SGK’DA TÜRK BÜRO SEN TEMSİLCİLİĞİ AÇILDI

 Açılışa Türk Büro Sen Genel Başkan Yardımcısı Osman Eksert, Yalova Türk Büro-senŞube Başkanı Hacı Kalaycı, Türkiye Kamu-sen Sakarya Temsilcisi ve Türkiye Büro-sen Şube Başkanı Rahim Varol, Eskişehir Türk Büro-sen Şube Başkanı Zafer Güney, Kamu-sen Bilecik İl Temsilcisi Ömer Yel, Türk Büro-sen İl Temsilcisi Cüneyt Taşkesen, Türk İmar-sen Bilecik İl Temsilcisi Veli Ayanoğlu, SGK İşyeri Temsilcisi Çiğdem Şenol ve sendika üyeleri katıldı.

Açılışın ardındanTürk Büro-sen Genel Başkan Yardımcısı Osman Eksertmemurların devam eden  toplu sözleşme süreci ve sorunları ile birlikte son günlerde ülkemizde yaşanan terör ile ilgili de değerlendirmelerde bulundu.

 

“Kamu çalışanlarımızın uğrak yeri olmasını temenni ediyoruz”

Ekzen açıklamalarında şunları kaydetti:

“Öncelikle bize bu mekânı tahsis eden Sosyal Güvenlik Kurumu il müdürlüğü yönetimine sendikam adına teşekkürlerimi iletiyorum. Açmış olduğumuz işyeri temsilciliğinin sendikamıza Türkiye Kamu-sen’e tüm kamu çalışanlarına hayırlı uğurlu olmasını dilerim. Umarım bu işyeri temsilciğinde hem sosyal güvenlik kurumunun hem de kamu çalışanlarının genel sorunları hakkında görüş alışverişi yapılır ve buralarda bir şeyler üretilip sendikamıza bir yön verilir. Bu iş yeri temsilciliğimizin de her gün açık ve her kamu çalışanı arkadaşımızın uğrak yeri olan mekân olması dileğiyle işyeri temsilciliğimizi açıyoruz.

“Sendikamıza iş yeri temsilciliği açmak konusunda sorunlar yaşadık”

Türkiye Kamu-Sen Bilecik il temsilcimiz, sendikamızın Bilecik il temsilcisi ve sendikamızın Sakarya şube başkanı Yalova şube başkanı Eskişehir şube başkanı ve Bilecik’teki basınımızın değerli mensupları, bu açılışımıza hoş geldiniz. Bugün burada yapmış olduğumuz işyeri temsilciliğimizin 4688 sayılı yasa gereği işyerlerinde yetkili olan sendikalara idarenin uygun göreceği fiziki şartlar ölçüsünde işyeri temsilciliği odası tahsis etme gibi bir zorunluluğu var. Ama biz zaman zaman bazı kurumlarda bazı idarelerde işyeri temsilciği açmak veya sendikamıza tahsis etmesi konusunda sorunlar yaşamış bir sendikayız. Bu nedenle Bilecik Sosyal Güvenlik il müdürlüğü yönetimine bize böyle nezih bir ortamı işyeri temsilciliği olarak tahsis ettiği için bir kez daha sendikam adına teşekkür ediyorum.

“Hükümetin teklifini ayakta karşılayan bir sendikayla karşı karşıyayız”

Değerli arkadaşlar gündem malum Türkiye’nin gündemi çok yoğun öncelikle her gün gelen şehitler canımızı içimizi yakmakta. Şehitlerimize buradan Cenabı Allah’tan rahmet dilerim. İnşallah bu acıları bir daha yaşamayız. İnşallah bu sorunu Türkiye Cumhuriyeti çözer.Şimdi yeni yönetim sözüm ona geldi, yeni görüşmeler başlıyor. Ama değişen ne oldu? Bize göre değişen hiçbir şey olmadı. Şöyle olmadı yakinen kamu çalışanları ve basınımız bunları izliyor. Yani 3+3, 4+4 diye hükümetin teklifini ayakta karşılayan bir sendika bir kamu çalışanlarının temsilcileri ile karşı karşıyayız. Efendim 3+3 olmadı bir puan artırıldı tamam bu müzakere edilir diye kamu çalışanlarına, tamam biz müzakere ediyoruz bir puan hükümet arttırdı oh ne güzel diye bir gevşeme içine giren bir sendika, yetkili sendika. Değerli arkadaşlar biz KAMU-SEN olarak bu masadan fazla bir şey beklediğimizi söyleyemeyiz. İnşallah yeniden bir film yeniden bir senaryo malum önümüzde işte seçime gidiliyor sanıyorum ülkeyi yeniden seçime gönderiliyor. Belki onun için bir nebze olsun rakamlar biraz yukarıda tutulabilir. Ama hiç bir ihtimal yok çünkü ekonomik krizde bir başka kendini gösteriyor. Olacak olan şu görüntü sağlanacak efendim biz hükümetle anlaşamadık. Ne olacak?

“Toplu sözleşme kamu çalışanlarını oyalıyor”

Hakem kuruluna kamu çalışanlarının yüksek hakem kuruluna olayı taşıyacağız diyeceklerdir. Şimdi yasa yetkili sendikaya o hakkı veriyor. Peki hakem kurulunun yapısı ne? Değerli arkadaşlar hakem kurulunun yapısı da 6'ya 5, 6 kamu iş vereni ve hükümet tarafı, 5 sendikalar. Ama biz bir iki önceki toplu sözleşmede, bu dediğimiz sendikanın kamu işveren hakem kuruluna önerdiği üniversite hocasının nasıl kamu işveren kurumunun yanında yani hükümetin yanında yer aldığını her şartta 6'ya 5 aleyhimize çıkacak olan bir kararın, 7'ye 4 bahsettiğim üniversite hocasının da hükümet tarafında yer alarak aleyhimize çıktığını biz yaşadık. En iyi ihtimal 6'ya 5 aleyhimize olacaktır. Sadece kamu çalışanlarını oyalamaktan öteye geçmeyen bir toplu sözleşme süreci yaşıyoruz. Kazanma yani biz bu ortamda kamu çalışanları belki de elinin en güçlü olduğu bir ortam. Neden? İşte yeni yapılan bir seçim, kurulamayan bir hükümet ve yeniden seçimin tekrarlanması ortamında kamu çalışanları bu masadan mutlaka kazançlı çıkması lazım. Ama bunu yetkili sendikanın orada iyi gözetmesi ve o mücadeleyi iyi yapması lazım. Bizim hizmet kolunda yapılan malum sendikanın masaya taşıdığı kamu işveren kurumuyla bir ön müzakere yaptığı metini elimize aldık. Oraya bakarsak da yani hiç aman şu olur işte şu kazanımlar geliyor. Sağ olsunlar işte şu sorunu da masaya taşıdılar, kimsenin aklına gelmeyen sorunu da masaya ilettiler diyebileceğimiz bir husus yok. Yine eski tas eski hamam. Toplu sözleşme ile ilgili ben kısaca söylemek istediğim bu .   

 

“KAMU-SEN çözüm süreci diye bir süreç tanımıyor”

Onunla ilgili Türkiye-Kamusen çözüm süreci diye bir süreç tanımıyor. Bunu herkes biliyor. Bunu biz siyasi taraf olarak da söylemiyoruz. Şundan, değerli arkadaşlar biliyorsunuz bir akil adamlar heyeti ile 63 kişiyi piyasaya sürülmüştü. Bu 63 kişiyi akil adamların oluştuğu dönemde Türkiye Kamu sen genel başkanımıza da bu öneri gelmişti. Biz kamusen olarak inanmadığımız bir davanın öncülüğünü yapamayız, inanmadığımız şeyi de insanlara anlatacak halimiz yok. Biz bunlara karşıyız diye bir görüşümüz vardı. Aynı durumdayız ama o akil adamlar için de bulunan sendikacılar vardı. İşte söylemiş olduğum şu anda Milletvekili olan zat-ı muhterem, hatırlayın bunlar ülkeyi gezip Ankara’ya geldiklerinde yapmış oldukları bazı açıklamalar var. Ben onlardan bir tanesini hatırlatayım: bu beyefendi Ağrı’dan Iğdır’a inerken yolun kenarında bir çobanla görüşmüş, malum sendikanın eski genel başkanı ondan sonra Ankara’ya geldiğinde yaptığı açıklama çok enteresan ne diyordu: “Biz bu açılımı hayvanlara anlattık da, insanlar anlamadı.” Hatırlarsınız değil mi bu ifadeyi? Kime anlattılar, nasıl anlattılar şimdi hepsi ortada. Yani ben şahsi görüşüm şu: eğer 63 akılsız adamlar hadi şimdi de gezin. O gezdiğiniz yerlere, illere gidin ve bu terörü bu pkk’nın elindeki silahı bırakılması yönünde ki görüşlerinizi oralarda anlatın bakalım. Şimdi görev onlarda, dolayısıyla cenaba Allah Türk milletinin yar ve yardımcısı olsun, kimse umutsuzluğa kapılmasın, Türk milleti henüz ayağa kalkmadı. Eğer ayağa kalkarsa ortada akil mi kalır, terör mü kalır onu bilemem. Biz analar ağlamasın diyoruz ama analar ağlamasın diye de bu ülkenin geleceğini tehlikeye atmak, dinamitlemek onlara göz yummak durumunda da değiliz. Biz gerektiğinde bedel ödemesi bilen Türk milleti olarak gerekirse o bedeli de ödemekten asla çekinmeyiz. Öyle sözde ölümüne şehit olmayı isteyen bir Türk milleti değil, özde şehit olmayı canı gönülden isteyen milletin mensuplarıyız. Birileri boğazlarda askerlik, boğazlarda işte polislik yapmak için bu ülke sevdalıları gönüllü olarak o terörün en yoğun olduğu yerde ben orada askerlik, ben orada polislik yapmak istiyorum diyorsa bu millet ölmemiştir. Bu konuda da söyleyeceğim bu sağ olun arkadaşlar. 



E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir