Tasarım, Tescil ve Patent Hakları konuşuldu

Şeyh Edebali Kültür ve Kongre Merkezitoplantı salonunda olması planlanan toplantı katılımcıların az olması nedeniyle Belediye Meclis Salonu’nda gerçekleşti.

Konu hakkında açıklamalarda bulunan Korkmazkılıç “Tasarım rekabet gücünü arttırır. Bir markanız varsa bu markanızı diğer firmaların markalarından ayırt etmek için o markayı tasarımla desteklemeniz lazım. Örneğin tekstil sektöründesiniz markanızın ileri gitmesi için o sektörde mutlaka tasarıma ve tasarımcıya yer vermeniz gerekiyor. Vestel bünyesinde tasarım uzmanlarını da bulundurur. Vestel 2011, 2012 ve 2013 yıllarında birçok uluslararası düzeyde 31 tane ödül kazandı. Teknolojiyle beraber tüplü televizyonlardan ince televizyonlara döndü. Vestel de ona göre ince ve zarif bir kumanda yapmıştır. Tabi arkasından bu kumandanın taklitleri piyasaya çıkmıştır.

Heybeliada savaş gemisinin tasarım tescili vardır. Yani tasarım tescili ile bu ürünün dış görünüşünü koruyoruz. Bu tescil ürünler taklit edilmesin diye alınıyor. Maliyetli olduğundan dolayı, bu savaş gemisinin taklit edilme olasılığı çok az. Ama Milli Savunma Bakanlığı politika gereği bütün tasarımlarına tescil alıyor. Diğer bir deniz aracı olan Volitan da 2009 yılında Amerika’da hem teknik tasarım hem patente konulabilecek bir ürün. Amerika’da çok güzel ödüller kazandı. Bunu ODTÜ’deki Hakan Gürsu ve ekibi tasarladı. Bu ürün kendi etrafında dönebiliyor, deniz suyunu arıtıyor, kendi enerjisini üretebiliyor. Bu hayata geçirilmiş bir ürün değil. Proje kapsamında çok büyük bir ödül kazandı.

 

“Tasarım pazarda liderlik sağlar”

 

Tasarım insanlara pazarda liderlik sağlar. Balon şeklindeki bir lambayı Bilecik’te birisi üretseydi satardı. Her çocuk evinde balon şeklinde bir lamba görmek ister. Farklı güzel bir tasarım. Ayrıca tasarım tescilli belediyeler var. Özellikle İstanbul ve İzmir’den. Belediyelerin tasarım tescili şu yönde kendi belediye sınırlarını belirlemek için o belediye sınırlarında kullanılan aydınlanma direkleri tek tip. Oturma bankları tek tip bahçe düzenlemeleri, çöp tenekeleri  ama bunlar bir tasarımcıyla anlaşıyorlar. Bölgeye girdiğinizde o bölgenin Beyoğlu olduğunu anlıyorsunuz.

Coca Cola’nın hikâyesine bakın. Birileri bir yerlere geliyorsa öyle keyfe keder gelmiyor. Onun altında bir emek var. Coca Cola’nın emeğine 1899’lardan başlanmıştır. Coca Cola 1999 yılında ilk şişesini oluşturmuş ve ilk şişesi içki şişesi görüntüsünde. 1990’lu yıllarda şişenin boynu içe doğru kıvrılmış. 3. Şişede renk değişimi var. Fakat kahverengi olan şişenin içerisine kola konulduğu zaman zehir görüntüsü veriyor. Bir rengin bir ürünün pazarlamasındaki etkisi pazarı hemen aşağıya çekmiş. Hemen bu koyu renkli şişeden vazgeçildi. Malzeme Mühendisliği’nin gelişmesiyle birlikte artık 1994’te bugünkü şişe halini aldı. Coca Cola’nın şişesi o kadar belirgindir ki tasarım olarak  okuma yazma bilmeyen biri bile Pepsi’den ayırt edebilir. Bu da tasarımın gücünü gösteriyor. Harley Davidson bir motor markasıdır. Bazen tasarımlar insanları bir grup haline getirir. Bu gruba mensup insanlar der ki “4 teker bedeni taşır 2 teker ise ruhu” Burada aslında bu güçlü tasarımlarıyla Harley Davidson diğer insanlara diyor ki “Bizim ruhumuz özgür, bizim bir yaşam tarzımız var.”Bir tasarımla aslında bir sosyal sınıf oluşturuluyor.” ifadelerinde bulundu.

 

Dış görünüş satın alma kararını çok fazla etkiler

 

Değişik tasarım ürünlerinden örnek veren Korkmazkılıç, Bileciklilerin de farklı tasarımlar yapması gerektiğini belirtti. Korkmazkılıç “Farklı tarzda, patente konu olabilecek ürünler ile ekonomi ve sanayi gelişir. Yoksa dededen görme 100 yıllık ürünler bizim tabi ki mirasımız, kültürümüz onları bir yerde tutacağız. Ama böyle yeni ürünlerle de dünyaya açılmak lazım. Tasarım insanı iyi hissettirir. Özellikle engelliler için çalışan tasarımcı arkadaşlar var. Engelli gelinler için hazırlanmış süslenmiş tekerlekli sandalyeler var aynı şekilde yaşlılar ve görme engelliler için konuşan tansiyon aleti var. Tasarım bazen çok küçük bir şeydir. Dikdörtgen bir levhayı alıp yine dikdörtgen bir levhayı çakıp askı yaparsınız. Bu da size pazarda para kazandırır veya kaşık şeklinde olan cipsler. Bunlar farklı pazarlar.  Artık tasarıma firmaların önem vermesi gerekiyor. Tüketiciye ‘Bir üründen ne bekliyorsun?’ diye sorulduğunda önce size biraz kalite diyor, sonra tasarım diyor. Tüketicinin satın alma kararına o ürünün sahip olduğu dış görünüş çok etkili.” şeklinde konuştu.

 

Yenilikçi Firma-Taklitçi Firma

 

Son zamanlarda işletmelerde tartışılan yenilikçi firma, taklitçi firma konusunda açıklama yapan Korkmazkılıç  “Aslında insanlar ‘Ben yenilikçiyim ve sektörde de lider olacağım.’ diyorsa,  onlara verilen değer şu şekilde belirleniyor; toplam gelirin ne kadar? Son 5 yılda ürettiğin ürünün payı ne? Bu pay yüksekse size yenilikçi firma diyorlar. Şimdi herkes reklamlarında ‘Ben yenilikçiyim.’ diyor. Yenilikçi bir firma olabilmek için yeni ve farklı ürünleri gerek patente girebilecek gerekse tasarıma konu olabilecek ürünleri piyasaya sunmak lazım. Amerikalı bir işletmeci “İşletmecilik tarihi yenilik yapamadığı için ve ürün yelpazesini güncel ve rekabetçi tutamadığı için daha yenilikçi rakipleri tarafından alt edilen işletmelerle doludur” diyor. Firmalara bu yenilik kapısını tasarımcılar açacak. Bu tasarımcılar pazarın ihtiyacını belirleyen ve o ihtiyaca yönelik ürünü bulan, o ürünü üretmek için çalışan insanlar. Tasarımcılarla sanayicilerin bir araya gelmesi lazım. Belediye’nin yeni projesi üniversitedeki çocuklarla buradaki sanayicileri birleştirip çocuklardan güzel fikirleri sanayicilerden de parayı alıp Bilecik ekonomisine katkıda bulunmanız lazım. Çünkü sanayiciler tasarımcıları içine almazsa eski düzen devam edecektir. Sıçrama yapmak için fikirlerin, paraların birleşmesi lazım. İTÜ ile İstanbul Sanayi Odası 2003 yılından beri tasarımcılarla sanayicileri bir araya getiriyor. Bunun sonucunda ortaya çıkan ürünler piyasaya sunuluyor.” dedi.

Tasarımın yapmanın zorluklarından bahseden Korkmazkılıç, Tasarımın oluşmasının uzun bir iş olduğundan söz ederken “Öncelikle pazarın ihtiyacını belirlemek lazım. O ihtiyaca uygun konsept yapılması gerekiyor. Aklımıza bir sürü fikir gelecek ve o fikirlerin yarısını çöpe atacağız. Buna uygun prototip yapılacak çok para istiyor. Bir tasarımı ortaya çıkarmak hem zaman hem emek hem de para gerektiren bir şey. O kadar emekten sonra bu ürünü korumak, başkalarının üretmemesi ve emeğimizin karşılığını tekel olarak alabilmek için Türk Patent Enstitüsü’nde tescil edilmesi gerekiyor. Burada markalar, entegre devreler veya patentler tescil edilerek koruma altına alınabiliyor” ifadelerine yer verirken “Tasarımdan kastımız ürünlerin dış görünüşünü korumaktır. Örneğin farklı tasarımlar arasında balık şeklinde bir usb var. Modernize edilmiş bir sallanan koltuk gibi ürünlerin dış görünüşünü tescil ederek bu ürünlerin maksimum 25 yıl üretilmesi sağlanıyor ve böylelikle bir başkası da sizin ürettiğiniz malı üretmek isterse sizden izin almak veya lisans parası zorunda. Tasarım bu işe yarıyor.” dedi.

 

Tescil konusunda en çok İnegöl ve Bursa mahkemelik oluyor

 

Tasarım ilk defa 1711 yılında Fransa’da korunmaya başlanmış. Ülkemizde 1995 yılından beri tescille korunuyor. Tekstil tasarımı olsun, çanak çömlek tasarımı olsun, araba tasarımı olsun bunlar için enstitüye başvuru yaptığımız zaman bir başvuru formu ve görsel anlatım veriyoruz. Başvuru formundaki görsel anlatım korumak istediğiniz ürünün fotoğrafı oluyor. Bilecik’te mahkemelik olan çok fazla bir duruma rastlamadım. Ama İnegöl’de veya Bursa’da özellikle mobilya sektöründeki insanların birbirleri ile çok davalık olduklarını gördük. Çünkü birisinin ürettiği bir malı diğeri ya aynen taklit etmekte ya da hiç üzerine fazla bir şey katmadan belirgin benzerini üretmekte. Bir tasarımın iyi korunmasını istiyorsanız o tasarımın bütün açılardan görünümünü vermenizde fayda var ki koruma sınırınız geniş olsun. Ciddi anlamda hak tecavüz konusunda mahkemeler olabilmekte. Antalya’da yurt dışındaki çantaların taklitlerinin olduğuna dair bir operasyon olmuştu. Aslında bunlar ciddi işler. Geçen hafta yine müsteşarlar düzeyinde ‘taklit malları ülkemizde nasıl önleyebiliriz’ konulu bir toplantı vardı. Artık ciddi cezalar getiriliyor. Gümrükte de kısıtlamalar olacak.

 

 

Tescillendirme ücretleri ve şekilleri hakkında bilgi veren Korkmazkılıç “Kişiler ücretlerden dolayı kaçmasın diye tasarımın korunmasında verilen ücretlere 3 yıldır enstitü zam yapmadı ve gayet cüzi miktarlarda. Başvuruların maksimum ücretleri 155 TL olmakla beraber bunun karşılığında enstitü ürününüzü 5 yıl koruyor. Enstitüye müracaat ettiğinizde bir vekille çalışabilir veya kendiniz başvuru yapabilirsiniz. Enstitü başvuruyu aldığı zaman iki yönde inceleniyor. Öncelikle şekli inceleme yapılıyor; ücreti tam mı? Başvuru formu doğru dolduruldu mu?  şeklinde.  Daha sonra da esas incelemeye geçiliyor. Tasarım tanımına uygun mu?,Başvuru kamu düzenine aykırı mı? bunlara bakılıyor” şeklinde konuştu.

 

Ünlü Markalar da tescil sorunu yaşıyor

 

Korkmazkılıç “ Yiyecek ürünleri de tescille korunabilir. Eğer bir makarna üretiyorsanız ve bu makarnanın farklı bir şekli varsa korunabilir. Örneğin Eti Tutku ile Ülker Biskrem şekil dolayısıyla davalık oldular. Çünkü pazar payı çok olan bir ürün bu. Eti Tutku çok eski olduğu için Ülker’in ürünü üretmesini engellemeye çalıştı. Çilek mobilya özellikle araba şeklinde yataklarını korumak için gerek Gaziantep’te gerek İnegöl’de çok çaba harcadı. Çünkü çok taklit edildi onun bu ürünleri.” dedi.

Enstitüye gelip de ret edilen ürünler hakkında konuşan Korkmazkılıç “Kişi kavanoz içerisinde soyulmuş patates pazarlamak istiyor ve bu pazarlamayı kimsenin yapmaması için tescil ettirmek istiyor. Bu bir tasarım değil, pazarlama türü olduğu için bizim kapsamımıza girmiyor. Bizim işimiz ürünün dış görüntüsünü korumak olduğu için bazı projeleri de bizim kapsamımıza girmediği için geri çevirmek zorunda kalabiliyoruz. Kamuya mal olmuş tasarımlar da korunmuyor” ifadelerinde bulundu. BETÜL SÖNMEZER



E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir