“ÜÇ AYLAR”: RUH DÜNYAMIZIN YENİDEN İMAR MEVSİMİ

Akkuş şunları aktardı:

“Günlük hayatımızda her an gördüğümüz trafik ikaz levhaları gibi insan hayatında da belirgin işaretler ve dönüm noktaları vardır.  Bunlar; belirli günler, kandiller ve bayramlardır.

Zamanın her anı kıymetlidir ve boşa harcanan zamanın telafisi mümkün değildir. Bu nedenle insan ömrünün her anı çok değerlidir. Ancak bazı zamanlar vardır ki onların kıymeti diğer zamanlardan daha fazladır. “Regâib Gecesi”nin içinde bulunduğu Recep ayı da bunlardan biridir. Halk dilinde "üç aylar" olarak anılan rahmeti, bereketi ve mağfireti bol olan manevi bir mevsime girişimizin habercisidir. Milletimizin “kandil” olarak adlandırdığı bu geceler gönül evlerimizi, aile ocaklarımızı,  beldelerimizi ve ülkemizi aydınlatan ışıklardır.

Kandiller zincirinin ilk halkası olan Regaip Kandilindeki “Regâib” kelimesi, elde edilmesi arzu edilen değerler, herhangi bir şeyi istemek, arzulamak, ona karşı meyletmek ve onu elde etmek için çaba sarf etmek demektir.

Terim olarak Regâib, Türkçede kandil dediğimiz mübarek gecelerden biridir. Hicrî takvime göre, yedinci ay olan Recep ayının, Müslümanlar arasında kutsal kabul edilen ilk cuma gecesi Regâib Kandilidir.

Tarihimizde Osmanlı padişahı II.Selim döneminde (1566-1574) camiler aydınlatılıp minarelerde kandiller yakılarak kutlandığı için bu gecelere kandil geceleri denilmiştir . Regaip kandili bilhassa 18. asırda, tekke ve zaviyelerde gösterişli törenlerle kutlanmış, tasavvuf ehli olan şairlerce bu gece için "regâibiye" denilen şiirler yazılmıştır. Regâib gecesinin diğer kandillerden farklı oluşu hem Recep ayında bulunması hem de Cuma gecesi oluşudur. Ayrıca Recep ayının hususiyetlerinden birisi de Regâib Kandili ve Mîrac Kandili olarak bilinen iki kandilin bu ayda bulunmasındandır.

Regâib gecelerinde dua etmek, tevbe ve istiğfarda bulunmak, bu geceyi kutsal kabul ederek çeşitli ibadetlerle geçirmek, genel olarak âlimler arasında kabul görmüştür. Bu gecede Yüce Allah'ın rahmet, bağış ve yardımlarının dağıtıldığına inanılır. Diğer bir ifadeyle bu ümit ve inançla Yüce Allah’a ibadet edilir.  Hayatın çeşitli sıkıntıları ile nefsin şiddetli baskılan karşısında mücadelede yorgun düşen ruhlarımızı böyle gün ve geceleri de ganimet bilerek Cenab-ı Hakk'ın kulluk kapısına daha iştahlı ve daha heyecanlı olarak yaklaştırmalı ve yeniden tazelenmeliyiz. Esasen bütününün değerlendirilmesi gereken mü'minin hayatı için böyle zamanlar ayrıca yenilenme fırsatı olarak kabul edilmelidir.

Evet “Üç Aylar” bir muhasebe zamanıdır.

Üç Aylar, ruh dünyamızı gözden geçirme, manevi dünyamızı denetleme, değerlendirme bakımından çok önemlidir. Bir kere daha geçmişimizin muhasebesini yapıp, geleceğe hazırlıklı olmanın tedbirlerini almalı ve önce kendi nefsimize sormalıyız:

"Ey Allah’ı (CC) seviyorum diyen Mü’min kul! Kulluk vazifeni hakkıyla yapabiliyor musun?

Peygamberi (SAV)seviyorum diyen Müslüman! Onun sünnetini, ahlâkını yaşıyor musun?

Kitabım Kuran’dır dediğin halde emirlerine sarılıp yasaklarından kaçınıyor musun?

Allah'ın nimetlerini yiyip durduğun  halde şükrünü yerine getiriyor musun?

Şeytanın amansız düşman olduğunu biliyorsun. İman gücün ile ona karşı koyabiliyor musun?

Ölümün inkâr edilemez bir hakikat olduğundan şüphen yok. Peki, her an ölüme hazır mısın?

Cennet haktır dediğin, inandığın ve onu arzuladığın halde onu hak edip kazanacak neyin var?

Cehennem de haktır diyorsun -haklı olarak- korkuyorsun. Ama seni cehenneme sevk edecek kötülüklerden uzak durabiliyor musun?

Kendi hatalarını düzeltip günahlarına tevbe etmek varken, hala niçin onun bunun ayıbıyla uğraşıyorsun?

Geçen yılın bu mübarek günlerinde beraber olduğun halde, şu anda göremediğin eşin, dostun, akraba ve arkadaşlarını düşünüp kendine çekidüzen verebiliyor musun?

Hep dünyan için çalıştın çırpındın, durdun; Peki ahretin için ne hazırladın? Amel defterine kıyamete kadar sevap-ecir kaydedilecek hangi güzel ameli işledin? Bugüne kadar İslâm'ın yaşanmasına katkıda bulunacak bir hizmetin var mı?  Kaç kişiye “emr-i bil ma’ruf” yaptın? Kaç yetimin, öksüzün, başını okşadın, garibe sahip çıktın, kimsesizin karnını doyurdun, üstünü giydirdin? Kaç gönül fethettin? Senden sonra insanlığa hizmet edecek; malından, ilminden, neslinden veya örnek ahlâkından ne bıraktın?  Ardından dua edecek, dua ettirecek vatana millete hayırlı, insanlığa faydalı bir evlât bırakabildin mi?

Evet, bütün bu ve benzeri daha nice can alıcı hayatî soruları kendi kendimize sorup, ciddi bir durum değerlendirmesi yapmak; bu mübarek günlerin, gecelerin ve ayların şuuruna varmak demektir. 

Üç Aylar; Her an günah lekeleriyle kirlenen kalplerimizi temizlemek, dünyanın lüzumsuz boş gaileleriyle tahrip olan ruh dünyamızı tamir, yıkılan gönül dünyamızı yeniden imar etmek, dudakları duaya,  gönülleri ilahî dergâha yöneltmek için verilmiş olan büyük bir fırsattır. İnsanların hayat defterine hayırların kaydedilmesine, hataların affedilmesine, sevapların verilmesine vesile teşkil eden bir nimettir.  

Üç Aylar ve Regâib kandilini tebrik ediyor; ülkemize, milletimize, beldemize, İslam âlemine ve bütün insanlığa huzur, barış ve kardeşliğe vesile olmasını Yüce Mevlâ’dan niyaz ediyorum.”

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 



E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir