“UYUYAN OSMANLININ AYAK SESLERİNİ DUYAR GİBİYİZ”.

featured

Bilecik AK Parti Milletvekili Selim Yağcı, Türkiye Büyük Millet Meclisinde Osmanlı Devleti’nin 720. Kuruluş Yıl Dönümü andı. Bundan 7 asır önce bir medeniyetin, kuruluşuna ev sahipliği yapan, Dirilişin, Kuruluşun ve Kurtuluşun şehri Bilecikte doğan, o aziz beldenin havasını teneffüs eden bir birey, bir temsilci olarak bu yıl  720. sene-i devriyesine eriştiğimiz Devleti Ali Osmaniye, şanlı Osmanlı devletinin kuruluşu münasabetiyle söz aldığını belirten Vekil Yağcı konuşmasında şu ifadelere yer verdi;                “Yüreğindeki Allah aşkı ile kıtalara sığmayan, fethettiği milyonlarca metrekareyi sadece bu ilahi aşk ekseninde şekillendiren, küçücük bir beylikten koskoca bir  imparatorluğa  dönüşen ve 7 asır hüküm süren Osmanlıyı bana verilen kısa bir sürede anlatmanın mümkün olmayacağını hepimiz çok iyi biliyoruz.

Bir rüyadan doğan, insana- insanlığa hak, adalet, hoşgörü, iyi niyet aşılayan, sevmeyi, saymayı, bütünlemeyi, adaleti, bağışlamayı, sabretmeyi anlatan, halka hizmeti hakka hizmet düsturu ile kendisine rehber edinen bir devlet, bir medeniyet. Her karışında manevi kurucusu Şeyh Edebalinin, Ertuğrul gazinin, Osman gazinin, Orhan gazinin, Hayme ana ve Bala Hatunların, kuruluşunda nice yiğit  ve alperenlerin ayak izleri, gözlerinin nuru ve alınlarının teri olan bir devlet.

Bakınız  devletin kurucusu olan Osman Gazi’nin vasiyeti de bu zihniyetin temelini sanki bizlere anlatır niteliktedir: “Sakın orduya ve zenginliğe mağrur olma! Hakiki âlim ve ariflere hürmet edip otağında onlara yer ver. Benim hâlimi örnek al! Hiç lâyık olmadığım hâlde bunlara hürmet ettiğim için bu duruma geldim. Allahü teâlânın nice ihsanlarına kavuştum. Müslümanları ve sana itaat eden gayr-i müslim kimseleri himâye et! Devletin parasını, israf eyleme, ihtiyaçların dışında harcama! Senden sonra geleceklere de aynı nasihatte bulun! Daima adalet ile hükmet!”

Bugün sizlere tarih dersi verecek değilim. Lakin Osmanlıyı iyi anlamak ve neslimize, nesillere iyi anlatmak gerekiyor. Nereden geldiğimizi, bugün nerede olduğumuzu ve yarın geleceğe sağlam basarak nereye gideceğimizi çok iyi bilmemiz gerekiyor. Biz yalın kelimelerle nakledilecek öylesine bir milletin ve öylesine bir medeniyetin temsilcileri değiliz. Biz kelimelerin cümlelere derin manalar yüklediği ve inancı uğruna canların feda edildiği, Milli şairimiz Akifinde ifade ettiği gibi aziz bir ecdadın, Asımın nesliyiz. Cenk meydanlarında, Sinada Yavuz olduk, karadan gemileri yürüttük Fatih olduk, Niğboluda Yıldırım, Halk içinde mu’teber bir nesne yok devlet gibi Olmaya devlet cihânda bir nefes sıhhat gibi sözlerinin sahibi Çaldıran da, mohaçta, Denizde ve karada adeta destan yazan Cihan Padişahı Sultan Süleyman olduk, Cennet mekan, ulu hakan Abdülhamit han olduk.

Dosta güven Düşmana korku salan bir anlayışın mirasçıları olarak bugün bu güzel vatanda yaşamanın haklı hazzını sizlerle paylaşmak istiyorum. Nereden nereye. Dünümüzü iyi bilmeli ve iyi anlamalıyız. Bugün hani diyorlar ya Uyuyan devi uyandırdık. Uyuyan Osmanlının ayak seslerini duyar gibiyiz. Aslında içimizdeki osmanlı hiç uyumadı.

Her şeyin bir vakti bir zamanı olmalı. Tıpki Osmanlı Devletinin Manevi kurucusu Şeyh Edebalinin Osmangaziye Nasihatinde ifade edildiği gibi; Sabretmesini bil, Vaktinden Önce Çiçek açmaz, Şunu da unutma, İnsanı Yaşat Ki Devlet Yaşasın  sözlerindeki sır gayet açık değilmi. Vakit bahar geldiyse  çiçeğin açma vaktidir. Buna hiçbir güç engel olamaz, olamayacaktır.

Bugün sağımızda ve solumuzda yıllardır, nasıl böleriz nasıl parçalarız diye senaryolar yazanlar, üretenler ne yazıkki büyük bir gaflet ve dalaletin içindedirler. Zaman ve mekan farklı olsada dıştan yımadık birde içten deneyelim dediler ancak; Vardan da ötede bir var, göklerden gelen bir karar olduğunu  bilemediler, göremediler.    Biz onlardan Osmangazinin sözlerinde de ifade ettiği gibi; masumlara ve mazlumlara kol kanat olmayı, kimsesizlerin kimsesi, ezilenlerin hür sesi olmayı öğrendik. Biz yoksulu gözetmeyi, darda olanı düze, kin ve nefret içinde olanlarıda dize getirmeyi öğrendik.

Biz bayrakları bayrak yapan üzerindeki kandır, toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır diyerek, bu devlet uğruna seve seve ve kana kana şahadet şerbeti içmeyi öğrendik.                 Yenileceğinden korkan daila yenilir, Devletleri yıkan tüm hataların altında, nice gururun gafleti yatar, Cesaret insanı zafere, kararsızlık tehlikeye, korkaklık ise ölüme götürür. Korkmayacağız, daima kararlı ve azimli olacağız.

Bizi birbirimize kırdırdılar, ülkemiz yıllarca batılı zihniyette ki kişilerin tamamen yalan ve yanlış  anlatımlarını kendi tarihimiz gibi  gören bir zihniyetin pençesinde kıvrandı. Bu necip millet bugün Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğanın liderliğinde doğusundan, batısına, kuzeyinden güneyine topyekün vatan sathında gerektiğinde her şeyin cevabını en iyi şekilde vermiş, vermeyede devam edecektir. Şüphesiz tarimizde gururla bahsedeceğimiz zaferlerin yanında hezimetler, yıkımlar, kan ve gözyaşıyla geçirilmiş dönemlerde vardır. Bir milleti, medeniyeti ayakta tutan, ona hafıza ve karakter kazandıran olayların bütünüdür. Bizler hiçbir ayrım yapmadan tarihimizle iftihar ediyor ve gurur duyuyoruz.

Napolyon Bonapart‘a, “Kimler büyük adamdır?”diye sormaları üzerine, O, Fatih Sultan Mehmed‘i kastederek: “Büyüklükte ben onun çırağı bile olamam. ‘Neden?’ derseniz, bana pek acı gelen bir gerçeği açıklamam icap eder ki, o da şudur: Ben kılıçla fethettiğim yerleri, hayatta iken geri vermiş bir bedbahtım. O ise, fethettiği yerleri nesilden nesile intikal ettirmenin sırrına ermiş bir bahtiyardır.“ demiştir.

Osmanlı İmparatorluğu’nun kuruluşu insanlık tarihinin en hayrete değer ve en büyük olaylarından biridir.”Bugün aynı aşk ve aynı inançla birbirinden ayrı düşünemeyeceğimiz iki şanlı devletin, Osmanlı ve   Türkiye Cumhuriyeti devletinin  neferleri olma bahtiyarlığını rabbim bizlere nasip etti.  Sizlere yüreğimizdeki Osmanlıyı anlatmaya çalıştım. Şahsımı sabırla dinlediğiniz için çok teşekkür ediyorum. Kuruluşundan bugüne Osmanlı Devletine önderlik eden padişahlarımızı, alim, ulema ve velileri, Türkiye Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere tüm şuhedayı rahmet ve minnetle yad ediyorum.”

Vekil Yağcı, sözlerine Şeyh Edebali’nin vasiyetini hatırlatarak son verdi.

 



E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir