarımının sorunlarına dikkat çeken Ukrayna Türkiye Ticari İş birliği Derneği Başkanı, Uluslararası Gıda Tarım Konfederasyonu Doğu Avrupa Bölge Başkanı Oktay Kurtay;
Ukrayna da bir tarım ülkesi bizim gibi. Ülkemizin genel sorunları olarak biz bir ürünü ürettikten sonra pazarlamada sıkıntılar yaşıyoruz. Bunun nedeni alıcının üreticiyle direk muhatap olamaması. Bizim öncelikle olarak üretici olarak ürünü kendimizin satacağı teşkilatlanmayı yapmalıyız. Bir diğer nokta ürün yetiştiriyoruz ama eğitim alanında, markalaşma alanında sıkıntılar yaşıyoruz. Markalaşmak çok önemli. Yoksa ürünlerimiz de ki katma değerler de hiçbir sıkıntı yok narenciyede çok iyiyiz.” Dedi.


“İKLİM BAKAMINDAN ŞANSLARI DEĞERLENDİRMELİYİZ”
Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Tevfik Gültaş açıklamalarında; Bilecik bir geçiş bölgesi, iklim olarak da öyle. Bu handikap olarak görülebilir ama bu bir şans. Su, gıda ve enerji önümüzde ki süreçte çok dikkat çeken bir konu olacak. Bilecik’te hepsi sağlanabiliyor. Sebze ve meyve yetiştiriciliği son zamanlarda Bilecik’te ciddi boyutlara çıktı. Ayva, kiraz, domates çok iyi değerler yakalı. Üretiyoruz ama başka formlara dönüştürmeden gönderiyoruz. Böylece başkaları ekonomik kaynak kazanıyor bundan. Belki ürün yelpazesini daraltmalıyız. Böylece belli alanda uzmanlaşabiliriz. O alan da paketleme yapılabilir.
Bir diğer husus da iyi tarım uygulamaları. Bu şu demek; çevreye, insana zarar vermeden üretim yapmak. Bu konuda il olarak iyi konumdayız.
Hep gündem de organik tarım var. Bir ürünün organik olması sadece yaptığını çaba yeterli değil. Bunu için hiçbir kimyasala iletişim de olamamalı. Sizin dışınızda da başkalarının da yapması gerekiyor bunu yoksa tam anlamıyla organik olması imkansız.
Bilecik’te yapılacak işlerin başında arazi toplulaştırması ve arazi sulama projeleri artırılmalı. İklim bakamından şansları bu konuda değerlendirmeliyiz.” İfadelerine yer verdi.



E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir