“TORBA YASA MEMURUN İŞ GÜVENCESİNİ ELİNDEN ALACAK”

Taşkesen yaptığı yazılı açıklamada şunları aktardı:

“Bilindiği üzere Hükümet tarafından, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda Torba Yasa tasarısına eklenen 82. Madde ile 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 28. maddesinin (1) numaralı fıkrasının üçüncü ve dördüncü cümleleri aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve fıkraya aşağıdaki cümle eklenmiştir:

“Ancak, kamu görevlileri hakkında tesis edilen atama, görevden alma, göreve son verme, naklen veya vekaleten atama, yer değiştirme, görev ve unvan değişikliği işlemleriyle ilgili olarak verilen iptal ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin mahkeme kararlarının gereği iki yıl içinde; ilgilinin kazanılmış hak aylık derecesine uygun başka bir kadroya atanması suretiyle yerine getirilir.”

“Kamu görevlileri hakkında yapılan bu tür idari tasarruflar; telafisi güç veya imkansız zararlar doğurmaz.”

 “Kamu görevlileri hakkında tesis edilen atama, görevden alma, göreve son verme, naklen veya vekaleten atama, yer değiştirme, görev ve unvan değişikliği işlemleriyle ilgili olarak verilen iptal ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin mahkeme kararlarının gereğini yerine getirmeyen kamu görevlisi hakkında ceza soruşturması ve kovuşturması yapılamaz; ancak disiplin hükümleri saklıdır.” İfadesinin yer aldığı yasa değişikliği maddesi ile;

Yargı kararlarının yerine getirilmesi idarenin keyfiyetine bırakılmış, idare karşısındaki yargı kararlarının kesinliği ve uygulama zorunluluğu ortadan kaldırılmıştır. Tasarıya eklenen madde hükmü kendi içinde çelişkili olduğu gibi kamu görevlilerinin hüküm niteliğindeki yürütmeyi durdurma talep etme hakkını da ortadan kaldırmaktadır.

2577 sayılı kanunun 27. Maddesinde “(Değişik fıkra: 6352 S.K/57. Md.) Danıştay ve ya idari mahkemeler, idari işlemin uygulanması halinde telafisi güç ve ya imkansız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda, davalı idarenin savunması alındıktan veya savunma süresi geçtikten sonra gerekçe göstererek yürütmenin durdurulmasına karar verebilirler. Uygulanmakla etkisi tükenecek olan idari işlemlerin yürütülmesi, savunma alındıktan sonra yeniden karar verilmek üzere, idarenin savunması alınmaksızın da durdurulabilir.”

MAHKEME KARARLARI İDARENİN KEYFİYETİNE BIRAKILIYOR

Bu haliyle, değişen kamu yaşamı içerisinde talepleri mahkeme kararları ile en kısa sürede gerçekleşmeyen kamu görevlisinin, mahkemelere başvurması anlamsız hale gelecek bu durum daha çok idarecilerin keyfi uygulamalarına neden olacaktır. Yapılmak istenen değişiklik hükmü ile zaten bu durum açıkça zikredilmiş, belirtilen uygulamayı yapanları yargılamadan muaf tutmak üzere; ceza soruşturması veya kovuşturması açılamayacağı hükme bağlanmıştır. “Madde hükmünde yer alan disiplin hükmü saklıdır”. Hükmünün ise belirtilen durum karşısında hiçbir esprisi bulunmamaktadır.

 

TORBA YASA YÜRÜRLÜĞE GİRERSE!!!

-Haksız yere görev yeri değiştirilen yani tayini yapılan memur mahkemeden yürütmeyi durdurma kararı alsa bile en az 2 yıl bekleyecek,

-Unvanı elinden alınan memur mahkeme kararına rağmen en az 2 yıl bekleyecek,

-Maaşdan kesme cezası alan memurun para kesme cezası yürütmeyi durdurma kararı alsa bile en az 2 yıl boyu maaş kesme cezası devam edecek,

-İş akdi fesh edilen ve ya memuriyetten çıkartılan memurlar mahkemece haklı bulunup görevlerine iade edilse bile en az 2 yıl görevine dönemeyecek,

-Tayin yoluyla aile bütünlüğü bozulan, eşi ile ayrı illerde çalışmak zorunda kalan memur mahkeme yürütmeyi durdurma kararı verse bile 2 yıl bekleyecek.

BU BİR GARABET DÜZENLEMESİDİR

Daha vahimi ise, bu yasa ile hak kaybına uğrayanlar,  2 yıl sonra atandıklarında ise eski görev yerlerine atanamayacaklar. Bilindiği gibi mevcut hukuk sistemimizde kesinleşen mahkeme kararlarının uygulanacağı hükme bağlanmıştır.  Bu süreyi 2 yıla yaymak sadece çalışanların hak kaybına sebep olmayacak, aynı zamanda hukuk sistemimize de derin bir darbe vuracaktır.  Bu yasa maddesinin yürürlüğe girmesi ile birlikte de Anayasamızda yazan “Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir hukuk devletidir” ve hukukun üstünlüğü ilkeleri ayaklar altına alınacaktır. “Mahkeme kararları 2 yıl içinde uygulanır” demek tam bir hukuk katliamıdır.

MAHKEMEYİ KAZANAN MEMURUN KADERİ BÜROKRATIN İKİ DUDAĞI ARASINDA

Hak kaybına uğrayan kamu çalışanı mahkeme kararını aldıktan sonra 2 yıllık süreç içinde ataması gerçekleşmezse, kusuru işleyen yöneticilere ceza soruşturması ve kovuşturması açılamayacak. Buradan da anlaşıldığı üzere sadece mahkemeler by-pass edilmiyor, mahkeme kararlarının uygulanması da idarecinin keyfiyetine bırakılıyor. Hukuku tanımayan, hukuk kurullarını hiçe sayan yöneticilere ceza-i müeyyide uygulanmaması bir hukuk devletinde hukuk katliamından başka bir şey değildir. En temel insan haklarının çiğnenmesidir. Çalışma hürriyetinin yok edilmesidir.

Söz konusu kanun maddesinde görevini kötüye kullanan atanmış bürokratların sadece disiplin kovuşturmasına tabii olacakları, bu soruşturmayı da kendilerini atayacakları Bakanların yapacak olması hukuksuzluğun başka bir merhalesidir.  Anlaşılan o ki, siyasi iktidar kamu çalışanlarının güvencesini elinden almakla kalmayacak, kamu yönetimini yandaş bürokratlarıyla siyasallaştıracaktır.

YAPILMAK İSTENEN DÜZENLEME ANAYASA VE ULUSLARARASI SÖZLEŞMELERE AYKIRIDIR

Bilindiği üzere, Anayasanın 2. Maddesinde; “Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir.” Hükmüne yer verilmiştir.

Anayasanın 36. Maddesinde; – Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.(*) Hükmü yer almaktadır.

Yine anayasanın 125. Maddesinde; “İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır……”

“………..İdari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkansız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda gerekçe gösterilerek yürütmenin durdurulmasına karar verilebilir……”

“İdare, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür.” Hükmüne yer verilerek, idarenin işlemlerinin yargı dışı bırakılamayacağı esasa bağlanmıştır.

Anayasanın 138. Maddesinde; “……Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.” Hükmüne yer verilerek mahkeme kararlarının niteliği konusunda açıkça bir düzenleme yapılmış, bu kararlar karşısında idarenin her hangi bir tercihinin bulunmayacağı emredici bir şekilde belirtilmiştir.

21 Şubat 2014 tarihli ve 6526 sayılı kanun ile 2577 sayılı İdari Yargılama Usul Kanunun 27. ve 28. maddelerinde değişiklik yapan hükümetin, aradan dört ay geçmeden böylesi bir önergeyi kanunlaştırmaya çalışmasının gerekçesinin izah edilmesi gerekmektedir.

YASA TASARI GERİ ÇEKİLMEZSE İŞ BIRAKACAĞIZ

Türkiye Kamu-Sen ve Türk Büro-Sen olarak, Torba Yasa’da görüşülen memurun iş güvencesine göz diken bu tasarının yasalaşması halinde tüm Türkiye’de 450 bin mensubumuz ile iş bırakacağımızı, yasa tasarısının çekilmesi ve memurun iş güvencesinin korunması için her platformda mücadele edeceğimizi kamuoyuna saygı ile duyururuz.” BETÜL SÖNMEZER



E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir