“TÜRK MALININ EKSİĞİ YOK, FAZLASI VARDIR”

 Şensoy açıklamasında, “Bugün adeta ithal ürün cennetine dönen ülkemizde yerli sanayi gün geçtikçe kan kaybediyor, ülke ekonomisi maalesef dışa bağımlı hale geliyor.” dedi.

Şensoy açıklamasında şunları aktardı:

“İkinci Dünya Harbi ve sonrasında Kurtuluş Savaşı. Şehirler, kasabalar, köyler, evler, haneler yakılmış yıkılmış, tersaneler işgal edilmiş, tezgahlar ustasız, tarlalar insansız kalmış. Tam anlamıyla viraneye dönmüş bir Anadolu, perişan bir halk…

Nihayet bir güneş gibi doğan hürriyet ve istiklal aşığı ve vatan sevdalısı Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve onun etrafında toplanan kahraman Türk insanı. Eşine ender rastlanır bir özgürlük mücadelesi sonucunda emperyalist güçler Anadolu’dan kovulmuş ve yeni Türkiye Cumhuriyeti doğmuştur.

Düşman istilasından kurtulan ülkemiz yeni bir savaş vermek durumundaydı. Ekonomik bağımsızlık savaşı, yokluktan ve yoksulluktan kurtuluş savaşı. Bu savaş en az İstiklal Harbi kadar çetin ve çetrefilli bir savaş olacaktır.  Atatürk ekonomik alanda da zaferlere ulaşmak için büyük çabalar sarf ediyor, halkın durumundan dolayı çok müteessir olduğunu her fırsatta ifade ediyordu. Nitekim bu doğrultuda Gazi Mustafa Kemal 1923 yılında İzmir İktisat Kongresini toplamış, burada yapılan konuşmalarda ülke ekonomisinin kalkınması ve halkın refah seviyesinin yükseltilmesi için önemli müzakerelerde bulunularak; bağımsızlığın korunması, yerli mallar üretilmesi ve halk tarafından bu malların kullanılmasının sağlanması ve ulusal ekonominin güçlendirilmesi kararlaştırıldı.

1929 yılından bu yana ülke insanın yerli mallarını kullanmasının, tutumlu olmasının ve yatırım yapmasının önemini hatırlatmak üzere yakın tarihe kadar her yıl kutlana gelen “Yerli Malı Haftası”nın üzülerek ifade edelim ki; özellikle 80’li yıllardan sonra öncelikle içi boşaltılmış ve son yıllarda da yabancı sermayenin ahtapot gibi güzel ülkemizin her yanını sarmasıyla bir anlamda unutturulmuştur. Nerede o eski etkinlikliler, heyecanlar, nerede okullarda evlerde yerli malına sahip çıkma hassasiyetinin örnekleri…

Bugün adeta ithal ürün cennetine dönen ülkemizde yerli sanayi gün geçtikçe kan kaybediyor, ülke ekonomisi maalesef dışa bağımlı hale geliyor. Atatürk sanki yıllar sonrasını görürcesine ve tehlikeye dikkat çekerek;  İstanbul Milli Sanayi Birliği’nin yerli mallar sergisinde “Türk yurdu, Türk iktisadı, Türk eliyle, Türk tarihiyle yükselir. Türkler, TÜRK MALI alınız, TÜRK MALI kulanınız; Türk parası Türk toprağında kalsın” diyerek günümüz Türkiye’sindeki olumsuz tabloya dikkat çekmektedir.

Günümüzde tüm dünya ülkeleri ekonomik kalkınma ve her yönden güçlü olmak için ciddi bir yarış içerisindedirler. Bu yarışta istenen yerde olabilmemiz için hiç şüphesiz ülke yöneticileri ve özellikle sorumluluk bilinci çerçevesinde tüm bireyler üzerlerine düşen görevi hakkıyla ifa etmek zorundadırlar. Bunun için çok çalışmak, üretmek, gereksiz tüketim ve harcamalardan kaçınmak, özellikle lüks ve israftan uzak durmak gerekmektedir. Ülkemizin yerli kaynakları iyi değerlendirildiği takdirde insanımıza eşit ve adaletli dağılım yapılması halinde fazlasıyla yetecek durumdadır. Yeter ki başkalarına değerinin çok altında satılmasın, elden çıkarılmasın ve ekonomiye katkı sağlayacak rantabıla kavuşturulsun.

Bugün yerli malı kullanımı konusunun gündeme getirilmesi karşısında; kimileri “Hala bu çağda bu kafada insanlar kaldı mı?” gibi yaklaşımlar sergileyebilmektedirler.

Ne gariptir ki bu söylemlerin sahibi olanlar hala ABD’nin bile 1936’da yaptığı federal yasayı 1984’de güncellediği ‘Yerli Malı Kullan’ çağrısıyla vatandaşlarını motive ettiğini, aynı ülkede her yıl ‘Buy American’ (Amerikan Satın Al) kampanyaları düzenlendiğini, Almanya’da otomotivde dünya markası olmuş bir Alman otomobil üreticisi firmanın çalışanlarının rahatça okuyabilmesi için fabrika duvarına;  “Japon arabası almayı düşünen gitsin kendine Japonya’da iş arasın”. levhasını astığını, ve gelişmiş birçok ülkede bu tarz çalışmaların yapıldığını göz ardı etmektedirler.

 

‘Yabancı mal alırken verdiğimiz para bize geri dönmüyor’

 

Şunu unutmamalıyız ki; yabancı mal alırken, verdiğimiz paranın bir daha geri gelmeyecek ve ülke ekonomisine etkisi hiç de küçümsenemeyecek ölçüde büyük olacaktır. Bu nedenle, imkanlar zorlansa da elimizden geldiği ölçüde Türk Malı kullanmak, yabancı ülkelere para akışını önlemede çok önem arz etmektedir.

 

‘Yerli malı haftası bile ithal mallarla kutlanıyor’

 

Özellikle son yıllarda yerli malı haftasının bile ithal mallarla kutlandığı dikkate alındığında ülke ekonomisinin geldiği durum açıkça görülebilmektedir. Kaçakçılığın her geçen gün artış göstermesi, Türk işçisinin alın teriyle üretilen Türk malına vurulan en büyük darbelerden birisi olarak karşımızda durmaktadır. Diğer yandan; altyapısı hazırlanmadan ve plansızca yapılan özelleştirmelerle devletin ve milletin geleceğini, stratejik ve ekonomik gücünü zayıflatacak girişimlerde bulunulması ciddi bir problem olarak görünmektedir. Bunun orta ve uzun vadede olumsuz sonuç ve uyarıcı sinyallerini de yaşadığımızı belirtmek isterim.

 

‘Türk malının eksiği yok fazlası vardır’

 

Yaşadığımız bu olumsuz tablo bizi endişelendirmekle beraber yapılması gerekenler konusunda da teşvik edici olmalıdır. Bu çerçevede; yeniden ulusal ekonomi ve yerli üretim anlayışı çerçevesinde günün şartları da dikkate alınarak düzenlemeler yapılmalı, yerli malların kullanımını özendirici, milli bir şuur oluşumu sağlayıcı etkinliklerle “Türk malının eksiği yok, fazlası vardır.” sloganı gönüllere yazılmalıdır.

Tüm hemşehrilerimin Yerli Malı Haftası’nı kutluyor, haftanın ve yapılacak etkinliklerin vatandaşlarımızda ulusal ekonomi ve yerli malı kullanma bilincini artırmasına vesile olması temennisiyle; mesajımı “YERLİ MALI TÜRK’ÜN MALI, HERKES “ONU KULLANMALI” sloganıyla tamamlıyorum.”

 

 

 



E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir