Tecrübeli ve genç öğretmenler kendi günlerinde bir araya geldi

Törenler ilk olarak Cumhuriyet Meydanı'ndaki Atatürk Anıtı'na Milli Eğitim Müdürü İsmail Altınkaynak tarafından çelenk koyulması ile başladı. Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı'nın söylenmesinin ardından ise törenler Şeyh Edebali Kültür ve Kongre Merkezi'nde devam etti. Bilecik Şeyh Edebali Anadolu İmam Hatip Lisesi  tarafından hazırlanan programa Vali Ahmet Hamdi Nayir, 2. Jandarma Eğitim Tugay Komutanı Tuğgeneral Halis Zafer Koç, Belediye Başkanı Selim Yağcı, Cumhuriyet Başsavcısı Kamil Yaşar, Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Halil İbrahim Aktepe, İl Jandarma Komutanı Albay Alper Sır, İl Emniyet Müdürü Eyüp Özüdoğru, daire müdürleri, siyasi parti temsilcileri, okul müdürleri, öğretmenler ve öğrenciler ile vatandaşlar katıldı.

Şeyh Edebali Anadolu ve Anadolu İmam Hatip Lisesi tarafından düzenlenen etkinliklerde  protokol konuşmaları ve  günün anlam ve önemini belirten şiirlerin okunmasının ardından mesleğe yeni başlayan öğretmenler için de yemin töreni düzenlendi.

"Beşikten mezara kadar eğitimi vazife bilen bir kültürün mirasçılarıyız"

Programın açılış konuşması Mili Eğitim Müdürü İsmail Altınkaynak tarafından yapıldı. Öğretmenler gününün tüm insanlığa hayır getirmesini dileyerek konuşmasına başlayan Altınkaynak şunları aktardı:

"Bizler ilk emri "OKU" olan, beşikten mezara kadar eğitimi ve öğrenmeyi vazife bilen bir kültürün mirasçılarıyız. Eğitime değer vermek, eğitimi olmazsa olmazların içine almak, çağdaş toplum olmanın en temel ve en vazgeçilmez unsurlarından biridir. Bunu başarabilen toplumlar, toplumsal kalkınmayı, çağdaşları olan toplumlara göre daha önce başarabilmiş toplumlardır.

İlim, irfan bilgi ve teknoloji meşalesini taşıyacak yarının neslini yetiştirişken metodumuz, bilgi aktarmak değil, büyük önderin belirttiği gibi, Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür" nesiller yetiştirmektir. Bilgiye ulaşmanın yollarını araştıran, bulabilen bilgiyi paylaşabilen teknolojiyi üretebilen ve insanlığın yararına  kullanabilen dinamik, özgüvenli bir nesil yetiştirebilmek ve öğrencilerimizi geleceğe en donanımlı şekilde hazırlayabilmektir.

Öğretmen, öğrencilerini eğiten, toplumun kurallarını değerini, çalışmanın zevkini aşılayan insan olmanın bilincine varabilmekle yükümlü vicdan ve sevgi kaynağıdır. Çocukları severek dertlerini ve mutluluklarını paylaşarak, okulu onların eğlenerek öğrendikleri yer haline getirme hünerine sahip kişilerdir.

Öğretmenler, hiç bir zaman yalnızca öğretmekle yükümlü kişiler değil, iyi, doğru, dürüst yaşamaya yönlendiren insanı sevmenin mutlu olmanın temel unsuru olduğunu benimseten, huzurlu ve barışık toplum inşasını gerçekleştiren kişilerdir.

Atatürk diyor ki; Milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir.

Değerli öğretmenlerimiz, mesleğin gereklerine göre yetişen sürekli kendini geliştiren işini ve öğrencisini seven, öğrenciyi merkeze alan bu yöndeki amaçlarını açıkça belirleyen ve buna ulaşmanın ısrarlı çabası içinde bulunan kişilerdir.

Mehmet Akif diyor ki; Muallim diyen olmak gerektirir imanlı edepli, sonra liyakatli, sonra vicdanlı.

Bu anlayış ve bilinçte bir camia olarak medeniyet inşası çalışmasında her geçen gün bir öncesinden daha dolu ve daha verimli olabilmek arzusuyla hizmetimiz ve gayretimiz devam edecektir.

Görevi başında şehit olan ve ahrete intikal etmiş tüm öğretmenlerimizi rahmetle anıyoruz. Sözlerime son verirken öğretmenler günümüzü en samimi duygularla tebrik eder, hayırlara vesile olması dileklerimle saygılarımı sunarım"

"Öğretmenler  eğitimin kahramanları ve lokomotifidir"

Vali Ahmet Hamdi Nayir, 24 Kasım Öğretmenler Günü münasebetiyle yaptığı konuşmada eğitimin her ülkenin vazgeçilmez bir unsuru olduğunu belirtti. Öğretmenler için eğitimin lokomotifi ve kahramanları ifadelerini kullanan Vali Nayir şöyle konuştu:

"1981 yılından beri 24 Kasım’ı Öğretmenler Günü olarak kutluyoruz. Öğretmenlerimiz yılın her günüde anıyoruz, her gününde minnetimizi, saygımızı, şükran ifadelerimizi dile getiriyoruz. Ancak Mustafa Kemal Atatürk’e Başöğretmen unvanının verilişinin yıl dönümleri olan 24 Kasımlarda da ayrıca daha farklı şekilde bu konuyu gündeme getirmeye çalışıyoruz. Öğretmenlik kutsal bir meslektir. Öğretmen sevginin timsali, öğretmen fedakârlığın timsali, öğretmen sabrın timsali. Başarısı geleceğimize yön verecek, geleceğimizi başarılı kılacak personel öğretmen. Dolayısıyla baş tacımız. Ben sizlerle bir anımı paylaşmak istiyorum. Mülki idare mesleğine Bahçe ilçesinde başlamıştım. Bir 24 Kasım programı hazırlamıştık. Yine öğleden sonra düzenleyeceğimiz bir programdı. İldeki program öğleden önce olunca valimiz öğleden sonra Bahçe ilçesini ziyaret etmeyi düşünmüş, haber verdiğinde sayın valim buyurun bizim 24 Kasım Öğretmenler Günü kutlamamız da öğleden sonra olacak, ‘o zaman ben gelmeyeyim’ demiş. Ben ısrar ettim illa gelin öğretmenlerimiz sizin gelmenizle kendilerinin daha kıymete alındığını düşünecekler ve bundan şeref duyacaklar dediğimde geldiler. Güzel bir program oldu. Biraz duygu yüklü bir program oldu. Genç öğretmenlerimiz öğretmenliğe başlama hislerini, duygularını anlattılar.  Emekli öğretmelerimiz öğretmenlikten kopuştan sonrasının anlattılar. Kapanış konuşmasını da sayın valimiz yaptılar. Kapanış konuşmasında aktarmış olduğu bir hatırasını ben sizlerle paylaşmak istiyorum. Eğer müsaadeniz olursa o paylaşırken de üçüncü şahıs olarak değil de sayın valimizin ağzından anlatıyor gibi anlatmak istiyorum. Lise yıllarıydı, bir tarih öğretmenimiz vardı. Tarih öğretmenimiz kendini sevdirmeyi dersi sevdirmek, dersi başarılı kılmak için bir metot olarak bize çok iyi öğretmişti. Ne zaman dersten sıkılsak hemen ders dışına çıkar, tarihten bir sayfayla bize bazı şeyleri öğretmeye çalışırdı. Yine bir gün dersten koptuğumuzu, ilgimizin dağıldığını görünce; ‘bakın çocuklar dedi size bir şey anlatayım. Alman Kralı Şarlken ülkenin belirli bir bölümünde bir rahatsızlığının olduğunu, emre itaatsizliğini olduğunu ve vergi ödememenin ve askere gitmemenin yaygınlaştığını görünce oraya bir yönetici görevlendirip, gönderir. Giden yönetici çok kısa zamanda orada huzuru sağlar, mevcut düzeni yerleştirir. Bundan memnun olan Kral, ‘Ben bir gideyim. Orayı ziyaret edeyim.’ der. Asayişi bozuk olan yer her şeyi düzelmiş olarak Şarlken’i büyük gruplar halinde girişte karşılar. Herkes elinde çiçeklerle Kralı karşılarken yönetici olarak görevlendirdiği kişi geride bir yerde gelen Kralla çok fazla ilgilenmez. Bu da Kral’ın dikkatinden kaçmaz. Herkes dağıldıktan sonra Kralla karşı karşıya gelir gönderdiği yönetici, o zaman hem idareci hem komutan yetkisine sahip olan kişi. ‘Sorunun sebebi neydi merkezimize gelip hoş geldin derken senin uzak durmanın sebebi?’ Kralım, ben buraya geldiğimde siz buranın kralıydınız ama bunlar sizi dinlemiyordu. Ben burada öyle bir hava verdim ki ben sizden de büyüğüm. Bana mutlak uymalarının gerekli olduğuna bunarlı ikna ettim. Eğer onların yanında ben yanınıza gelip size saygımı belirtseydim, sizden sonra benim buradaki durumun biraz sıkıntıya düşecekti. Onun için ben onların yanınsa size gelip sizin yanınıza onların huzurunda size saygımı belirtmeyi biraz erteledim.’ der. Bu hikâyeyi dinledim. Daha sonra lise hayatımız bitti, üniversite hayatımız bitti ve mülki idari amiri olarak göreve başladım.  Bir gün Doğu’daki bir ilçede ülke haritasını önüme koyup bir yeri bir ziyaret edeyim. Bir köy ziyareti yapayım diye düşündüm ve haritadan bir yer beğendim. Haber vermeden gitti, köyde ziyaret edebileceğimiz yerler okullarımız. Baktım binalara, bir binanı önünde uzun bir ağaç bayrak direği olarak kullanılıyor. Burası okuldur diye yanaştım. Okula doğru yanaşınca, okulun önünce bir sürü baş. Engelden meraklı bir şekilde dışarıyı gözetliyorlardı. İçeriye doğru hareket ettik. Bahçe önü yeşillendirilmiş, bahçenin etrafı dikenli tellerle çevrilmiş, koruma altına alınmış bir bahçeydi. İçeriye girdim çocukların hepsi çakı gibiydi hepsi ayağa kalktılar. Ben merhaba çocuklar dedim hep bir ağıdan sağ ol dediler. Bir döndüm baktım öğretmen masanın içine iyice girmiş benimle ilgilenmiyor. Gözü pencerede dışarıya bakıyor. Birden tarih süzgecinden geçip, eski tarih öğretmenimi hatırladım. Acaba dedim bu da öğrencilerinin  huzurunda kalkıp benimle ilgi göstermeyerek Şarlken’in gönderdiği yönetici gibi mi? Neyse dedim onu bir kenara bırakayım. Bir kenara bıraktım ve öğrencilerle ilgilendim. Sorduğum tüm sorulara tam ve mükemmel cevap aldım. Matematiği, Türkçesi, Hayat Bilgisi ile her şeyiyle mükemmeldiler. Köy okulu olduğu için zil çalmasını da beklemedim. Ben anons ettim, hadi çocuklar çıkın dedim. Aklımdan dedim ki şimdi o zaman geldi. Öğretmene dedim sen bilmiyor musun Şarlken’le yöneticisinin durumunu ama şimdi o zaman geldi. Nedir hiç kalkmadın, hiç ilgilenmedin. Problem neydi şunu bir anlayalım dedim. Öğretmen yavaş yavaş geriye çekildi ayağında mavi beyaz çizgili bir pijama. O zaman ben bir durdum. Valla kaymakam bey dedi ‘sabahleyin biraz geç kalmıştım gelirken şu tel örgünün üstünden aşara gelirim zaman kaybetmem dedim. Ama pantolonum takıldı yırtıldı. Başka pantolonum da yok. Okula gelmemektense evde bulabileceğim tek şey olan bu pijama ile geldim. Ama nereden bileyim ki siz geleceksiniz. Öğrencinin huzurunda da azar işitmek var diye. Düşündüm çocuklara dedim ki bu gelen kaymakam, siz ne sorarsa cevap verin ben burada böyle masamda duracağım diye. Bu bir fedakarlık örneği olarak aklımda kalan öğretmenlerimizin o çağdan bu çağa geçerken çok önemli bir zenginlikle günümüze gelen ama yinede öğrencisini ihmal etmeyen bir hatıra olarak sizinle paylaşmak istediğim bir hatıra olarak sizinle paylaşmak istedim. Dileğimiz sağlık sıhhat içerisinde öğretmenlerimizin nice 24 Kasımlara birlikte ulaşması. Bugün vesilesi ile başta şehit öğretmenlerimiz olarak ahrete intikal eden bütün öğretmenlerimizi rahmetle saygıyla anıyorum. Hala görevde olan öğretmenlerimize ve emekliye ayrılan öğretmenlerimize sağlık, başarı ve mutluluk diliyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.” 

Konuşmaların ardından okul öğrencilerinden Çağatay Seven ve Muhammet Gönültaş tarafından  günün anlam ve önemini belirten şiirler okudu.

"Evrensel medeniyet kulesi öğretmenler tarafından yükselecektir"

Genç öğretmenler adına konuşma yapan Naşide Taşkın,  öğretmen olmanın gurur ve mutluluğunu taşıdığını belirtti. Taşkın şunları belirtti:

 Bugün, bu kutlu günde benim gibi mesleğin ilk yıllarında heyecanları yüzlerinden okunan bir grup meslektaşım adına açıkçası pek de haddim olmayarak bir konuşma yapmak üzere huzurlarınızda bulunuyorum.

Böyle güzide bir toplumun karşısına çıkmak beni heyecanlandırdığını da sizlerle paylaşmak isterim. Osmanlının temellerinin atıldığı bu güzel şehirde benim de öğretmenliğimin temellerinin atılmasının ruhunu ve anlamını daha yoğun hissettiğim bu ilk öğretmenler gününde sizlerle olmaktan mutlu ve bir o kadar da gururluyum. Yurdun farklı köşelerinde farklı anılarla fakat geleceğin sahiplerini yetiştirme hedefiyle tamamladığımız üniversite yıllarından sonra görevimize başladık. Mesleğe ilk başladığım zaman gerçek öğretmenliğin tozlu kitap sayfalarında sıkışıp kalan cümlelerle sınırlı olmadığını işin temelinde insanın olduğunu öğrendim. Bu kutsal mesleğe adım attığım ilk günden bu yana işime olan bağlılığım gözlerinden hayal kıvılcımları saçan öğrencilerim sayesinde her geçen gün daha da alevlenmektedir. Cehaleti karanlığında boğmayı hedefleyerek çıkılan bu yolda biz öğretmenlerin yaktığı meşaleler bir araya gelerek eğitimi kendinden uzak duranların benliğini yakıp kavuran, çevresinde toplananların ise içini ısıtan güneşi olacaktır.

Unutmayalım ki kadim değerlerin hakkının verildiği ya da günü birlik çıkarların feda edildiği zaman dilimlerinde bu kutlu sanatı en güzel biçimde icra etmek zorundayız. Bunun için de heyecanımızı diri tutmalı, ve ideallerimizi yeniden kuşanmalıyız. Evrensel medeniyet kulesi hiç şüphesiz bu önemi taşıyan fedakar ve cefakar biz öğretmenler sayesinde yükselecektir. Öğretmen her zaman sorunun değil çözümün bir parçasıdır. Olmazların, yokların, imkansızlıkların içerisinde dahi Mustafa Kemaller, Fatihler, Mimar Sinanlar yetiştirmeyi kendisine vaz geçilmez bir hedef olarak görmektedir. Buna yürekten inanıyorum ki bugün ben ve arkadaşlarım öğretmenliğe aday olmanın yanı sıra bir milletin geleceğini değiştirmeye aday olduğumuzun bilincindeyiz. Bu duygularla hepinizin öğretmenler gününü kutluyor, saygılar sunuyorum.

"Bir insanı kurtarmak bir alemi kurtarmak kadar önemlidir"

Emekli öğretmenler adına konuşan Mecit Bayhan ise öğretmenliğin insanlık tarihinin en  önemli ve ölümsüz mesleği olduğunu belirtti. Bayhan şunları aktardı:,

"Millet Mekteplerinin açılışı ve Atatürk'ün baş öğretmenliği kabul ettiği tarih olan Kasım günü  1981 yılından beri öğretmenler günü olarak kutlanmaktadır. Bugün öğretmenlerimizin hizmetlerine karşılık unutulmadıklarını gösteren bir gündürü, insanların kendi ayakları üzerine durmasını sağlayan, yaşamları boyunca kendilerine gerekebilecek bilgileri kazanmalarına yardımcı olan ve topluma arkasını dönmeden, toplumun sürekli önünde giden bir gönül ehlidir. Bundan dolayı da karşısına çıkabilecek zorluklar onu yıldırmayacaktır. Yıldırmamalıdır. Her işi bilen, her işi yapan bilgi deposu ve ayaklı kütüphane olmak yerine bilgi kaynaklarını öğreten, yönlendiren, değerlendirme alışkanlığı kazandıran bir kişidir öğretmen.

Öğretmenlik mesleği, her şeyden önce bir idealdir. Ayrı bir hizmet mesleğidir. Toprak altına atılan bir tohumun onlarca tohum verebilmesi için kendisini feda etmesi gibi bir öğretmen de hayat boyu bu anlamlı ve şerefli meslek uğruna kendisini adayabilmelidir. Bir insanı kurtarmanın bir alemi kurtarmak kadar önemli olduğu çok önemlidir. Çünkü iyi eğitilen bir insan huzurlu bir toplum ve mutlu bir gelecek demektir. Sevgi dolu bir öğretmen ışık demektir. Öğrenciler onu arar, onu sarar. Unutmayınız kelebeklerin ışığa koştuğu gibi çocuk yürekler, güneş kalpler sevgiye koşar. Bunun için sevgiyi sunanın sevgiyi hak etmesi gerekir. En çok sevilen öğretmen en çok seven öğretmendir.

Baş döndürücü bir gelişmenin olduğu bir çağda yaşıyoruz. Bunun için öğretmenlerin kendilerini yenilemeleri, gelişmeleri yakından takip etmeleri gerekiyor. Öğretmen hayatının her aşamasını planlamalıdır. Planlı olmayanlar başkalarının planlarına uymak zorunda kalırlar. Öğretmen, yarını bir gün öncesinden yaşayan kişi olmalıdır. Onun hayalleri olmazsa başkalarının hayallerinin de önemi olmayacaktır. Öğretmen, yaptıkları kadar yapacaklarından da sorumludur.

Yeri doldurulmaz öğretici, eserine kıymet biçilmeyen varlık,  kendini tüketerek etrafını aydınlatan mum, her an muhtaç olduğumuz doktor, gerçeğin ve idealin üstadı, dünyanın en büyük sorumluluğuna sahip insandır öğretmen. Bugünü değil yarını düşünürse gelecek çok daha iyi olacaktır. Bunu da biz öğretmenler başaracaktır. Sözlerime son verirken az önce yaşadığım bir olayla bitirmek istiyorum. Tam kapıdan çıkacaktım ki zil çaldı. Geçen yıl mezun etmiş olduğum iki tane öğrencim. Baktım ellerinde de birer hediye paketi öğretmenlerine koşmuşlar. Programa yetişemeyeceğim için onları geri çevirdim. Onları öperek uğurladım. Aşağıya indiğimde ise bütün sınıfın koşarak bana geldiğini gördüm. İnanın ki bu duyguyu Cumhurbaşkanı dahi yaşayamaz. Tüm öğretmenlerimizin 24 Kasım öğretmenler gününü kutlayarak öğretmenlerimize yaşamı boyunca sağlık ve mutluluk diliyorum"

Program  2014 yılı içerisinde emekli olan öğretmenlere hizmet şeref belgeleri takdim edilmesinin ardından müzik dinletisi ve şiirlerin okunmasıyla sona erdi. BETÜL SÖNMEZER



E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir