20 mayıs 1990 gün ve 20523 sayılı resmi gazetede yayımlanan 3644 sayılı kanunla ilçe olan İnhisar, kent merkezi ve 8 köyünde de adeta birbiriyle yarışan tarihi ve doğal güzellikleriyle adete cennetten bir köşeyi andırıyor.
Bilecik’e uzaklığı 56, Eskişehir’e ise 45 kilometre uzaklığı olan ve ormanlık yeşil alanlarına içine gizlenen doğal yapısıyla büyük ilgi gören, yurt içi ve yurt dışından tatilcilerin uğrak noktası, emeklilerin bile kendilerine köy kurduğu muhteşem arazileriyle bu şirin ilçe yatırımcıların da dikkatini çekiyor.
Bizde Değişim Gazetesi olarak Saklı Cennet İnhisar’ı kamu kurumlarının resmi sitelerind eyer alan bilgilerle her açıdan sizler için tanıtmak istedik. Bu kapsam yerini alan bilgiler şu şekilde yerini alıyor:
‘HİSAR’ VE BEYLİĞİN KARŞISINDA BULUNAN ‘İN’ KELİMELERİ
Bilecik iline bağlı olan inhisar’ın ne zaman kurulduğu hakkında kesin bir bilgi yoktur. Bu konuda birkaç rivayet mevcuttur. Bir rivayete göre, ağalar ve taycılar olmak üzere iki kabilenin (birinin tekke önü, diğerinin çiftepınarlar mevkiinden geldiği söylenir) yerleşmesi ile kurulmuştur. Bu iki kabilenin arasında düşmanlık olduğu, bir kız alıp verme olayıyla ilişkilerin düzeldiği ve birleşme sağlandığı söylenmektedir.
Diğer bir rivayette ise; çevrede ayrı ayrı sekiz obanın bulunduğu , bu obaların sonradan birleşerek bir beylik meydana getirdiği söylenir. Bu beyliğin başında kübat çelebi isminde bir yönetici bulunmaktaydı. Savaşların beyliklere toprak kazandırmak ve genişlemek maksadıyla sıkca patlak verdiği bu zamanda, karaca davut (askeri kanadın başında bulunan komutan) ve kübat çelebi beylik savunmasını daha iyi yapabilmeleri için beylik merkezinin etrafını hisar ile çevirerek bizanslılara karşı direnme güçlerini artırmışlardır.
İnhisar ismi bu ‘hisar’ ve beyliğin karşısında bulunan ‘in’ kelimelerinin birleşmesinden doğduğu rivayet edilir.
Ertuğrulgazi’nin söğüt’e yerleşmesinden sonra inhisar beyliği de ertuğurul bey’in emrine girmiştir. Bu katılıştan sonra nallıhan ve seyitgazi taraflarına kadar olan bölgenin asker toplama ve yetiştirme işlemlerini inhisar beyliği üstlenmiştir. İnhisar merkezinde asker kaçaklarının ve suçlularının yargılandığı, kervanların konakladığı büyük konaklama evlerinin olduğu söylenir. Yaşlıların naklettiğine göre hükümet konağının bulunduğu yerde kırk odalı han diye anılan büyük bir yapının bulunduğu bilinmektedir. Feridun fazıl tülbentçi’nin osmanoğulları tarihinde söğüt’ün doğusunda koca göbekli hasan ağa’nın hanı olarak anlattığı ve tarihçinin belirttiği gibi, yeri tespit edilemeyen o hanın inhisar’daki kırk odalı han olduğu sanılmaktadır. Bu ve bunun gibi eserler gerek istiklal harbi esnasındaki yangınlarla ve gerekse daha önceki tarihlerde yok olmuşlardır.
Kurtuluş savaşı döneminde yunan’lıların köyü işgal etmiş olmaları nedeniyle halk sakarya nehrinden geçerek karşı köylere sığınmıştır. Hisar’a yerleşen düşmana karşıdan baskınlar düzenlenmiş, türk ordusunun gelişiyle beraber düşman kaçarken köyün tamamını yakmıştır. İşgalden kurtulduktan sonra köy yeniden imar edilmiştir
İnhisar 1970 yılına kadar nahiye olarak idari görevini sürdürmüş, daha sonra köy statüsüne geçirilmiş ve 20 mayıs 1990 gün ve 20523 sayılı resmi gazetede yayımlanan 3644 sayılı kanunla ilçe olmuştur.
İdari bakımdan bilecik iline bağlı olan inhisar ilçesinin il’e uzaklığı 56 km’ dir. İlçenin ekonomik açıdan ilişkileri olan ekişehir iline uzaklığı ise 45 km dir.
İnhisar ilçesinin zafer mahallesi, güner orbay mahallesi, akkum mahallesi ve karaağaç mahallesi olmak üzere dört mahallesi vardır. İlçeye bağlı tarpak beldesi ve 8 köy bulunmaktadır.
HARMANKAYA KANYONU
Doğa Koruma ve Milli Parklar, II. Bölge Müdürlüğü, Bilecik Şube Müdürlüğü’ne bağlı olan Harmankaya Kanyonu ve Tabiat Parkı, ismini çıkışından alan tek kanyon olma özelliğine sahiptir!Kanyonun girişi Yenipazar’da çıkışı İnhisar ilçesindeki Harmanköy’dedir.
Harmankaya Kanyonu ve Tabiat Parkı, kanyon yapısı ve manzara bütünlüğü içinde halkın dinlenme ve eğlenmesine uygun bir tabiat parçası olmasının yanında doğal, rekreasyonel ve görsel değerleri de barındıran ülkemizdeki önemli açık hava rekreasyonel kaynaklarındandır.
Tabiat Parkında orman ekosistemini oluşturan ve münferit fertler olarak bulunan Karaçam, Ardıç ve Meşe türleri yaygın şekilde bulunur. Bilecik İli’nin Karasal ve İç Su Ekosistemleri Biyolojik Çeşitlilik Envanter ve İzleme İşi Projesi’ne göre; Bilecik ilinde gerçekleştirilen arazi çalışmaları sonucunda toplam 1040 takson saptanmıştır. Bu taksonlardan yaklaşık % 7’si endemiktir. Elbette daha fazla takson ve endemik bulunmaktadır. Belirlenen türlerden bazılarını alanda görmek mümkündür.
Harmankaya Kanyonu ve Tabiat Parkı; yaban domuzu, kurt, tilki, çakal, tavşan ve bazı küçük memelilerin yaşam alanıdır. Ayrıca yırtıcı ve ötücü kuşlar ile akarsu balık türleri görülmektedir.
Doğanın bize muhteşem eserlerinden biri olan Tabiat Parkı’nda doğal ve kültürel değer olan kanyon, ana kaynak değeridir. Ön planda olması, doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımını sağlamaktadır. Yerli ve yabancı sporcuların ve turistlerin keşfettiği bir alan olması nedeniyle, halkın kültürel folklorik özelliklerinin yaşatılması ve tanıtılmasına katkı sunan tabiat parkı, ülkemiz için önemli bir alandır. Kanyona geçişi yapmak isteyen sporcular Yenipazar ilçesindeki giriş kısmından yürüyüşe başlamaktadırlar.
Tabiat parkının bulunduğu yöre, kırsal ağırlıklıdır. Yöre halkının geçim kaynağı tarım ve hayvancılıktır. Şehirleşme az olduğundan ziyaretçilerimiz kırsal yaşamı rahatlıkla gözlemleyebilir, yöresel ürünler satın alabilirler. Ayrıca Bilecik, Osmanlı İmparatorluğu’nun doğduğu topraklardadır. Sakarya ırmağının etrafında kurulan göletleri ve derelerinin zenginliği ile tanınan yöre antik çağlardan günümüze tarihin izlerini taşır. Söğüt ilçesinde bulunan Ertuğrul Gazi Türbesi ve Bilecik’te bulunan Şeyh Edebali Türbesi başlıca ziyaret alanlarındandır. Ayrıca kanyonun bulunduğu Harmanköy’de Osman Gazi’nin yakın silah arkadaşı Abdullah Mihalgazi’nin türbesi bulunmaktadır. Yine burada, bu köyün, daha önceleri ilim merkezi olduğunun kanıtı durumundaki Hatip Dede adında bir türbe de bulunuyor.
Kendinizi hayatın koşuşturmasından uzaklaştırabileceğiniz bu mekanbaşta kanyon geçişi faaliyeti yapacaklar ve dağcıların tercih ettiği bir alandır. Ayrıca kısa ve uzun yürüyüş yolları, manzara seyir alanları, piknik üniteleri, kuş gözlemi gibi etkinlikler sayesinde her kesimden ziyaretçilerimize eğlenceli ve heyecanlı zaman geçirme olanağı sağlamaktadır.Harmanköy’de (kanyon çıkışındaki) alan ise kamp kurmak isteyenler için heyecan verici, aynı zamanda büyüleyici atmosferi ile ziyaretçilerini bekliyor.
İNHİSAR MAĞARASI
Mağaranın tam anlamıyla turizme açıldığı söyleyemesek de, meraklı gezginlerin sıkça uğradığı yerlerin başında geldiğini belirtebiliriz. İlçe merkezindeki İnkaya Tepesi’nin kuzey yamacında bulunan mağara 1,9 km uzaklıktadır. Mağara, Sakarya Nehri’ne ve İnhisar’a tepeden bakmaktadır. 350 metre rakımı olan mağaranın MTA (Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü) tarafından 2001 yılında haritası çıkarılmıştır.
Uzunluğu 170 m, derinliği ise yüzeyden yükselerek 40 m’ye kadar ulaşmaktadır. Mağaranın galerisinin tavan yüksekliği 3 ila 15 metre arasında, genişliği ise 5 ila 25 metre arasında değişmektedir.
Mağaranın içine girildiğinde binlerce yarasanın koloniler halinde yaşadığı görebilirsiniz. Mağaranın ağzının yanındaki ikinci giriş İnhisaraltı Mağarası olarak adlandırılmaktadır. Mağaranın devamı niteliğindeki bu ikinci galeri, Sakarya Nehri’nin ve mağarayı oluşturan yeraltı suyunun alçalmasıyla oluşmuş. Oluşumunu binlerce yılda tamamlayan bu değerli mağara maalesef kısmen tahrip edilmiştir.
İNHİSAR SU UÇTU ŞELALESİ
İnhisar (Çalkara) şelalesi bir vadi tabanında bulunuyor. Şelale ancak vadinin dibine inildiğinde görülebiliyor. Şelale, döküldüğü yerden irili ufaklı şelaleler sistemine dönüşerek kademeli olarak Sakarya Nehri’ne karışmaktadır. Şelalenin yamacında birçok meyve ağacı olması da ayrı bir güzelliktir.
ABDULLAH MİHAL GAZİ (KÖSE MİHAL) TÜRBESİ
Abdullah Mihal Gazi, Bizans İmparatorluğu’nun hudut kalelerinden Hadrianoi Bölgesinin (Harmankaya) Tekfuru idi. Müslüman olmadan önceki adı Mikhael Kosses olan Abdullah Mihal Gazi, Bizans’ta uzun yıllar (1259-1453) hüküm süren ve İstanbul’un fethine kadar Bizans’ı idare eden Palaiologos hanedanına mensup bir Bizans Soylusu idi.
Eskişehir Beyi ile beraber Osman Bey’e karşı giriştiği savaşta esir düştü. Osman Bey, Köse Mihal’in yiğitliğine ve kahramanlığına bakarak onu affetti. Daha sonraki yıllarda Osman Bey’e tekfurlar tarafından bir tuzak kurulacaktı. Bu tuzak, bir düğün esnasında Osman Bey’e yapılacak bir suikast girişimiydi. Osman Bey’i bu suikast girişiminden haberdar eden Köse Mihal; Osman Bey’i zamanında uyararak önlem almasını ve kurtulmasını sağlamış, böylelikle Yarhisar’la Bilecik’in de zaptına vesile olmuştur. Bu olayın ardından Osman Bey ile Köse Mihal, iyi bir dost ve silah arkadaşı olmuştur
Mihal Bey, Türklerle arasındaki dostluk ve Osman Bey’e yakınlığı sebebiyle, 1313 yılında Müslüman oldu ve “Abdullah” adını aldı. Bundan sonra daima Osman Gazi ile birlikte hareket eden ve bölgeyi bildiği için fetihler esnasında kılavuzluk yapan Mihal Bey, Sakarya Vadisi’nde Göynük ve Mudurnu ile diğer bazı kaleleri fethederek büyük kahramanlıklar gösterdi. Osmanlı Devleti’nin ilk yıllardaki ilerleme ve gelişiminde büyük katkıları olan Köse Mihal Bey, ayrıca Orhan Gazi ile Bursa’nın fethine de katıldı. Mihal Gazi, 1327 yılında Yenişehir’de vefat ettikten sonra, Bilecik’in İnhisar ilçesine bağlı Harmanköy’deki türbesine defnedildi.
Abdullah Mihal Gazi’nin yurdu olan Harmanköy’de her yıl eylül ayının ilk pazar günü, devlet büyüklerinin, akademisyenlerin, tarihçilerin ve pek çok misafirin katılımıyla Abdullah Mihal Gazi’yi anma törenleri tertip edilmektedir. Mihal Gazi’nin Harmanköy’de bulunan türbesi ziyaret edilerek dualar okunmakta ve gelen konuklara geleneksel yemekler ikram edilmektedir.
Bunun yanı sıra muhteşem narı ve çeşitli ürünleriyle tarım sektöründe de ‘ben buradayım’ diyen ilçe, yeni ziyaretçilerini bekliyor. Misafirperver halkıyla da bilinen İnhisar, kısa zamanda bölgenin incisi durumuna gelebilir.