SURİYE’YE VURMAK, TÜRKİYE’YE VURMAK ANLAMINA GELİR

 

   

“Yaklaşık bir buçuk yıl öncesine kadar komşularımızla iyi geçinmeyi, karşılıklı yarara dayalı ekonomik-sosyal ilişkiler geliştirmeyi içeren geleneksel dış politikamız, öteden beri uygulanan ABD-AB-NATO eksenli siyasetin ve ABD Başkanı Obama’nın baskıları sonucu BOP (Büyük Ortadoğu Projesi)’un işleyişi çerçevesinde Türkiye’ye verilen rol gereği komşularımızla çok yakın olan ilişkilerimiz ciddi anlamda bozuldu.

Son bir yıl içinde bozulan ilişkilerin tamir edilmesi için çaba göstermek yerine Irak’ta Merkezi Hükümet yerine küresel güçlerin kuklası Barzani’nin Kuzey Irak Bölgesel Hükümeti ile yakın ilişki kurulması, Libya’da yasal-meşru Kaddafi Hükümetinin haydutluk yapılarak yıkılmasına yardım edilmesi, Suriye’de yasal Rejimin ve Hükümetin yıkılması için gizli-açık çalışmalara girişilmesi kabul edilemez bir tutumdur.

Suriye’de Küresel Güçler Libya Modeli (Nato uçakları ile havadan vurma) uygulanmak istenmiş, ancak Rusya ve Çin’in Birleşmiş Milletlerde doğru bir tutum takınarak bu planı veto etmesi ile Suriye havadan bombalanmaktan kurtulmuştur. Küresel güçler daha sonra Nato görevi çerçevesinde bir Türk uçağını keşif amacıyla Suriye hava sahasına göndermişler, uçağımızın düşürülmesine neden olmuşlardır. Bu olaydaki amaçları, düşürülen uçağı bahane ederek Türk Ordusunun Suriye’ye savaş açmasını sağlamaktır. Rusya’nın Savaş gemilerini Akdeniz’e Suriye’ye sahip çıkmak için göndermesi ile planlar bozulmuştur. Küresel güçler bu sefer taktik değiştirerek Suriye Savunma Bakanlığına bomba koydurmuşlar, beş bakanın ölümüne neden olmuşlardır. Diğer taraftan da Türkiye ve Ürdün üzerinden yaklaşık yirmi beş bin Libyalı, Afgan, Ürdünlü, Lübnanlı kiralık katilleri Suriye’ye sokturmuşlar, Suriye içindeki silahlı muhaliflerle bütünleştirerek ve Özgür Suriye Ordusu kurdurarak saldırılar yaptırmışlar, binlerce Suriyelinin ölümüne neden olmuşlardır. Şam’da ve Halep’te yoğunlaşan çatışmalar nedeniyle Suriye Yönetimi’nin Kuzey’deki askerlerini merkeze çekmesiyle oluşan boşluk nedeniyle Suriye’nin beş kentinin yönetimi ayrılıkçı unsurların eline geçmiştir.

Ülkemizde uygulanan ABD-AB ve NATO eksenli politikalar nedeniyle her gün şehitler gelmekte, yüreklerimiz kan ağlamaktadır. Irak’ın bölünmüş yapısı, Suriye’nin de dış etkilerle bölünmeye doğru sürüklenmesi, ülkemizdeki bölücü unsurların iştahını kabartmakta, kurtarılmış köyler-ilçeler ve iller yaratma stratejilerini uygulamaya başlamışlardır. Şemdinli ilçemizde çatışmaların iki haftadır sürmesi, çeşitli yerleşim yerlerinde ve yollarda mayın döşenmesi sonucu şehit haberlerinin gelmesi, uygulanan planların parçalarıdır.

Suriye’de Esat Yönetiminin düşürülmesi ile kaos ve iç savaş olur. Suriye bölünür. Suriye bölününce Irak’ta, Libya’da, Suriye’de yaşananlar ve yaşatılanlar Türkiye’de de yaşatılacaktır. Türkiye, İran, Irak ve Suriye’den kopartılacak toprak ile ikinci İsrail devleti kurulmak istenmektedir.

Ülkemizde şu anda uygulanan dış politika iflas etmiştir. Irak’ta Barzani’ye, Suriye’de silahlı muhaliflere ve kiralık katillere destek olma politikaları ile Türkiye, kendi ayağına kurşun sıkan, satranç oynamayı bilmeyen, öngörüsüz ülke konumuna sürüklenmiştir.

Oysa Türkiye Cumhuriyeti Devleti, çok köklü tarihe, geleneklere, kültüre ve siyasal birikime sahip bir ülkedir.

Şu anda ülkemizi yönetenler, Atatürkçü dış politika deneyimlerinden yararlanmalıdırlar.

Yapılan yanlış uygulamalardan vazgeçilmediği takdirde başkalarının çıkarları uğruna ülkemizin ulusal birliğine tamiri olanaksız zararlar verilecektir. Buna da hiç kimsenin hakkı yoktur.”

 

 



E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir