Zuhal Mansfield’ın gözünden mermer sektörü ve kadın

Zuhal Mansfield; DEIK Mısır İş Konseyi Başkanı, Afrika İş Konseyleri Başkan Yardımcısı, TOBB Bilecik Kadın Girişimciler Kurulu Başkanı ve CACCI Türk Kadın Girişimciler Temsilciliği gibi birden çok unvana sahip. Bu unvanların ardına baktığımız zaman mermer piyasasının güçlü girişimcilerinden birini görüyoruz. Mermer sektörü ve iş dünyası için önemli adımların atılmasına öncülük eden Zuhal Mansfield, Turkish Marble Magazine’e konuştu. Zuhal Mansfield, iş dünyasında kadınların önemli bir rolü bulunduğunu dile getirerek, “İş hayatında kadın faktörünü göz ardı etmek, çok büyük bir ahmaklık olur. Bütün gelişmiş ülkelerin ortak özelliklerinden en önemlisi; hem devlet, hem de özel sektör olarak, kadın faktörünü ekonomiye dahil etmek için itina göstermeleridir” dedi.

 

“Yetenekler küresel, fırsatlar ise yerel”

 

Sektörlerde ‘kadın ya da erkek hakimiyeti’ diyerek cinsiyetin ön plana çıkarılmasını doğru bir bakış açısı olarak görmediğini dile getiren Mansfield, Bu bakış açısı içerisinde bir ‘kabul edilmişlik’ bulunduğunu ifade etti. Mansfield, iş hayatına gireceği dönemlerde de karşısına çıkan bu yaklaşımı kabul etmiş olsaydı; ‘kadın olarak’ sözünü cesaret kırıcı bulup, gereken adımları atamaktan vazgeçebileceğini söyledi. Girişimciliğin bir fıtrat olduğunun da altını çizen Mansfield, bunun sonradan öğrenilebilecek bir şey olmadığını belirtti. ‘Yeteneklerin küresel, fırsatların ise yerel olduğunu hepimiz biliyoruz’ diyen Mansfield, içerisinde bulunduğu mermercilik sektöründe geriye dönüp bakıldığında bunun bir meydan okuma olarak değerlendirilebileceğini söyledi. Mermer üretiminde çalışan çok sayıda kadın işçi bulunduğuna da değinen Mansfield, ‘kadın kaynağı’ konusunun önemine dikkat çekti. Mansfield, “Bir işveren sıfatıyla bu konunun altını çizmek istiyorum. Çalışma hayatında kadın faktörünü göz ardı etmek, çok büyük bir ahmaklık olur. Bütün gelişmiş ülkelerin ortak özelliklerinden en önemlisi; hem devlet, hem de özel sektör olarak, kadın faktörünü ekonomiye dahil etmek için itina göstermeleridir. Bu devletler teşvik ve desteklerle kadınların ekonomiye kazandırılmasının önündeki engelleri tespit etmiş ve bu engelleri aşmak için büyük çaba göstermişler. Sonuç ise ortada” şeklinde konuştu.

Türk mermerinin Çin piyasasındaki ekonomisi 1 Milyar Dolar

Olayları evrensel bir gözle değerlendirmesinin kendisini başarıya taşıyan en önemli unsurlardan biri olduğunu vurgulayan Mansfield, bu duruma verilebilecek en iyi örneğin ise Çin piyasasında elde ettiği başarı olduğunu söyledi. Türk mermerini Çin piyasasına tanıtarak bir piyasa oluşturduğunu anlatan Mansfield, “Bugün Türk mermerinin Çin piyasasındaki ekonomisi 1 milyar dolardır. Ulaşılabilecek en nihai hedef daha fazla olabilirdi, fakat bunun sebeplerini araştırmak, kafa yormak, ve tespit etmek gerekiyordu. Yaşadığım bazı şeyler Türkiye’nin küresel-ekonomik dünyaya hazır olmadığını gösterdi. Bu durum bugün Çin’deki mermer pazarımızın daha büyük olmamasının en önemli ve dikkat çekici sebebidir. Önemli olan öz eleştirisel bakıp, bu sebebin salt mermer için geçerli olmadığını görebilmektir” dedi.

 

“Türk Mermeri dünyada yerini aldı”

 

Mermer sektörünü dünya piyasasına hazır hale getirebilmek için Türkiye’ye yeniden yerleştiğini ve bu yönde çalışmalar yaptığını söyleyen Mansfield, “Ülkemizde var olan kaynakların doğru kullanılmadığını, doğru değerlendirilmediğini düşünüyorum. Mermercilik sektörünü klasik madencilik sektöründen saymamalıyız. Çünkü mermer maden sayılmıyor ve zaten maden de değil. Mermercilik sektörüne ve ihracatına baktığımızda, mermer üzerine düşen görevi fazlasıyla yerine getiriyor. Mermer kendi içinde sağladığı hatırı sayılır istihdamın yanı sıra Türkiye’yi uluslararası piyasalarda ve muhtelif platformlarda da iyi bir tanıtım aracı olarak çok iyi bir görev yapmakta. ‘Türk Demiri’ dediğinizde bilinmeyebilir, ancak ‘Türk Mermeri’ dünyada artık yerini aldı. Veya asırlardır dünyaca ünlü medar-ı iftiharımız olan ‘Türk lokumu’ ile (Turkish Delight) mermer aynı seviyede Türkiye’yi temsil edip, Türkiye’yle özdeşleşmiş durumda ve Türkiye’yi tanıtmakta” diye konuştu.

 

“Mermer’in karşılığında ne alıyoruz”

 

Dünyada büyük öneme sahip olan Türk mermerinin, ihracattaki yerini bulduğunu dile getiren Mansfield, maden ihracatının bütün yükümlülüğünün mermere yüklenmemesi gerektiğini de vurguladı. Mermere gereğinden fazla değer yüklenmesinin ulusal anlamda madene ve madenciliğe haksızlık olacağını da belirten Mansfield, “Dikkatimizi konunun esasına yöneltmemiz gerekirken, mermerin plaka halinde kesilerek mi, yoksa blok halinde mi ihraç edilmesi gerektiğinin konuşulmasını kısır bir tartışma olarak görüyorum. Asıl sorulması gereken mermeri verip, karşılığında ne aldığımız olmalı. Mermer ihracatı karşılığında yüksek teknoloji transferi yapıyor ve böylece üretimdeki verimliliğimizi artırıyorsak, maliyeti düşürüp; piyasadaki rekabet gücümüzü artırıyorsak, işte o zaman ileriye dönük, kalıcı, akıllıca bir adım atmış oluruz. Unutmayalım ki küresel ekonominin avantajı olduğu gibi olumsuz etkileri de var. Artık akıllıca, ileriye dönük ve verimliliği baz alarak üretim ekonomisine dönmeliyiz. Eğer bu küresel kervanda ‘Biz de varız’ demek istiyorsak; yer altı ve yer üstü kaynaklarımızı en verimli şekilde değerlendirmeliyiz” dedi.

 

Hammadde var, sıra ekonomiyi güçlendirmekte

 

Mansfield, Türkiye’nin tüketim ağırlıklı bir ekonomiye sahip olması halinde; ileri teknolojiye sahip, fakat hiç bir hammaddesi olmayan ülkelerin ürünlerini tüketmek zorunda kalacağına dikkat çekti. Milletlerin egemenliğinin ekonomik bağımsızlıktan geçtiğini de hatırlatan Mansfield, “Türkiye, dünya piyasalarında yer alan yüksek teknoloji ürünlerinin birçoğunun ham maddesinin ev sahibiyken, neden daha farklı ve daha bağımsız bir ekonomiye sahip değil? Türkiye ekonomisi hala ‘kırılgan ekonomi’ olarak nitelendiriliyor. Bunu değiştirmek için çok çalışmalıyız. Dünyada bütün ülkeler var olma mücadelesi veriyor. Bu bir ekonomik var olma mücadelesi. Küreselleşen dünyada, küresel kervanda illa ki Türkiye’miz yerini almalı. Ancak yerini alırken, ödeyeceği bedeli, kazancını ve kaybını çok iyi tahlil edip akıllıca başarılı adımlar atmalıyız. Türkiye artık yüksek teknolojiye yönelmeli. Hatta öyle hedefler koymalı ki kendine, bırakın yüksek ve ileri teknolojiye yönelmeyi, yüksek ve ileri teknoloji ihracatını hedeflemeli” şeklinde konuştu.

 

Kaynak yönetimine önem verilmeli

 

Türkiye’nin 5 milyar metreküp mermer rezervi ile dünya mermer rezervinin yüzde 40′ına sahip olduğunun bilindiğini söyleyen Mansfield, kaynak yönetiminin önemine değindi. Mermer ve maden kaynaklarının tespitinin tek başına yeterli olmadığını belirten Mansfield, mevcut rakamlara göre Türkiye’nin dünya mermer piyasasında en fazla sözü geçen ülke olması gerektiğini vurguladı ve, “Eğer bu öyle değilse, oturup hep birlikte düşünmeliyiz” ifadelerini kullandı.

Bor, toryum, bentonit, barit, pyrophillite gibi birçok maden için de bu durumun geçerli olduğunu ifade eden Mansfield, ulusal çıkarların sağlanması için kaynak değerlendirmesi ve kullanımında nelerin yapılması gerektiğinin düşünülmesi gerektiğini söyledi. Mansfield, “Bu adımlar atılmadığı takdirde, Türk mermerinin Çin piyasasındaki durumunu sormak ve salt bir piyasayla değerlendirmek, sahip olduğumuz kaynaklara saygısızlık olur. Makro boyutta; eğer biz kaynaklarımızı hak ettiği şekilde değerlendirirsek, bütün piyasalar açıktır ve bir çok piyasaya hakim olabiliriz” diye konuştu. (Turkish Marble Magazine)

 

 

 

 



E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir