1. Haberler
  2. Manşet
  3. CHP MİLLETVEKİLİ TÜZÜN: “DEVLET VE MİLLET DAYANIŞMASINI HEP BİRLİKTE GERÇEKLEŞTİRMEK İSTİYORUZ”

CHP MİLLETVEKİLİ TÜZÜN: “DEVLET VE MİLLET DAYANIŞMASINI HEP BİRLİKTE GERÇEKLEŞTİRMEK İSTİYORUZ”

featured

Cumhuriyet Halk Partisi Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzün, ”Devlet ve millet dayanışmasını hep birlikte gerçekleştirmek istiyoruz.” dedi.

Depremin ilk günüden itibaren yaşananları sıralayan ve hükümeti bir çok konuda eleştiren Tüzün, partisini il başkanlığında gerçekleşen toplantıda gündemi değerlendirdi.

CHP İl Başkanı Mehmet Metin Yaşar, Bilecik Belediye Başkanı Melek Mızrak Subaşı ve Bozüyük Belediye Başkanı Talat Bakkalcıoğlu’nun da katıldığı toplantıda konuşan Milletvekili Tüzün, kendi partisinin de yaptıklarını anlattı.

Tüzün, şöyle konuştu:

”Bugün burada gerek Bilecik’te ki Cumhuriyet Halk Partili belediyelerimizin yaptıklarını, gerekse Türkiye’deki CHP’li belediyelerimizin deprem bölgesinde yaptığı yardımları konuşmanın yanı sıra yapılamayanları da konuşmanın bizim görevimiz olduğunu düşünüyorum.

Biz Bilecik halkı olarak 199 Marmara depremini yaşamış bir kentiz. 1999 yılında İzmit, Kocaeli ve Gölcük bölgesinde yaşanan depremde oradaki yaralı  ve ölen vatandaşlarımızı Bilecik Belediye Başkanı olarak yaptıklarımızın tecrübesini bu depremde kullanmak istedik. O dönem CHP’li Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Sefa Silven ve aynı zamanda Demokratik Sol Parti’nin Genel Başkanı, Başbakan Bülent Ecevit ve dönemin CUmhurbaşkanı rahmetli Süleyman Demirel bizzat CHP’li belediye başkanını arayarak koordinasyon konusunda devlet olarak ne yapmamız gerekiyorsa bunları yapmaya hazırız denildiği telefonlara şahit olmuş bir arkadaşınızım.

“SİYASET YAPMA GÜNÜ DEĞİL”

Kocaeli’de depremin ilk gününde Valilik, Garnizon Komutanlığı, Büyükşehir Belediyesi bir koordinasyon oluşturarak ilk anda enkaz altında kalan vatandaşlarımızın kurtarılması konusunda girişimlerde bulundu. Depremde bölgede TÜPRAŞ tesisi yanıyordu, tesisin söndürülmesi konusunda tüm devletin yardımları yapıldı ve o yangın söndürüldü. Enkaz altında kalan vatandaşlarımız da gerek STK’lar, gerek belediyeler, gerekse de Türk Silahlı Kuvvetlerine bağlı askerlerimizce bizzat müdahale edilerek enkaz altında vatandaşlarımızı çıkartmışlardır.

Siyaset yapma günü değil, gerçekten değil ama siyasetin dışında milletin vekili olarak ben milletimi bilgilendirmek, yaşananları da anlatmak durumundayım. Bu depremde ölenlere Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum. Biz ülke olarak bu yaraları sarmanın CHP genel merkezi başta olmak üzere belediyelerimizle birlikte bu yaraları sarma girişiminde bulunurken maalesef devletin bazı organları bizlerin bu yaraları sarmamıza müdahale etmişlerdir.

“ÇOK SAYIDA VATANDAŞIMIZ ÖLDÜ”

Araçlarımız illerin girişlerinde durdurulmuştur, AFAD biz dağıtacağız diyerek tır ve kamyonlar kentlerin girişlerinde günlerce beklemiş bir taraftan da insanlarımız açlık ve sefalet içinde beklemekteydi. Maalesef bunlarla karşılaştık. Bu depremde birincisi arama ve kurtarma eksikliği, ikincisi alet ve ekipman eksikliği vardı. Bu gecikmede binlerce insanımız maalesef enkazın altında kaldı ve müdahale edilemediği için de çok sayıda vatandaşımız öldü.

“KIZILAY’IN İÇERİSİNDE 12 AYRI ŞİRKET VAR”

Bugünkü resmi kayıtlara bakacak olursak 45 bin civarında olduğu söyleniyor. Oysa gerçek rakamların çok daha yüksek olduğunu hepimiz biliyoruz. Siyasetin ötesinde yapılması gerekenleri biz yapmaya çalıştık, vatandaşlarımıza direk ulaşmaya çalıştık. Şimdi geldiğimiz noktada Türkiye’de tek adam sisteminin ne hale geldiğini, çarpık örnekleriyle sizlere anlatmak istiyorum. Türkiye’de yardım yapmak adına kurulan 2 tane kuruluş var. Yasalarla ve anayasayla bütünleşmiş. Yardım için kurulmuş ancak yardıma ihtiyacı olan kurum adı biri AFAD diğeri ise Kızılay. Yardım etmesi gerekirken şuanda yardıma muhtaç duruma düşmüş iki tane kuruluş var.

Bunlar kimler yönetiyor? AFAD bildiğiniz üzere İçişleri Bakanlığı’na bağlı kuruluş. Kızılay ise sizlerin 10 lira, 5 lira nakdi ve ayni yardım yaptığınız genel durumunu değerlendirmek istiyorum. Kızılay genel müdürlüğü diyoruz ama Kızılay’ın içerisinde 12 tane ayrı şirket var. Bu şirketlerin genel müdürü var, şirketlerin yönetim kurulları var, 12 ayrı şirketten maaş alanlar var. Kızılay’a bağlı çadır üretim tesisi A.Ş.’nin genel müdürü ile bizzat konuşmuş insan olarak söylüyorum. Kendisini aradım 2020 yılında İzmir depreminden sonra Kızılay’a bağlı 2 tane çadır üretim tesisi var. Bu tesisler çalışıyor mu, yüzde 10-20 prontable şeklinde çalıştığını söyledi. Peki 2020-2023 arası depreme kadar bu tesisler AFAD’a çadır sattı mı, hayır bir tane satmadı. AFAD genel müdürlüğü İzmir depreminden sonra bir tek çadır siparişi Kızılay’a vermemiş ve bir tane çadır Kızılay’dan almamış.

“BİR TEK ÇADIR TESLİM EDİLMEMİŞ”

Peki ne yapmış AFAD? 2022 yılının kasım ayında bir ihale yapmış, bu ihaleye Kızılay’da katılmış fakat AFAD genel Müdürlüğü almış olduğu karar gereğince yandaş bir şirkete bu ihaleyi vermiş. Bu ihaleyi alan şirket depremin olduğu güne kadar bir tek çadır teslim etmemiş. Deprem gününden bu güne kadar da çadır teslim etti mi etmedi mi meçhuldür.

3 yıl süreyle kızılay’dan  AFAD’a bir tek çadır üretimi yapılmamış, orada iki tane tesis boş duruyor, çalışanların maaşları veriliyor ama maalesef Kızılay Çadır Üretim Tesisi AFAD’a bir tek çadır satmıyor. Türkiye’de böyle bir gerçeği de sizlerle paylaşmak durumundayız. Depremden sonra şirket anlayışı bir vatandaşı müşteri görme anlayışı yüzünden AFAD bu çadırlara el koyması gerekirken, Kızılay yine işi ticari olarak düşünüyor ve elindeki çadırları başta AHBAP ve diğer kuruluşlara satabiliyor arkadaşlar. Türkiye’deki çürümüşlüğün, Türkiye’deki kokuşmuşluğun ne hale geldiğinin en somut örneğini görmüş oluyoruz.

“ÇOK SAYIDA TELEFON ALDIM..”

Evet maalesef parti devleti haline geldik ve bu zihniyeti değiştirmek durumundayız. Keyfi bir yönetim söz konusu ve bu keyfi yönetimi ancak yine tüm 85 milyonun seferberlik anlayışıyla bu sorumluluğun altından kalkabileceğimizi düşünüyorum. Bunun için CHP’li belediyeler çok sayıda telefon aldığım için onurla söyleyebilirim. İyi ki Ankara ve İstanbul’u CHP aldı ki; bizim ilk günden itibaren yardımlar elimize ulaşmaya başladı diye çok sayıda vatandaşımız aradı.

“YAPILAN YARDIMLAR..”

Depremin ilk saatlerinden itibaren CHP Yerel Yönetimler birimleri olarak bir koordinasyon merkezi oluşturuldu ve bu merkezden tüm Türkiye’deki CHP’li 248 belediyenin yapabileceklerini ve elindeki malzemenin ne olduğu öğrenildi ve aynı gün aynı saatlerde sevkiyatı sağlandı ve ilk fırsatta vatandaşımıza ulaşılmaya çalışıldı. Bu kapsamda 248 belediyemiz tarafından toplam 8 bin 63 araç ve 23 bin 65 personel bölgeye gönderildi. Gıda, kıyafet ve hijyen ürünleri başta olmak üzere insani yardım malzemesi taşıyan toplam 6 bin 436 tır ve kamyon, 4 adet uçak, 6 adet gemi, 2 adet vapur ve 2 tren vagonu afet bölgesine gönderilmiştir. İnsani yardım malzemeleri arasında günlük 710 bin öğün kapasiteli 142 mobil mutfak, 760 bin kapasiteli 153 ikram aracı ve 140 bin ekmek kapasiteli 16 adet mobil ekmek fırını kurulmuştur. 2 milyon 859 bin battaniye gönderilmiştir, 248 bin 752 adet ısıtıcı ve soba gönderilmiştir, 36 bin 715 çadır, 955 konteyner bölgeye gönderilmiştir CHP’li belediyeler tarafından.

Aynı zamanda 1594 mobil tuvalet ve duş, 4 milyon 131 bin hijyen paketi, 2 bin 25 jeneratör de bölgeye yine CHP’li belediyeler tarafından gönderilmiştir. Ben başta Bilecik ve Bozüyük olmak üzere tüm Belediye Başkanlarımıza, bu içten ve özverili davranışlarından dolayı huzurlarınızda teşekkür etmek istiyorum. Yeter mi? yetmez. Diğer partilerden de seçilmiş AK Parti’li, İYİ Parti’li, HDP’li, MHP’li fark etmez belediye başkanlarımız da kendi imkanları ölçüsünde yardım yapmıştır onlara da bu yardımlarından dolayı teşekkür etmek istiyorum.

Bu süreci el birliği ile aşmak zorundayız. Hala bölgede çadır ve konteyner ihtiyacı söz konusu. İlk 10 gün toplumumuzda insani yardım paketi hazırlandı, yığılma olduğu söz konusudur ama 20. günden sonra o insani yardım paketleri de maalesef bitmiştir. Şuanda her bölgede başta kuru yiyecek, konserve ve insani yardım malzemesi talepleri devam etmektedir. Vatandaşlarımızın bu yöndeki duyarlığına, tekrar katkısına ihtiyacımız olduğunu söylemeden geçemeyeceğim.

Biz ülke olarak bu seferberliği ilan ettik, millet dayanışmasını, yerel yönetim, sivil toplum, meslek odası, derneklerimiz ile bu dayanışmayı gerçekleştiriyoruz. Devletimizi yönetenlerin de bu dayanışmaya destek ve katkı vermesini talep ediyoruz. Ben yaptım oldu, siz yaptınız olmadı anlayışından biran evvel bu hükümetin kurtulması gerektiğini bir kez daha ifade ediyorum. Önemli olan oradaki 13 milyona yakın vatandaşımızın mağduriyetini gidermek ve onları tekrar eski günlerine çevirmek için el birliği ile çalışmamız gerektiğini düşünüyorum ve bunun için de bu güne kadar yapılan eksik ve hataları bir kenara bırakarak devlet ve millet dayanışmasını hep birlikte gerçekleştirmek istiyoruz.”

Tüzün, bir gazetecinin ”Kızılay çadır haricinde başka birşey satıyor mu?” sorusu üzerine, ”Kızılay’ın 12 şirketi var. Kan bağışı ayrı, nakdi yardımlar ayrı, çadır ve aynı zamanda konteyner fabrikası var. Malatyada bir tane, Ankara’da iki tane çadır üretim fabrikası var. Resmi olmayan bilgilere göre çadırın dışında başta kan, gıda yardımlarını parayla sattığı konuşuluyor önümüzdeki günlerde de onlar tespit edilir diye düşünüyorum.” yanıtını verdi.

Tüzün, ”Deprem bölgesinde insanlar devlet yok diyerek sitemlerini yükselttiler, bunun en son örneği Fenerbahçe ve Beşiktaş maçlarında da gördük. Arkasından gözaltına alınan taraftarlar da oldu bu konudaki yorumunuz nedir?” sorusuna da şu yorumda bulundu:

”Türkiye’de demokrasinin varlığını içine sindiremeyen bir siyasi iktidar ile karşı karşıyayız. Tek adamla karşı karşıyayız. Eğer siz ülkenin cumhurbaşkanı olarak, AK Parti Genel Başkanı olarak tam caminin dibinde siyaset yapıyorsanız, bunun hakkınız olduğuna inanıyorsanız bir stadyumda vatandaşlarımızın sizin yaptığınız uygulamalardan duyduğu rahatsızlığı istifaye davet ediyorsa buna da saygı duymak zorundasınız. Dünkü Beşiktaş maçı sonrası MHP Lider Devlet Bahçeli, Beşiktaş üyeliğinden istifa etmiş. Beşiktaş kurtuldu darısı Türkiye’nin başına diyelim.”