• İmsak 00:00
  • Güneş 00:00
  • Öğle 00:00
  • İkindi 00:00
  • Akşam 00:00
  • Yatsı 00:00
  • İFTARA KALAN SÜRE 00:00:00
İMSAKİYE 2024 - Bilecik

YAŞAM 160 DAKİKADAN İBARET DEĞİL

featured

Bu yazıma da yine kısa bir hikaye ile başlamak istiyorum. Yazdığım hikayelerin özellikle genç kuşaklar tarafından ilgiyle okunduğunu biliyorum. Çünkü gençler bu tür hikayeleri bilmiyorlar. Neden bilmiyorlar? Çünkü okumuyorlar da ondan… Veya okuduğunu anlamıyorlar da ondan!

Neyse biz hikayemize gelelim. Nasrettin hoca bir gün köyün ortasında meşhur eşeğinden düşmüş. Bütün köy ahalisi toplanmış hocanın başında. Tüh tüh tüh, vah vah vah……

Nasrettin hoca “gidin bana Ahmet’i çağırın o gelsin” demiş. Köylüler de; ” hocam Ahmet’i napıcan biz varız ya işte” deseler de hoca ısrarla ” Çağırın Ahmet’i Ahmet gelsin. Geçen gün o da eşekten düşmüştü. Benim halimden bir tek o anlar” demiş……

Şimdi benim diyeceklerimden ancak benim durumumda olanlar anlarlar. Geçtiğimiz Pazar günü tüm Türkiye’de ve ilimizde YGS sınavları yapıldı. 2 Milyonun üzerinde çoğunluğu öğrenciler olmak üzere insan bu sınavlara girdi. Benim de oğlum girdi bu sınava. 12. Sınıfta okuyan bu çocuklar ilkokuldan bu yana bu sınava hazırlandılar. Durumu iyi olanlar özel hocalardan dersler aldırdılar, kurslara, dershanelere gönderdiler çocuklarını. Okullarda yeni yürürlüğe giren kurslar vs. derken o malum gün geldi, geçti. 160 dakikaya sığdırılan bu maraton bir yerde barajı geçme sınavı niteliğinde. Alacakları puanın belli bir oranı da diğer sınavlara ortalama olarak yansıyacak. On gün sonra sonuçları açıklanacak bu sınavın ardından yine sınavlara girecek çocuklar. Ondan sonra yapacakları tercihlerle girebilirlerse bir Üniversiteye girecekler. Hazırlık falan derken bir şekilde bitecek okulları. Sonra gerçek hayat başlayacak onlar için. İş bulma telaşeleri, yüksek lisans falan derken bir kamyon iş var daha önlerinde…

Çocukların bu sınav maratonlarına, deyim yerindeyse yarış atı gibi koşuşturmalarına onlar gibi aileler de ister istemez müdahil oluyorlar. İster istemez anne babalar da çocukları kadar aynı heyecanı, aynı stresi yaşıyorlar. Bunlar sınav günü de apaçık bir şekilde gözle görüldü ve yaşandı. Okulun bahçesinde ağlayan anneler mi ararsınız, ellerinde dini kitaplar okuyanları mı? Yazık gerçekten çok yazık…. Hem bu çocuklara yazık, hem bu çocukların velilerine yazık. Bu arada özel derslere ödenen paralar, yardımcı kitaplara ödenen paralar da cabası….

Hadi diyelim Üniversite bitti, sonra no’lucak abi? İşsizler ordusuna binlerce genç daha katılacak. Bir çoğu bitirdiği okuldan, branştan çok alakasız sektörlerde çalışmaya başlayacak. Ve en önemlisi de beyin göçü başlayacak ciddi anlamda. Benim her zaman söylediğim bir şey var. Bu memlekette fabrikalarda çalışacak fayansçı da lazım, kaynakçı da, tornacı da lazım…

Bizim bir tek  ahlaklı, karakterli, imanlı, inançlı, namuslu, helali haramı bilen gençlere ihtiyacımız var bu ülkede. Nasıl bir genç kuşağın yetiştiğini görüyoruz hep birlikte. Gencecik pırıl pırıl çocuklar yanlış yönlendirilmelerle ne hallere sokuluyorlar görüyor, tanık oluyoruz hep birlikte. Bu gemide hepimiz varız, bu gemi su almaya başlarsa batma tehlikesini hep birlikte yaşarız. Onun için yılanın başını ufakken ezmeli, bazı tedbirleri zamanında almalıyız. Sonradan ah-vah demenin bir anlamı kalmıyor.

Başta ailelere olmak üzere, okullardaki öğretmenlerimize, bizleri yöneten yerel ve genel idarecilerimize, toplumun önde gelen isimlerine çok sorumluluklar düştüğü kanaatindeyim. Son olarak Pazar günü yapılan YGS sınavlarında İBN-İ SİNA MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ görevli öğretmenlerinden Eğitim Bir-Sen Bilecik şube başkanı Ahmet Selöz hocamızı tebrik etmeden geçemeyeceğim. Sınava dakikalar kala okulun bahçesinde bulunan öğrenci yakınlarını okulun bahçesinden çıkarttı. Ben de dahil hepimiz terk ettik okulun bahçesini. Ahmet hocamızın böyle bir yetkisi var mıydı, yok muydu bilemiyorum. Ama en doğrusunu yaptı bana göre. Diğer okullarda durum nasıldı bilmiyorum ama yapılacak diğer sınavlarda da okul bahçelerine araçların ve öğrenci yakınlarının alınmaması konusunu buradan yetkililere seslenmek istiyorum. Dilerim dikkate alınır.

Bu anlamda sınava giren ve bundan böyle sınava girecek kardeşlerimize başarılar diliyorum. Haklarında hayırlısı olsun. Yaşam 160 dakikadan ibaret değil. Yine söylüyorum bu memlekete kaynakçı, tornacı, demirci, fayansçı da lazım. Yeter ki işinizi iyi yapın, ahlaklı bireyler olun, gerisi Laf-ı Güzaf…

HOŞÇAKALIN

 


Reklam
Mustafa Cilali


E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

1 Yorum

  1. 15 Mart 2016, 10:39

    Erhan TOKA’nın bu yazısını belki de ilk oyucu olarak, eski dostum Yaşar KURT ile birlikte Eskişehir’de kahve içerken okuduk. Tebrikler Sevgili Erhan yine döktürüp, usta kalemini kullanmışsın. Tebrikler !!!!!!

    Cevapla