“Şükür Elimizdeki Nimetlerin Sigortasıdır”

 

Bu kapsamda Bilecik Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezi Toplantı Salonu’nda İl Vaizi Mevlüt Güder tarafından katılımcılara, “İyilik, Kötülük ve İnsan” konulu bir seminer verildi.

Seminer öncesinde konuşan Bilecik Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezi Şube Müdürü Emin Özel, bu tür etkinliklerin hükümlüleri topluma kazandırmak amacıyla yapıldığını belirterek, gün içinde iki grup halinde bu etkinliğin devam edeceğini belirtti. Mayıs ayında diğer katılımcılara yönelik de etkinlikler yapılacağını aktardı.

 

“Önce kendimizi tanıyacağız”

 

“İyilik, Kötülük ve İnsan” konulu seminerde İl Vaizi Güder, bir insanın başına gelen bela, musibetlerin 3 kaynağının olduğunu söyleyerek sözlerine başladı. Güder katılımcılara şunları aktardı:

“Bunlardan bir tanesi hatasından gelir, bazen başına bela musibet gelecektir Allah küçüğüyle savuşturur. Bazen de Allah sevdiği kullarına doğrudan bela, musibet verir. Öncelikle kendimizi tanıyacağız. İnsan nedir, insan kimdir? Şu evren bir ağaç gibidir, bu evrenin en değerli varlığı insandır. Ama insanın elindeki bütün imkanlar burada bırakacağımız, ne var ise hepsi bize emanet olarak verildi. Bize verilenler bizim ya dostumuz olur ya düşmanımız olur. Hayatımız buna dahil. Gençliğimiz, gücümüz, kuvvetimiz her şeyimiz dahil. Elimizdeki imkanları biz irademizle kontrol eder, sevk ve idare edersek bunlar bize fayda sağlar. Ama elimizdeki imkanları hayatımız buna dahil, eğer sevk ve idare noktasında, kontrol noktasında elimizdeki bu imkanlar bize düşman olabilir.

 

‘Ruhumuzun ihtiyaçlarını da gidermeliyiz’

 

İnsanı iyi tanımamız gerekiyor. İnsan ruh ve bedenden müteşekkir bir varlıktır. Bir çocuk nasıl ki ana babadan dünyaya geliyorsa insanda ruh ve bedenden meydana gelir. Bedeni ihtiyaçları için insan bedeni topraktan yaratıldığından dolayıdır ki acıktığımızda beyin sinyal gönderiyor. Ruhumuz geldiğinde beyin sinyal gönderiyor. Yani bedenin ihtiyaçlarını beyin yönetir. İnsan sadece bedenden değil. İnsan eşittir ruh+beden. Eğer ruh ve bedenin ihtiyaçlarının, insanın ruh ve bedenden meydana geldiğini, bedenin ihtiyacı olduğu kadar ruhun da kendine kadar ihtiyaçları olduğunu bilirsek ruhun ihtiyaçlarını da gidermeye çalışırsak ruhumuzu doyurduğumuzda da aynen bahsettiğim gibi kendimizi üzecek başımızı sıkıntıya sokacak hal ve hareketlerden uzak durmuş oluruz. Bedenin ihtiyaçları olduğu gibi ruhun da ihtiyaçları var. Bunun ihtiyaçları neler?

İnsanın düşmanlarından biri de nefis. Nefis olmasa ne olurdu? Allah insana iki temel imtihan sorusu sormuş. Birisi içimizde nefis dışımızda da şeytan. Bunlarda bizim sorularımızın yanlışlıkları. Nefisle şeytan iki tane.

 

‘Önce aklımızı kullanacağız sonra nasihat dinleyeceğiz’

 

Doğruyu bulmak için Allah insana akıl vermiş. Bugün dünyada en ileri ülkeler aklını en çok kullanan ülkeler. Biz öncelikle aklımızı kullanacağız, ikincisi nasihat dinleyeceğiz. İçimizde nefis var dışımızda şeytan var. Dünyada müebbet alsan ne olur. Ebedi alemde cehennemin kapıları üzerimize ebedi kapanırsa asıl felaket oradadır. Gençliğinde elin yeter aklın yetmez. İhtiyarlığında aklın yeter elin yetmez. Nasihat bedava istediğin kadar topla herkes nasihat eder. Nasihat bedava olmasına rağmen kimse almıyor. Sen illa celladın kılıcına boynunu uzatacaksan o senin bileceğin şey. Biz insan olarak yaratıldık isek terbiye olacağız. Ya nasihatle musibetle, üçüncüsü yok.

 

‘Denenmişi deneyenin aklından zoru vardır’

 

Aynı sebepler aynı sonuçları doğurur. Eğer düşmanlarımızı tanımaz, bizim ayağımızı çamura çeken sebeplerden uzak durmazsak sıkıntı olur. Onun için aklı olan insan ateş yakıcı denildiğinde daha onu denemez. Denenmişi deneyenin aklından zoru vardır.

 

‘Nefis, içimizdeki düşmandır’

 

Dünya gözümüzün gördüğü yer, ahret madalyonun öbür yanı. Bu dünyada her şey bir hikmet üzerine döner.

Şeytan bir tane değildir. Temelde bir tanedir ama bizim dünyamızda ahretimizi harap etmeye çalışan her insan her ortam tv, internet ne sayarsan say hepsi şeytandır. Eğer biri sizin ayağınızı kaydırıyorsa o şeytandır.

Bundan daha tehlikeli bir düşman var. Düşman dışarıdaysa kapıyı örtersin. İçerideki düşmanımızda nefis. Nefiste insanın içerisindeki, evin içerisindeki düşmandır. Yani şeytan pirincin içindeki siyah taş ise nefis pirincin içindeki beyaz taştır. Bu düşmanın da 7 tane sıfatı var. Bir insanın başına bir kötülük, bir musibet geldiyse her ne olursa olsun şu üç kötü huydan birinin payı vardır. Birincisi kibir. Kibir 2’dir. Birincisi başkasına tepeden bakmak, diğeri nasihat dinlememektir. İkinci kötü huy hırs. Hırs kefenin cebidir. Kefeninize cep dikmek isterseniz hırsa sarılın. Allah insanı iki şeyle imtihan eder. Nimet verir şükür ister musibet verir sabır ister. Perdenin önüne değil arkasına bakacaksınız.

 

‘Şükür elimizdeki nimetlerin sigortasıdır’

 

Kötülüklerin üçüncü kaynağı haset. Ateşin odunu yakıp tükettiği gibi insanı yiyip bitiren kötü bir şeydir haset. Haseti tetikleyen, insanın dünya işlerinde dünya nimetlerinde her daim kendisine yukarıdan bakması. Dünya nimetlerinde dünya imkanları noktasında bizden yukarıda olanlara bakarsak şeytan dışarıda nefis içeride tetikler. Ayağında 200 TL’lik ayakkabısı olana değil de hiç ayağı olmayana baksak. Gözünde 500 TL’lik gözlüğü olana değil de elinde değnekle yolunu bulmaya çalışan özürlü kardeşimize baksak. Şükür insana iki şey getirir. Şükür elimizdeki nimetlerin sigortasıdır. Şükür manevi sigortadır. Elimizdeki imkanların nimetlerin bizde kalmasını istiyorsak şükür edeceğiz.” ZEYNEP KILBAHRİ



E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir